RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (2)

DİL HARAP OLDU YETER

Dil harab oldu yeter ah şad’a mecal kalmadı

Bin firâkın ateşinden vasl içün hal kalmadı

Narın nuruna kandı da onunla yandı yazık

Bitti ömür idi azık meyl-i cemal kalmadı

GÜYA AŞK’MIŞ

Güya aşk’mış sevda imiş şu tantana vü debdebe

Ar sıyrılmış nef’s kudurmuş başın kaldırmış edeb’e

Şeytan mı çalmış galebe tecerrüd eylemiş vicdan

Tedenni-yi demde insan hâşâ hayvanlığa gebe

BİL DİLRUBA

Ab-ı hayat olmuş sana sanki eşk-i mâtemim

Bil dilruba bin cevrine dahi yoktur sitemim

Ol kerimden ya nimetim geçmesin sensiz demim

Bil dilruba bin cevrine dahi yoktur sitemim

SIKSAN BİN ÖLÜM DAMLAR

Ah Nilüfer misâli gözyaşındasın şâir

Şiirler niçin acı elemli aşka dâir

Sıksan bin ölüm damlar her bir mısra-yı firkat

Bu aşk değil ki hırkat ecnebiden şeâir

KALP KIRIK GÖNÜL ISSIZ

Bî ümîďi virâneymiş inliyor zâlim diye

Kalp kırık gönül ıssız perişan hâlim diye

Artık sevgiler yalan yetti melâlim diye

Kalp kırık gönül ıssız perişan hâlim diye

EY CEFADAN LEZZET ALAN

Ey cefadan lezzet alan sanma sürer bu sürur

Zamanlısın devrin geçer zalim ellerin kurur

Çürüyecek bir bedendir hem cefanı ettiğin

Ahretindir tükettigin zulmün kendini vurur

SAADET BEKLER İKEN

Saadet bekler iken hasıl olur da hicran

Her yönüyle yıkılır tarumar olur insan

Ol aczin kapısından hakikat fehm’et o an

Yüzbinlerce derd olsa kâfi esma-i Rahman

BİR İMTİHAN BİR OYUN

Ya ben bana aidim ya kudretten âyine

Bir ömür vermiş Râhim göremezsen bak yine

Bir imtihan bir oyun ebedi olan şikâr

Kimi Esma aşikâr kimi bağlı sâyine

BİR BEKLEYİŞ

Ümîde açılan gönül misâli

Ruhumda heyecan uçsuz bucaksız

Bir bekleyiş sorma ah o visâli

Belki şefkat dolu belki kucaksız

RABBİN MURADI VAR

Bülbül müdür inleyen nağme-i feryadı var

Hangi güldür acaba ne derinden yâdı var

Ah hikmettir bu sevda çözülesi muammâ

Baharlar geçer amma bil Rabbin murâdı var

İMAN KEMALAT İMİŞ

Adem kendini ulular
Elinde zanneder yular
Denizde kesilir sular
Hayat garip hâlât imiş
Ah iman kemalât imiş