RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (5) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (5)

Giriş Tarihi: 31 Ağustos 2019 - 8:30

Son Güncelleme: 30 Ağustos 2019 - 21:07

ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN YAZDI

AŞKINI VER YA RABBİ

Dünya serâb-ı hayat aşkını ver ya Rabbi

Ukbâ’çün âb-ı hayat aşkını ver ya Rabbi

Fani bir lezzet için bin eleme düçârım

Mâsivâdan nâçârım aşkını ver ya Rabbi

GAM DA YALAN KÂM DA YALAN

Gülistanda gam görünmez sanma neş’e gam değil

Hezâr nağâmâtta amma gördüğün kâm kâm değil

Gam da yalan kâm da yalan zira üç gün fâni dem

Kırılır cam fâni hayat cam sanırsın cam değil

YETTİ GÖNLÜM

Yetti gönlüm yetti artık yar seversin bâr’ı var

Neş’e bul ah kim hayattan bıktı görsen yâri var

Gam deminden kurtulan ol kimde şol gam kâr’ı var

Neş’e bul ah kim hayattan bıktı görsen yâri var

GURUR ŞARABI

Gurur şarabını içmiş salınır zât-ı âli

Sözü hakikattır amma içler acısı hâli

Ah medh’ine ne de düşkün ya şöhrete müptelâ

Bilmez belâ sanır âlâ şu hâli pür melâli

EY CAN

Gülü göster bana ey can ona yardan sorayım

Nice yakmış nice yıkmış ona hârdan sorayım

Kimi aşktan inilermiş yine durmaz ne bu sır

Niye yakmış niye yıkmış ona nârdan sorayım.

AH GÖNÜL

Ah Gönül gam içre gamdan şâd içün yol var mıdır

Şol firaktan kurtaran vuslât içün yol var mıdır

Kör leyâlim pür melâlim nûra vasl et yâ rahim

Dîn ü dünyâ hâl ü kâl irşâd içün yol var mıdır

ATEŞ

Firkatin söylerken nâyi bâd ateş sadâ ateş

Anla derde müptelâyı yâd ateş feryâd ateş

Şol Lezzettten bir safâyı ah firaktan bin belayı

Anla derde müptelâyı yâd ateş feryâd ateş

EBEDDEN GAYRISI BOŞ

Ümmidi fidan misâl şu faniye ekeli

Boşa başak beklemek hem çürür tevekkeli

Aldanıp da dünyaya sanma bir çok yüzü hoş

Ebed’den gayrısı boş zeval ile lekeli

BİL EY CÂNÂ

Elbet sever gönül seni ruhun da mehtâbısın

Amma sanma aşk sanadır ah hayatın âbısın

Bil ey cânâ hak esmâsı şol simanda parlayan

Sen âyine âşıkâna bir hakîkat bâbısın

ZAHİRE NAZAR EYLEDİK

Zahire nazar eyledik özden kalktı temâşa

Perde oldu bize libâs yaktı yıktı gıll-u gış

İnsandan da kıymetli ya üstündeki çul hâşâ

Şerirler gördü iltimas şerlere açtık ağûş

UYAN GÖNÜL

Uyan gönül istikbâli hâle fedâ eyleme

Halife-i zeminsin sen kendin gedâ eyleme

Hâlâ nazârı âmme mi şu fâniden murâdın

Unutulur burda yâdın ruhu cüdâ eyleme

DOSTLUKLAR BOZULMUŞ

Dostluklar bozulmuş benlik izi var

Kuşatmış dört yanı kör vefasızlık

Bedenlerde sancı ruhta sızı var

Özlenir bir liman olmuş yalnızlık

İNTİZARIMLA

İntizârımla hemdem sanki unutulmuşum

Sensiz pür tevahhûşum ah boş kalmış ağuşum

Gör kanadı kırılmış garip yalnız bir kuşum

Sensiz pür tevahhûşum ah boş kalmış ağuşum

DÜŞÜN

Ömür geçmiş ise alıp demini

Zorluk belirler ah tüm gündemini

Bakıp tanımazsan gonca femini

Bedeninde kâinat yapanı düşün
Gözünü kâinata açanı düşün

SEVGİ

Sevgi derken sevdirip sen kendini

Rabbe yaklaş sevgi neymiş bul gönül

Ah mecazdır anla nefsin fendini

Bil muammâ halli olmak kul gönül

AŞKIN MAHZENİ

Ne Leyladan süheyladan tende aşkın mahzeni

Zira şol aşk kim olur mu adem’in pür ahzeni

Bilse cânâ kim içün ah kimden ola derd-i aşk

Hüsn’ü esmâda görenler bulur vech-i ahseni

SEN PERİ

Kalb-i perîşânımı gör sen peri

Kılma aman zehr-i hevâ meşheri

Gördüğü günden beri ah serseri

Kılma aman zehr-i hevâ meşheri

UZAKLARDAN HABER VER

Uzaklardan haber ver sesim duy ey vefâsız

Neler çekmiş unutmaz gönül sensiz safâsız

Firâkından çekip naz visalin’çün ya niyaz

Neler çekmiş unutmaz gönül sensiz safâsız

image_print

HABERLER