Yıldız savaşlarının sona ermesi ile birlikte tek kutuplu bir dünyada yaşadığımızı benim kadar sizler de biliyorsunuz. Gelişen ekonomik şartlar ve toplumdaki değişiklikler, insanları daha çok menfaat ilişkileri ile birbirlerine yakınlaştırdığını üzülerek gözlemliyoruz., Ortak değerlerimiz olan bu 3 temel esastan (sevgi-saygı-sadakat) giderek uzaklaştığımızın bilmem farkında mısınız.?
Psikoloğ Fromm: “Alış-veriş üstüne dönen maddesel değerlerin en üstün değerler olduğu bir kültürde insanlar arası ilişkilerinde mal, ,mülk ve iş pazarında geçerli olan yöntemlere göre gelişmesine şaşmamak gerekir. Ekonomik sistemin belirlediği yaşam pratiği insanların duygu ve düşüncelerini de belirler.Çocukta yaşam sevgisinin gelişmesi için en önemli koşul ,onun yaşamı seven insanlarla birlikte olmasıdır” Şeklindeki açıklamasından anlıyoruz ki yaşamı seven insanlar gittikçe azalıyor, bunun sonucu da sevgiden uzaklaşılıyor..
İnsanları, yüksek özverilere götüren duygu olarak tanımlanan sevgiden söz etmişken sevilmek ve sevmekten bahsetmemek olmaz. Sevilmek, sevmenin mükafatıdır. Asla karşılığı değildir. Bedeli yine sevgiyle ödenir. “Sev-sevil- sevindir” kuralında olduğu gibi….
Sevmek, sevgi ve bağlılık duymak anlamına gelmektedir. Keman çalmak gibi bir şey. Bilmeyen kötü sesler çıkarır. Her insan sevmek yeteneğine sahiptir ama bunu başarmak gerçekten zordur. Ü.Y.Oğuzcan’ın dediği gibi, “Kuş değildir uçmaz. Çiçek değildir koklanmaz. Bitmez çile değildir. Ne dersen o değildir; sevmek”
Saygı, bir kimsenin düşüncelerine sözlerine ve davranışlarına toplum içindeki itibarına ve inanırlığına karşı duyulan histir. Ölçülü davranmayı sanat haline getiren, ailenin ve toplum huzurunun devamını sağlayan bir davranıştır. Sevginin ikiz kardeşidir . Sevginin olmadığı yerde saygı da olmaz. Bunun içindir ki halk arasında “seversen sayarsan beni ,ben de sever sayarım seni” özlü sözü boşuna söylenmemiştir…
Atatürk’ün dediği gibi. Düzenin ahahtarıdır. Yani ,hemen her kapıyı açar.
Sadakata gelince: Dostluk, doğruluk, içten bağlılık anlamına gelen sadakat ne yazık ki günümüzde yine kötü örneklerle karşımıza çıkıyor…Çoğu zaman el üstünde tuttuğumuz, övdüğümüz sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlar, makam ve mevkilerini kaybettiklerinde sevgi ve saygıdan yoksun kaldıklarını bilenlerdeniz. Bu sadakatsizlik örneklerini başka alanlarda görmekte mümkündür.
Siyasette, sporda, eğitimde, sağlıkta hizmet vermiş olanların zamanla hatırdan silindiği , dün baş tacı ettiği, önünde arz-ı endam ettiği patronunu, amirini ve de siyasi liderini ilişkileri kesilince “öküz öldü, ortaklık bitti” kabilinden nasıl da dışladıkları hepimiz tarafından bilinen gerçeklerdir.
Hasılı para, mal, mülk ,makam gibi değerlere olan hırsımız, bizleri “sevgi-saygı-sadakat” gibi duygularımızdan az da olsa uzaklaştırıyor.
Bu açıklamalar doğrultusun da yine de diyorum ki? Kültürümüz içerisinde yer alan ve asla eskimeyen bu ve benzeri temel kavramlarımıza toplum olarak sahip çıkılması ve eğitim programları ile de desteklenmesi halinde “Sevgi-Saygı-sadakat” üçlüsü hakkındaki olumlu kanaatımı henüz yitirmediğimi ve umutlu olduğumu söyleyebilirim.