Rubai Mısralarında Hikmet Damlaları (71) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

Rubai Mısralarında Hikmet Damlaları (71)

Giriş Tarihi: 31 Temmuz 2021 - 10:38

Son Güncelleme: 31 Temmuz 2021 - 10:40

ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN

BATI MÜBTELALARI

Olmaya kim millet içre vahşi garba müptela

Ecnebiden bin beterdür devlet’çün başta bela

Haç görünce tazim eyler boyun büker de ezük

Çatar İslam içün kaşı ruhuna batar sela

KİMİ ARAMALI?

Gönül nedir bileni arama sen boşuna

Gönül vereni ara onunla dîl şâd olur

Şu yalancı sevgiler gitse bile hoşuna

Su gibi geçer ömür âhiri nâşâd olur

CÂNA

Aşkınla yanan kalb-i perişanıma nur ver

Cânâ yetişir bunca elem câna huzur ver

Sevdâzedeyim hâlimi sor rûha surur ver

Cânâ yetişir bunca elem câna huzur ver

AH NEFSİM!

Oku öğren amel yok ilmin hikmeti kayıp

Uzak dur zarar verme frenk gibi yaşayıp

Bu ne menem hâlettir yeni bir din mi hâşâ

Düşün İslâmı yaşa ayıp müslüman ayıp

GÖNÜL

Sende Leyla sende Mecnun sende sırdır âşıkan

Ah bi pervâsın yanandan bin günâhın var gönül

Bilmiyor sevdâ ateştür hep hazırdır âşıkan

Derde düşmüş ağlayandan dîde âhın var gönül

YALAN

Sus kalbimi incitme yeter derdine yansın

Leyla diyerek sevdi gönül ah oyalansın

Mecnun da yalan aşk da yalan sen de yalansın

Leylâ diyerek sevdi gönül dur oyalansın

SIR

Gör sende değil sırr-ı güzellik bu ne nazdır

Can âyinedir bil güzelim vakti de azdır

Bak kudrete bak sivrisinek duy sana sazdır

Can âyinedir bil güzelim vakti de azdır

EYVAH GÖNÜL

Bir sırlı tebessüm ile hülyalara daldın

Eyvah a gönül kendini sen dertlere saldın

Geçmez şu sızın âteşi aşk içre mi kaldın

Eyvah a gönül kendini sen dertlere saldın

BEDEN GEMİSİ

Her geçen gün su alır beden denen şu gemi

Battı batacak amma erteleriz o demi

Kaçıp bin kez ölürüz sorsan bir kere ölüm

Eğlence safa yalan unutmak şeytan yemi

ÖMÜR

Öyle hızlı geçer ki bilmem ne eder îmâ

Hafta olmadı sanki dün cuma bugün cuma

Bir sakallı çocuğum kamyonu saldım kuma

Üç güne düştü ömür gâfil can cennet uma

KUTLU KALEM

Ah yârelidir aşka düşen dîlde elem var

Tut yar elidir tut uzanan bil ki çilem var

Sevdâ bu yazıp gönle koyan kutlu kalem var

Tut yar elidir tut uzanan bil ki çilem var

YA RAB

Kalbim ki senin aşk da senindir

Ya Rab beni sen sev de sevindir

Fânîlere aşk âh ü enindir

Ya Rab beni sen sev de sevindir

HANİ EN SEVİLENLER

Her âna meftun idim meğer şu dünya fâni

Feryâd eyleme nefsim böyle yaratmış Sânî

Gel boşa sarf eyleme ah can alınır âni

Hani en sevilenler Nebiyy-i zîşan hani (sav)

HAZAN MEVSİMİ

O sararan yapraklarda sanki firâkım var benim

Belki mevsimim hazandır ah iftirakım var benim

Şu ümmîdim niçin suskun nerdesiniz hey coşkular

Belki mevsimim hazandır ondan merakım var benim

MECLİS-İ İLİM

Cezbeyledi ah uzaktan meclis-i ilim beni

Temizlene kirli ruhum ta olayım pir ü pak

Kurtulmamış ol tuzaktan kim sahte âlim beni

Komaz gele ruh huzurum dini gösterir ırak

NE GARİP

Ne garip ah ruhlar ister günahlardan arına

Vâ esefâ kimi bekler zengin gele barına

Erteler ilmi yarına dini dünyaya satan

Ahirette döner devran ol ihlaslı kârına

GÜN BİTTİ…

Gün bitti şu mehtâba çıkıp seyr-i semâ et

Ahvâline bak mûcizenin hamd ü sena et

Dön misl-i semâzen gibi dön sen de semâ et

Ahvaline bak mûcizenin hamd-ü sena et

GÖNÜL

Kısmet bilerek saklayacak var ise şayet

Ver durma gönül aşkını ver sevgili gâyet

Nîmette okur mün’imi ol ehl-i hidâyet

Ver durma gönül aşkını ver sevgili gâyet

NE ÇIKAR AŞKTAN

Cânâ ne çıkar ahde vefa yok ise aşktan

Her bir sitemin kalbe cefâ ok ise aşktan

Artık sevemem yetti gönül nâz ü tegâfül

Aşıklara dert yâre safâ çok ise aşktan

ÂH İLE GEÇMEZ

Âh ile geçmez o derin yareler

Dide-i giryânını saklar gönül

Çare arar âşık-ı mehpâreler

Ah bulamaz aşkı yasaklar gönül

SANMAK

Gülşende bahar var sandı da hezâr

Kıldı bir an nazar sonu âhüzâr

Kalmamış ne bir gül ne nâzik teni

Erişti güz demi hârı yâdigâr

AH MÜSLÜMAN EVLADI

Ah müslüman evladı hem İslam’a tarafsın

Bilmezsin itikadı ah amel’de araf’sın

Sözün ne kıymeti var hâlin lisanında kâr

Bilip yaşa vaktin dar anlamaz isen saf’sın

NAKŞ-I AŞK

Ol kudretin kaleminden derûnunda nakş-ı aşk

Bâb-ı hikmet bil nigah’çün minnet-i yâr eyleme

Bul ey gönül âna dön ah kim dîlde nakkaş-ı aşk

Bâb-ı hikmet bil nigah’çün mihnet-i yar eyleme

NURLU SİMA

Bildim bildim müslüman niçün nurlanmış siman

Hakka gönül veren can şâd olur ah şâduman

Ruhu huzurlu liman eyler sadr içre iman

Hakka gönül veren can şad olur ah şâduman

ZAYİ ETMEZ

Kat-ı merâtîb eyledi arz içre kaldı memâlik

Seyerân-ı semâvatta dilde hû zikirde sâlik

Ânı dahi yazar Hâlık zây’etmez zerre kezâlik

Seyerân-ı semavatta dilde hû zikirde sâlik

NEŞESİ YOK BAHARIN

Gonca idin firâkından içre saplandı hârın

Gecesi mi bu nehârın olmayacak mı yarın

Ne leylakta coşku kalmış göz yaşında nilüfer

Kalmadı ah gönülde fer neşesi yok baharın

FİRAK

Kaçmaz neş’e-i visâlim firak leyal olmaz bana

Fânî midir bî misâlim ah aşk hayal olmaz bana

Nîçün aşka dilbestedir gönül kuşu kafestedir

Hep Esmâda o sestedir ah aşk zevâl olmaz bana

CEHLİ VAR

Görmeyecek sanki akıl bakmasan

Aklı görür bilmeyenin cehli var

Öldü ölüm sanma ağıt yakmasan

Hakkı bilip gülmeyenin cehli var

Kaçma gönül kaçma gelir takmasan

Gelmeyüben ölmeyenin cehli var

SANMA GÖNÜL

Sanma gönül nâdim olur vaz geçer

Cevr-ü cefa bunca elem zûl bana

Ey bi vefâ onca bahar yaz geçer

Bil ki safâ zerre yeter gül bana

NERDEDİR

Ah perîşan eyledün dâim hayâlin serdedür

Nerdedür mehpâre cismün gün leyâlin nerdedür

Sevdi cânâ sevdi göynüm aşka can perverdedür

Nerdedür mehpâre cismün gün leyâlin nerdedür

GÖNÜL

Aşkın içre düştü amma bî ümîd bîzâr gönül

Gonca gâib lâl’e hasret sîne doldu hâr gönül

Beklemeye yok tehammül ömür son bahar gönül

Gonca gâib lâl’e hasret sîne doldu hâr gönül

GÜZ HALLERİ

O gülen yüzde hüzün bin firâk saklar gibi

Erişti rengi güz’ün saçlarda aklar gibi

Titrek yaprak misali rüzgar altında gönül

Suskun bülbül solgun gül aşkı yasaklar gibi

KÖR ÂDEM

Uzağı yakın eyledi yakını bildi uzak

Ah yakın’çün gözlük aldı amma yine kör âdem

Aşikarı gizlemekmiş ona pis nef’sten tuzak

Görmez diz dibinde ölüm göçer gider demadem

AŞK-I MECÂZÎ

Ah gün seninle açtı seninle bahar kışım

Sensiz geçen zamanı hüzünle yaşar mışım

Aşkın kader meğer ki adınla coşar mışım

Sensiz geçen zamanı hüzünle yaşar mışım

ZİKİR

Mehtab içinde sırrı bakıp göremez mi can

Cânâ dışarda durma zikir ile sen de an

Zâkir olan şu fâni zikirde ya an be an

Cânâ dışında durma fikir ile sen de an

ÇARE

Ah derd-i firaktan bana yar yok gibi çâre

Artık yetişir gönlüme açmam yeni yâre

Bilmem ki ömür var mı acep başka bahâre

Artık yetişir gönlüme açmam yeni yâre

ZİKR-İ HÜDA

Çık ruhuna kurtul tuzağın haps-i bedendir

Bak kalbe huzur zikr-i hüdâ anla nedendir

Bir kendini bir âlemi süz bul neredendir

Bak kalbe huzur zikr-i hüdâ anla nedendir

SAHTE ALKIŞ

Kendisinden bî haber bilinmeye râm olur

O riyâkar rezile medih güyâ kâm olur

Kemalât kendinden ya gösterir kula kuşa

Üç beş sahte alkışa ahreti haram olur

ÂDEM ADEM OLUR…

Ah aniden olur derdest olan kimdür fânîde mest

Nam peşine düşen sermest imtihan endîşedür

Fani kırılır bir şişe zannetme hârika pîşe

Geçer şimşek misal neşe imtihan endîşedür

İz’an eylemezse âdem nâm çevrilür olur adem

Hayat denür amma bir dem imtihan endîşedür

AŞKIN BİLİNMEZİ

Lezzetinden gam çeken âşık ne bilsin aşk nedür

Git velîden evliyâdan ârifandan ânı sor

Yetti nef’sten şol tuzaklar cümle aşık tendedür

Hû diyen Allah diyenden dinle sen iz’anı sor

VUSLAT

Tez geçti baharım gülistanda gam

Bitti neş’e demi şîkest oldu cam

Ne kâm oldu makam ne fâniye taç

Vuslat’çün rûhum aç bekliyor ilham

YA RAB

Kulağım duymaz salah düşünmem nedir felah

Boş geçer akşam sabah fani emel fani cah

Ya Rab beni eyle af iz’ansıza şifâ ver

Benliğim cebel-i kaf ben aczinden gâfil saf

Lal dilimde bin hilaf susamam lâfügüzaf

Ya Rab beni eyle af ezansıza şifâ ver

AŞK-I MECÂZÎ

Âteş içinde yakma gönülde derinde sen

Rûhumdasın inan ki gizemli yerinde sen

Aşkın nefes misali sabah seherinde sen

Rûhumdasın inan ki gizemli yerinde sen

RÜYA VUSLATI

Geçmiş o güzel günlerimin yâdına düştüm

Ah sanki rüyâ vuslatının şâdına düştüm

Cânâ bilirim nîmet-i aşk şükr ile ammâ

Firkat mi yakan kor gibi feryâdına düştüm

Saçımda kar ne çâre yok bahârım

Leyâl içinde gelmiyor nehârım

Ne goncayım ne hâr yürekte bârım

Leyâl içinde gelmiyor nehârım

NEDİR?

Nedir bu hâletin senin ne cânâ

Cihâna sığmadın ne âsumânâ

Ne âşinâ beden denen mekâna

Ebed mi der senin lisân-ı hâlin

Şu fâni demdedür görüp melâlin

HEYHAT

Can çıkmadan cana çıkıp ruhu eyle temâşa

Mücerret olup zamandan asl-ı hayâtı yaşa

Heyhat heyhat gâfil âdem sen mi yarattın hâşâ

Hiç bakmadan yaşa başa ân-ı keyfe mâ yeşâ

CANA

Kalbim seninle cânâ rûhum içinde nursun

Yıllar geçer şu aşkın dursun içimde dursun

Uykumda dahi gönlüm sevdâ hayâli kursun

Yıllar geçer şu aşkın dursun içimde dursun

YA RAB

Dâim ki aşkla hû der zikreyliyor şu fânî

Ah boş sanır da ânı bakmaz o rûhu cânî

Yâ Rab yolunda hıfzet coştur sevinçle koştur

Senden uzak kalanlar Dünyâ’da dâhi boştur

EY ŞAİR

Hep aşkın şiirini yazıp durdun ey şâir

Ah bilmedin şuursuz sevdâ bir serâb imiş

Fânî candan ne kalır geriye aşka dâir

Bâkiye dönmeyince aşk dahi harâb imiş

HATIRALAR

Tutup kirpiklerimden kapatır gözlerimi

Yağmurlu güzlerimi getirir hâtırâlar

Görürüm ruhta yâre kanatır sözlerimi

Nur’lu gündüzlerimi bitirir hâtırâlar

GÖNÜL

Geçti sevdadan bakışlar tarumar olmuş gönül

Goncalar solmuş da gülden kâr umar olmuş gönül

Gam’da görmüş şol gülistan ah humar olmuş gönül

Goncalar solmuş da gülden kâr umar olmuş gönül

BAHARA ÖZLEM

Şifâ bulur mu ki yârem kanar rûhumdan firâk

Gelir mi bir daha bilmem baharlar benden ırak

Ne yar duyar ne de ağyar yakar kor ol iftirak

Gelir mi bir daha bilmem baharlar benden ırak

GÖNÜL

Hû de eyle nezâret bîgane kaldın gönül

İz’ansızlık hasâret serâba daldın gönül

Gel hazer et hazer et gör mucizedür beden

Kimdendür bu ruh neden ateşe saldın gönül

SIR

Aşkını Esmâda arar aklı yitirmezse gönül

Yoksa firâk içre yanar sırrı ne bilmezse gönül

Cisme fedâ eyleme can Rabbini an Rabbini an

Eyleyemez aşkı iz’an ol pası silmezse gönül

SORMUYORUM

Sormuyorum sever misin gözlerinin cevabı var

Amma niçün cefâ bu cevr sanki onun sevabı var

Yakma firâkla yakma yar gözyaşının da âbı var

Ah ne içün cefâ bu cevr sanki onun sevâbı var

ÖYLE Mİ?

İstediğin neyse yap hayat kısa öyle mi

Sen varsan yaratan var yok mudur hiç söylemi

İster gözünü kapat eyle kendine gece

Gözü veren kudrete kör ol da de bilmece

MEZAR

Çağdaşlık gericilik oyna kendini kandır

Yaradan muradı ne kıt aklına bulandır

Eğlen ye iç sorma hiç gül bahçesinde hezâr

Üç gün sonra önünde bak unuttuğun mezar

ALDANMAMAK

Nûş-u gamdur burda lezzet kâm bilenler aldanur

Eşk-i dâimdür şu fânî göz silenler aldanur

Enbiyadan evliyadan asfiyâdan Hakk kelam

Ol ebeddür dâru’s-selâm çok gelenler aldanur

AŞKI BANA SOR

Sende gördüm aşkı cânâ iftirakın zor bana

Kim demiş Mecnun bilir ah aşk nedir gel sor bana

Cevri nîmet bildi gönlüm naz alevden kor bana

Kim demiş Mecnun bilir ah aşk nedir gel sor bana

İKİ NİMET

İki nimet âdemde ah farklı mertebeden

Birinde sırrı gönül digeri cism ü beden

Va esefa anlamaz harcar da düşünmeden

Biri kokusup çürür biri yaşar ebeden

MASİVANIN SONU

Gülse yüzüme mâsivâ olsa dünya bir tek benim

Çâre midir serap zirâ bükülür durmaz bedenim

Gün be gün kırışır tenim lezzet içre gizli acı

Üç gün vâr’ı başın tâcı ah doymadan terk edenim

SONUMUZ

Ölmeyecek mi idik şaşar evlâd ü iyal

Fânîye mi münhasır bâkiye dönmez hayal

Seyyal şu ömür seyyal görünmez su misâli

Rahmetin kucağına atar nehar ü leyâl

ENEYİ YIRT

Nef’s bedende mahpus etmiş çık kurtul kûşe-i şerden

Din-i mübin-i İslama gör darbeler aynı yerden

Eneyi yırt hüve göster Allah de hû de geç serden

Din-i mübin-i İslam’a darbeler hep aynı yerden

HAYRET

Gör bunalmış milletim ah derdi çok her ferdinin

Hiç düşünmez bî haberdir çâresinden derdinin

Şol liyâkat hançerinden yâreler hep kendini

Görmüyor hayret ne dersen görmüyor pis fendini

NE TEZ GEÇTİ

Ne tez geçti dem-i safâ oldu hebâ sermâyem

Vâ esefâ Hakk’içün gör olmamış zerre sây’em

Ah gedâyem neydi gâyem meğer ben bî vefâyem

Vâ esefâ Hakk’içün hiç olmamış zerre sây’em

Affeyle ey Gafur Rabbim şakî olmaya pâyem

HU DEYU

Hû de feryad eyleyen nâyinle feryâd eyleyim

Neyleyim bilmem şu fânî ben’de kaldım neyleyim

Ah kamışlıktan firaka inleyen neyler gibi

Hû deyû aşkın sesinden ben ebed yâd eyleyim

SONDAKİ GERÇEK

Bir kör yarış ki sorma olmak içün ekâbir

Ekâbir kaftanını dışarı atar kabir

AZRAİL ANLAR MI?

Şu hayalimi yokladım hepsi fânî şato kasır

Cılız kalmış kalbe baktım kanma der felaket asır

Ne deverân sel misali geçip bitecekken hayat

Azrail anlar mı heyhat medeniyim hem muasır

GÖZDEKİ PERDE

Ölüm, kapısı imiş o ebedi vuslatın

Rüyayı hayat sandım n’olur beni ıslatın

Ta uyanıp göreyim kalksın gözdeki perde

Beden dünyada kalan ruhun işi ne yerde

image_print

HABERLER