Gümüşhane Üniversitesi tarafından düzenlenen ve Atsız Kültür Evi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Şehir Sohbetleri programında bu hafta, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla özel bir oturum düzenlendi.


Gümüşhane Üniversitesi tarafından düzenlenen ve Atsız Kültür Evi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Şehir Sohbetleri programında bu hafta, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla özel bir oturum düzenlendi. Gümüşhane Üniversitesi Öğretim Üyesi Serhat Doğan moderatörlüğünde gerçekleşen programda, eğitim camiasının önemli isimleri Yusuf Sadık, Hasan Pir ve Hüseyin Türkfiliz tecrübelerini ve hatıralarını katılımcılarla paylaştı.


Emekli Eğitimci-Yazar Yusuf Sadık, yaptığı konuşmada eğitim ve öğretim kavramlarının birbirinden farklı olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
“Milli Eğitim Teşkilatında esas olan eğitimdir. Öğretim ise onu destekleyen bir unsurdur. Eğitim insanın davranışlarını, karakterini, değer yargılarını ve hayata bakışını şekillendiren uzun soluklu bir süreçtir. Eğitim aile ile başlar, sokaklarda yol alır, okullarda ise esas şekline ulaşır. O nedenle okulların yeri çok önemlidir. Eğitimin içeriğinde saygı, sabır, empati, dürüstlük, adalet duygusu ve sorumluluk gibi nitelikler vardır. Esas olan bilgi değil, bilgelik ve duruştur. Öğrenilen formüller unutulabilir ancak adaletli bir insan olma hali unutulmaz.”
Sadık, öğretmenliğin bilgi aktarmanın ötesinde bir karakter inşa etme süreci olduğuna dikkat çekerek; “Öğretmen, okul aile ve toplum iç içedir. Öğretim ise bilginin aktarılma sürecidir; müfredat, sınavlar, ölçme-değerlendirme gibi konular öğretimin elemanlarıdır. Öğretimde kısa vadeli sonuç alınabilir ancak eğitim hayat boyu devam eder. Öğretmen sadece bilgi aktaran değildir; karakterlere yön veren, davranışlara rehberlik eden, hayatı doğru okumayı öğreten insandır. Öğretmen bir ömrün duasıdır. O nedenle herkes öğretmen olamaz” sözleri ile öğretmenliğin bir meslek değil, bir insan yetiştirme sanatı olduğunu söyledi.
Öğretmenin adaletli, güven veren, güler yüzlü ancak disiplinli olması gerektiğini vurgulayan Sadık, “Öğretmen sözünün eri olmalı, davranışlarıyla örnek olmalıdır. Sadece başarıyı değil emeği de ödüllendirmelidir. Üreten, kusur aramayan, var olan kusurları incitmeden halleden kişi olmalıdır. En önemlisi öğrencide merak uyandırmasıdır. Merak uyandırmayan bir öğretmenin tükettiği nefes boşa gider” dedi.
Programın bir diğer konuşmacısı Emekli Eğitimci-Yazar Hasan Pir, sözlerine üniversiteyi şehirle buluşturan çalışmaları dolayısıyla Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız’a teşekkür ederek başladı. Ayrıca Atsız Kültür Evi’ni bu tür organizasyonlara açan Gümüşhane Belediyesi’ne de şükranlarını ifade etti: “Burası herhangi bir ideoloji özelinde değil, tüm Gümüşhane’ye açık; her kesimden insanın etkinlik düzenleyebildiği, konuşup dinleyebildiği marka bir mekân. Bu süreçte kesintisiz bir şekilde önderlik yapan Serhat Doğan hocamızı da unutmamak gerekir.”
Meslek hayatına 1977’de başladığını belirten Pir, öğretmenliğin insanı dışlamaktan uzak bir bakış açısı gerektirdiğini vurgulayarak; “Bu ülkede herkes bir şey. Kimse kendisine kaşım kara, boyum uzun, zenginim demesin. Allah yaratmış ve her kul kendini varlık olarak kabul ediyor. Siz onu dışlayamazsınız. Öğretmenlik tam da budur. Bugünün ortamında belirli bir yaşın üzerindeki öğretmenlerin öğrencileri kadar bilgisi olduğunu düşünmüyorum. Öyleyse biz öğrencilerimize bu açıdan bakmak durumundayız. Eğer öğretmenliğe başladığım günlere geri dönebilseydim, yaptıklarımın hepsini bir kenara bırakır, yeni bir bakış açısıyla devam ederdim” ifadelerini kullandı.
Emekli Eğitimci Hüseyin Türkfiliz ise 1986 yılında başladığı ve 33 yıl süren öğretmenlik hayatının tamamını Gümüşhane’de geçirdiğini belirterek; “2020 yılında emekli oldum. Bu 33-34 yılın büyük bölümünü öğretmen, bir kısmını ise idareci olarak geçirdim. Giresun doğumluyum fakat hayatımın neredeyse tamamını burada geçirdim. Hâlâ Gümüşhane’deyim. Her köyde tanıdığım, öğretmeni olduğum insanlar vardır. Bazı öğrencilerimin çocuklarına da öğretmenlik yapma şansım oldu” diye konuştu.
Tarih öğretmeni olsa da en çok hayatlarına dokunduğu öğrencilerden geri dönüş aldığını belirten Türkfiliz, “Aradan yıllar geçse bile bir küçük dokunuşta bulunduğumuz öğrencilerimiz bir vesileyle bize ulaşıyor. Bizler unutuyoruz, ancak onlar asla unutmuyor” dedi.
Programın değerlendirme bölümünde söz alan Öğr. Üyesi Serhat Doğan, kişinin ilk öğretmeninin anne ve babası olduğunu belirterek: “Daha sonra aile, arkadaşlar ve çevre bu denkleme girer. Ve tabii öğretmenler. Dolayısıyla öğrenme ve öğretme hayat boyu devam eden bir eylemdir. Herkes mesleki anlamda öğretmen olamayabilir ancak kişilerin her hareketi, tutumu eğitimin bir parçasıdır.”
Son olarak söz alan Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oktay Yıldız, programa katılan kentin “Ak Saçlıları”na teşekkür ederek; “Eğitim hayatıma başladığım Şiran’da Hüsamettin Aydoğan isimli bir hocamız vardı. Hüsamettin hocam olmasaydı bugün herhalde köyde yaşayan, köy işleriyle meşgul olan veya eğitim almayan bir kişi olurdum. Öğretmen bir çocuğun hayatına öyle bir dokunur ki o çocuğu âlim de eder, zalim de. Bizler bugünlere onların sayesinde geldik” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Hüseyin Özgün, www.gumuskoza.gen.tr – 28.11.2025
