Sabrın önemi ve uygulama alanları
Hasan Pir
İmtihan; Allah (c.c.)’ın; kullarını varlıkta, darlıkta, sağlıkta, hastalıkta ve hayatın her anında ve her alanında sınaması ve denemesidir.
Allah, kullarını olaylar karşısında imtihan etmekte ve bu imtihanlarda kuluna “sabır, tahammül, teslimiyet ve tevekkül” notu vermektedir.
Allah (c.c.) tarafından ve O’nun Peygamberi, Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.v.) tarafından tavsiye dilen sabır ilacını kullanmak, aynı zamanda, Allah’ın bir emrini ve Peygamberin de bir sünnetini yerine getirmek demek olur ki, bunun sonunda hem sevap kazanıp hem de bela ve musibetlerden uzak kalmak kâr içinde kâr olur.
Bela ve musibetlere kâfi gelecek en büyük ilaç, en büyük fren ve sigorta sabırdır. Sabrın bir diğer uygulama alanı ise, “günahlara girmeme” alanıdır. Kul, Allah’ın yasakladığı haramlara, günahlara girmemek için sabırlı olmak zorundadır.
Sabrın çok önemli uygulama alanlarından biri de kulun “Allah’ın emirlerini yerine getirmedeki tahammülü ve iradesidir.” Allah kuluna beş vakit namazı emretmiş. Kul, ömrü boyunca bu emri yerine getirmede, beş vakit namazı kılmada sabredecek ve imtihanı kazanacaktır. Diğer ibadetlerde de durum aynıdır.
Kur’an-ı Kerim’in 103. Suresi olan Asr suresinde Yüce Allah mealen şöyle buyurmaktadır: “Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).”
Sabrın çok önemli bir özelliği de “ümit” ile desteklenmiş olmasıdır. “Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi” emri, Allah’ın kullarına çok önemli bir “sabırlı olun” emridir. Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’in Zümer suresi 53. Ayet-i kerimesinde “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin” buyurmaktadır.
Kul, her daim Allah’ın rahmetinden ümit beklemek zorundadır. Ayet-i Kerime açık ve hüküm kesindir. Kul, Allah’ın rahmetinden ümit kesemez. Allah’ın rahmetini ummak ise en önemli sabırlardan biridir.
Yazımızı, Risale-i Nur külliyatı yazarı Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin sabırla ilgili sözleri ile bitirelim:
“Ey sabırsız nefsim! Sen üç sabırla mükellefsin:
Birisi, taat üstünde (Allah’ın emirlerini yerine getirmede) sabırdır.
Birisi, mâsiyetten (günah işlememe konusunda) sabırdır.
Diğeri, musibete karşı (musibetlere, belalara, felaketlere karşı) sabırdır.
Aklın varsa, şu üçüncü ikazdaki temsilde görünen hakikati rehber tut, merdâne “Yâ Sabûr” de, üç sabrı omuzuna al. Cenâb-ı Hakkın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musibete kâfi gelebilir ve o kuvvetle dayan.”
Güzel günler dileğiyle.