SAHİDEN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ SAVAŞIN ADI NE?

Kimilerine göre; bu savaşın adına “Uluslararası Terör” dense de, açıktan ilan edilmeyen bir “HİBRİT” savaşının içinde olduğumuz kesin.

Askeri yazımda “Karma Savaş” terimi henüz yerleşmediğinden bu düzensiz savaş adına İngilizcede karma yada melez anlamına gelen “hybrid” sözcüğünün okunuşu olan, “Hibrit” terimi ikame edilmiştir.

Bu savaş; bilinen top, tüfek, kitle imha silahları, bilgi tabanlı faaliyetler, gayri nizami hareketler, suç örgütleri, dış kuvvet ve yöntemlerin kullanıldığı bir muharebe stratejisidir.

Ülkemiz için uygulanmakta olan bu düzensiz savaşın amacı bilindiği üzere Türkiye’yi zayıf düşürerek batılı emperyalistler tarafından diz çöktürmeğe zorlamaktır.

Özellikle ülkemiz için uygulanan bu savaşın planlayıcısının ABD olduğundan artık kuşku duymuyoruz.

Tek kutuplu dünyada ABD yine süper güç olarak tüm kargaşaları fütursuzca çıkarıp uygulamakta, masum insanların kanının dökülmesine sebep olmaktadır.

Bu savaşlarda Pentegon ve CIA’ye bağlı paralı askerler gibi bilinen paravan terör şirketleri görev alır yada görevlendirilir. Ve ortada düzenli bir ordu yerine ne idüğü belirsiz bir takım terör orduları vardır.

Böylece hedef ülkeler için örtülü operasyonu CIA veya Pentegon koridorlarında planlayanlar taşeron terör şirketlerine işi tevdi edip katliamların sorumluluğundan da kurtulmaktadırlar. Reina katliamı çözüldüğünde bu eylemlerin arka planı daha iyi anlaşılacaktır.

Terörle ulaşılmak istenen  siyasi anlaşmazlığa dikkat çekme eylemini, şiddet ve korku ortamında gerçekleştirmeye çalışan Batının “hibrit” savaşına karşı ülkemizin dik duruşu ve verdiği kararlı mücadele karşısında başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler adeta çılgına dönmekte, her geçen gün ayrı bir saldırıyı planlamaktadırlar. Şu günlerde parlamentoda görüşülen anayasa değişikliği çalışmalarını bile içlerine sindirememektedirler.

Türkiye gibi stratejik öneme sahip ülkelerin terör ortamında tutulmasında ülkemizi hedef olarak seçmiş devletler ve bir takım güçlerin çıkarları açısından terörün amacının bu ortamı sağlamak olduğu saptamasında bulunarak, millet olarak top yekün bu “hibrit” savaşı karşısında gerekli savunma ve taarruz planlarını yaparak teyakkuz durumunda beklememiz gerektiğine inanıyor ve bu inancımı değerli okurlarla paylaşmak istiyorum.

Çünkü;

“Zafer daima  inananlarındır.”