RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (59) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (59)

Giriş Tarihi: 18 Ekim 2020 - 17:18

Son Güncelleme: 18 Ekim 2020 - 17:20

ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN

İLAHİ (AKSAK USUL)

Ser o namazgâh’ı

Eyleme bin âh’ı

Zikr ile Allah’ı

Zerre’de Hû Hû hû

Kürre’de Hû Hû hû

Cümle’de Hû hû hû

Besmele miftâhı

Bâb-ı girizgâhı

Kabri vü berzâhı

Âlem-i ervâhı

Zerre’de Hû Hû hû

Kürre’de Hû Hû hû

Cümle’de Hû Hû hû

HÛ HÛ DİYEREK

Masmavi denizler gibi ruhlardaki şenlik

Kalpler coşuyor zikr-i hüdâ ah ne esenlik

Hû hû diyerek kalmadı şer nef’s ne de benlik

Kalpler coşuyor zikr-i hüdâ ah ne esenlik

GÖNÜL “DÜYEK 3”

Ne safâyı arar gönül

Ne devâyı sorar gönül

O cefâyı sarar gönül

Ona aşk der yanar gönül

Yine aşk der yanar gönül

DEFOL BE YÜZSÜZ

Şehadet dedi canlar ruhlarda yandı ışık

Ayağını denk alsın her kim ruhu karışık

Fedâ olan onca can bağrımızdan aktı kan

Defol be yüzsüz utan olma Türk’le barışık

DÜYEK İLAHİ

O verd-i rânâ senin mi cânâ

Cemâli söyler durur cihâna

Diliyle zâkir özünde mâna

Cemâli söyler durur cihâna

YALANMIŞ (DÜYEK ŞİİR)

Ne aşk’a düşmüş ne yolda gözler

Meğer yalanmış o tatlı sözler

Güyâ sever ah sever de özler

Meğer yalanmış o tatlı sözler

NEFS-İ NÂDAN’IM

Söz denilmez faydasuzdur câhile

Geçti ömrün nefs-i nâdan câh ile

Ayna söyler görmüyor öz nâfile

Ah uyanmak sanki mecbur vâh ile

AD(T)ALET

Bir siyasi görünce depreşti menfaatim

Bir terfiye fedadır ibadetim taatim

Yeter ki yükseleyim şartsızdır itaatim

Kıskandınız mı yoksa adalet istiyorum

***

İşe koyar mı beni amcama yakın vekil

Çoklu çıkar istemem, benim yalnızca, tekil

Sen hey doğrucu Davut bir sus aradan çekil

Kıskandınız mı yoksa adalet istiyorum

***

Şu işler de ne kesik Bu ne menem piyasa

Çıkarmadılar yahu bize bal börek yasa

Fırsatını bulsam da ah bir dolsa şu kasa

Kıskandınız mı yoksa adalet istiyorum

***

Ne kadar fazla oldu hizmet arar vatandaş

Ulen anasımıyım ta ağzına ister aş

Bir yalı alamadım tam atmışa geldi yaş

Kıskandınız mı yoksa adalet istiyorum

***

Şen gözlerinin nurunu her görse ışıldar

Ruhum ki senin ruhunu sevmiş nice yıllar

Bil sen ebediyyen sanadır aşk sana dildâr

Ruhum da senin ruhunu sevmiş nice yıllar

GEZİ BAHANEYMİŞ

Meğer bahanenmiş gezi görmedin mi orman yanan

Karşılığında ne aldın ah itligi sanat sanan

Beri gel hey içte Yunan sormak lazım kimdir anan

Gavur parasına kanan ah ne Türk’tür ne Müslüman

SENİ YAZDI RAB

Seni yazdı Rab ezelden kaderimde gizliyormuş

Seziverdi sanki ruhum sevecek ya izliyormuş

Susuyordu aşka küskün kimi dertli gamda üzgün

Seziverdi sanki bir gün sevecek ya izliyormuş

KADERİN NAKŞIDIR AŞK

Sevginin zamanı yok dolsa da saça aklar

Kaderin nakşıdır aşk terennümde dudaklar

Su gibi aksa ömür gönül derinde saklar

Kaderin nakşıdır aşk terennümde dudaklar

EY GÜZ…

Şen rakseder yaprakların

Kıskançlığı var baharın

Kısa da olsa neharın

Sen de güzelmişsin ey güz

Seninle de gülermiş yüz

***

Çözemediğim heyecan

Hüzünlü bir coşkuda can

Ömür müdür yoksa kaçan

Sen de güzelmişsin ey güz

Seninle de gülermiş yüz

O DERİN MANALI SÖZLER

Neş’e meftunudur gözler neş’e dem’i elde mi

O derin mânâlı sözler gönülde mi dilde mi

Goncada mıdır sırrı aşk sorsam ah bülbülde mi

O derin mânâlı sözler gönülde mi dilde mi

KİNİNE AŞIK İNSAN

Sen Allah’ı seversen söyle şu gadap nedir

Be hey kin’ine âşık İslam’da âdap nedir

Mümin olmaz demiş ya kardeşini sevmeyen

Önce sevmeyi öğren şerre irtikâb nedir

SUSKUN GÖNÜL

Suskun gönül âşık ile bir dem ülfet faslı yok

Ah neylesin sevse bile sevgilinin vaslı yok

Bir rüyadır ne Mecnunun ne Keremin aslı yok

Ah neylesin sevse bile sevgilinin vaslı yok

DUÂ

Ne cenneti hayal ettik ne korkuttu zebâni

Sormadık yazık ne hayat ne ikrâm-ı rabbani

Sathî midir imânımız Yârâb isteriz iz’an

Eyle bizi tam müslüman bitmeden ömr-ü fâni

FİLMSEL BİLİM

Gitti bahar geldi ya kış ah şu hayat kânunu

Bak ne doğal hem de kolay çözdü bilim gör bunu

İğne desen ustası yok hiç olacak şey mi der

Anlayamaz kâinatın ustası kim reddeder

BAHARSIZ BİR YAZIM

Baharsız bir yazım bekler de kışlar

Ümîdim kalmıyor yorgun bakışlar

Gülistânım kaçar gam yüklü kuşlar

Bahârımsın nehârımsın bırakma

Ateşler içre gör gel sen de yakma

FANİ BİR BEDEN İÇİN

Ah fani bir beden’çün bî sebep bu ihtimam

Basiret var biten gün mîsâldür sana zirâ

Oysa ebedîdür ruh durmaz başında imam

Gel terkeyle bedeni âhiri etmez lira

AŞKA ŞİFA SORAR GÖNÜL

Hakka vefâsı var mıdır yarda vefâ arar gönül

Ah delidir divânedir aşka şifâ sorar gönül

Rabbi Rahîmi bilmeyen aşkta devâyı bulmaya

Rabbe vefâ ahir şifa aşkta safâ karar gönül

YİNE DÜNYA İÇİN HESAP

Boştur deyû fânî deyû yine dünya içün hesab

Kıt mı iz’an geldi turâb nedür şerre bu intisab

Yeter artuk be hey âdem ah tuzaktur gör dilemma

Ya aldanma şol nefsüne veyahut sus bozma âsâb

KILDI ÜMMİD

Kıldı ümmîd ol beşâret hissesinden yâr-ı zâr

Tarumâr olmustu zâhir korkusundan bin bîzâr

Açtı Kur’an etdi iz’an her beşâret cümlesin

Sıyrılup ah havf-ü kabr’den oldu lezzet intizâr

YARAB SEN UYANDIR

Gam nûş ettik fâniden her şey sana âyandır

Vakt-i kazâ âniden nâr-ı aşkınla yandır

Yârab aldandık zâhir kalb vü ruhu kıl tâhir

Kabir görünür âhir girmeden sen uyandır

MAHPEYKERİM

Senden uzak olsam benim fersiz kalır bil gözlerim

Mahpeykerim yazmış kerîm dur gitme dur çok özlerim

Ah cânımın cânânı sen ah derdimin dermânı sen

Ah Rahmanın ihsânı sen âciz şükürden sözlerim

NEDİR AŞK

İstemezdim böyle olsun sevgisiz kalsın da solsun

Ah gönüldür aşkla dolsun amma bilmez sor nedür aşk

Hem nedendür kim içündür ah niçün üç gün içündür

Zanneder Leyla içündür anla bilmez sor nedür aşk

RUHA ÇIKSAK

Ruh ki gülistandadur bakma beden çuluna

Huşu ikram eylemiş Rahman güzel kuluna

Ah libastur hem çürür turâb altında o ten

Ruha çıksak cümleten ta Hakk yolu buluna

HİLE

Ah alırken binbir hile satarken peynir kars’tan

Bekler durur kendi eğri doğru gelecek mars’tan

YARAB…

Ne şu fanide lezzet ne doyurdu saz beni

Yarab yolunda eyle sâlihlerden yaz beni

HAYATIN NEŞESİ

Bülbülün figânına atfedüb aşk sesini

Kahkahada yitirme hayatın neş’esini

İz’an imiş ol neş’e var nûrundan güneşe

Yârene dosta eş’e veren o neşvesini

DÜŞÜN

Güzelliğin senindir sanıp hebâ edersin

Güneş ki camda görsen güneş camın mı dersin

Düşün diyor ya Kur’an durup düşün e insan

Şu kâinâta sultan iken gedâ gidersin

NEFİS

Aşk mı bilir esîr-i nef’s tâ tükenir biter nefes

Ah görecek nefis kafes vâ esefa ömür hebâ

Bakmasa hiç nedir bu sır oynasa hep hevâ heves

Anlayacak nefis kafes vâ esefâ ömür hebâ

GİTTİ BAHAR

Gitti bahar zârda hezâr bahçede güz melâli var

Hüznünü saklıyor garip kapkara bir leyâli var

Nerde o nağmeler susar dert çekecek ne hâli var

Hüznünü saklıyor garip kapkara bir leyâli var

KİN VE DİN

Kini dini geçeni zannetme sakın dindar

Pest ahlaka perde din nefse oyuncak kindar

Dine hizmet yerine hizmeti dini bilmiş

Hizmet dışı olanı İslamiyetten silmiş

Yazık kimse sus demez güya dinin hizmeti

Üç beş rezil yüzünden olmaya hezimeti

YİNE FİRKAT YİNE FERYAT

Sanıyor dîl gelecek şâd demi var

Gülemez ah yine nâşâd demi var

Nice Ümmîd doludur vâ esefâ

Yine firkat yine feryâd demi var

NEFSİM

Gam içre yaşlı nefsim gözden niçün ıraksın

Dünyâda neş’e bir an varsın gönül bıraksın

Şol dem ki fânidir ah sır var bekâyı saklar

Sabret ki saçta aklar ahrette tâcı taksın

image_print

HABERLER