Selami Öktem
Gümüşhane’de Kafeteryalara Ceza Kesmeyi Bırakın!…
“Bir süredir Gümüşhane’de kafeteryalara cezalar kesiliyor. Bu cezalar kafeteryaları oldukça olumsuz etkiliyor. Sırf kapalı mekânlarda sigara içiriyorlar, sırf kanuna muhalefet ediyorlar diye kafeteryalara ceza kesilir mi? Yapmayın. İnsanlar çocuklarıyla bu kafeteryalara gidemiyormuş. Gitmesinler. Bu kafeteryalar zehir solutuyormuş hem çalışanlarına hem de ziyaretçilerine, ne yapalım idare etsinler. Bu devirde para kazanmak kolay değil. Sağlıklarından olmaktan korkuyorlar, aman canım bir şey olmaz. Üniversite öğrencilerinin bağımlılıklarının artmasına mı sebep oluyormuş bu durum? Olsun, zaten bağımlılıklar gençliğin modern süsü haline gelmedi mi? Çocuklar sigara içen yetişkinleri görüp özense bile ne olacak, yeter ki birileri daha çok para kazansın. İnsan sağlığını mı önceliklendireceğiz, yoksa bu tür işletmelerin karını mı? Tabii ki ikincisini, çünkü sonuçta ekonomi önemli, sağlık önemsiz. Kafeteryalara cezalar kesilmesin. Yetkililere sesleniyorum: Ayıptır, yapmayın.”
Bir an için bu düşüncelerle dolu bir dünyada yaşadığınızı hayal edin. Kuralların ve etik ilkelerin hiçe sayıldığı, bireylerin sadece kendi çıkarlarını ön planda tuttuğu bir toplum düşünün. Bu dünya öyle bir yer ki, insan sağlığı ve kamu yararı tamamen yok sayılmış. Herkesin özgürce sigara tükettiği, kamu sağlığının bir yana bırakıldığı, bireylerin bu durumdan zarar görmesine ses çıkarılmadığı bir dünya. Şükürler olsun ki güzel şehrimiz Gümüşhane böyle bir yer değil. Öyle bir yermiş gibi davranan bir azınlık varsa da onları vicdan sahibi olmaya davet ediyorum.
Sigara içilen kapalı mekânlar, sadece bireylerin sağlığına değil, toplumsal dokumuza da zarar veriyor. Bu zararı anlamak için sadece sağlık istatistiklerine bakmak yetiyor. Kapalı alanlarda sigara dumanına maruz kalan bireylerin pasif sigara tüketimi nedeniyle çeşitli hastalıklara yakalanma oranı çok daha yüksek. Astım, bronşit, kalp hastalıkları ve hatta akciğer kanseri gibi ciddi rahatsızlıkların ortaya çıkma riskinin artması, bu kuralların gerekliliğini ortaya koyuyor.
Öte yandan, kapalı mekânlarda sigara tüketimi, özellikle gençler arasında olumsuz rol model davranışını tetikliyor. Sigara tüketiminin normalleştirildiği bu alanlar, gençlerin sigaraya başlama oranlarını ciddi anlamda artırıyor. Özellikle üniversite öğrencilerinin bulunduğu bu ortamlarda sigara bağımlılığına doğru bir kapı aralanıyor. İleride bu gençlerin karşılaşacağı sağlık sorunları ve toplumsal maliyetler ise hepimizin omuzlarına yükleniyor.
Eğer yukarıdaki gibi düşünüyorsak ve hareket ediyorsak, bu davranışlarımızın toplumsal yansımalarını derinlemesine değerlendirmek zorundayız. Sadece bugünü kurtarmayı hedefleyen kararlar almak yerine, geleceği şekillendiren sorumluluklarla hareket etmeliyiz. Avrupa’da birçok ülkenin bu konuda ne kadar ileri adımlar attığını görmek de önemlidir. Öyle ki, bazı ülkelerde sokaklarda dahi sigara içmek yasaklanmıştır. Bu tür uygulamalar, toplum sağlığını önceliklendiren cesur kararlarla mümkündür. Çünkü sağlığımızı kaybettiğimizde, bunun geri kazanımı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ciddi maliyetler ve büyük zorluklar getirecektir.
Sonuç olarak, kapalı alanlarda sigara tüketiminin yasaklanmasını destekleyen kurallar, sadece bireylerin değil, toplumun geneli için yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor. Hepimiz bu kurallara uyarak ve uygulamaları destekleyerek daha temiz, sağlıklı ve duyarlı bir toplum yaratabiliriz. Unutmayalım ki, bu dünyayı daha yaşanabilir kılmak için her birimizin küçük de olsa bir katkısı olmalı. Bir annenin çocuğunu temiz havada büyütme hayalini, bir çalışanın sağlıklı bir ortamda ekmek kazanma arzusunu ve bir gencin bağımlılıklardan uzak kalma mücadelesini desteklemek elimizde. Bireysel özgürlüklerimizi kullanırken, başkalarının hayatlarına dokunduğumuzu asla unutmamalıyız. Bu bilinçle hareket etmek, sadece bir toplumsal sorumluluk değil, insan olmanın gereğidir.