RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (65)

AKİF’TEN MARŞ Bırak sen okuma Akiften marşı Bilmiyorsan o kim kim ona karşı Sorgula naaşı niçün kimsesiz Garibe yapılan titretti arşı Öyle sahip çıkılır o âlî ruha Tetikte durulur hâin gurûha NASİHAT Kimisinin elinde pis menfaate alet Tutmazsan seni vuran bir kör kurşun siyaset Bil o hain elleri satın alanı bile Millet çekmesin çile sen […]

AKİF’TEN MARŞ

Bırak sen okuma Akiften marşı

Bilmiyorsan o kim kim ona karşı

Sorgula naaşı niçün kimsesiz

Garibe yapılan titretti arşı

Öyle sahip çıkılır o âlî ruha

Tetikte durulur hâin gurûha

NASİHAT

Kimisinin elinde pis menfaate alet

Tutmazsan seni vuran bir kör kurşun siyaset

Bil o hain elleri satın alanı bile

Millet çekmesin çile sen Ömer’i kıyas et

Her hamiyyet diyene kanma sor bir kaç soru

İz’an eyle bak hele çıkar olmasın zoru

Kimi zenginlik ister utanmaz kolayından

Uzak ol alayından def ol de elin körü

Sahip çık bil ki senin bu din devlet vatanın

Susarsan hakkı kalır şu toprakta yatanın

İhlâsı kuşan önce hak içün kendine bak

Sonra icabına bak milletini satanın

Tarihini araştır kim var batıya köpek

Kim demiş üç kemik ver yeter eteğin öpek

Kim samimi kim değil öğren n’olur bir zahmet

Niyete gelir rahmet kenetlen öbek öbek

ARTIK YETER

Artık yetişir dîlde melâlim bana hârdır

Firkatte yanan gönlüme vuslat ne bahardır

Cevretme güzel bil ki hayat leyl ü nehardır

Firkatte yanan gönlüme vuslat ne bahardır

SÖYLE

Söyle Pest ahlaka düşmüş söyle derdin kaç para

Ben vereydim gel temizlen yetti oldun maskara

Bak uzandım hak içündür ettüğüm gayret ama

Çıktı masken hangisiydin bin surat var kapkara

AKİBETİ ATEŞ

Sun ayağın ucuyla menfaatten bir kâse

Ahlakı yola koysun raks’a dursun rakkâse

Bilmem ne bu rezalet insanı zelil kılan

Gıybet iftira alet dili zehirli yılan

Boş versin edep haya üç günlük sahte neş’e

Rezillikle yürüsün akibeti ateşe

İMANLI GÖNÜL

İster leyl olsun siyah ister olmasın nehar

İman ile ile nurlanan gönül dört mevsim bahar

BEN

Seni unutmam derken kendimi unutmuşum

Meğer ben de bir fâni gurbette kalmış kuşum

Ah şu hayat denen şey sonsuzluğa uçuşum

Meğer bende bir fâni gurbette kalmış kuşum

GİTTİ LEYLA GİTTİ MECNUN

Anlamazdım ağlatırmış ah firaktan yâreler

Gitti Leyla gitti gitti Mecnun gitti ol mehpâreler

Sînelerden çıkmıyor ok hep tükenmiş çâreler

Gitti Leyla gitti gitti Mecnun gitti ol mehpâreler

AH ECEL

Ah ecel saçlarıma koşuveren beyaz kuş

Bin sevda sunsan bana boş artık gönül bî-hûş

Mecaz imiş inanmış meğer çok aldanmışım

Serâbı aşk sanmışım zehr imiş eyledim nûş

GAZEL

Hep bahar ol gül getir ben istemem hiç yaz ne kış

Bülbülün her nağmesinden aşkı tatsın cümle kuş

Sevgidendir nağmelerden duyduğum hoş şarkılar

Bin bahardan ruha nakştır her şafaktan sesleniş

Ah ne iştir şen gülüşler içre varmış gizli sır

Uçtu yıllar vâ esefâ tez bitermiş tatlı düş

Gel buyur sen tut mihenkten anda bul yol ey gönül

Bitti ömrün son demindir bir görürsen hoş gidiş

Nef’s te kurmuş bin tuzak var içte düşman aldanup

Ger düşersen anla artık ağlamak tek kâr imiş

Kurtulan var sende görsen şevke gelsen yâd edüb

Burda cennet orda cennet hep gidenler yar imiş

FİRKATİN NARINDA YAKTIN

Firkatin nârında yaktın vuslatından neş’e sun

Bil ki Leyla der ya Mecnun ah benim’çün sen o sun

Kılma mahzun sev gönülden ey füsunkâr sevgi sun

Bil ki Leyla der ya Mecnun ah benim’çün sen o sun

BÂD- SABA

Bir bâd-ı sabâ ruhumu okşar da derinden

Ağlar o hüzün şarkısının perdelerinden

Leylâ da susar derdini gizler kederinden

Ağlar o hüzün şarkısının perdelerinden

SİHHAT MİSAFİR

Sıhhat misafir ya canda illa hastasın gönül

Heyhat uyan ne iz’anda ne de yastasın gönül

Lâyemut olmaya insan velev nebî Süleyman

Ah hazırlan gelir her an ölür yaştasın gönül

DUA

Nefs-i rezil kuşatmış kursağımda feryâdım

Yâ Rab halâs eyle de od’da kalmasın adım

Bilirim imtihandır kazanmak kıl murâdım

Yâ Rab halâs eyle de od’da kalmasın adım

SIR

Geçmiyor sevda gönülden amma leylâdan geçer

Bir muamâ sanma müşkül halli inmiş insana

Ah yaratmış kalbi elbet sırrı mevlâdan geçer

Anla cânâ Hakkadur aşk hû deyûben baksana

OLMA HEDER (EVFER USÛLÜ)

Gör seneler gider olma gönül heder

Duy veliler ne der hû diyerek yaşa

Ten seni mahveder rûhuna neş’e ver

Duy veliler ne der hu diyerek yaşa

Kalbini hakka ver ânı ömür değer

Duy veliler ne der hu diyerek yaşa

BİR NEFES EYVAH İÇİN

Ah hamiyyet dilde dâvâ amma koşmak cah içün

Şol cemiyyettür müsebbîb bakmıyor Allah içün

Derdidür zîrâ tefevvuk anlamaz kardeş nedür

Sarf ider dâim şu eyyam bir nefes eyvâh içün

BEN SENİ

Aktı firkat çeşm-i giryânımda tuttum ben seni

Ah düşürmem gözde durdurdum uyuttum ben seni

Ey vefasız sanma bir lahzâ unuttum ben seni

Ah düşürmem gözde durdurdum uyuttum ben seni

DİL-İ ŞEYDA

Dil-i şeydâ tarumar olmak değil aşk dinle sen

Yar elinden yârelenmek nîmetindir inle sen

Aşka düştün kıymetin bil etme şekvâ hâline

İftihar et hâr içinden aşk deyû derdinle sen

ŞOL MECAZLAR AŞK DEĞİL

Anla cânâ sîne büryan eylemez aşk aşk değil

Ah dü çeşmim kanla giryân eylemez aşk aşk değil

Dönse gönlüm yetti nisyan perdesinden kurtulup

Aşk verendir aşka lâyık şol mecazlar aşk değil

KİM KAZANMIŞ?

İmtihandır kim kazanmış ah bilinmez bitmeden

Padisahın şol gedânın farkı olmaz bil gönül

Kim tamamlar gör güzelliklerle can incitmeden

Rab murâdın işle ondan sonra dâim gül gönül

DUY SANA

Sende dinlersen duyarsın kalp sesinden bak ne der

Yâ Kerîm der yâ Rahîm der yâ Vedûd der duy sana

Ol Rahîm emriyle yer gök hep seferber bir nefer

Hakka kul olmak şeref der gayrı yol yok insana

SEN

Bir ümid sun neş’e bulsun derdi derman eyle sen

Sevdi gönlüm gör hüzünden çık de ferman eyle sen

Aşkı koymuş kalbe sânî bil süleyman eyle sen

Sevdi gönlüm gör hüzünden çık de ferman eyle sen

ŞEREFİNLE KAL

Sahip olacak oy’a oynasun doya doya

Hak getüre ar haya gıybette saklı foya

İstidadı iltimas yalan üstü bin boya

Şerefünle kal yaya namussuz çıksun aya

EDEPSİZE

Benliğine esirdür şeytan şekeri yalar

Hakka döneni dahi sinir ider oyalar

Üç kez tükür yetişür o meymenetsiz yüze

Cezasıdur kabirde foyası edepsüze

İKİ ÇEŞİT ÂDEM

Kimi âdemi gördüm ah eşrefi mahlukat

Hakka yaklaşmak nedür hallerinden öğrendüm

Kimi âdemi gördüm şereften yana sakat

Elzemdür uzaklaşmak dünyadan da iğrendüm

BEN

Yansam nicedür ateşi aşktan kaçamam ben

Ah sırrı nedür gör ne muammâ açamam ben

Sor hâlimi sor Hakka habîb aşka tabîbdür

Fânî bilürüm gayrı içün eşk saçamam ben

ZİKR- HUDA

Heyhat geliyor kalbe huşû zikri hüdâdan

Hû der de yürek arz salınır ah şu nidâdan

Ya Rab ne olur kılma cüdâ canı fedâdân

Hû der de yürek arz salınır ah şu nidâdan

CANA

Bir neşe bırak gönlüme sen baksana cânâ

Ah rûhuma bir nur-u ümîd yaksana cânâ

Aşk nârıma deryâ oluver aksana cânâ

Ah rûhuma bir nûr-u ümîd yaksana cânâ

O’NU BİLMEK

Ümmîdimi sormaz da şu ağyar bana ağlar

Bilmez de sanır derdimi çekmez sıra dağlar

Bin neşe verir rûhuma her dem O’nu bilmek

Aşk nîmetidir Rabb-i Rahimin O’na bağlar

DAVA

Hamiyyet hakk-ı millet ruhlardadur o dava

Ah yabana el verüp kılma dava bedava

Başlar içinde ava kandurur kimi şeytan

Hâin dostuna verür vatanı bâd-ı hevâ

BU AŞKI NEYLEYEYİM

Sanma bahardır yine

Sînede hardır yine

Gönül bîzârdir yine

Bu aşkı neyleyeyim

Söyle mecaz mıdır aşk

Eglence saz mıdır aşk

Echele naz mıdır aşk

Bu aşkı neyleyeyim

Firak var imiş meğer

Vakit dar imiş meğer

Kabir yar imiş meğer

Bu aşkı neyleyeyim

Exit mobile version