RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (47)

GÖNÜL TELİM Gönül telimde titresin o şarkı Durup dilimde bitmesin o şarkı Duyurmayın dedim o bî vefâya Yasakladım ki gitmesin o şarkı SEN AŞKTA ESMAYA BAK Kimi sorar anlamaz der aşk olur mu iki Şeytan öğretir mecaz asl’olanı hakiki Bilmek içün bab-ı Hakk haya perdesini tak Sen aşkta esmâya bak eyle Hakk’a terakki KİBİRLİ ÂDEM […]

GÖNÜL TELİM

Gönül telimde titresin o şarkı

Durup dilimde bitmesin o şarkı

Duyurmayın dedim o bî vefâya

Yasakladım ki gitmesin o şarkı

SEN AŞKTA ESMAYA BAK

Kimi sorar anlamaz der aşk olur mu iki

Şeytan öğretir mecaz asl’olanı hakiki

Bilmek içün bab-ı Hakk haya perdesini tak

Sen aşkta esmâya bak eyle Hakk’a terakki

KİBİRLİ ÂDEM

Kibirden sallanıyor riyadan kavi âdem

Hizmet edecek sermest bıyıkları da bâdem

İslam dudak dilde mi halin kıskanır şeytan

Nam’a bin göbek atan defol bas sırra kadem

YEMİNİNE UYMAZ HİDDET…

Ne menem meylüttahakküm ah hekimden alil hüküm

Sanmış pis benliği yüküm kimi alil kimi zelil

Görmez mi ki men bir aciz Kaf’tan nazar eyler taciz

Bilmez Allaha muhtacız kimi alil kimi zelil

Alilden de ummak medet utan utan et meveddet

Yemininine uymaz hiddet kimi alil kimi zelil

GÜYA MEDENİSİN

İzinde günahlar titretir arşı

Güyâ medenîsin doğuya karşı

Zâlim milletinin ömrü biterken

Bulduğun tek çare bir ölüm marşı

NEFİS SADRA İNERSE…

Tedenni eylenür de nefse inerse sadır

İnsaniyettür giden ya har gelür ya katır

Akıl benliğe tâbi gayr’olmaz hiç hesabı

Bozar durur asabı laf olmaz iki satır

Artuk bekleme andan ne nezaket ne hatır

Kelâmı mızrak olup ruhu dahi kanatur

Kaf’a çıkar da benlik hali evlere şenlik

Ona her dem esenlik tektür ya ölse yatır

MEKTUP

Mektup yazıp da bana göndermiş ya sevgilim

Aradım okumak’çün buldum bir ehl-i ilim

Dedi bu bir parşömen hem kırmızı yazıdır

A dörd’e yakın kağıt rengi kar beyazıdır

Biraz yatık yazılmış elbet stili de var

Bilimsel değilmişim ah havsalam ne de dar

Sığınıp cahilliğe ne demiş diye sordum

Elbet korku içinde yine de hayra yordum

Dinlemedi hülâsâ ilmi değilmiş sorum

Dedim ben böyle ilmi kapı dışına korum

Tutulamayan mana meğer ilme uzakmış

Şu kısır kıldıkları ilim bize tuzakmış

İşte güya okumuş amma ümmî bir câhil

Yaptığı ilim güyâ hem gururlu hem bâhil

Yalnız boy ve renk ölçen nasıl mana bilecek

Ah ilim diye diye cahil kalıp ölecek

Bilse her bahar mektup vagonlar dolu çiçek

Manasını bilenler murâd’ı ögrenecek

Her zerre sevgi taşır aşkla dolu kâinat

Allah’ı kullarına tanıtan mektep, sanat

Oku mü’min kardeşim aç sonsuzluğa kanat

Okumak elzem sana şu dinsizlere inat

AŞK O’NADIR

Ah gözleri âhûda kalıp bak yine kandı

Bir zalimi sevdim diyerek aşkına yandı

Aldandı gönül aşk O’nadır gölgeye sandı

Bir zalimi sevdim diyerek aşkına yandı

ECDADA OLAN SADAKAT

Ecdada olan sadâkat elbet verir rûha tâkat

Bağı keser üç beş sakat susan mukallit züppedür

Hakkım, eylemem ferâgat âlî lugat bin belâgat

Olmam ben gavura ırgat susan mukallit züppedür

Kim dayatmis batı batı asla eylemem biâti

Gördüm ki Truva atı susan mukallit züppedür

Görülmemiş acûbedür köksüzlük tenzil rütbedür

Velev saruktur cübbedür susan mukallit züppedür

YAR OLURMUŞ YAŞ DEĞİL

Çesm ü gönülden düşer ah boş kalırmış lânesi

Kimi ağlamakla giden yar olurmuş yaş değil

Meğer ruha leyl-i siyah bildim aşk terânesi

Sor mest’tür nûş-u gam eden bildiğin ayyaş degil

SARHOŞLUK

Vur sarhoşa meyhaneye keskin haram de naneye

Riya ile mestaneye dönmek sarhoşluk değil mi

VEFA NEDÜR

Hakka vefa mihenk ola kim anlana vefa nedür

Nefse kavvad olup yola çıkan bî vefa nicedür

BÜLBÜLÜM

Feryâd eyleme bülbülüm elbette var goncada hâr

Şen şarkılar söyle artık leyl nehârdır kış da bahar

Cümlesi Rahmetten inan eyleme sen rûhuna bâr

Zıddıyla verir sanatkâr leyl nehardır kış da bahar

ŞANLI RESUL

Saklayamam aşkı ben kalbi derunumdadır

Şanlı Resul ol nebî neş’e sürûrumdadır

Dilde Salat-u selâm zikr ile rûhumdadır (sav)

Şanlı Resul ol nebî neş’e sürûrumdadır

YAZAN YAZMIŞ

Kaderdensin meğer varsın demek rûhum içün yarsın

Sanırdım sen de ağyarsın inan leyl içre nehharsın

Yazan yazmış gönül sarsın füsunkârsın füsunkârsın

Sanırdım sen de ağyarsın inan leyl içre nehharsın

Yazan yazmış gönül sarsın füsunkârsın füsunkârsın

EY GÖNÜL

Her nefeste şol hayatı ikram etmiş sana Hayy

Hakka yönelsen ey gönül ondan mehtap ondan ay

Göçmeden dar-ı bekâya tövben ile döndün say

Hakka yönelsen ey gönül ondan mehtap ondan ay

SORMUYORUM

Sormuyorum sever mi yar gözlerinin cevabı var

Amma niçün cefâ bu cevr sanki onun sevabı var

Yaksa firâkla yaksa yar gözyaşının da âbı var

Ah ne içün cefâ bu cevr sanki onun sevâbı var

İKİ NİMET

İki nimet ademde ah farklı mertebeden

Birinde sırrı gönül digeri cism ü beden

Va esefa anlamaz harcar da düşünmeden

Biri kokusup çürür biri yaşar ebeden

UKALA

Üç beş ukalâ rezil kendini aydın seçe

Utanmayıp mü’minle çirkefçe dalga geçe

Derim insan olsaydın biraz kardeşçe aydın

Ah şimdi takmayaydın kızarmaz yüze peçe

GÖNÜL

Aşkını esmâda arar aklı yitirmezse gönül

Yoksa firâk içre yanar sırrı ne bilmezse gönül

Cisme fedâ eyleme can Rabbini an Rabbini an

Eyleyemez aşkı izan kalp pası silmezse gönül

CAMDA GÜNEŞ YOK

Kaldı firak içre gönül derdini açmaz yanıyor

Hep kanıyor aşka düşen câmda güneş var sanıyor

Sormaya gör âşığa der kalb-i derûnum kanıyor

Aldanıyor aşka düşen câmda güneş var sanıyor

AŞKLA SAFA SÜREN YOK

Cevr-ü cefâ eyleyecek sevmeyecek bî vefa

Zulmedecek anla gönül yetmeyecek bin defa

Ah yetişir bunca elem aşkla süren yok safâ

Vazgeçecek sanma gönül zulmedecek bin defâ

GİZLİ ACI

Gülse yüzüme mâsivâ olsa dünya bir tek benim

Çâre midir serap zirâ bükülür durmaz bedenim

Gün be gün kırışır tenim lezzet içre gizli acı

Üç gün vâr’ı başın tâcı ah doymadan terk edenim

GELİR Mİ BİR DAHA BİLMEM

Şifâ bulur mu ki yârem kanar rûhumdan firâk

Gelir mi bir daha bilmem baharlar benden ırak

Ne yar duyar ne de ağyar yakar kor ah iftirak

Gelir mi bir daha bilmem baharlar benden ırak

MECNUN KEREM Mİ SANKİ

Âsûde demde şimdi gönül aşkı tatmasın

Yar târümâr edip de elemler dayatmasın

Mecnun Kerem mi sanki huzur içre yatmasın

Yar târümâr edip de elemler dayatmasın

KAPILMIŞ HEVAYA

Dile düşer de fânîde üç beş akçe çalan sârık

Riyâkarın malı sanki Hakk mülkü binler havârık

Utanmaz o yüzü çarık ah cühelâ ah şımarık

Bilmez kapılmış hevâya hak yolda kati-üt tarık

ALDANMA…

Nûş-u gamdur burda lezzet kâm bilenler aldanur

Eşk-i dâimdür şu fânî göz silenler aldanur

Enbiyadan evliyadan asfiyâdan Hakk kelam

Ol ebed der dâru’s-selâm çok gelenler aldanur

SANMA AŞIK TENDEDİR

Nûş-u zehr eyletme cânâ sanma âşık tendedür

Ah tecerrüd eylemiş çoktan bedenden sendedür

Kalb vü rûhûn içredür âşık gönülden bende’dür

Ah tecerrüd eylemiş çoktan bedenden sendedür

MÜPTELA

Bilmezdi gönül aşka düçâr olmak beladır

Nûş eyledi fânîyi o artık müptelâdır

Aşk sorma perîşana inan der evvelâdır

Nûş eyledi fânîyi o artık müptelâdır

Exit mobile version