SUÇLU KİM?

Hırsızın birisi, girdiği evin penceresinden çıkarken,
çerçeveye ayağı takılıp yere düşmüş. Ayağı kırılmış. Acılarla boyanmış. Ağrıdan
yerinde duramıyormuş. Ne yapayım diye kara kara düşünmüş. Kadıya gitmeye,
durumu anlatmaya, davacı olmaya karar vermiş. Zamanın kadısı olan Karakuş’a
gelmiş. Ayağının kırılmasına neden olan pencereli evin sahibini şikayet etmiş,
davacı olmuş ev sahibinden:

  •  “Efendim.
    Hırsızlık için girdiğim evin penceresinden çıkarken ayağım çerçeveye takıldı.
    Düştüm. Ayağım kırıldı. Acılar, tüm vücudumu sardı. Uykumu haram etti.
    Sabahlara kadar gözüme uyku girmiyor. Karanlık dostum, yıldızlar can yoldaşım
    oldu ama onlarda ağrılarıma çare bulamadı. Ne hallere düştüm. Çerçeveyi düzgün
    çakmayan ev sahibinden şikayetçiyim kadı bey “ demiş.
  • “ Bak sen şunun yaptığına. Ne duruyorsunuz,
    getirin şu ev sahibini !” demiş kadı Karakuş.

Görevliler gitmiş. Aramış, taramış, ev sahibini bulmuşlar. Apar topar
kadının huzuruna getirmişler. Kadı Karakuş hırsızın durumunu, yaşadığını ve
şikayetini ev sahibine anlatmış.

  • “Benim suçum yok efendim. Ben masumum. Bütün
    suç çerçeveyi yanlış çakan marangozda.” demiş ev sahibi adam.

Kadı Karakuş adamı haklı bulmuş. Biraz düşünmüş. Eliyle başını biraz
kaşımış. Elleriyle yüzünü sıvazlamış. Kafasını sağa ola sallamış. Tekrar
düşünmeye başlamış. Belirli zaman sonra;

  • “ Doğru. Haklısın. Getirin şu marangozu!”
    demiş.

Öyle böyle marangozu getirmişler. Kadı Karakuş, ev sahibini ve hırsızın
olayını, şikayetlerini anlatmış. Marangoz dinlemiş, düşünmüş, sıkılmış,
daralmış. Yardım ister gibi etrafına bakınmış. Yanındakilerin gözlerine derin
derin bakmış. Yardımcı olacak ışığı görememiş. Çaresiz kalmış.

  • “ Efendim benim suçum yok. Ben çerçeveyi tam
    çakarken karşıdan süslü-püslü bir bayan geçti. Gözlerim bir ara ona kaymış. Tam
    o anda, çekici yanlış vurmuşum. Suç ben de değil, o kadar süslenip benim
    dikkatimi dağıtan kadınındır. “ demiş

Kadı karakuş marangozu dinlemiş. Her zaman yaptığını yapmış. Başını
kaşımış, yüzünü sıvazlamış, kafasını sallamış, biraz düşünmüş ve kararını
vermiş. Marangozu haklı bulmuş. Süslü kadının getirilmesini istemiş. Görevliler
kadını getirmiş. Kadı Karakuş teferruatıyla olayları anlatmış. Kadın dinlemiş.
Düşünmüş. Çıkış yolu aramış.

  • “ Kadı bey suç benim değil. Suç berberin. Ben
    o gün berberden dönüyordum. Benim başımı, saçımı süsleyince dikkat çeker hale
    geldim. Ne yapabilirim. Asıl suçlu berberdir.” Demiş süslü kadın.

Kadı Karakuş berberin hemen getirilmesini istemiş. Kararını anında
vermiş. Hiç düşünmemiş. Diğerlerinde yaptıklarını da hiç yapmamış.

Berberi getirmişler. Karakuş olanı biteni anlatmış tüm detaylarıyla. Ve
hemen berbere, idam vermiş. Adamı yani berberi asmaya götürmüşler. Bir tane
idam sehpaları varmış. Berberi, idam sehpasının üzerine çıkarıp, ipi boynuna
takmışlar. Fakat adam uzun boylu olduğundan, ayakları yere değdiği için
asamamışlar. Başka bir idam sehpası olmadığından durumu Kadı Karakuş’a arz
etmişler. Karakuş:

  • “ getirin komşu ilin berberini .” demiş.

Görevliler, komşu ilin kısa berberini getirip asmışlar.

Mesel deryasından bir damla meseli sizlere sunduk.

Yorumunu sizlere bıraktık.

Gerçekten sizce suçlu kim?