KAYNAK: KÜLTÜR VADİSİ GÜMÜŞHANE DERGİSİ YIL: 1997 SAYI: 12
Sarıçiçek Köyü; Gümüşhane ili sınırları içerisinde il merkezine 50 km uzaklıkta 40 haneli tabii güzelliği, tertemiz havasıyla dikkat çeken köylerimizden birisidir.
1290 H. (1873 M.) tarihinde bugün bu köyde torun ve akrabaları bulunan zengin ve nüfuslu Hacı Ömer Ağa adlı bir şahıs, gelen giden kimselerin konaklaması için iki güzel köy odası yaptırmak ister; çevrede tanınmış taş ve marangoz ustalarından iki kişiyi köye davet ederek onlara niyetini açıklar. Yaptırılacak odalar için hiç bir masraftan kaçınılmayacağını, ama ortaya çıkacak olan yapıların da hakikaten kendi şanına layık bir eser olmasını ister. Ustalar söylenen nitelikleri uygun şekilde bu odaların yapılabilmesi için bütün masrafların karşılanmasından başka kendilerine el emeği için 100’er altın verilmesini şart koşarlar. Anlaşma sağlanır. Bazılarına göre Çaykara’dan, bazılarına göre de Arhavi’den geldikleri iddia edilen bu iki kişiden daha yaşlı olanı “Usta” daha genç olanı da “Çırak” diye çevrede ün yapmışlardır.
İşe koyulurlar, ustanın çevrede marangozluk alanında başarılı eserler vermiş Tahir adli bir şahıs olduğu, çırağının da gerçek adının bilinmediği anlaşılmaktadır. Usta, cami yakınındaki odayı, Çırak güneydeki odayı yapmayı üstlenirler.
Birbirine 40-50 m kadar uzaklıkta bulunan ve ölçüleri de birbirine benzeyen bu iki yapının sedir, tavan, yüklük, dolap, ocak ve kahve köşkü gibi iç düzenlemelere sıra gelince, durum değişir. Diğer odanın sorumlusu Çırak, Tahir Usta’nın yaptığı odaya giderek yapı içerisinde ne gibi düzenlemeler yapılacağını sorar. Tahir Usta da “Bu iş için ikimiz de 100’er altın aldık, sen de ustalığını göster ben de ustalığımı göstereyim” diyerek çırağa bilgi vermez, odasına çekilir. İki yıl boyunca içeri kimseyi sokmadan çalışır, burada yer, içer ve burada yatar. İhtiyacı olan malzemeyi küçük bir aradan almak suretiyle de işine devam eder. Ustanın ketum tavrından gururu incinmiş olan Çırak da aynı Tahir Usta gibi davranır ve o da içeri kimseyi almadan sanat, bilgi ve becerisini ortaya koyarak yapıyı tamamlar. Sonunda aldıkları parayı helal ettirip ettirmediklerini göstermek için odaların kapıları köy eşrafına açılır ve ağaya teslim edilir. Bir de görülür çırak tarafından tamamlanan oda Tahir Usta’nın yaptığını kat kat geçmiş. Çırağa karşı davranışlarından dolayı çok utanan Tahir Usta da bundan sonra hiçbir bina yapmaz ve mesleğini terk eder.”
Gerçekten de yapıların iş ahengi, ilk yapıldığı günün tazeliği, zarafetiyle renklerin güzelliğiyle halk sanatımızdaki güzellikleri aksettirmektedir. Türklerin Gümüşhane çevresinde görülmeye başladıkları tarihten itibaren Türk mimarisinin erken örnekleri de ortaya çıkmıştır. Çeşitli Türk beylikleri dönemlerinde bu yapılanma faaliyetlerinin sürdürüldüğü bilinmektedir.