Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Sosyal Medya

Sungurlu’dan Çok Önemli Açıklamalar

GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ’NİN HABERİ

GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ’NİN HABERİ -13.07.2022

1983 yılında (17. Dönem)  Gümüşhane’den ANAVATAN PARTİSİ’nden Milletvekili seçilerek TBMM’ne giren ve daha sonra yine ANAVATAN PARTİSİ’nden 1987, 1991, 1995 yıllarında da Gümüşhane’den 17,18, 19 ve 20. dönem milletvekili  seçilen Adalet ve Milli Savunma Eski Bakanı Hemşerimiz Mahmut Oltan Sungurlu ile 11.07.222 Pazartesi günü (2022 Kurban Bayramı’nın 3. Günü) Gümüşhane’deki konağında  Gümüşhane Olay Gazetesi olarak bir görüşme yaptık.

Gümüşhanelilerin abisi, Türk Siyasetinin duayen isimlerinden Hemşerimiz Mahmut Oltan Sungurlu’nun  Medya Danışmanımız ve gazetemiz başyazarı Hasan Pir’in sorularına verdiği cevapları yayımlıyoruz.

-Sayın Bakanım; Siz, gerek Türkiye’de gerekse Gümüşhane’de çok az rastlanan bir sevgiye mazharsınız. Hangi siyasi düşünceden olursa olsun Bütün Gümüşhanelilerde  size karşı büyük bir sevgi ve saygı var. Bunu sebebini açıklar mısınız?

Ben insanları çok seviyorum. Yani onların beni sevdiğinden daha çok ben onları seviyorum. Sonuçta bu sevgi  karşılıklı bir olaydır.  Ben, her şeyden önce  karşımdaki insanlara ne yapabilirim, onları nasıl mesut edebilirim diye düşünürüm. Demek ki,  onlar da bana karşı aynı sevgiyi ve saygıyı  duyuyorlar. Yani “kalp kalple karşıdır” lafı bir atasözüdür. İşte, bu sözün en güzel tezahürünü hemşehrilerimle aramızdaki sevgi ve saygıda görebilirsiniz. Ben vatandaşımıza yalan söylemedim. Dikkat ettim. Politikaya atıldığım günden beri yapabileceğim şeyleri  söyledim.  Yapabileceğim şeyler de çok fazla şey değildi. Çünkü netice itibariyle devletin imkânları söz konusu. Devletin imkânları bizim emrimizde değil. Ben o imkânlardan Gümüşhane’ye ne alabildiysem o da benim mutlu etti. Ona gayret ettim. İnsanların mutluluğu için çalıştım.  İnsanların iş bulması için çalıştım. Yaptığımız işlerin bir kısmında başarılı olduk. Belki bir kısmında da başarısız olduk ama, dediğim gibi  iyi niyetle hareket ettik.”

-Gümüşhaneli vatandaşlarımızla çok güzel bir diyaloğunuz var. 1963 yılında başladığınız Avukatlık döneminiz,  milletvekilliği ve  bakanlık dönemleriniz,  de siyaseti bıraktığınız dönemlerde dahil olmak üzere  yaklaşık 59 yıldır Gümüşhane’de evinizin kapısı bütün Gümüşhanelilere açık oldu. Vatandaşlarımız sizden randevu almadan, aracı koymadan sizinle görüşmeye, sizi ziyaret etmeye evinize geliyorlar. Bu bayramda da Gümüşhane’ye geldiğinizi duyan Gümüşhaneliler akın akın sizi ziyarete geliyor. Onların hepsini güler yüzle karşılayıp sohbet ediyorsunuz. Türkiye’de vatandaşlarla bu özellikte diyalog kuran belki tek kişisiniz. Bir başka örneğin olduğunu sanmıyorum.   Sayın bakanım, bu konuda neler söylemek istersiniz?

“Ben ilk Milletvekili olduğum yıllarda Millet Meclisi’nin imkânları çok geniş değildi. Bizim oturduğumuz bir yer yoktu. Gelen insanlarsa bizi arıyorlardı. O dönemlerde meclis çalışmalarında her ara verildiğinde ben ziyaretçi kapısına giderek Gümüşhane’den gelen var mı diye sorardım. Ben Adalet Bakanı olunca, sadece Gümüşhaneliler değil, Türkiye’nin neresinden gelirse gelsin kapım açıktı ve benimle görüşebilirlerdi.  Kim telefon açarsa onunla görüşürdüm. Milli Savunma Bakanı olunca, -Milli Savunma Bakanlığı kapalı bir yer- Dedim ki benim ziyaretçilerim gelecek. Dediler ki, efendim burası müsait değil, buraya misafir alamayız. Ben de onlara bu iş kolay ben dışarıda bir yerde çalışayım siz dosyaları oraya getirin dedim. Dediler ki efendim bu da mümkün değil. Ben de o zaman onlara gerekli tertibatı alın, benim misafirlerim buraya gelecek dedim.  Milli savunma Bakanlığı’nda da misafirlerden kopmamaya çalıştım. Çünkü ben insanları seviyorum. Gümüşhanelilerle beraber olunca mutlu oluyorum. Eğer onları kasılamazsam rahatsız oluyorum. Bu durum,  yapımdan kaynaklı bir şey olsa gerek…

Partide görevliyim, başım kalabalık. Ana baba günü.  Başkan yardımcıları benimle sohbet etmeye geliyor ama edemiyorlar, dönüyorlar. Bir gün Meclise geliyoruz. Konyali Mehmet adında bir şoförüm var. Şoförüme dedim ki, Konya mı büyük Gümüşhane mi?  Efendim lafı mı olur, Konya çok büyüktür dedi.  Tekrar dikkatini çekmek için “Konya mı büyük Gümüşhane mi?” diye yüksek sesle seslendim?  O da soru nedenimi anlamış olacak ki, “efendim gelen ziyaretçilere bakarsanız Gümüşhane daha büyük” dedi.

-Sayın Bakanım; evinizin kapısının vatandaşımıza açıklığına gelelim. Gümüşhane’de evinizin kapısı  sürekli açık. Günümüzde aileler bile kendi mensuplarına  kapılarını açmazken, “Oltan Abi gelmiş” diyen, randevu almaya bile gerek duymadan  endişesiz bir şekilde Gümüşhaneilerin sizi evinizde ziyaret etmesi  ve bu durumun neredeyse yarım asırdır devam etmesi belki de tarihte örneği olmayan bir olaydır. Bu durum bir sevginin en bariz örneğidir. 50 yıldır, bu önemli olay nasıl devam etti? Bunun sırrı nedir? Eşiniz Hanımefendi başta  olmak üzere ev  halkı bu olaya nasıl baktılar?

“Eşim, bu yüzden öğretmenliği erken bıraktı.  Bakan olduğum dönemde, Eşim Ayfer Hanım’a Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bakanlıkta müşavir olması teklif edildi. O da bunu bile kabul etmeyerek  istifa etti ve evde gelen giden misafirlerle ilgilenmeye yoğunluk verdi. Başta Eşim olmak üzere  ziyaretçilerimizden  hiç rahatsızlık duymadık. Tabii Eşim Ayfer Hanım da Gümüşhane’nin sevdiği bir insan. Benim için çok yorulmuştur ama, severek yaptı. Biz Gümüşhane’deyken, milletvekilliği öncesi de evimiz hareketliydi. Milletvekili ve Bakan dönemlerinde de bu hareketlilik devam etti.

Ben sevgi konusuna biraz da şöyle bakıyorum. Bizim dinimizin temeli sevgiye dayanır. Allah sevgisine dayanır. Ben her gün sabahları yürürüm. Yürürken birçok şey okurum. Ama öncelikle iki şey söylerim: “Allah’ım benim imanımı güçlerdir”  ikincisi “Allah’ım bendeki Allah sevgisini güçlendir.” Allah sevgisinden sonra da insan sevgisi geliyor. Onun devamıdır. Ben insanları çok seviyorum.

-Son iki yıldır pandemi nedeniyle Gümüşhane’ye gelemediniz. Kurban Bayramlarında da gelemediniz. Halbuki biz biliyoruz ki, siz her Kurban bayramında Gümüşahne’ye gelip hem kurbanınızı burada kestiniz, hem de Gümüşahnelilerle bayramlaştınız. Ama, son iki yıl bu olmayınca biraz da mahzunlaştığınızı biliyoruz.

“Ben son iki yıl gelemedim ama, kurbanımı yine Gümüşhane’de kestirdim. Şimdi ben düşünüyorum, bu sene geldik ama, bir dahaki sene gelebilecek miyim? Neden? Çünkü artık yaşlanıyorum. Bugün sağlığım yerinde ama gelecek sene ne olur bilemem.  Ben mezar yerimi Gümüşhane’de aldım, yaptırdım. Ben gelemesem, cenazem burada defnedilecek.  Vasiyetim böyle. Cenazemi kaldıracak olan arkadaşa da tembih ettim o ölürse oğlu kaldıracak. Önümüzdeki senelerde inşallah sağlığım yerinde olursa yine Gümüşhane’ye geleceğim.  Ben zaten hep Gümüşhane’de yaşadım. Uzun yıllar Ankara’da olsam bile ben hep Gümüşhane’de yaşadım. Çünkü, bir şehrin sokaklarında gençken gezmemişseniz, bir şehrin köylerini dolaşmamışsanız  o şehirde yaşadınız sayılmaz.

-Bakanlık dönemlerinizden sonra da Ankara’da bir ofisiniz var,  bu ofisinizde de Gümüşhane’de olduğu gibi tüm Türkiye’den size gelip ziyaret ediyorlar.

“Ankara’da bürom hâlâ açık. Türkiye’nin her yerinden insanlar, arıyorlar, geliyorlar. Hemşerilerimiz ve insanımız bizi arayınca biz de mutlu oluyoruz.  Üzüldüğüm bir taraf şudur:  Bizim artık devletle irtibatımız kesilmiştir.  Birçok insan da bizden bir şey bekliyor ama, bu yaşımla benim artık devlette iş takip etme şansım yok. Çünkü; genel müdürler bile torunum yaşında. Bu nedenle artık devlet dairelerini  aramıyorum. 85 yaşımı doldurdum, 86’ya döndüm. 86 yaşında olan biri olarak 35-40 yaşındaki bir bürokratı arayıp onlardan talepte bulunmam ve hele hele bir de reddederse bizim için çok kötü bir durum olur.”

-Sohbetimizin sonunda Gümüşhanelilere tavsiyeniz, mesajınız  nedir efendim?

“Geçen gün Kent Konseyi’nden arkadaşlar geldiler. Onlara dedim ki;  Bu şehirde yapılan yanlışlıkları -şu darılır, bu darılır diye-  ilgilisine söylememezlik yapmayın, mutlaka söyleyin. Şehirde gördüğünüz her yanlışı yetkilisine söyleyin dedim. Ben milletvekili olarak şunu yaşadım. Benim yanlışlarımı bana söyleyenler en yakın dostlarımdı. Yani siz de şehirdeki yöneticilere gördüğünüz yanlışları söyleyin.  Onlar da bundan darılmasınlar.  Ben de darılacaklarını zannetmiyorum.

Gümüşhanelilere üç tavsiyede bulunmak istiyorum. Bunları her zaman söyledim. “Birbirinizi sevin, birbirinize hürmet edin ve birbirinizle selamlaşın”  Çünkü; bunlara riayet edildiğinde ihtilaflar ortadan kalkar, herkes birbirini tanır, Herkes birbirinin problemine alaka gösterir.

Ben bütün hemşehrilerimi seviyorum. Onların da beni sevdiğini biliyorum. Sizlerin aracılığı ile hepsine, selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı söylüyorum. Bana Gümüşhaneliler biz şans verdiler. Hizmet etme şansı verdiler. Ben bunun ne demek olduğunu biliyorum. Bu şansı kullanmayan, bu şansı heba eden insanlar en kötü işi yapıyorlar demektir. Çünkü; nice kabiliyetli insanlar bu şansı bulamıyor. Bu şans Allah’ın bir lütfudur. Onun için ben Gümüşhane’ye bu bakımdan da teşekkür ediyorum.

KAYNAK: GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ – 13.07.2022