Rubai Mısralarında Hikmet Damlaları (81) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

Rubai Mısralarında Hikmet Damlaları (81)

Giriş Tarihi: 13 Mayıs 2023 - 12:25

Son Güncelleme: 13 Mayıs 2023 - 12:27

Şair Ali özdoğan

SEVDAZEDEYİM

Gök göz yaşıdır hüznüme ağlar gibi yağmur

Sevdâ zedeyim ah ciğerim dağlar gibi yağmur

Bilmez ki gönül közlenemez aşka ne çâre

Seylâba döner rûhuma çağlar gibi yağmur

GÜCE VURULMAK

Makâm-ı kâm-ı namçün vurulup gitti güce

Zevzek dilinde kâmil, kâmil gözünde cüce

AŞK ATEŞİ

Ah yaktı benim sînemi aşk âteşi sönsün

Dönsün bi vefâdan şu gönül kendine dönsün

Seylâbe-i sevdâ nicedir hûn edivermiş

Aldandı sevip nar yetişir gün yüzü görsün

EY DİLÂRÂ

Bî vefâsın ey dilârâ nerde aşkın nerde sen

Gelmiyorsun bî haber kıldın dönülmez yerde sen

Ye’si sevdadan yorulmaz göynü koydun derde sen

Gelmiyorsun bî haber kıldın dönülmez yerde sen

SEVGİ

Sevgi denen şey meğer bir ilahi sanatmış

Ne çâre sevgililer gör ki rûhu kanatmış

Aşkı nimet bil gönül sevmeyen neyi tatmış

Ne çâre sevgililer lezzete elem katmış

DENİZ

Yalnız mı deniz çırpınıyor sanki bu akşam

Mehtabı ümîd eyledi bir an ki bu akşam

Ay saklı sönük gam dolu hicran ki bu akşam

Mehtabı ümîd eyledi bir an ki bu akşam

EY GÜL

Sunsan kurumuş yaprağının hatırasından

Ey gül ne olur bülbülü anlat yarasından

Bildim ki o aşk ah diyemem baht karasından

Ey gül ne olur bülbülü anlat yarasından

HABERİN YOKTUR

Be hey zalim münafık be hey âmâ-yı nâdân

Herhal yoktur haberin Hakk’tan gelen sadâdan

Velev âmir olasın velev halk içre gedâ

Eyledün dini fedâ selam var musalladan

DÜNYA MALI

Bir türlü geçilmeyen dünya malı hoşsa da

Geride kalan nedir gönül dili hoş sadâ

Ah buz güneşe maruz uzun görünen hayat

Ya hikmet ne biliriz oyalanırız ya da..

GEL

Nâtüvânım iftirâkından gönül hûn oldu gel

Ah hezâr ağlar o güller der günâgün soldu gel

Geçti ömrüm bil ki kalbim bir seninle doldu gel

Ah hezâr ağlar o güller der günâgün soldu gel

GÖNLÜM

Nice rüzgarlara dûçar kurumuş yaprağa dönmüş

Ne sürüklendi şu gönlüm kararıp şûlesi sönmüş

Hani sevdâ hani aşklar unutulmuş günü dünmüş

Ne sürüklendi şu gönlüm kararıp şûlesi sönmüş

BIRAKIŞLAR

Batmış mı güneş akşamı söyler o bakışlar

Ah sevdi gönül tam onu derken bırakışlar

Feryad çağırır âteşi firkat’le yakışlar

Ah sevdi gönül tam onu derken bırakışlar

DUR NAZLI ÖMÜR

Kayboldu şu gençlik ararım can ile başla

Dur nazlı ömür dur bu ne hız dur ya yavaşla

Ah bitmeyecek sandı gönül gör gözü yaşla

Dur nazlı ömür dur bu ne hız dur ya yavaşla

DEĞMEZ

Değmez ki inan rûhuna açtın yara değmez

İnsan olacak fahri içün boynunu eğmez

Kandırma yeter kendini hem lâyığı başka

Nefretle bakan gözleri gör düştüğün aşka

Ah nâm ü makam bir eziğin meskeni olmaz

Git doktora ey şöhret ile yâresi solmaz

SEN

Gonca gülün yaprağının rengi sen

Kısmetisin sen şu gönül dengi sen

Nağme-i saz besteme âhengi sen

Kısmetisin sen şu gönül dengi sen

BU AKŞAM

Mâzîdeki günler yine rûhumda bu akşam

Bir sisli hazan kalb-i derûnumda bu akşam

Mehtap ve deniz sanma umûrumda bu akşam

Bir sisli hazan kalb-i derûnumda bu akşam

GÖNÜL

Bil a gönül ah ne olur âkibet

Fâni nedür bâki nedür tâkibet

Hakka inanmakta asıl mârifet

Uygulayup sonra da koş tarif et

FİRAK

Ah gizli firâk aşığa bâr rûha ezâdır

Yetmez gibi cânâ bana cevrin ne cezâdır

Sev sevmeli elbette gönül câna sezâdır

Yetmez gibi cânâ bana cevrin ne cezadır

YAZMIŞSA KERİM

Çırpınma gönül bil ki nasibin seni bekler

Yazmış’sa Kerim sanma hebâ oldu emekler

Ah sanki kaderdir o sevip istememekler

Yazmış’sa Kerim sanma hebâ oldu emekler

GÖNÜL

Yâd ederek ağlıyor mâziyi şaşkın gönül

Gözleri seller misâl sel gibi taşkın gönül

Neyleyeyim dert çeker dertleri aşkın gönül

Gözleri seller misâl sel gibi taşkın gönül

FİRAKI VUSLATA BANDIM

Sularda aksini gösterdi mâh-ı lâl-i hayâl

Firâkı vuslata bandım nehâra döndü leyal

Erişti derdime derman serâbı âb ederim

Rüyâya aşk mı derim ben ki şevk olur kederim

BİR HATIRASIN

Bir hatırasın kûşe-i dîl yâdına düşmüş

Duy bülbül-i şeydâ gibi feryâdına düşmüş

Ah yârelidir gamze-i sayyâdına düşmüş

Duy bülbül-i şeydâ gibi feryâdına düşmüş

KANIYOR

Kanıyor rûhuma firkatle açılmış o yara

Nicedir yâd ederim ben düşerek âh ü zara

Bilirim ah bilirim her sevenin bahtı kara

Nicedir yâd ederim ben düşerek âh ü zara

HASRETLE YANARKEN

Hasretle yanarken şu benim kalbime âb ol

Vallahi görüp sevdi gelip rûha hitâb ol

Sevmezse gönül söyleme sus gitme serâb ol

Vallahi görüp sevdi gelip rûha hitâb ol

AŞK DİYE

Sevdâzedeyim yaktı harâb eyledi derdin

Cânâ nideyim aşk diye sen cevrini verdin

Aldandı gönül ah nicedir sen mi severdin

Cânâ nideyim aşk diye sen cevrini verdin

KIRIK KALP

Sakla cânâ bir sitem söz sakla benden bergüzar

Aşkının tek hâtırâsıymış kırık kalp âh ü zar

Sevdi göynüm sevdi ammâ hâr-ı gülden bin bizar

Aşkının tek hâtırâsıymış kırık kalp âh ü zar

EY VEFASIZ

Tez geçer cânâ bahârın sonbahârın geldi say

Say ki ki bir lahza şu demler söndü say mehtapla ay

Bilmedin hiç ey vefâsız ölmek hasretten kolay

Say ki ki bir lahza şu demler söndü say mehtapla ay

GÜNLER GİBİSİN

Günler gibisin sen de geçer sen de gidersin

Fânî ki sınanmak yeri aşk olsa ne cânâ

Aczin ile bak kudreti bul yoksa hedersin

Şemsten ya simâ parlamayıp solsa ne cânâ

İNLER ŞU GÖNÜL

İnler şu gönül aşk diye sevdâ diye inler

Bekler inanıp aşkına etmez mi yeminler

Zannetme sakın uslanacak aklı mı dinler

Bekler inanıp aşkına etmez mi yeminler

İMTİHANMIŞ

Uzunmuş hikâyem biter sanmışım

Ömür bir değil var ölümden öte

Meğer imtihanmış ne aldanmışım

Ebed yurdu bekler değen hasrete

YARAM VAR

Bahar geldi göynümde dinmez sızı

Görün yâr elinden yaram var benim

Adım oldu şol gurbetin bahtsızı

Kanar sîne rûhumda bin har benim

KAÇ YIL GEÇECEK

Kaç yıl geçecek böyle a cânâ yanacak dîl

Bir tek seni sevmiş seni her dem anacak dîl

Sorsam da yalan söylese gözler kanacak dîl

Bir tek seni sevmiş seni her dem anacak dîl

MEHTAP SENİ KISKANDI

Saydım da o hoş akşamı aşktan yana cânâ

Mehtap seni kıskandı görüp gonca-i rânâ

Neşeyle duyursam bu güzel ânı cihâna

Mehtap seni kıskandı görüp gonca-i rânâ

GÖNLÜ ŞEYDA

Gönlü şeydâ gel unut sen çektiğin dert gam yeter

Yok o sevdâ-i rüveydâ yok serâbın olmasın

Nâr-ı firkat var yakar hem hâl-i mecnundan beter

Sevme n’olur sevme artık aşk harabın olmasın

Hikmetle giden ten ü beden gör ne bedîdür

Şenlen a gönül Hû diyerek ruh ebedîdür

SAÇTAKİ AKLAR

Yıllar bana küsmüş mü nedir saçta bu aklar

Bin derde giriftar ederek aşkı yasaklar

Rûhumda hüzün belli ebed dârını saklar

Bin derde giriftar ederek aşkı yasaklar

CANA

Yine derdinle oturdum yine akşamda sesin

Açamam kimseye hâlim soramam kimse desin

Seni sevdim seni cânâ nefesimdir nefesin

Açamam kimseye hâlim soramam kimse desin

BÎVEFA

Geçiyor neşvesi ömrün bilemem nerde safâ

Nicedir cânıma kast eyledi nazdar bi vefâ

Diyemem hiç o sitemkâre niçün bunca cefâ

Nicedir cânıma kast etti o nazdar bi vefâ

GENÇLİĞİM

Şimdi geçtim kûy-i yardan orda kalmış gençliğim

Aşka düşmüş yârelenmiş zorda kalmış gençliğim

Firkatin nârında yanmış korda kalmış gençliğim

Aşka düşmüş yârelenmiş zorda kalmış gençliğim

KIŞA DÖNDÜ SAÇLARIM

Sevemez ki ah şu gönlüm ne desem o şîvekâre

Kışa döndü saçlarım ben yanarım geçen bahâre

Bilirim ki derdi aşktır dönülür mü yok mu çâre

Kışa döndü saçlarım ben yanarım geçen bahâre

image_print

HABERLER