ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN
BİN ELEM VAR
Ne şu sevdâ ki bin elem var gönül
Nice aşkın visâli yok bâr gönül
Kanatır hâr bağır yanar ah yine
Geri durmaz fedâ eder yar gönül
İFTİRAK
Hâr-ı goncadan ne çektin seni ağlatan firaktır
Cevr-i yâri lezzetin bil acıtan mı iftiraktır
Aşkı bilmeyen ne anlar zannı kim firak ıraktır
Cevr-i yâr-i lezzetin bil acıtan mı iftiraktır
AK SAÇLAR
Nicedir bahârı bekler kışa döndü saçta aklar
Seni sevdi dîl-i şeydâ niye tâ derinde saklar
Sevemez mi aşka hasret ona aşkı kim yasaklar
Seni sevdi dîl-i şeydâ niye tâ derinde saklar
GEL ARTIK
Ümmîdin cennet ola fânî ne boştur
Şeytandan şol vesvese sen Hakka koştur
Dön artık dön yetti ya nefs û hevâdân
Gel artık Haktan yana sen Hakka koştur
GAFLET
Şol sevdanın hikmeti canan sanırsın
Haktan parlar çehresi ah aldanırsın
Gaflettür sen gölgeyi varlık tanırsın
Haktan parlar çehresi ah aldanırsın
BÂKİ’NİN CİLVESİ
Ölmek yoktur anlasa ölmez şu canlar
Gönlüm olsun neş’eli coşsun zamanlar
Ah Bâkî’nin cilvesi saf dâhi anlar
Gönlüm olsun neş’eli coşsun zamanlar
OYUN
Bu kaçıncı küfrüdür o hin bakışlı zatın
Artık ruha dayandı suç’u zindana atın
Yetmedi mi yüzyıldır haçlı destekli oyun
Çekin dışarı koyun şu İslamı yaşatın
AŞK-I CAM
Eyvah diyecek aldanıyor aşk diye âmâ
Vah ben ne desem aşkına vah gölgeye cam’a
Mecnunu da bilmezmi o yar düşmese gam’a
Vah ben ne desem aşkına vah gölgeye cam’a
YARA
Ah karanlık önde kabir mâzide rahm-ı mader
Bir soluk nefeste nur var öyle takdir-i kader
Sırrı nedir söyle ârif mâzi müstakbel kara
Her geçen an büyür yara zîra ölüm mukadder
HU DE GÖNÜL HU DE
Kalbi derûnunda bak zerre de der zikr-i Hakk
Anlamamak duymamak nefsine olmak yamak
Ah ona kalmak uzak Şeytana olmak yamak
Hû de gönül Hû de sen Hakk’ı zikir eyle sen
Hû de gönül Hû de sen Hakk’ı zikir eyle sen
HİKMETLER
Doğar her gün güneş baştan döner söyler ki sen kulsun
Doğarsın hem batarsın bil ki hikmetlerle makbulsun
Uyan artık uyan şol kâinattan sen murâdın sor
Kerimden der güzellikler kulak ver ruh safâ bulsun
CUMA
Gelin gelin cumâdur şu nurlanan simâdur
Huşûda içtimâdur haşir içün imâdur
Zikir eder gönüller ya dilde hep Hüdâdur
Salât-i Mustafâdur selâm-ı Mustafâdur(sav)
OYALAN
Sever mi hiç o vefâsız yalan yalan o yalan
Gönül verir mi sanırsın sever sanıp oyalan
İnanma ah bilemez aşk o ten bedende kalan
Gönül verir mi sanırsın sever sanıp oyalan
HÂLÂ…
İnanırmış gibi hâlâ şu gönül şad olacak
Seviyor bilmedi âşık yine nâ şâd olacak
Nicedir gölgeye tutkun nicedir camda kalan
Kırılır cam ola canan yine berbâd olacak
SEN
Hak teâladan hazer kıl bin şerirden kaçma sen
Yed’i kudret içredür bil âsinin her zerresi
Hû deyû koş, gafletünden şerre kucak açma sen
Hakka isyandur günahlar say ki bir tek kerresi
YAR
Geçtin kalbimden yine sen nerdesin yar
Ağlar gözler kan dolu ah hatırâlar
Bilsen hiçbir şey seni saklar mı zinhar
Ağlar gözler kan dolu ah hatıralar
BİNLERCE YAZIK
Ah güz gibi ömrüm sararıp kışlara döndü
Heyhat ne çabuk geçti gönül şulesi söndü
Bir tek yaşanan hatıralar elde kalanmış
Binlerce yazık vâ esefâ aşk ta yalanmış
DERT İÇİNDEN ÇARELİ
Ah şifâyâb olsa gönlüm der uzanmaz yâr eli
Sanki bilmez yar elinden nîce dîl var yâreli
Gam çeker dâim ciğer sûz amma sevmiş derdini
Çâresiz dert zannederler dert içinden çâreli
GÖNLÜM
Sevecek mi sandı gönlüm seni sevdi yandı gönlüm
Yalanınla kandı gönlüm çekecek cezası varmış
Kimi mutlu görse gülmez kimi gözde yaş ne bilmez
Kimi zulmeder üzülmez çekecek cezası varmış
BİLİM DEYU
Bilim deyû güya Hakk’tan kopacak
Perde yapıp hevâsına tapacak
Derdest olup âni kabre sapacak
Bilmez bilim dâim Hakk’a yol açar
Amma cahil bilim der Hakk’tan kaçar
BİR ÜMİTSİZ AŞKA DÜŞMÜŞ
Bir ümitsiz aşka düşmüş gönül usanmaz mı acep
Gam’da lezzet buldu artık o hârda yanmaz mı acep
Ah perîşan oldu halin desem inanmaz mi acep
Gam’da lezzet buldu artık o hârda yanmaz mı acep
BİSMİLLAH DE
Şol cân-ı şahâne ki gelmiş O’nun adıyla
Gör kâinat ruh beden hep O’nun murâdıyla
Bak ta kendini anla ah tez geçen geçmeden
Bismillah de iz’anla her dem O’nun yâdıyla
ÖLÜM DENİNCE
Ümîd-i cennet dahi ruha olmamışsa yar
Elbet ölüm denince âdemi korku sarar
Halinde yok hiç karar sanki bilmez kendisi
Boş dünya efendisi fâni lezzeti arar
NE ÇABUK GEÇTİ BAHAR
Ne çabuk geçti bahar kalbime bin ok gibi hâr
Yine hasret yine ağlar mı gülistanda hezar
Göremez göz ki hüzünden ne yazım geldi ne güz
Ne nehâr var ne de gündüz gelecekmiş diye yar
EFENDİM
Visâlinle şâd olsa ah dertli başlar
Mübârek avuçlarda zikretti taşlar
Efendim şefaati bekler ya ümmet
Salât û selâmında akmakta yaşlar
HAKK’IN YOLUN TUT
Hakk’ın yolun tut zikreyle gönlüm
İbret alup hep fikreyle gönlüm
Gör nîmetinden şükreyle gönlüm
Fikreyle dâim zikreyle gönlüm
Şükreyle dâim zikreyle gönlüm
ÂDEM
Bâkî açmış bâb-ı âlî kim hakîkat bula âdem
Anlamaz da sever fâni kul olur ah kula âdem
Aşk vü muhabbettür ol bâb lâyemut hem ruha yakın
Kılup hiss-i aşkı fâni kor fırsatı yola adem
İLTİMAS
İltimas kanun mu olmuş sanki başka çözüm yok
Liyâkat komaz rezile söyleyecek sözüm yok
Zaten kabirde o köle garip köylü padişah
Benden dahi uzak olsun hiç görecek gözüm yok
SİL
Firak’ı aşkın cezası bil sen
Gönül de Allah mecâzı sil sen
Yeter figânın biraz da gül sen
Gönül de Allah mecâzı sil sen
VAHŞİ BATI
Bakınca içim acır nicedür
Şu mâzime set ki gizlicedür
Güya medenî şu vahşi batı
İçimde iti var ne sinsicedür
HEPSİ PİŞMAN
Cümle nâdân sanki şâdân imtihandır kim bile
Ah şu şeytandır kuran insan içün bin bir hile
Hepsi üç gün dur hevesten yakma artık kendini
Bitse şol ömrün de görsen hepsi pişman nâfile
FİRAK-I AYN
Geçer mi aşık geçer mi senden
Firak-ı ayn’dur şu can ü tenden
İnan senin’çün geçer bedenden
Firâk ı ayn’dur şu can ü tenden
BENLİK
Bilindikçe ben der artar şu ademin avazı
Pis benlikten sâkıt olur kibre döner tevazu