Ülkemizin Büyük İslam Alimlerinden Risale-i Nur Tefsiri yazarı Bediüzzaman Said Nursi’ye hakaret eden Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’ye tepkiler cığ gibi büyüyor.
Muharrem İnce, dün Tarsus’ta yaptığı bir konuşmada “Said Nursi haindir” diyerek Büyük İslam Alimine hakaret etmişti.
Muharrem İnce’nin hakaretinin duyulması sonrası pek çok kişi ve kuruluş Muharrem İnce’ye şiddetli tepki göstererek, özür dilemeye davet ederken, pek çok kişi de Muharrem İnce hakkında hakaret davası açılacağını ifade etti.
Muharrem İnce’ye tepki gösterenlerden biri de Bediüzzaman Said Nursi’nin akrabalarından tanınmış Risale-i Nur talebesi Sabri Okur Oldu.
SABRİ OKUR, SOSYAL MEDYA HESABINDAN YAPTIĞI PATLAŞIMDA ŞUNLARI YAZDI:
“Bediüzzaman Said Nursi hazretlerine, (haşa) hain diyenlerin kendileri haindir!
Onların bu vatana ve millete faidesi nedir?
Kim bu vatana ve millete #SaidNursi hazretleri kadar hizmet etmiş? O alçakça iftirayı atanlara muhatap olmak, hakka karşı hürmetsizlik olacağı için, onları muhatap almam.
Belki bilmeyenler için, Said Nursi hazretlerinin hayatını ve bu vatana yaptığı hizmetleri çok kısa bir kaç tanesini bahsedeceğim ki; ona haşa hain diyenlerin, kendileri gerçek hain olduğunu herkes görsün!
Birinci dünya savaşında vatan müdafaasında talebeleriyle beraber doğu cephesinde gönüllü alay kumandanı olarak harbe katılmış, talebelerinin çoğu hatta öz yeğeni dahi şehit düşmüştür. Kendisi Ruslara esir olmuş, iki buçuk sene esaret hayatı yaşamıştır. Avdetinde, Padişahın emriyle erkanı harp reisi Enver Paşa tarafından kendisine harp madalyası verilmiştir. İngilizlerin İstanbul’u işgalinde Hutuvat-ı Sitte eserini neşr ile, halkı irşad ederek İngilizlere karşı direnişe teşvik etmiş ve İstanbul’un kurtuluşunun en büyük amillerden birisi olmuştur.
Keza milli mücadele hareketini desteklemiş ve Anadolu’nun işgalden kurtulmasında yine çok ehemmiyetli hizmetleri olmuştur. Bütün yaptığı bu kahramanlıklardan dolayı da Ankara’ya davet edilmiş ve birinci millet meclisinde törenle karşılanmış, meclis kürsüsünden mebusana hitabede bulunmuştur.
Din ve mukaddesatın ve dini şeairin tahrip edildiği bir dönemde, Risale-i Nur eserlerlerini telif ederek, bu milletin imanının muhafazasına ve ebedi saadetine hizmet etmiştir. Bu sebeple yirmi sekiz sene sürgünler, hapisler, zehirlemeler ve türlü türlü işkencelerle bir esaret hayatına maruz bırakılmıştır. İftiralarla hakkında açılan bütün mahkemeler hep beraatle neticelenmiştir.
Kendisine yapılan bütün bu bed muamelelere karşı da asla isyan etmemiş, menfi harekette bulunmamış, bulunmak isteyenlere de mani olmaya çalışmıştır.
“ Benim yüz rûhum olsa âsâyişe fedâ ediyorum. ” buyurmakla emniyet ve asayişe verdiği ehemmiyeti göstermiştir.
Bu vatana yaptığı bunca hizmeti hazmedemeyenler, vefatından sonra da mezarına tahammül edemeyerek tahrip ettiler ve mübarek naaşını meçhul bir yere naklettiler. Bugün Said Nursi hazretlerinin bir mezarı bile yok. Onu bile çok gördüler. Fakat Allah birini aziz etti mi kimse zelil edemez. Ona eza ve cefa edenler şimdi unutulmuş ölümün idamı ebedisine mahkûm olmuş azabıyla meşguldürler.
Fakat Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ise, bugün milyonların gönlünde taht kurmuş, hürmet ve muhabbetle hala yaşıyor. Eserleri dünyanın yetmiş diline tercüme edilmiş ve milyonlarca insanlar onları okuyarak imanlarını kurtarmışlardır.
Bölece bu vatana ebedi bir medârı iftihar olmuştur. Yarasanın güneşten rahatsız olduğu gibi, yarasa tabiatlı bazı kimseler de, bu iman ve Kur’an güneşinden elbette rahatsız olacaklardır.”
KAYNAK LİNK:
Sabri Okur’un twitter mesajının tamamını görmek için aaşğıdaki linki tıklayınız.