Ramazan Denilince Aklmıza Ne Geliyor?

Mustafa Akdemir Geçenlerde kıymetli bir dostumla sohbet ediyorduk. Bana dedi ki “Çocukken kabristana girdiğimde hemen hemen hiç kimseyi tanımıyordum. Hep anlatırlardı şurada yatan falancının babası, öteki şu komşumuzun annesi vs. Ama şimdi kabristana girdiğimde meftunların çoğunu tanııyorum” Bu sözü beni düşündürdü, baktım bende de durum aynı. Eğer yaşınız 40 ve üzeri ise büyük ihtimalle bu […]

Mustafa Akdemir

Geçenlerde kıymetli bir dostumla sohbet ediyorduk. Bana dedi ki “Çocukken kabristana girdiğimde hemen hemen hiç kimseyi tanımıyordum. Hep anlatırlardı şurada yatan falancının babası, öteki şu komşumuzun annesi vs. Ama şimdi kabristana girdiğimde meftunların çoğunu tanııyorum”

Bu sözü beni düşündürdü, baktım bende de durum aynı. Eğer yaşınız 40 ve üzeri ise büyük ihtimalle bu duyguya siz de ortak olacaksınız. Mezaristan o sessiz çığlığıyla adeta bize “yakında siz de buraya geleceksiniz” diye haykırıyor ama biz duymuyoruz. Aslında çember daralıyor, akranlarımızdan yolcu ettiklerimiz bile var. Yavaş yavaş biz de o sona yaklaşıyoruz. Tıpkı Ramazan ayının sonuna yaklaştığımız gibi. Ha geldi ha gelecek derken yarısı bitti bile.

Peki Ramazan ayı denilince aklımıza ne geliyor? Ramazan ayı demek sadece Oruç mu demek? Şüphesiz Ramazan ayı denilince akla ilk gelen şey Oruç tutmaktır ama Ramazan Oruçtan ibaret değil. Tıpkı orucun sadece yiyip – içmeyi bırakmaktan ibaret olmadığı gibi. Ramazanın sayısız hikmetlerinden bir kaçını birlikte tefekkür edelim:

Ramazan ayı her şeyden önce Allah’ın (cc) Rububiyet’ini (mâlik, seyyid, idare eden, terbiye eden, gözetip koruyan, nimet veren, ıslah edip geliştiren, mâbud) daha iyi anlamamıza vesile oluyor. Çünkü Allah (cc) yeryüzünü bir sofra yapmış ve bütün duyu organlarımıza hitap edecek saymakla bitmez nimetlerle, güzel manalarla, güzel ses ve kokularla donatmıştır. Normal zamanlarda koşturmaca ve gafletten bu nimetleri tefekkür etme, sanattan sanatçıyı görme noktasında eksik kalabiliyoruz. Ancak Ramazan ayında Orucun da etkisiyle bu tefekkürü daha iyi yapma imkanına kavuşuyoruz. 

Ramazan ayı toplu ibadet ayıdır. Tıpkı zafer bayramında farklı dallara mensup (hava, kara, deniz gibi) askerlerin biraraya gelip resmi bir tören eşliğinde arzı endam etmeleri gibi Rabbimiz Ramazan ayında kullarından hep birlikte tören misali Oruç ibadetini yapmalarını istiyor. Hep birlikte oruca başlayıp iftar vakti gelince hep birlikte ‘’yiyin’’ emrini bekleyip, birlikte yemek gibi.

Ramazan ayı aynı  zamanda empati yapma ayıdır. Çünkü Allah insanları maddi anlamda farklı kılmıştır. Bazısı zengin bazısı ise fakirdir ve zenginleri zekat vasıtasıyla fakirlerin yardımına davet etmiştir. Normal bir zamanda istediği zaman istediğini alıp yiyebilen bir zengin, fakirin açlık halini tam anlayamaz. Ancak ramazanda oruç vasıtasıyle kendisi de açlığa maruz kaldığı için fakirin halini tam anlar ve daha bir şevkle yardıma koşar. Yani toplum hayatında kaynaşmaya vesile olur.

Ramazan ayı söz dinlemeyen nefse haddini bildirme ayıdır. Normal bir zamanda ben ne istersem onu yaparım, bana kimse karışamaz diyen nefis; oruç vasıtasıyla aslında her istediğini yapmakta hür olmadığını emir gelmezse en basit bir iş olan yemeği bile yiyemedğini görür ve söz dinlemeye kabiliyet kesbeder. Diğer ibadetleri yapmak artık daha kolay olur. Yani Oruç, nefis terbiyesine yardım eder.

Ramazan ayı bire binler kazandıran bir manevi ticaret ayıdır. Farzedin siz pazarda bir esnafsınız ve kilosu 10 TL olan bir ürün satıyorsunuz. Pazara cömert bir müşteri geliyor ve diyorki ben kilosuna 1000 TL öderim, yani yüz kat daha fazla. Sanırım siz dahil bütün esnaflar keşke alış verişi benden yapsa dersiniz ve herkes ona malını satmaya çalışır. İşte normal aylarda bir ibadetin bir sevabı varsa bu, üç aylarda ve özellikle Ramazanda binlere hatta Kadir gecesinde 30 bin katına çıkıyıor! Yani sizin 10 tl ye sattığınız bir kilo ürünün fiyatı 300 bin tl ye satılıyor!  Peki bu durumda bir esnaf olarak tüm ürünlerinizi bu fiyattan satmak istemez misiniz?

Ramazan ayı elindekinin kıymetini anlama ve onu verene daha bir gönülden teşekkür etme ayıdır. Hani derlerya birşey elden gittikten sonra kıymeti daha iyi bilinir. Normal zamanlarda kıymetini bilmediğimiz nice nimetler vardır ki Ramazanda açlık vasıtasıyla onların aslında ne kadar lezzetli olduğunu anlarız. Yani Rabbimiz önce kısa süreliğine (yeme-içmeyi yasaklayarak) elimizden alıyor sonra iftarda tekrar geri veriyor. “Allah sevindirmek istedği kulunun önce devesini kaybettirir sonra buldururmuş” diye bir söz varya tam da onun gibi.

Daha bunlar gibi Ramazan ayının bir sürü hikmeti var hem orucun sağlık noktasında bedene de bir sürü faydası olduğu ispatlanmış. Yani ramazan kuru kuruya aç kalmak asla değildir. Ayrıca Oruç sadece mide ile de tutulmaz. Tüm duyu organlarımızın orucu vardır. Mesela, gözümüzü haramlardan sakındırıp, Kur’an okumakta kullanmak gibi. Ya da dilimizi yalandan, gıybetten, ve kötü sözlerden sakındırıp Kur’an okumakla, zikirle ve güzel sözle meşgul etmek gibi.  

Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden azad olan Ramazan ayından en güzel şekilde istifade edebilmemiz temennisiyle.. Hayırlı Ramazanlar.

Exit mobile version