RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (63)

SİYASET

Yok mu bir civanmerd çıkıp firka-i menfaat kura…

Sahte hamiyyetperverler gidip kapısında dura

Verile onlara para hiç yoksa kurtula millet

Şu siyaset oldu illet döndü galat-ı meşhura

BÎHABER

Erişemez şol bedene ta görsün bir iş eli

Bedenden bî haber ben der deli vallahi deli

GİDENDEN HABER YOK

Gönül ah eder ah çeker izdırâb

Gidenden haber yok şu kalbim harâb

O güllerde har var gülistan serâb

Gidenden haber yok şu kalbim harâb

ASIL RENK

Üflenen o sır nedir ne der nâyin âhengi

Cümle var’ın âlem-i mânâda asıl rengi

Ah tegannîde kalan oldu nefsine çengi

Cümle var’ın âlem-i manada asıl rengi

İTİMAS

Kendi elinle kıydın ya hep istedin iltimas

İltimas istenen yerde olur şeytanla temas

Suçlu sensin suçlu sensin gitti elmas liyakat

Gitti gideli liyakat kalmadı ruhta tâkat

Ya çıkar içinden gönder bul dürüst yiğitleri.

Ya kandırsın dursun seni her zamanın itleri

BÜTÜN ÜNVANLAR FASON

Kayıp mıdır bulamam milletin özü saklı

Anlamadım partili dinci siyasi mason

Sanki hesap uzmanı her fert cebinde aklı

Menfaate odaklı bütün unvanlar fason

PUSUYA YATMIŞ

Dini devleti para ruhuysa olmuş cebi

Pusuya yatmış itin tez bakıla nesebi

Ecnebiden ecnebi bin kat fitneye haiz

Halkın cebinde eli al dolar bekle faiz

Densize hepsi caiz devlet tutmalı sopa

Her vuruşta milletin parası itten kopa

İş düştü sanki copa bağıracak diktatör

Bırak üst başı yırtsın binbir suratlı aktör

Cezası artık haktır bunlardan çekti millet

Başka derdi arama aslolanı bu illet

Yetti yahu bu zillet uzandı artık aşa

Ardını tetkik etsen gavur elinde maşa

Dinsiz mi desem hâşâ rezil bizden görünür

Ahrette bulur bela ebediyyen sürünür

GÖNÜL

Bir gölgeye bağlanıp gâfil kalıp esmâdan

San’at-ı ilâhî’ye âmâ mı oldun gönül

Anlamayıp güzellik Cemîl-i müsemmâdan

Bir fâninin süsüne yama mı oldun gönül

EFENDİM (SAV)

Cefa içreydi ruhumuz efendim geldin safâ

Dâvetinden şerefyâbız can olup girdik saf’a

Kalb ruh gark olsun insafa nefs dahi gelsin dize

Hüsn-ü misalsin sen bize yâ Muhammed Mustafa (sav)

İMTİHANDIR

Ne safâdır ne cefâdır imtehandır imtehan

Kimi demler âşikâre kimi dem olur nihân

Dem- i safâ içün hamd et gayr içün elzem sabır

Hû diyene köprü kabir şenliktir iki cihan

KENDİNİ BİL RABBİNİ BİL

Bakma elâlem ne diyor sorma sus

Kendini bil Rabbini bil bâhusus

Hâl-i nebî şan ü şeref uy yeter

Yoksa elâlem seni eyler meyus

UYAN EY CAN

Rüya imiş inan rüya uyan ey can sen de uyan

Suya anlat çabuk suya uyan ey can sen de uyan

Ayılmadık hayat güya salâ sesi duya duya

Doyamadık şu uykuya uyan ey can sen de uyan

GÖNÜL

Anladım aşkı bilip seveni tuttun gönül

Kalbe koyan kim söyle onu unuttun gönül

Çiçekti ruhta vefâ onu kuruttun gönül

Kalbe koyan kim söyle onu unuttun gönül

OKLAVALI İNZİVA (evde kal )

Kör hem nankör oldu adem bedava sandı hava

Eylemedi ân-ı iz’an sarfetti bâd-ı hevâ

Ah cezası tez kesildi hapiste nev-i beşer

Şimdi iki derde şaşar oklava vü inzivâ

BENDE BENDEN ZERRE YOK

Beni bende gören gafil bende benden zerre yok

Ah ne tende ne bedende bende benden zerre yok

Gördügün cam hem şikeste olup durur gün be gün

Dönsün yüzün sır o şemste bende benden zerre yok

SEYRET

Beri gel dışardan bak kimi kapacak köşe

Akbaba olmuş kimi tez davranacak leşe

Ne komedi hem dram seyret yerli sinema

Dünyada üç gün nema sonra doğru ateşe

ÂDEM CEHALETİ SEÇTİ

Mûciznümâ bir beden kaş göz eyler itaat

Ne kirpikte isyan var ne kalpte bir an rahat

Akıl verildi amma cehalet seçti âdem

Hem kör oldu hem sağır ne ibadet ne tâat.

ADALETTİR ASALETTİR

Adâlettür asâlettür hakşinaslık yâresi

İltimas’çün etek öper onca tarla faresi

Memleketin baş belası bilüp bu rezil güruh

Atıp yüzlerine bin tuh def etmek tek çaresi

GÖNÜL

Kalbe düşer o aşk denen öyle sever yanar gönül

Zannediyor ki söylenen ah bilemez kanar gönül

Gizlenemez ya özlenen ruha ferah arar gönül

Zannediyor ki söylenen ah bilemez kanar gönül

REZİL İNSAN TİPİ

Ah bu rezil insan tipi bilmem nasıl türedi

Gavur ahlakının dibi kim getirdi küredi

Cüz’i makam ver de seyret raks’a teşne oryantal

Selam veren eder hayret ahret müflisi aptal

Kalitesiz seviyesiz pis paçavra yanaşma

Hakka dönde aman sen sus uyup ta haddi aşma

HER AŞIĞIN FERHADI VAR

Kim yaratmış aşkı saklar hem gönüller hânedir

Anla cânâ gör bu mânâ asl-ı aşk şâhânedir

Ah mecazdan inleyen her aşığın feryadı var

Ol Cemîl yar ol Kerîm yar gayrı hep bâhânedir

AŞK NE DEMEK

Bir gün onu sevmekten pişman olurum sanmış

Ah aşk ne demek bilmez nazdar beni kıskanmış

Dûçâr ü giriftârım ağyar’e nasıl kanmış

Ah aşk ne demek bilmez nazdar beni kıskanmış

GÜZ

Neş’eyle çıkıp dalgaların ufkuna yüzsem

Süzsem o güzel gökyüzünün nûrunu süzsem

Gam çekme gönül ah şu bahar gitti de güz’sem

Süzsem o güzel gökyüzünün nûrunu süzsem

REZİL

Tutmaz ki hayâ perdesi alsın yüze taksın

İnsan olanın lazımıdır yüz yüze baksın

Batsın kişiliksiz yere batsın yere zinhar

Def olsa rezil yok soramam sen ne ayaksın

ACI ZAVALLIYA

Yalancı ikili birli uzak ol anla ki kirli

İçi âciz dış kibirli acı kızma zavallıya

Surat çarık yitirmiş ar seviyesizlik itibar

Ah fırıldak makam arar acı kızma zavallıya

Önde görünmekte şanı oynar para etmez kanı

Tanı oryantali tanı acı kızma zavallıya

Hırsı söyler eli yazar güler mezarını kazar

Tekdir eyle yoksa azar acı kızma zavallıya

NEFİS

Men değilem gargaşacı bilesin kim nefistür o

Zata içte tuzak kuran şeytan içün nefestür o

Kimi kendisi zanneyler içte gizlenmiş köpeği

Gem vurmayan köpek olur aman ne mülevvestür o

NEFES NEFES İKRAM

Nefes nefes ikrâm eyler ömrümü Rabb-i Kerim

Derim şol gafil nefsime gör fakr içinde açsın

Bir lahzâdır ya sonrası ah hayat tâc-ı ser’im

Zanneyleme kendin varsın bak nefese muhtaçsın

KİRLETTİLER

Nam deyû kirlettiler Hak’ içün idi hırka

Yazık açtı kapısını rezile dahi fırka

Güya bizden oldu şeytan içli şarlatan

Akçeye ruhunu satan kendine buldu arka

ŞU SİYON

Milletlere oyun kurar hem oynatır şu siyon

Koyar üç beş fraksiyon böler başlar aksiyon

Kimi devrilir kıyafet evrilir yüksek topuk

Gösterişe düşürülür millet özünden kopuk

Üstle başla yarıştırır kıskanç eyler fertleri

Kimse bilmez ki daima çok kazanmak dertleri

Kişilik yok hak getire insanlık hepten kayıp

Hayvanca didişmek moda tek insaniyet ayıp

Kimi parfüm kimi saçtır kimi dudakta boya

Koşar her gün arenaya tek evde çıkar foya

Ah insanı mahpus eder benliğe binbir marka

Bilemez ki o pis nefsi şeytana vermiş arka

Emr-i hakkın zerresiyle gör bozulur mâyesi

Zir ü zeber olur kâfir dünyalık sermayesi

İşte anla bunun için dine düşman bu güruh

Bilenler der yüzlerine olsun binler kerre tuh

MÛSIKÎME DOKUNMA

Osmanlı’dan tecerrüd hem geçmişe reddiye

Mûsıkî öğrenmeye yüzün var mı ıtrî’ye

Hadi git kanto dinle hem çağdaş ol hem zârif

Mûsıkîme dokunma incinir hacı Arif

GÖNLÜM

Yine cevr-i yâre düşmüş yine pâre pâre gönlüm

Nice çekti yar elinden nicedür avâre gönlüm

Soracak olursa aşktan de bî çâre yâre gönlüm

Nice çekti yar elinden nicedür avâre gönlüm

MAKAMA TAMAH ETMİŞ

Makama tamah etmiş yalandır solu sağı

Yeter orada kalsın çeker şeytana yağı

Dürüstlük ağzındadır adım gitmez ayağı

Millet bilse de demez bayağısın bayağı

Güya haktan bahseder haram bekler kursağı

Âdî edepsiz rezil, milletin bağırsağı

YA RÂB

Ah değerli fâni kavuk

Peşinde var onca tavuk

Adam olur mu dalkavuk

Ya Râb yakın kılma bizi

Kimi harama teşnedür

Sanki bilmez ateş nedür

Uzak kalmak ne neş’edür

Ya Rab yakın kılma bizi

Kimi tapar güce haşa

Hak nedür etmez temaşa

Rezillikler ortaklaşa

Ya Rab yakın kılma bizi

Yoksa dahi elde şişe

Sarhoş gelde şaşma işe

Kimi fırıldak fahişe

Ya Rab yakın kılma bizi

Yazık insanlıktan aciz

Siyasi er eder taciz

Zanneder biz de muhtacız

Ya Rab yakın kılma bizi

ULEMA

Can feda kim ol ulemâ ümmet içün sây eyledi

Va esefâ üç beş nadan ânı nefse pay eyledi

Elzem olan şol ümmete nefsün meftununu tekdîr

Sonrası hakkı kötektir din ile alay eyledi

TAM MAKAMA YÜKSELÜRKEN

Tam makama yükselürken arz’a duhûl eylenür

Âmâ misal görmez âdem ne bir tek söz söylenür

Va esefa aynı derttür cem-i cümle muzdarip

Hepsi turâb içün garip coşa coşa eğlenür

GÖNÜL

Geç be artık geç o yardan sevmiyor bilmez gönül

Aşka kıymet vermeyenler gözyaşın silmez gönül

Sus yeter sus sen gülersin sevmeyen gülmez gönül

Aşka kıymet vermeyenler gözyaşın silmez gönül

AŞIK

Etvârı nazdır bin cevri azdır

Fermânı yazdır gel öyle sev sen

Durmaz anarsın söyler kanarsın

Ah bil yanarsın gel öyle sev sen

Ölsen de bilmez göz yaşlı silmez

Aşıklar ölmez gel öyle sev sen

SAMİMİYET

İki ara bir dere belli olmamış niyet

Cüz’i bir muhabbete isteriz onca diyet

Diller hep doğru söyler içte yok samimiyet

O biçim Müslümanız dinimiz İslamiyet

EY GÜZ

Şen rakseder yaprakların

Kıskançlığı var baharın

Kısa da olsa neharın

Sen de güzelmişsin ey güz

Seninle de gülermiş yüz

Çözemediğim heyecan

Hüzünlü bir coşkuda can

Ömür müdür yoksa kaçan

Sen de güzelmişsin ey güz

Seninle de gülermiş yüz

ENEYİ YIRT HÜVE GÖSTER

Nef’s bedende mahpus etmiş çık kurtul kûşe-i şerden

Din-i mübin-i İslama gör darbeler aynı yerden

Eneyi yırt hüve göster Allah de hû de geç serden

Din-i mübin-i İslam’a darbeler hep aynı yerden

GÖR

Uykun bile ibrettir gözlerini yum da gör

Bî habersin işleyen hücreler uyumda gör

Kör benlik ne tuzaktır olsan da cihan şah’ı

Nefes iznini dahi ol Hayy-ı Kayyumda gör

GÖNÜL

O var eder ise varsın ah ne varsın ne de yar’sın

Şol nefsine mi uyarsın aşk bu değil bil a gönül

Hû hû de rahmeti sarsın gayri firaktan yanarsın

Gölgeleri mi sararsın aşk bu değil bil a gönül

İSTEME BENDEN

Gör firkati cânâ nedür zehri nûş isteme benden

Dü çeşmim gör dü çeşmedür tevahhûş isteme benden

Firkat ki an’dan beterdür nakd-i hûş isteme benden

Dü çeşmim gör dü çeşmedür tevahhûş isteme benden