RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (40)
ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN
NEFİS
Nefis daim müptela keyfe mâyeşa heva
Sanır her derde deva varsa yoksa masiva
SENİ BİLMEK NE GÜZEL
Seni bin can ile sevmek seni bilmek ne güzel
Ki o Kur’an’a çeken aşk ne güzeldir ne güzel
Selavâtın ne güzeldir ya selâmın ne güzel
Ki o Kur’an’a çeken aşk ne güzeldir ne güzel
KAPATTIK GÖZÜMÜZÜ
Kapattık gözümüzü, gece eyledik zâhir
Güya korku ne imiş, hem kalplerimiz tâhir
Ta bir dost ayrılınca, görünür gerçek âhir
Kimi huşûyla bekler, kiminde yüklü kahır
TEZATLAR
Nefsi fırlar hâlinden küfrü durmaz kâlinden
Lokma yok helâlinden şeriat ister âdem
O başka bu başka der tek kendini derd eder
Kul hakkını önce yer şeriat ister âdem
HİZMETE TALİP LİBAS!..
Yakasında şık bir mendil ah hizmete talip libas
Sahte gülücük tatlı dil içerde gizli ihtiras
Şöyle geril vücudu kas saçacaksın ya iltimas
Varlıklıyla yakın temas vekil zengin asilde yas
YA RAB
Cisim Haktan giydi mânâ
Ah karşımda oldu cânâ
Nasıl baksam ki ben âna
Müstakim kıl beni Ya Rab
Niçün gelmişim cihana
İçtim âbı kana kana
Amma ten kabirden yana
Müstakim kıl beni Ya Rab
RUHUN KADER AĞINDA
Yankılanır suskunluğum vicdanın kulağında
Hançer olup yâre açar yüreğimin bağında
Haksızın yanına kor mu hiç insanı yaratan
Be hey gururuna tapan ruhun kader ağında
KARA GÖZLÜK
İstidâdı neyleyeyim ah benlik kaf dağında
Gurur kim mayayı bozar insan ta uzağında
Ruha kara gözlük olur göstermez hem Sâni’yi
Oyalar durur fâniyi şu ecel tuzağında
ŞİİR
Şiir doğar mı sancısız beşerde bunca acı
Güler mısralar yalancı derin bak elemi gör
CENNETİ İSTER GÖNÜL
Kış tazeler ümmîdi gel ey bahar gel be yaz
İz’ana vakit kalmaz saç beyaz kefen beyaz
Ah bahar yaz ruha az cenneti ister gönül
Der dâim olana gül amel defterini yaz
YA RAB
Cisim Haktan giydi mânâ
Ah karşımda oldu cânâ
Nasıl baksam ki ben âna
Müstakim kıl beni Ya Rab
Niçün gelmişim cihana
İçtim âbı kana kana
Amma ten kabirden yana
Müstakim kıl beni Ya Rab
AŞKA DÜÇAR
Duymadım ben târumâr olmuş gönülden tek sitem
Ah yalandır aşka dûçârım deyup hem ağlamak
Âşikan’çün gûl-i terdür cevri çekmek dem be dem
Ah yalandır aşka dûçârım deyip hem ağlamak
GARB
Bilirim içimdedir gizlenmiş binbir itin
Hayatını zehrettin hakka aşık zahidin
Şu şanlı tarihime kör eyledin gözleri
Tutamazsın özleri uyandı mücahidin
VİRÜS, ZULMÜNÜ KESTİ
Kimi içteki rezil gösterse de muteber
Susmaz şedit zulmünden gelirdi kanlı haber
Şimdi bombalarını eyle pis ruhuna süs
Kesti zulmünü virüs onla beraber geber
DİL YARESİ
Ne derin bir derd imiş geçmiyor dil yaresi
Mahir hekimler gelse bulunmuyor çaresi
Dil Kılıcıyla keser yine sığınır af’a
Ah zalim-i bî vefâ aşığın mehpâresi
KÖR YARIŞ
Bu kör yarış ahali melâl-i cinnet yeter
İstimal et hayâli ah âlî cennet yeter
GÖNÜL
Dünya nizâ’a değmez üç gündür altı üstü
Emr-i hakkı vâki gör ânın’çün kırma gönül
Zâlim nef’s tamâ edip sonsuz ebed’e küstü
Kötü söze selam de de geç aldırma gönül
Senin sevda dediğin o artık düşte gönül
Gör başının tâcını hele bir düş te gönül
Güldürme sakın deme aşk ilk görüşte gönül
Gör başının tâcını hele bir düş te gönül
HAKKIN NURU
Meğer âyineymişim ışıklarım güneşten
Hakkın nûruymuş gelen anne babadan eşten
IŞIKLI SİMALAR
Ne sen güzelsin hanım ne sen bey yakışıklı
Rabbin nuru parlayan ah simalar ışıklı
EŞK- U AŞK
Dîl perişan bî mecal olmuş yeter cevr ü cefa
Eşk-ü aşktan da usandım tarumar çeşm her defa
Derd-i âşikar içinde vaveyla güya safa
Eşk-u aşktan da usandım tarumar çeşm her defa
AŞK
Ta ezelden nağmedür kim ruha lezzet cümle dem
Amma bilmez âna düşen kimin’çün belâdur aşk
Ol esmâdur simâsında tecellîdedür âdem
Kıt iz’âna dâim mâtem göçmeden selâdur aşk
DİL YARESİNE İLAÇ BULUNUR MU
Bulunur mu bilemem yâre-i dile ilaç
Pâre pâre eyledi gönlümü başıma taç
Sözüm geçmez söylesem kalbini kalbime aç
Pare pare eyledi gönlümü başıma taç
ECEL
Şarkılar hecele nefsim hâlâ aklında davul
Sanmam ki söker ecele bomboş kenarda bavul
Acele et ah acele gel zikirle gecele
Sözün geçmez ki ecele bomboş kenarda bavul
MEVSİM-İ HAZAN
Erişti ruhuma derken mevsim-i hazan
Ah sürûra döndü hazan geldi ramazan
Hû de kazan Hayy de kazan kalmasın nizân
Ah sürûra döndü hazan geldi ramazan
İFTAR
Meğer açlık ne derd imiş olduk giriftar
Amma bizim derdimize yetişti iftar
VİRÜS
Ah Kapıların ardından oldum egemen
Heyhat virüs gelir diye saklandım hemen
Ya Rabbi affeyle beni akıllanmadım
Hâlâ o gaflette miyim seni anmadım