TRT “Cumhurbaşkanı Özel Yayın”ı Tam Metin

23 Mayıs 2018 Çarşamba  günü akşamı AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen ve TRT Haber, TRT-1, TRT Türk, TRT Avaz, TRT World, TRT Arapça, TRT Kürdi ekranlarında canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pelin Çift ve Fatih Er’in sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta 24 Haziran seçimleri olmak üzere; milletvekili aday listelerinin hazırlanması, seçim beyannamesi, seçim ittifakları, […]

23 Mayıs 2018 Çarşamba  günü akşamı AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen ve TRT Haber, TRT-1, TRT Türk, TRT Avaz, TRT World, TRT Arapça, TRT Kürdi ekranlarında canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pelin Çift ve Fatih Er’in sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta 24 Haziran seçimleri olmak üzere; milletvekili aday listelerinin hazırlanması, seçim beyannamesi, seçim ittifakları, yerli ve millî savunma projeleri, terörle mücadele, ABD’nin Kudüs kararı, Muharrem İnce’nin FETÖ elebaşı ile ilgili iddiaları, Atatürk Havalimanı’nın “Millet Bahçesi” olarak değerlendirilmesi gibi pek çok konuda açıklamalarda bulundu.

PROGRAMDAKİ KONUŞMALARIN TAM METNİ

PELİN ÇİFT: AK Parti Genel Merkezinden sizleri selamlıyoruz sevgili seyirciler, hayırlı Ramazanlar diliyoruz.

Bugün TRT ekranlarında ve TRT radyolarında çok özel bir konuğu ağılıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bunca yoğun gündemin içerisinde, içeride çok mevzua var, dışarıda keza öyle ve seçim de çok yaklaştı. Bu gece onun vereceği cevapları heyecanla bekleyen milyonlar var ekran başında biliyorum. Bizler de o yüzden heyecanlıyız.

Ve öncelikle kendisine çok çok teşekkür ediyoruz vakit ayırdığı için ve bizimle bu akşam birlikte olduğu için.

TRT World Genel Yayın Yönetmeni Fatih Er’le, bendeniz Pelin Çift Sayın Cumhurbaşkanımıza bu gece sorularımızı yönelteceğiz.

Öncelikle o zaman hayırlı Ramazanlar dileyelim.

Yoğun gündeme gireceğim ama Fatih’le karar verdik, dedik ki önce Cumhurbaşkanımıza Ramazan’la ilgili birkaç soru soralım. Çünkü görüyoruz ki çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz, yeri geliyor uçakta iftar, uçakta sahur. Temponuzu etkiliyor mu, nasıl geçiyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Öncelikle tabii ben de hayırlı Ramazanlar diliyorum. Milletimin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyorum, tüm İslam aleminin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyorum.

Sizlerle bu akşam böyle bir iftar sonrasında, sahura bütün vatandaşlarımın, kardeşlerimin hazırlandığı anda böyle bir programı yapmaktan dolayı da ayrıca mutluyum.

Tabii ki Ramazan’ın getirdiği bir ulvilik var. Bütün bunlara rağmen bu güzellik içerisinde de hem Cumhurbaşkanlığındaki görevlerimiz, hem bu seçim kampanyasını yürütmek, bu seçim kampanyasıyla birlikte de tabii bu televizyon programlarında ilk defa Ramazan ayı içerisinde TRT’de ortak yayında sizlerle bir aradayız. Bu programın da ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Yorgunluk yok dersek yanlış olur, fakat biz bunu hissetmiyoruz ve büyük bir gayretle şu anda 24 Haziran’a hazırlanıyoruz.

Güzelliği şurada: Bir defa vatandaşlarımızın heyecanı, coşkusu, bize yorgunluk diye bir şey hissettirmiyor. Gittiğim her yerde bunu görüyorum. İşte örneğin ilk mitingimizi Erzurum’da başlatacağız. Erzurum’la başlayacak bu kampanyanın ilk mitinginin çok çok farklı olacağını şu anda hissediyorum ve kendimi şu anda Erzurum’da dadaşlarla beraber hissediyorum. Cumartesi oradayız.

Yarın kampanyanın tamamıyla beyannamemizi açıklamak suretiyle, bir defa beyanname içerisinde ne var, ne yok, bunu bekleyen tüm halkıma, tüm vatandaşlarıma bunu bir defa anlatacağız. Nerede? Kapalı spor salonunda bunu tümüyle halkıma anlatacağım, duyuracağım.

Ve tabii bu süre içerisinde de 31 miting gerçekleştireceğiz. Bunun yanında bazı ilçelerde de yine mitinglerimiz olacak.

Tabii biz şuna inanmışız, hani Neşet Ertaş’ın var ya, “Aşk ile koşan yorulmaz” diye, onun için biz şimdi aşk ile koşan, aşk ile koşan yorulmaz diyoruz. Veysel’in de ifade ettiği gibi, daha ilk günde biliyorsunuz “uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece.” Biz o günden bugüne zaten hiç yorulmadan uzun ince bir yolda gittik ve bundan sonra da gideceğiz. Yeter ki milletimiz bize bu noktada, “yürü, arkandayım” bugüne kadar dedi ve biz de yürüdük ve yürüyeceğiz. Durmak yok yola devam.

FATİH ER: Sayın Cumhurbaşkanım, seçimle ilgili, beyannameyle ilgili çok sorularımız olacak. Bunları uzun uzun konuşacağız ama ben bu Ramazan’ın biraz daha insani yönünü size sormak istiyorum. Çünkü biz de çok karşılaşıyoruz. Bazen sanıyorlar ki biz sürekli Cumhurbaşkanıyla birlikteyiz ve şunu soruyorlar: Ya Cumhurbaşkanı hiç uyumuyor mu mesela. Diyoruz ki, biz onunla bir yere seyahate gittiğimizde biz uçakta uyuyoruz, ama o ne yapıyor bilmiyoruz.

Şunu merak ediyorum, Ramazan başladığından beri ilk gün yanlış hatırlamıyorsam İngiltere’den dönüyordunuz ve ilk tebriğinizi oradan yaptınız. Daha sonra yine sahurda Bosna dönüşü uçaktaydınız. Son yedi gündür iftarlarda sürekli dışarıdaydınız. Aileniz demiyor mu ya bugün de evimizde yapalım iftarı veya torunlarla birlikte yapalım. Yapacak mısınız bir iftar?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: İnşallah yaparız.

FATİH ER: Cumhurbaşkanının vakti oluyor mu böyle düşünemeye daha doğrusu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Yani olacak, iftarı yapmasak sahuru yapacağız, ikisinden birini muhakkak yapacağız.

Şimdi dün akşam, mesela ben, Ankara’nın Bağlum’unu bilir misiniz?

FATİH ER: Bilmiyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: İşte buyur, televizyoncusun, Bağlum’u bilmiyorsun. Bağlum nasıl bilinmez ya? Ben dün akşam Bağlum’daydım. Eşimi de aldım yanıma, beraber Bağlum’da iki gariple beraber olduk, onlarla beraber iftarımızı yaptık…

FATİH ER: Kamuoyunda da çok konuşulduğu fotoğraf.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bırakmıyor zaten. Şimdi orada iftarı yapıyoruz ama biz orada iftarı yaparken tabii etraf kuşatılıyor. Ondan sonra bütün mahalle halkı dökülüyor ve biz yola revan olunca da bakıyorum vatandaş yolda. Hatta Özel Kalem Müdürüm Hasan Beye dedim ki, ya keşke otobüsle gelseydik. Hiç olmazsa otobüsten şöyle bir hitap etme fırsatımız da olurdu. Şimdi makam aracından in, bin filan, bu olmuyor. Ama çok bereketli bir akşam yaşadık. Onlarla beraber iftar yapmak, onların o gözlerindeki muhabbeti görmek. Zaten bir siyasetçinin veya bizim gibi siyasetçilerin seçim kampanyasının en güzel yanı bu. Şimdi Pelin hanımın söylediği o hani yorulmuyorsunuz filan şeyi var ya, işte böyle olursa yorulmazsın. Senin bütün yorgunluğunu alıyor, sana bir başka enerji veriyor. İşte bu enerjiyle beraber de biz yola revan oluyoruz. Ve benim bu fakir evi geleneğim de zaten ta Belediye Başkanlığımdan başlar, o gün bu gündür de devam eder. Dün akşam aynı şekilde devam etti, devam edecek. Ve sanal değil tabii, bunu doğal yaparsan bunun feyzini, bereketini de yakalarsın, güzel oluyor.

PELİN ÇİFT: Bereketli bir akşam olmuş dediğiniz gibi. O iftar sofrasından sonra da Bağlum’a gittim dedi ya Sayın Cumhurbaşkanı, Abdulhakim Arvasi’yi de ziyaret etmişler Emine Hanımla.

Tabii Ramazan’ı konuşmak güzel…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Orada bir de tabii şeyimiz var, Abdürrahim Karakoç var, ona da uğradık.

PELİN ÇİFT: Ramazan’ı konuşmak güzel, Ramazan’ın bereketini konuşmak güzel. İnşallah tüm seneye de yayılır, bunun devamına da.

Ben şimdi milletvekili listesi meselesine girmek istiyorum. Çünkü herkes böyle heyecanla bekledi, o liste çıksın. Klasiktir; işte haberciler, vatandaş, kimler var listede, kimler yok listede. Şimdi bakıldığında tabii ki özellikle büyükşehirde çok güçlü isimleri ön planda görüyoruz. Bir çok da genç aday yer alıyor. Bu milletvekilli listesini hazırlarken nasıl bir süreçten geçildi? Sizin de yoğun programınız vardı, yurt dışına da gittiniz geldiniz. Mesela isimlerle tek tek ilgilenebildiniz mi, bunu merak ediyoruz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi Pelin Hanım, buradaki tespit çok yerinde. Tabii bundan önceki yıllarda hakikaten çok daha farklı bir fırsat bulabiliyordum. Fakat bu defa bu erkene almak, bir de önceden planlanmış olan İngiltere, Bosna Hersek, bir de İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi, bunlar benim bütün çalışmaları adım adım takip etmemi bir yere kadar engelledi. Fakat buna rağmen, uykusuz da kalsak işi takip ettik.

Tabii biz burada iki tane önemli komisyon oluşturduk. Bir; bizim bir alt komisyonumuz oldu. Bu alt komisyonlarda bizim bir defa Merkez Karar Yönetim Kurulundan üyelerimiz, MYK’dan üyelerimiz, ondan sonra bunun yanında tabii milletvekili arkadaşlarımız ve onlardan oluşan bir heyet ve bu heyetle beraber alt komisyon çalışmalarını yaptı. Şimdi bu komisyon çalışmasıyla bir defa gelen, bütün o müracaat edenlerin hepsi oradan geçti. Şimdi arkadaşlarımız eğer olumlu not verdiyseler üst komisyona, yani benim başımda olduğum komisyona geldi ve benim başında olduğum komisyona geldiğinde de bu komisyonda da ben bulundum. Benim başkanlığımda Binali Bey, bunun yanında yine aynı şekilde seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcım, Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı olan arkadaşım, bunun yanında Kadın Kolları Başkanım, Gençlik Kolları Başkanım ve bir de alt komisyonda bu işin sorumlusu olan arkadaşımız, onlar da bu çalışmaya katıldılar. Beraberce bu üst komisyon çalışmasını yürüttük. Ve bu üst komisyon çalışmasında da biz nihai kararları orada verdik ve nihai kararı verdikten sonra da dedik ki, hayırlı olsun ve bunları son ana kadar, tabii işin adeta GBT’si diyebileceğimiz çalışmaları da yaptık, istihbarat çalışmaları. Yani ne kadar az fire verirsek, burada bir FETÖ örgütü mensubunun olmaması gerekir, bir PKK’lının olmaması gerekir, bir DEAŞ’lının olmaması gerekir. Yani bütün buna rağmen buradan sızmalar da olabilir. Ama şudur, tabii, bizim şimdi yedi bini aşkın müracaat oldu. Şimdi bu yedi bini aşkın kişiler içerisinde tabii şu anda 600 adayın olduğu milletvekili listelerimize giremeyen kişiler eğer bu işe samimiyetle gönül verdiyseler, zaten bir kardeşlik atmosferi içerisinde bu kardeşlerimiz de ne yapacak? Şu kalan hani 24 Haziran’a kadar süreçte onlar da yoğun koşturacaklar, çalışacaklar. Niye? AK Parti sıradan alışılmış bir parti değil, burası bir davadır. Ve bizim bu davamıza gönül veren her türlü emeği de ne yapacak? Verecek. Ben onlara kardeşim olarak bakıyorum. Onlar da eğer gerek Genel Başkanları, gerek Cumhurbaşkanları olarak bakıyorlarsa beraber yürüyeceğiz. Az önce söylediğim gibi, 31 vilayet, ilçeler ki biz şimdi daha yeni nereden çıktık? Kongrelerden çıktık. Ve bu kongrelerde de yani ülkemizin büyük bir çoğunluğunda büyükşehirlerin kahir ekseriyetinde kongrelere katıldım. Ve bu kongrelerle birlikte de zaten hücreleri tazeledik. Hemen arkasından da şimdi yine büyükşehirler çoğunlukta olmak üzere inşallah bu mitinglere devam edeceğiz. Dolayısıyla bazı yerlerde çift dikiş, bazı yerlerde de gitmediğimiz yerlere gitmek suretiyle oraları inşallah gezmiş olacağız. Ve bu arada da tabii Sayın Başbakanın gideceği yerler olacak, birçok bakan arkadaşlarımın gideceği yerler olacak. Hepsinin planlaması yapıldı ve onlar da yarın seçim beyannamesinden sonra, aday tanıtımlarından sonra hepsi yola revan.

FATİH ER: Sayın Cumhurbaşkanım, hücreleri tazeledik dediniz kongrede, bu son listelere baktığımızda 21 bakanımız da seçilebilecek çok iyi yerlerde aday olarak gösterildi. Ve biz bu sistemde seçilen bir milletvekilinin bakan olamayacağını, olması için de istifa etmesi gerektiğini biliyoruz. Kabinede tamamen hücreler yenilenecek mi yeni sistemde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi tabii buradaki durum biraz farklı olacak. Şimdi biz adeta yeniden doğmuş gibiyiz. Artık böyle 25 kişilik bir bakanlar kurulu yok. Şu anda sayı ciddi manada düşecektir. Kaldı ki Parlamentoda sayı ne olacak, bunları tabii görmemiz lazım. Ve Parlamentodaki sayı size güç katması lazım. Onun için biz burada güçlü Meclis şeyini de özellikle kullandık. Bunu başarmamız için de adımı çok kararlı bir şekilde atmamız gerekiyor. Yarın bunların hepsini açıklayacağız. Onun için de tabii burada biz Parlamentonun gücünü eğer cumhurbaşkanı yanına alırsa devlet güçlü olacak. Güçlü devlete burada ihtiyacımız var. Ve bir diğer yönüyle de oluşturulacak kabinenin ülkede en seçkin, hakikaten yürütme kabiliyeti de güçlü olan insanlarla Cumhurbaşkanı böyle bir ekip oluşturacak. Ve oluşturacağı bu ekiple de bizler bir defa şu 16 yıl içerisinde bir şeyi tanıdık. Şimdi tabii çırak olarak girmiyoruz, kalfa olarak da girmiyoruz. Hamdolsun biz usta olarak giriyoruz ve ‘ben’ anlayışıyla bu yolda değiliz, ‘biz’ anlayışıyla bu yoldayız. 16 yıllık bu tecrübemizi, hatta bunu dört yıl daha öne götüreyim, 20 yıllık bir tecrübeyle buradayız. Bunun dört buçuk yılı İstanbul gibi bir şehrin Belediye Başkanlığı, nereden aldık, nereye götürdük. Ardından 11,5 yıl Başbakanlık, nereden aldık Türkiye’yi, nereye götürdük. Ardından dört yıl yaklaşık Cumhurbaşkanlığı, şu anda Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı olarak nasıl bir uyum içerisinde ülkeyi taşıyoruz. Şimdi bu gerçeklere baktığımız zaman, yani sıfırdan yola çıkmak başka bir şey, ama bir de şu anda yola devam dediğimiz şeyimiz başka bir şey. Belli bir deneyim, tecrübe, bu öyle kolay kolay satın alınacak bir şey değil. Biz ülkeyi tanımışız, şu anda Türkiye’yi biz tanıyoruz, biliyoruz. Bu vatanın neresinde ne eksik, bunu biliyoruz. Dolayısıyla biz o kalınan noktadan devam edeceğiz, sıfırdan başlamıyoruz. Bu tabii ülkemizde hele hele bu sistem değişikliğiyle, başkanlık sistemine geçişle bizim atacağımız adımları çok daha hızlandıracak. Ve bürokratik oligarşinin o ayağımızdaki prangalarını şimdi rahatlıkla atacağız. Biz tabii bugüne kadar bir özelliğimiz var bizim, biz ne dediysek yaptık, icraatlarımız ortada. Şimdi birileri kalkıyor ben şunu yapacağım, bunu yapacağım. Senin yapacağını ben nereden bileyim. Burada yapmış olanlar var. Laf değil bu iş, icraat icraat. Millet bizden ne bekliyor? İcraat bekliyor. Laf ola beri gele yok.

FATİH ER: O zaman bakan sayısı azalırsa bürokraside işlemler daha hızlı olacak diyebilir miyiz yeni sistemde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şüphesiz… Mesafeyi hızlı alacağız. İki; siyasetçiyle dışarıdan hakikaten kalite, kalifikasyonu yüksek ekipleri oluşturmak. Benim her zaman bir lafım vardı; ülkeyi bir anonim şirket gibi yönetmek, burası önemli. Aksi takdirde bürokratın, teknokratın eline-avucuna düşersin, ülkeyi de doğru yönetemezsin. Onun için buradaki kararlılığımız bizim için çok çok önemli. Bizim hızla mesafe alacağız ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne ülkemizi çıkaracağız diyoruz ya, şimdi şu Cumhuriyet tarihinde bir bakın… En basitinden bir Boğaz’da İstanbul’da bir merhum Demirel, bir de merhum Özal döneminde iki tane köprü var değil mi, Cumhuriyet tarihi boyunca? Ama biz bakın şu 16 yılın içerisine biz bir oraya Avrasya Tünelini yaptık, bir Marmaray’ı yaptık. Yüz milyonlar oradan geçti-geçiyor. Bitmedi, Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yaptık. Yine bitmedi, körfezin yıllardır çilesi olan o geçişini hallettik, Körfez Köprüsünü yaptık. Bunlarla ırağı yakın eyledik. Ve yine aynı şekilde Cumhuriyet tarihi boyunca 25 tane havalimanı yapılmış, biz buna 29 tane havaalanı ilave ettik bu 16 yıl içerisinde. Şimdi havayolu ne oldu, halkın yolu oldu. Bunu bu süreç içerisinde yapan bir iktidar var, bir tecrübe var, bir siyaset var. Ve şimdi biz bu siyasetin gücünü daha dinamik hale getiriyoruz, neyle? Bu başkanlık sistemiyle. Bu sistemin bize kazandıracakları var. Onun için ben bu yola çıktığımızda arkadaşlarımıza hep şunu söyledim: ‘Biz’ dedim, ‘bir şeyi gerçekleştireceğiz. Bizimki nedir biliyor musunuz’ arkadaşlar dedim; eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu dört sütun üzerinde yükselen bir Türkiye. Ve bunu yükseltirken de ulaşımda, enerjide, tarımda, dış politikada bizim çok ciddi adımlar atmamız lazım. Ve bunları şu anda yaptık mı? Yaptık. Cumhuriyet tarihine bakıyorsunuz, bütün otoyollar, duble yollar vesaire 6100 kilometre. Ama biz buna yaklaşık 20 bin kilometre duble yol, otoyol ilave ettik. Ve şimdi artık iller arasındaki o mesafeler, o gidiş gelişler, kaza riskleri vesaire bütün bunlar bakın ne hale geldi. Bunları sizler de zaten arabalarınızla giderken yaşıyorsunuz, nereden nereye geldik. Bunlar kolay olmadı.

Enerjide, şu anda bakın Türkiye’de hamdolsun enerjinin olmadığı yer yok. Her yere girdik ve giriyoruz ve bir de enerji potansiyelimiz ciddi manada artmış vaziyette. Doğalgazda artık şurada iki tane ilimiz kaldı. 81 vilayetin tamamına artık doğalgaz giriyor, bu nedir? Benim vatandaşımın, halkımın en doğuda, en batıda, en kuzeyde, en güneyde insanca yaşama erdemine kavuşmuş olmasıdır. Yani Ayşe hanım artık gidip de ahırdan veya bodrumdan odun kömür vesaire taşıma zahmetine girmeyecek. Hemen butona basacak sıcak su gelecek veya her taraf ısınacak. Bunlar hakkı değil miydi onların da? Hakkıydı. Ama gelen iktidarlar ne yazık ki bu derdi dert edinmediler, biz bunun dertlisiyiz.

PELİN ÇİFT: Peki, derdiniz olan meseleleri anlatırken tabii önemli de bir vurgu yaptınız. Yani ustalık dönemim diyorsunuz, Türkiye’yi ben tanıyorum diyorsunuz…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Biz tanıyoruz.

PELİN ÇİFT: Ve yapmış olduklarınızın yapacaklarınızın teminatıdır. Şunu sormak istiyorum: Tabii liste mesaisi bitti, yarın beyannameyi açıklayacaksınız. Tabii yarına bırakmak istersiniz, ama biz de bir gazetecilik merakı sormadan edemeyeceğiz, bazı ipuçlarını alabilir miyiz acaba?

FATİH ER: Veya manifestoyla karşılaştırırsanız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi tabii manifesto işin çerçevesini ortaya koyuyor. Şimdi seçim beyannamesi artık detaya giriyor. Şimdi burada tabii bir sunuşum var bir beyannamede. Sunuşumun tabii arkasından da bizler bugüne kadar nasıl geldik, ne yaptık, ne vadettik, neleri yaptık, neleri yapamadık ve bu yeni sistem kendini nasıl anlatacak; bütün bunların hepsini bu beyanname içerisinde göreceğiz. Bir de tabii burada önemli bir şey daha var. Şimdi bizim somut, müşahhas yapacaklarımız neler olacak. Burada önemli bir ipucu vereyim, bunu kimseden duymamışsınızdır, yani diğerlerininkini söylüyorum, o da şu: Biz çevreciyiz ve bugüne kadar biz diktiğimiz ağaçlarla, milyon demiyorum bakın milyarlarca ağaçlarla nam salmış bir iktidarız. Şimdi yeni bir adım daha atacağız, o da şu: Bazı illerimizde “Millet Bahçeleri” kuracağız. Örneğin…

FATİH ER: Konya…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi Konya’da mesela Konya stadı vardı, Konya stadının yerini yeni stat yaptığımız için, o stadın yerine biz orada bir Millet Bahçesi… Aynı şekilde Eskişehir, Eskişehir’in o eski stadının olduğu yere biz şimdi bir Millet Bahçesi kuracağız. Aynı şekilde İstanbul, en büyük müjde bu, belki acele ettim ama, çünkü ruhumdan geldi.

FATİH ER: İhtiyaç işte bu aslında değil mi Sayın Cumhurbaşkanım?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Evet. İnşallah havalimanının olduğu yere biz Millet Bahçesi yapacağız. Atatürk Havalimanı var ya, orası Millet Bahçesi olacak. 29 Ekim’de İstanbul’daki o dünyanın sayılı havalimanını açıyoruz. 29 Ekim’de orası açılacak ama mevcut Atatürk Havalimanında da inşallah orayı da dev bir Millet Bahçesi haline getirmek suretiyle artık şehrin merkezinde istiyoruz ki böyle bir Millet Bahçesi olsun.

FATİH ER: Bu çok büyük bir müjde.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: İngiltere’nin şöyle bahçeleri var, bilmem şuranın şöyle var… “Bizim de var” diyeceğiz. Onun için de burayla ilgili biz şu anda animasyon çalışmaları vesaireler onlar bir taraftan yürüyor ve burayı 29 Ekim’deki açılışla birlikte burada da hemen yoğun bir şekilde çalışmalar başlayacak. Herhalde orası tabii belli bir süre alır oranın o hale dönüşmesi.

Aynı şekilde Ankara’da eski statların şimdi yeni statlara dönüşmesiyle birlikte elimizdeki o büyük alanları buna dönüştüreceğiz.

Yine bunun yanında Gaziantep’te stat yaptık. Eski stadı şimdi bu noktada diyoruz ki bir Millet Bahçesi haline dönüştürelim. Yani birçok şu anda yapılmış olan statları, onların eski statlarını buna dönüştürelim diyoruz. Ve buralar artık yemyeşil halkımızın gidip geleceği yerler olsun. Mesela İstanbul’da yine ilginç olan yerlerden bir tanesi de, Maslak’ta bir alan var, orada yine dev bir alan, orasını da yine buna çevirme, bir dönüşüm yaparak orayı da bir Millet Bahçesine dönüştürelim istiyoruz. Yani halkım bu tür yerlere rahatlıkla gitsin, gelsin. Çocuklarıyla beraber oralarda yesin, içsin, yuvarlansın, bunlara ihtiyaç var. Hep beton beton beton, belediyecilikten de geldik ya, bunlar artık bizim işimiz, bunları da yapacağız.

PELİN ÇİFT: Tabii şehirlerin nefes alması açısından hakikaten önemli.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Herhalde bu müjdeler fena değil.

FATİH ER: Günün en belki de anlamlı haberi oldu Sayın Cumhurbaşkanım.

Ben tekrar seçimlere dönmek istiyorum, ki bir önceki soruda Cumhurbaşkanının Parlamento desteğiyle çok güçlü olması gerektiğini söylediniz, ki son dönemde kamuoyunda AK Parti’nin sizin seçimden Cumhurbaşkanı olarak çıkacağınızdan herhangi bir tereddüt olmadığı yönünde kamuoyunda ciddi bir ikna var. Ancak AK Parti’nin de Parlamentoda çoğunluğu sağlamayabileceği yönünde iddialar var. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunları?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bunlar böyle sağlıklı haberler değil. Biz bir defa şuna inanıyoruz: Allah’ın izniyle halkım bu noktada gerek şahsımda, gerek partimde bize üst düzeyde desteği verecektir. Biz bugüne kadar 2001’den itibaren partimizi kurduk, çalışmalar başladı ve o günden bugüne girdiğimiz her seçim aldık. Halkım hiçbir zaman bizi yalnız koymadı. Burada da halkım Cumhurbaşkanlığı görevini ikinci defa şahsıma verirse, ben inanıyorum ki güçlü bir Parlamentoyla beraber verecektir. Çünkü güçlü bir Parlamento olması demek, güçlü bir Meclis olması demek, bizim Cumhurbaşkanı olarak vereceğimiz hizmetleri çok daha başarılı bir şekilde vermemiz anlamına da gelir.

Onun için de biz ne yaptık? Bir Cumhur İttifakı kurduk. Cumhur İttifakı’nın bir özelliği var. Bu Cumhur İttifakı’nın içeresinde Milliyetçi Hareket Partisi var, Büyük Birlik Partisi var ve beraberce bunu oluşturduk. Aynı zamanda bu ittifak ayrılığa değil, birliğe, beraberliğe davet eden bir yaklaşım tarzıdır ve burada da azami müşterekleri olan anlayışlar biraraya gelmiştir. Siyah-beyaz gibi değil, birbirine çok yakın azami müşterekleri olan, asgari müşterekleri olan değil. Bu da tabii diğerlerinden çok farklı. Burada hem millisin, hem yerlisin, milli ve yerli olan anlayışlar burada bir arada. Başka taktirde zaten uyum olmaz. Ve şu anda da hamdolsun uyumlu bir şekilde sürece doğru çalışmalarımızı başlatıyoruz. Yarın beyanname, hemen arkasından Cumartesi günü ya Allah bismillah Erzurum. Erzurum’la beraber yola şöyle bir Erzurum Kongresi burada bir heyecan meydana getireceğiz.

PELİN ÇİFT: Aklımda bir soru var aslında, sizin hani hedefe kilitlenen ve kendi projeleriniz ve hedefleriniz doğrultusunda ilerleyen birisi olduğunuzu bildiğim için, tam doğru soru mu bilmiyorum ama bu çok dillendirildiği için size soruyorum. Şimdi CHP’nin aday listesiyle ilgili olarak da çokça yorum yapıldı. İnce’nin ekibinin tasfiye edildiği ve özellikle sağ seçmene göz kırpmak için bazı adayların gösterildiği, bazı isimlerin aday olarak konulduğu söylendi. Siz bakabildiniz mi ve bununla ilgili bir değerlendirme yapacak mısınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Pelin Hanım, ben hiç onunla ilgili bir değerlendirme yapmayım, hiç gerek yok. Biz kendi işimize bakalım. Onun için de biz kendi ekibimizle beraber yolumuza inşallah koyulacağız. Onların kendi iç meseleleri onlarla ilgili. El alemin derdi bizi mi gerdi? Ne gerek var, biz işimize bakalım.

FATİH ER: Peki şöyle sorabilir miyim Sayın Cumhurbaşkanım, değerlendirmenizi sormayacağım. Türkiye’de son dönemde herkesin ağzında olan bir şey vardı, kamuoyunda çok fazla konuşuldu, yurt dışında basında konuşuluyor; işte Türkiye kutuplaşıyor… Ama bugün bu tabloya baktığımız zaman, özellikle muhalefetle hiç biraraya gelmeyecek kişilerin biraraya gelmesi, bu sizi şaşırtıyor mu? Bu bir kutuplaşma değil aslında, sanki Recep Tayyip Erdoğan herkesi biraraya çekiyor gibi bir algı oluşturmuyor mu sizde de?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Ne kadar güzel işte, biraraya gelemeyenler eğer bu fakirin sayesinde gelebiliyorsa, demek ki Erdoğan ayrıştırıcı değil, birleştiriciymiş. Bak bunların hepsi şimdi biraraya geliyorlar. Şimdi ne dediler? Dediler ki, işte böyle böyle, işte bağırıp çağıran değil, şu değil, bu değil filan falan. Şimdi buyurun işte, biz de meydandayız, diğerleri de meydanda. Ama görüldüğü gibi arada sırada belki nüktelerimiz olabilir ama biz bunlarla hiçbir zaman uğraşmayacağız. Biz ne yapacağız, nasıl yapacağız, ne kadar zamanda yapacağız, bunların peşinde olacağız. Zaman zaman ne yaptık, bunları da tabii söyleyeceğiz. Çünkü hafıza-ı beşer nisyan ile maluldür. Yani biz yaptıklarımız söylemezsek, ya zaten bunlar bilmiyor mu? Yok, hafıza-ı beşer nisyan ile malul. Unuturlar, onun için anlatacaksın.

Şimdi inanın yüksek hızlı treni sorun bilmezler birçoğu. Niye? Binmemiştir, binmiş olsa belki. Şimdi biz yüksek hızlı trenle, artık yolculuklar başladı ve her geçen gün yeni yeni illeri birbirine bağlıyoruz. Bundan daha güzel yatırımlar, adımlar olabilir mi?

Mesela Şehir Hastaneleri, inanın birçoğu bu Şehir Hastanelerini bilmez, belki Pelin Hanım da bilmiyordur.

PELİN ÇİFT: Ben biliyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Gittin mi?

PELİN ÇİFT: Annemin rahatsızlığından dolayı biliyorum, evet.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Hangisine gittin?

PELİN ÇİFT: Göztepe’dekine.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bitmedi.

PELİN ÇİFT: Niye, olmadı mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: O Şehir Hastanesi değil.

PELİN ÇİFT: Ha Şehir Hastanesi, devlet hastanesiyle karıştırdım. Tamam, doğru doğru…

FATİH ER: İstanbul’da Başakşehir’e yapılıyor dev bir hastane.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: İstanbul’da şimdi dev bir hastane Başakşehir’e yapılıyor. Ondan sonra şimdi yeni ihale, o da Sancaktepe’de olacak ve onun da ihale hazırlıkları filan tamam. Ama burada şimdi bir tane biliyorsunuz Bilkent’in orada, şu anda bitti gibi, var. Bir de Etlik’te yapılan var şu anda. Bunlar yaklaşık 3500 yatak kapasiteli hastaneler ve bu hastanelerin içerisine girdiğiniz zaman, bir taraftan girip bir taraftan evvel Allah çıkıyorsunuz. Öyle sedyeler, şunlar bunlar değil, gayet güzel bir şekilde modern araçlarla hastane koridorlarında taşınıyorsunuz ve bu artık Batının bile erişemediği sağlık sistemi. Mesela Mersin’i açtık muhteşem, Isparta’yı açtık muhteşem, Yozgat’ı açtık muhteşem. Bakın ben yaptıklarımızı söylüyorum ve diğerleri de aynı şekilde şu anda yapılıyor ve hemen hemen her büyükşehre bir tane Şehir Hastanesi yapacağız ve bunlar çekim alanı oluşturacaklar.

Hani “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”… Bir sağlıklı nefese Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’yi feda etmeyi göze alan bir ecdadın torunlarıyız biz ya. Şimdi aynı biz yapacağız ve yapıyoruz ve bunların projeleri de güzel.

Geçen Kayseri’yi açtık muhteşem ve oradaki hastanede tedavi olan o yaşlı amcalar, yaşlı nineler nasıl dua ediyorlar nasıl dua ediyorlar. Ve bunlardan tabii para almıyorsun, bir şey almıyorsun. Niye? İşte güçlü devlet bu ve bu güçlü devletin göstergesi olarak halkından aldığını halkına bu şekilde döndüren bir anlayış. İşte biz bunları hamdolsun yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Sağlık, bu operasyonlar.

Eğitime geliyorsun, eğitimde biz okulları, üniversiteleri evlatlarımızın ayağına götürdük. Düşünün, 75 üniversiteden şu anda yeni açılanlarla beraber artık sayı 200’ün üzerine çıktı, böyle bir noktaya geldik. İsterse kendi vilayetinde herhangi bir üniversiteye gidebilir, isterse farklı vilayetlerde gidebilir, bu imkanı yakaladık. Ve derslik sayısına baktığınız zaman, elhamdülillah Türkiye’nin genelinde derslik adedi ciddi manada arttı, artıyor. Bu da eğitimdeki bizim attığımız adımların nedenli büyük olduğunu gösteriyor.

Biz hatırlayın kitap bulamazdık kitap! Kuyruğa girerdik kırtasiyecide, o kitap yok. Ama şimdi biz ilköğretimde, ortaöğretimde, kitapları sıraların üstüne okullar açılırken koyuyoruz ve okullar açıldığı zaman kitaplar sıranın üstünde.

Benim sınıfımda 75 kişi vardı ama 30’u aşan sınıf yok. Altı var; 25-20-18, buralara kadar iniyor. Bu neyi artırıyor? Kaliteyi artırıyor.

300 bine yakın biz öğretmen aldık ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısını düşürdük, düşürüyoruz. Daha anlatayım mı eğitimle ilgili?

FATİH ER: Bugün Pelin’le hazırlanırken sosyal medyada o kadar çok yoğun bir ilgi oldu ki özellikle bu öğretmen atamalarına ilişkin. Hatta bu soruyu soralım mı, sormayalım mı diye konuştuğumuzda. Siz daha önceki konuşmalarınızda defaatle değindiniz, buna da aslında değinmiş oldunuz. 300 bin öğretmen ataması yaptınız ki bu da ilerleyen dönemde de mutlaka devam edecektir.

Sayın Cumhurbaşkanım, şunu soracağım: Siz yapılanları anlattınız, yapılacaklardan bahsettiniz, aynı zamanda bu seçim kampanyaları devam ederken muhalefetin de vaatleri var…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Tabii yapılacaklar bitmedi, daha çok şey var. Ben şimdi hepsini bu akşam anlatmayayım, yarın seçim beyannamesinde neler yapılacak onları söyleyeceğiz.

FATİH ER:… söyleminiz çok güzeldi, bir tane daha söylerseniz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Kanal İstanbul, maalesef gecikti o, verilmiş sözümüzdü gecikti. Kanal İstanbul muhteşem. Kanal İstanbul’u yaptığımız zaman, bir de Kanal İstanbul’la beraber her iki yanda adeta yeni şehirler kuracağız. İstanbul onlarla da ayrı bir güzel olacak. Sadece yeni havalimanının yakın bir mesafesine yaklaşık 10 bin konutluk bir yer kuruyoruz ki, oranın personelinin gidiş gelişini zora sokmayalım. Orada da zemin artı dört konutlar yapalım ve oradan icabında bisikletiyle, icabında işte otomobiliyle hemen üçüncü havalimanına rahat rahat gitsin gelsin. Şehircilik anlayışı budur, öyle herkesin anlayacağı iş değil bu iş. Öyle kuru kuruya konuşmakla da bu işler olmuyor, icraat icraat.

FATİH ER: Vaatleri soracağım, gerçekçi buluyor musunuz? ÖTV’yi düşüreceğiz, işte asgari ücreti artıracağız, benzin fiyatlarını düşüreceğiz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Benim ayaklarım yere basıyor bak, sağlamdayım. Ayaklar yere basmadan bu iş olmaz. Kaç tane ağaç diktin diye sormak lazım. ÖTV’yi kaldıracaksın; neyi kaldırıyorsun ya? Onun yerine neyi koyacaksın? Böyle saçmalık olur mu? Yani vergisi olmayan bir devlet mi var dünyada, KDV’si olmayan bir devlet mi var? Ha bunu azaltırsın, o ayrı mesele. Ama kaldıracağım dediğim zaman, şu anda tabii sırtında küfe yok, atıyorsun. Bunun yerine koyacağını söyle. Ama benim vatandaşım inan bunlardan iyi bu hesabı biliyor. Böyle bir şey olur mu, olmaz mı. Kaldı ki, onun geçmişindeki o zihniyet böyle bir yapamadı ya, o nasıl yapacak? Onların önündeki o büyükleri CHP’nin o eski temsilcileri, onlar biliyorsunuz karneyle bize ekmek veriyorlardı. Bize sana yağını karnede mühürlerle veriyorlardı, gazyağını mühürlerle veriyorlardı. Kim bu? Eski CHP. Kime yutturacaklar bunu ya? Ben o değilim. İster ol, ister olma, ama sizin cemaziyülevveliniz bu. Şimdi nasıl olsa sırtında küfe yok, kurusıkı at. Önce bir defa ispatı vücut etmeden bu işler olmaz.

PELİN ÇİFT: Mitinglere baktığımız zaman, daha ziyade muhalefetin ikinci tura tüm planlarını bıraktığını görüyoruz. Yani öyle bir planlamaları var, öyle bir vurguda bulunuyorlar. İkinci turdan sonra hani neler olabileceğine birtakım öngörüler ifade ediliyor. Çok az da zaman kaldı. Eminim sizin de anket önünüze geliyordur bazıları kamuoyunda açıklandı, özel anketler de vardır belki. Bizimle bu akşam paylaşabileceğiniz…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Demek ki siz de bazı anketler yapmışsınız.

PELİN ÇİFT: Yok, biz size soruyoruz efendim, sizden öğreneceğiz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Biz biliyorsunuz 14 Ağustos’ta girdiğimiz o seçimde ilk turda bu fakir seçildi. Yüzde 52 küsuratı vardı, karşımda da o zaman 14 parti vardı. Milletim bu evladını 14 Ağustos seçimlerinden tanıyor, biliyor, o günden bugüne de yapılanları biliyor. Ben inanıyorum ki, benim milletim yanıltmadığı için bu evladına yine sahip çıkacaktır. Çünkü bu defa yeni bir sistemle biz geleceğin Türkiye’sini çok daha farklı bir şekilde hem inşa, hem ihya edeceğiz.

PELİN ÇİFT: Sizin elinizde yeni anket var mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Var.

PELİN ÇİFT: Ne diyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Durmak yok, yola devam ediyor.

FATİH ER: Şimdi dış politikaya geçmeden önce Sayın Cumhurbaşkanım, son bir soru daha, özellikle projeler, yapılanlar ve yapılacak olanlarla ilgili sormak istiyorum.

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı, bunun giderilmesi için son dönemde çok yoğun çalışmalar devam ediyor. Hatta dün itibarıyla Hakkari’de yeni kuyular açıldı. Aynı zamanda, milli savunda Türkiye’nin inanılmaz derecede ve Afrin operasyonuyla neleri başarabildiğini gördük. Yeni dönemde bu tür projeler de hız kazanacak mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi Fatih Bey, bir defa zaten bu eserler, artık proje demiyorum, bunlar eser. İşte enerji dediniz, şimdi Hakkari’deki yeni sondaj kuyularının açılması, sadece o değil, o basiti. Şu anda mesela bizim nükleer enerjiyle ilgili Mersin Akkuyu adımı var. Şu anda yoğun bir şekilde Mersin Akkuyu çalışılıyor. Ve bununla birlikte tabii bizim hemen onun arkasından yeni Akkuyu adımlarını atacağız. Ama bir diğer olay, biz şimdi temiz enerjiyi kovalıyoruz. Nedir o? İşte TANAP’la temiz enerji, yenilenebilir enerji, bunun peşindeyiz. Bir diğer adım, aynı şekilde rüzgar enerjisinde çok iyi bir noktadayız ve güzel gelişmeler var. Bir diğer adım, güneş enerjisinde, yani bin megavatlık çok ciddi bir adımı Konya’da attık, başlıyor. Ve bunlar tabii yenilenebilir enerji oldukları için bunlar kirliliği davet etmiyor. Tam aksine tertemiz bir enerji ve orada kirlilik diye bir şey söz konusu değil. Bu da tabii Türkiye’nin geleceğe yönelik gücünü artırıyor.

Şimdi Çin’le bazı görüşmelerimiz var, Japonya’yla olan görüşmelerimiz var. Bunlarla da ikinci, üçüncü paket yine nükleer enerji çalışmalarımız olacak, onlarla görüşmeler devam ediyor. İşte geçenlerde Enerji Bakanımız Berat Bey Çin’deydi, orada görüşmelerini yaptı. O görüşmelerin tabii neticelerini de peyderpey alıyoruz, alacağız. Zaten şu anda bizim devamlılığımızın önemi biraz da buradan geliyor. Çünkü uluslararası bir marjınız var. Uluslararası bu noktadaki bu marj, o güç sizi ne yapmış? Kabullenmiş ve kabullendiği için de sizinle öyle anlaşmalara giriyor ki. Mesela diyor ki, böyle böyle, B2B sistemiyle ben sizinle girerim bu işe. Niye giriyor? İnandığı, güvendiği için giriyor. İnanmadığı, güvenmediği bir ülkeyle bir Rusya böyle bir işe girer mi, bir Çin girer mi, bir Japonya girer mi? Biz bu güveni onlara vermişiz. Biz bu güveni onlara verdiğimiz için, onlar bizimle bu işe giriyor. Yani her şey cebinizdeki parayla olmuyor, karşı tarafa vereceğiniz güvenle de oluyor.

Onun için biz göreve geldiğimizde bir şeyi başardık. Neydi o? Biz bütçeyi çeşitlendirdik, kurusıkı atmaya gerek yok. Biz çeşitlendirdik ve çeşitlendirdiğimiz için de bugünlere başarılı bir şekilde geldik. İşte şimdi diyelim ki 18 Mart Çanakkale Köprüsünü yapıyoruz değil mi? Şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü de yine aynı sistemle yapılıyor. Ve inşallah 2023’e, belki 2022’ye de çekeceğiz onu, orasını da bitireceğiz, orada da Avrupa-Asya’yı birbirine bağlıyoruz.

Bak başlanmamış değil, bunlar başlanmış projeler. Bunları bu şekilde yürütüyoruz. Çünkü biz yapamayacağımızı vaat etmedik, hep yaptıklarımızı konuştuk. Yine aynı şekilde yaptıklarımızı konuşacağız, er veya geç bitireceğiz.

Mesela şimdi Adıyaman’da, unutmadık biz, orada da Nissibi Köprüsünü yaptık, muhteşem bir köprü. Oralara bunların eli, ayağı ulaşamaz ama biz ulaştık. O dev barajın üzerine o köprüyü yaptık. Niye? Biz vatanımızı seviyoruz, ülkemizi seviyoruz, halkımızı seviyoruz. Yani gel İstanbul Boğazı’na yap da Adıyaman’ı unut; bizim kitabımızda böyle bir şey yok. Oraya da gideceksin, oraya da yapacaksın.

Biz bakın bir Van depreminde gecesinde Van’a inen ve orada çatısı olmayan ev neredeyse bırakmadık. 20 bini aşkın konut yaptık biz orada. Neden? Çünkü ben o halkımı açıkta bırakamazdım. Hemen ekibimiz, bakanlarımız, hep beraber yoğun bir çalışma ve gece gündüz demeden arkadaşlarımız hep birlikte oralarda icabında yattılar kalktılar, Kızılay’ı, AFAD’ı, hepsi ve biz bunları başardık. Ama ben bir de ah ah Sakarya depremini, Düzce depremini hatırlıyorum, devlet ortada yoktu be. Ben o zaman cezaevinden yeni çıkmıştım. Şöyle bir gidip dolaşayım oraları dedim, ara da bulasın. Ama şimdi böyle bir şey yok, anında. Simav, anında. Simav’da deprem, biz oradayız ve bambaşka bir Simav var, aklınıza neresi gelirse.

PELİN ÇİFT: Tabii bizim çok başlığımız var, FETÖ’yle mücadele ve dış ilişkiler bağlamında da birçok mevzu var.

Ben şu suikast ihbarı meselesine gelmek istiyorum. Bu suikast ihbarı derken, hani biraz da böyle işin içinde terör örgütleri mi, bu mevzunun arkasında daha büyük organizasyonlar mı düşünmemiz gerekiyor? Ya da siz istihbaratı nereden aldınız, onu da merak ediyoruz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi benim istihbaratım neresidir?

PELİN ÇİFT: MİT, ama dış kaynaklı da…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Tamam işte. Onlar şimdi oralardan da muhatapları var ya, şimdi o muhataplar da tabii onları şey yapıyor. Ama biz bunlara da alışığız, bu ilk aldığımız bir suikast ihbarı değil. Yani bundan önce de yine birçok yerlerle ilgili bu tür ihbarlar hep bize gelmiştir, gelir. Biz de tabii böyle bir ihbar olduğu zaman, aman ihbar geldi, şimdi burayı iptal et, yok. Biz bir defa kader planına inanmışız. Dolayısıyla verdiler, işte gitmesiniz iyi olur filan falan. Dedim yok, biz gideceğiz. Yani Avrupa’nın dört bir yanından binler oraya gelecek, oraya ben gitmezsem olmaz. Bir arkadaş, yok, gitmem lazım. Sağ olsun Cumhurbaşkanıyla da görüşmelerimizi yaptık. Tedbirlerimizi aldık, gittik. Öyle ufak tefek bazı çatlaklar olabilir, o ayrı mesele. Ama muhteşem bir ilgi, alaka, sadece salonun içini konuşmuyorum tabii, salonun dışında. Bosna Hersek o gün bambaşka bir hareket yaşadı. Ve Cumhurbaşkanı Sayın Bakir İzzetbegoviç, bugün otellerimizin tamamı ful dolu dedi. Sarayevo’nun dışındaki otellere de akın etmişler. Gideceğiz, kader, gereği neyse o olacak. Nitekim sağ olsun Sayın Bakir İzzetbegoviç muhteşem bir konuşma yaptı, biz konuşmamızı yaptık. Orada yaklaşık verilen rakamlar 12 bin kişi o salonda vardı. Ve gerek çarşıdan geçerken ilgi alaka, o teveccüh falan, hepsi bir başkaydı. Bunlar tabii hakikaten bizleri duygulandırıyor, gururlandırıyor.

Bilge insan Aliya İzzetbegoviç’in kabrine giderken yine oralardaki o ilgi, alaka -Allah rahmet etsin- bambaşkaydı.

Bütün bunlarla beraber hakikaten güzel bir gün orada geçirdik. Hem bir liderler arası çalışma programını gerçekleştirdik, hem ikili, hem heyetler arası, bunu gerçekleştirmiş olduk. Bir basın toplantısıyla da bu görüşmelerimizin neticesini orada açıkladık. Ve inşallah Bosna Hersek’le de şöyle hedefimiz bu yılsonuna kadar bir 15 rakamına ulaşmak. Çünkü hızla giden bir ilişkiler ağı var. Yani şu anda bir 650 milyon dolarlık bir şey, ama biz bu 650 milyon doları süratle diyoruz ki bir milyar dolara ulaştıralım ve bunu da ulaştıracağız inşallah.

FATİH ER: Peki Sayın Cumhurbaşkanım, Bosna’yla biraz daha dışarı çıkmış olduk. Hemen öncesinde de İngiltere’deydiniz, İngiltere’de de bir dizi temaslarda bulundunuz. Savunma sanayinden tutun da özelikle İngilizlerin son dönemde Ortadoğu yaklaşımları Amerika Birleşik Devletleri’nden ya da bazı Avrupa Birliği ülkelerinden çok daha farklı. Önümüzdeki bu yıl içerisinde üç milyondan fazla İngiliz turistin Türkiye’ye tatile geleceğini biliyoruz, rezervasyonlarını yapmıştırlar. Önümüzdeki dönemde İngiltere’yle çok daha yüksek ilişkiler beklemeli miyiz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Her şeyden önce, burada sen farkında olmadan bana bir hatırlatma yapmış oldun, savunma sanayiiyle alakalı olarak. Tabii İngilizlerle şimdi biz bir ayrı savunma sanayi noktasında ilişki ağını oluşturduk. Fakat biz şimdi savunma sanayiinde çok ciddi bir sıçramadayız. Mesela bizim İtalyanlarla AgustaWestland firmasıyla yapmış olduğumuz şu Atak helikopterleri bizim şu an itibarıyla 30 kadar ürettik ve bu bizim büyük bir açığımızı kapadı. Bunlar gerçekten muhteşem. Yani vurucu gücü çok çok ileri derecede helikopterler. Ve bunların biz üretimini daha da artırma noktasında adımlarımızı atıyoruz. Bunu başardığımız takdirde çok ciddi, yani üçüncü piyasalara, pazarlara satma imkanımız doğacak. Şu anda bunun çalışmalarını yürütüyoruz.

Bunun yanında tabii bir diğer adım, bizim Altay tankları meselesi. Altay tanklarıyla ilgili de çalışmalarımız hızla devam ediyor. Ama tam bir seri üretime henüz girdik diyemem. Onu da hallettiğimiz anda bir defa sıfır Altay tankını… Ama şu anda biz mesela 600 civarında leopar tankları almıştık. Onların artık bakım onarımlarını kendi tesislerimizde, burada yapabiliyoruz.

Bunların yanında tabii en önemlisi ki…

FATİH ER: Bayraktar SİHA’lar…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi ona geleceğim. Bizim şu iç terör olayında bu mücadelede İHA’lar ve SİHA’lar bizim çok büyük işimizi gördü. İHA’larla koordinatlar, F15’lerle de, F16’larla da oraları vuruşlar. Aynı şekilde SİHA’larla zaten o hem görüyor, hem vuruyor, acayip bir şey onlar. Bize İsrail, Amerika bunları vermedi. İsrail bize 10 tane verdi, ondan sonra onların tamir bakımı, bilmem neyi bize can çekiştirdiler. Ama şimdi onların o derdinden kurtulduk. Şimdi her an kendi ülkemizde özel sektör üretiyor ve ihtiyacımız neyse bu ihtiyacımızı da onlar bize süratle yetiştirmeye çalışıyorlar. Bu bakımdan da çok önemli.

Ve bir de tabii, özellikle kendi piyade tüfeklerimizi yaptık. İngiltere’yle TFX, bu noktada bunun anlaşmasını yaptık, savaş uçakları. Şimdi onlarla da bu adımları atıyoruz ve bu konuda da Savunma Sanayi Müsteşarlığımız muhataplarıyla görüşmelerini yapıyor.

Tabii bütün bunlarla beraber yani bir diğer çok çok önemli bir adım, o da şu anda yine İngilizlerle özellikle attıkları bu savunma sanayiindeki adımlarda bizi ortak olarak yanlarına kabullenme olayı, bunu da kabul ediyorlar. Tabii bizim tek onlara şartımız şu: Biz sizlerle bunu yaparız, yaparız ama birilerine bağımlı olursanız bu mümkün değil. Biz birbirimize bağımlı olursak biz bunlarla varız.

Mesela şimdi Rolls-Royce, bu konuda bizde bir özel sektör firmasıyla görüşmeleri, anlaşmaları var. Şimdi biz Rolls-Royce olayında eğer mutabık kalırsak yapacağımız onlarla çok iş var. Güzel görüşmeler arkadaşlarımız yaptılar, temenni ediyorum ki sonu da iyi olacak.

Ve bu konuda hakikaten çeşitlendirme çok iyi geliyor ve bu çeşitlendirmeyle beraber de şu anda işte iç terör mücadelesinde güçlüyüz, aynı şekilde işte kuzey Suriye’deki olaylarda güçlüyüz.

Tabii bir önemli şeyimiz de, artık biz yani zırhlı taşıyıcılarımızı çeşitlendirdik ve yoğun bir üretimimiz var. Yani bir firma üretmiyor, birkaç firma üretiyor. Bunların içerisinde öyle zırhlı taşıyıcılarımız var ki bizim 14-15 kişi alıyor, asker. Ve bunlar eğer gerçekten şöyle kemerlerini falan da bağlamışlarsa, bugüne kadar öyle onlarda pek zayiat olayını yaşamadık.

Bunlar güzel gelişmeler, sonu da iyi olacak.

PELİN ÇİFT: Ben FETÖ’yle mücadele ile alakalı bir soru soracağım, sen…

FATİH ER: Ben şunu söyleyeyim Sayın Cumhurbaşkanımıza: Sosyal medyada şu anda en fazla konuşulan Millet Bahçeleri, herkesin çok hoşuna gitmiş.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Nereden duydun?

FATİH ER: Kulağıma söylüyorlar Sayın Cumhurbaşkanım.

PELİN ÇİFT: Az önce 15 Temmuz darbe girişiminde, tabii orada yerli ve millinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hep beraber tecrübe ettik ve bugün de tahlilini daha net yapabiliyoruz. Oradan ben FETÖ ile mücadeleye geçiş yapacağım.

CHP’nin adayı Muharrem İnce, FETÖ elebaşısının Amerika’dan usulüne uygun istenmediğini iddia etmişti. Buna ilişkin bir değerlendirme yapmak ister misiniz, bir şey söylemek ister misiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bu yani pek girmek istemiyorum, ama bu konuda Sayın Muharrem Bey Adalet Bakanlığına veya Milli İstihbarata bu işin ispatını yapması lazım. Bakın ben şimdi bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak onu davet ediyorum; dürüstsen, samimiysen ya bunu Milli İstihbarata, sana Amerika’dan bunu kim söylemiş veyahut da Adalet Bakanlığına bunu belgesiyle vermen lazım. Bunu vermesi lazım ki Milli İstihbarat’a cevap hakkı doğsun. Bakın ben daha ilerisini söylemiyorum, konuyu biliyorum çünkü. Ama ben kendisini ispata davet ediyorum. Milli İstihbarata bunu açıklasın. Amerika’da hangi yetkili böyle bir konuda bunu aramış da buna böyle bir şey yok, bunlar gazete küpürüdür, şudur budur falan filan demiş? Daha söyleyeyim mi?

FATİH ER– Amerika açılmışken o zaman şunu soralım Sayın Cumhurbaşkanım: Amerika’yla ilişkiler son dönemde gergindi. FETÖ olaylarıyla FETÖ terör örgütünün elebaşısının iadesi, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’deki konuşlanması ve Suriye’de terör örgütüne yardımları ve Türkiye’nin Afrin operasyonları, bundan sonraki süreçte olası Menbiç operasyonu, Amerika ile ilişkiler seçimlerden sonra mı tekrar bunlar gündeme gelir? Ve bir de Fransa çıktı şimdi Menbiç’te, onların askerlerini de görüyoruz, Fransa’yla da gerilir mi ortam?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Yok, Fransa aslında bu ara Sayın Macron benimle bir görüşme talebinde bulundu. Bugün yarın herhalde bir telefon görüşmemiz olacak. Onun için kendilerinden telefonda saat mutabakatını arıyoruz.

Amerika filan da bu tür şeyler zaman zaman hep olur. Ama şimdi herhalde seçim yoğunluğu olduğu için telefon diplomasisi biraz kesilmiş olabilir, ama anında tekrar bazı görüşme yapma imkanları da doğabilir.

FATİH ER: Sayın Dışişleri Bakanımız gidecek önümüzdeki birkaç gün içerisinde.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Gidiyor, 12’sinde.

FATİH ER: Yine bu konular gündeme gelecek Amerika Birleşik Devletleri’nde.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bunlar da gelir tabii.

PELİN ÇİFT: Amerika deyince insanın hemen aklına Kudüs meselesi geliyor. Sayın Cumhurbaşkanının da çok büyük bir derdi, davası olduğunu biliyoruz Kudüs’ün. Amerika çok ciddi bir provokasyona imza attı, yani elçiliğini Kudüs’e taşıyarak ve sonrasında İsrail’in de zaten Gazze’de yaptığı katliamı biliyoruz. Bugün de o kadar çirkin bir fotoğraf var ki, Amerikan Büyükelçisi duruyor, ona bir yardım kuruluşu Büyükelçiye fotoğraf hediye etmiş. Fotoğrafta photoshop var, Mescid-i Aksa’da onun yerine bir Süleyman mabedi dikilmiş. Böyle ikisinin de gülümseyen o fotoğrafla bir karesi, böyle enteresan bir görüntü. Peki, bu işin sonu nereye gidecek, yani İsrail ve Amerika nereye götürecek işi, siz ne öngörüyorsunuz, ne olacak?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şu anda Amerika ile İsrail’in almış olduğu bu karar bir defa kıymeti harbiyesi olmayan bir karardır. Amerika bir defa itibarını tamamen adeta sıfırlamıştır. Nitekim Birleşmiş Milletler’de bizim Yemen’le birlikte attığımız adımda biliyorsunuz yapılan oylama neticesinde o zaman 128 ülke hayır dedi. Dokuz tane adını sanını duymadığım ki ikisi zaten Amerika ile İsrail’di, diğerleri de herhalde kasaba devleti gibi bir şeydi, onlar onların yanında yer aldı. Şimdi bu bir şeyi gösteriyor, demek ki dünyada bunların kabulü yok. Yani benim param var, benim gücüm var, dolayısıyla bu parayla, bu güçle ben sizi sindiririm, dediğimi de size yaptırırım. Yok, arkadaş, yaptıramazsın. İşte yaptıramadın, kimse de seni dinlemedi. Şimdi burada gelmişsin büyükelçiliğini oraya taşımışsın, ne olacak taşısan? Bir defa Filistin’in başkenti Kudüs’tür, bunu artık herkes biliyor. Dolayısıyla burada hiçbir tereddüt söz konusu değil. Ha sen kabul edersin etmezsin hiç önemli değil. Ama gönüllerde Filistin’in başkenti Kudüs’tür. Geleceğini konuşmaya gerek yok, gün ola harman ola.

FATİH ER: Geçtiğimiz günlerde de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul’daki zirvesinde Sayın Cumhurbaşkanım…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Üç günde sağ olsun davetimize icabet ettiler ve büyük bir zirve gerçekleştirdik.

FATİH ER: Ki özellikle hani İslam dünyasında birçok sorunun yaşandığı bir dönemde Türkiye’nin alelacele bir şekilde çok üst düzey, yanlış hatırlamıyorsam dokuz devlet başkanı oradaydı, onlarca dışişleri bakanı oradaydı. Bir dizi kararlar alındı özellikle İsrail’e ambargo uygulanıp uygulanamayacağı konusunda önümüzdeki dönemlerde. Bununla ilgili tekrar toplanılacak ve net kararları olacak mı, ki o gün bir özeleştiri yapmıştınız, hani şimdiye kadarki dönemde hep kınama yapıldı şeklinde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi tabii bunun bundan sonraki süreçte de devamı söz konusu. Yani bu konuda dışişleri bakanlarımızın devamlı olarak üzerine üzerine bunun gidecekler. Fakat bu 30 maddelik bir karar listesi var, bu 30 maddelik karar listesini kabul ettik. Ama bu karar listesinin içerisinde en önemlisi, işgalci İsrail Devletine ve illegal yerleşimlere yönelik ekonomik yaptırımlar uygulanması bunda bulunuyor. Bir diğeri; Kudüs-ü Şerif’in İsrail tarafından ilhakını tanıyan Amerika’nın kararını izleyen ülke, makam, parlamento, şirket ve bireylere ekonomik kısıtlamalar uygulayacağız. Ayrıca, Filistin topraklarındaki yasa dışı İsrail yerleşimlerinde üretilen ürünlerin piyasaya girmesine mani olmak gerekiyor. Biz illegal yerleşimlerin daimi kılınmasında dahli bulunan veya bundan yarar sağlayan birey ve oluşumlara karşı da önlem alacağız. Ekonomik yaptırımlar konusunda hangi somut adımların atılacağı noktasında İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği’ni görevlendirdik. Şu an Genel Sekreterlik liste üzerinde çalışıyor. Genel Sekreterlik uygun tedbirler konusunda tavsiyeler hazırlayacak, biz de üye ülkeler olarak bu tavsiyeleri uygulamaya koyacağız. Özet olarak, alınan kararlarımız bunlar oldu. Hatta hatta çok daha önemlisi, Filistin’de Birleşmiş Milletler’in oraya bir güç yerleştirmesi, bu da çok çok önemli. Tıpkı işte Somali’de olduğu gibi, tıpkı Kosova’da olduğu gibi, bir zamanlar Bosna Hersek’te olduğu gibi burada da böyle bir Birleşmiş Milletler gücünü buluşturması ki biz buna Uluslararası Birleşmiş Milletler Barış Gücü diyoruz, böyle bir barış gücünün orada kurulmasının da çağrısını yaptık.

PELİN ÇİFT: Hem içeride, hem dışarıda çok yapılacak iş var. Tabii terörle mücadeleye ben şimdi sözü getirmek istiyorum. Bu bağlamda hem içeride, hem dışarıda değerlendirilebilecek bir konu diye. Terörle mücadelede gelmiş olduğumuz noktayla ilgili olarak sizden bilgi almak isteriz.

Bir de, seçim güvenliği itibariyle böyle spekülatif söylemlerde bulunanlar da var bu konuyla ilgili. Sizin değerlendirmenizi rica edelim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Şimdi seçimle ilgili olarak İçişleri Bakanlığımız A’dan Z’ye her türlü tedbiri almış vaziyette. Yani bu konuda Yüksek Seçim Kuruluyla koordineli bir çalışmaları da var. Yasal olarak ne yapılması gerekiyor, ne yapılması gerekmiyor hepsi bir defa masada. Tabii şu andan itibaren de bölgede atılacak olan bir emniyet güvenliğe yönelik adımlar var, bir de bunun dışında atılması gerekenler var. Nedir bu? Mesela buralardaki il seçim kurullarındaki müdürler, ilçelerdeki müdürler, bu konularda geçmişte maalesef çok çirkin diyebileceğim personel atamaları vardı. Şimdi onlarla ilgili de gerekli çalışmalar yapılmış durumda. Ve bütün bunlarla beraber bir defa biz o endişeyi bu seçimde yaşamayacağımıza inanıyorum. Bu işin seçim güvenliği noktasındaki en önemli adımı.

Ve bir diğer işin boyutu da, şu anda partiler de kendilerini tedbirlerini almada çok daha rahat hissediyor. Örneğin, diyelim ki biz partimiz olarak bütün sandıklarda hakimiyeti tesis etme noktasında bugüne kadar olandan çok daha güçlü bir konumdayız ve arkadaşlarımıza hep onu söylüyoruz, sandık hakimiyetini tesis edeceksiniz, kuracaksınız. Ve bir diğer şey de; sandık güvenliğinde eskiden bir 100 metre olayı vardı, şimdi bu 100 metre olayı kalktı. Ve oradaki sandık görevlilerinden biri dahi haberdar etse, gelip oraya oradaki güvenlik güçleri hemen müdahale edecek. Bunlar tabii işi rahatlatan şeyler.

Başka bir şey var mıydı?

FATİH ER: Var efendim. Bu arada kulağımıza da sürekli sesleniyorlar, vaktimiz de giderek daralıyor. Madem seçim çalışmalarına dönmüşken şunu sormak istiyorum: Listelerde o profiller hakkında neler söyleyebilirsiniz? Anadolu’da oturan birisi, aaa bizim Mehmet Amca da bak listede diyebileceği profiller var mı?

PELİN ÇİFT: Benim özellikle Kocaeli’ndeki genç arkadaşımız çok dikkatimi çekti. Ne kadar küçücük tatlı bir genç kız var orada.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: 18 yaşında. Ve biz bu konuda da mesela bizim şimdi 126 tane kadın adayımız var ve şu anda yaş ortalaması 44. 57 tane 25 yaş altı var adayımız. 26. Dönemden 167 adayımız var. 8 engelli adayımız var. Ve Kocaeli’nden söylediğimiz adayımızın da doğumu 2000. Ama çok da böyle sevimli. Siyasete böyle bu yaşta girip, bir de 25 yaş altı da 57 tane var, şimdi bu çok önemli bir şey. Biz başladığımız zaman tabii o zaman 30 yaş biliyorsunuz sendromu vardı. Seçilme yaşı o zaman 30’du ama seçme 18’di. Zor olan seçmek değil seçilmek. Pardon, seçmek zor olan, seçilmek kolay. Hatta o zamanlar bir siyasetçi, Taksim Meydanına dört ayaklı koysam seçilir diyordu. Niye? Çünkü atıyor oraya adayı, koyuyor, kim olursa olsun. Kimdir, nedir falan, böyle yok. Ama ben size şu anda bu akşam programı açarken ne anlattım? Alt komisyon, üst komisyon, bütün bunlardan elenerek geçiyor. İşte 7400 civarında bizim aday adayımız vardı, bunlardan elene elene elene sayı 600’e geldi. Bu kadar hassas, oradan geçecek üst komisyona gelecek. Üst komisyonda tekrar bunlar gözden geçirilecek ve bu adımı atacağız.

Şimdi tabii artık seçme ve seçilme yaşı ne oldu? 18 oldu. Bu önemli bir gelişme. Ve bu bir şeyi daha bize kazandırıyor. Yani seçme ve seçilme 18 olunca, bir defa Türkiye’nin Parlamentosunda bir dinamizm hakim kılacak. Bu demek değil ki yani Parlamento 18 yaşındakilerle dolacak veya 25 yaş altıyla dolacak. Hayır, yani o sürece girenler bir defa artık orada çok ciddi bir deneyimi kazanmaya başlayacaklar. Bu seçimde olmaz da bir dahaki seçimde olur. Ama bütün mesele o sürecin içerisine girmek. Zaten bizim gerek Gençlik Kollarımız, gerek Kadın Kollarımız, bunlar çok dinamiktir bizde. Ana Kademe hakeza öyle… İnşallah bundan sonraki süreçte bu bakımdan çok daha farklı, çok daha dinamik ekiplerle yola devam edeceğiz.

PELİN ÇİFT: Tabii, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kaç yaşında fethetti?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: 21.

PELİN ÇİFT: 21 yaşında fethetti.

Peki, özellikle doğu illeri merak ediliyor. Oradaki seçim çalışmaları hani kampanya dahilinde, bize biraz da oraya dair bilgi verebilir misiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: İşte bugün mesela diyelim ki her ne kadar bir sondaj kuyusu açılışı olsa da, bugün Berat Bey Hakkari’ye gitti, oradan Şırnak’a geçti. Yani oralarda bu çalışmalar devam ediyor. Aynı zamanda geçenlerde İçişleri Bakanımız Süleyman Bey bölgedeydi. Aynı şekilde Savunma Bakanımız Nurettin Bey bölgedeydi. Yani biz o bölgelere yabancı değiliz, sürekli dolaşıyoruz. Aynı şekilde diğer milletvekili arkadaşlarımız dolaşıyor ve ben de şimdi Doğu Anadolu’dan, yani Erzurum’dan Cumartesi günü Genel Başkan olarak başlıyorum. Arkadaşlarımızın hepsinin şu anda planlamaları yapıldı. Hepsi Güneydoğu Doğu fark etmez, Doğu Karadeniz, hepsini dolaşacağız. Hallaç pamuğu gibi oraları inşallah atacağız. Biz bugüne kadar hiç oralara yabancı olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

FATİH ER: Sayın Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ediyoruz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bitirdiniz mi?

FATİH ER: Bitiriyoruz ama konuşmak istiyorsanız devam edebiliriz ki ben mesela terörü de sorabilirdim. Yani şu şekilde soracağım ki, seçim sathına girdiğimiz için çok fazla gündem olmuyor. Sürekli haberciler seçimle yatıp kalkıyor, siyasiler o şekilde. Ama bir yandan da terör operasyonları devam ediyor öyle değil mi efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Devam ediyor. İşte Afrin’de biliyorsunuz 4500’ü falan buldu oradaki teröristlerden etkisiz hale getirilenler. Cerablus, o bölgede biliyorsunuz 3 bin DEAŞ’lıyı derdest ettik. Bunları şu anda Mehmet’imiz…

FATİH ER– Kuzey Irak’ta devam ediyor.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Kuzey Irak ayrıca devam ediyor ki oralarda da şu anda 350-400 civarında Kuzey Irak’ta. İçeride yine aynı şekilde teröristlerden etkisiz hale getirilenler şu iki gün içerisinde bir 15-20 kişi var. Bayağı yoğun bir şekilde devam ediyor ve devam edecek. Durmak yok, yola devam.

PELİN ÇİFT: Peki, bize de haydi artık süremizi tamamlıyoruz. Eminim sizin de çok yoğun programınız var ve ekibiniz de böyle itinayla hep gözünüzün içine bakıyor daha da fazla yorulmayın diye biliyorum.

Çok teşekkür ederim böyle bir yoğunlukta bize zaman ayırdığınız için. Sizin son olarak söylemek istediğiniz, vermek istediğiniz bir mesaj varsa onu da alalım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Benim son olarak söylemek istediğim mesaj şudur: Biz 81 milyon milletimizi ayırt etmeksizin seviyoruz. Şu Rabia’yı unutmasınlar: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Milletimizi seviyoruz.

PELİN ÇİFT: Peki, teşekkür ediyoruz efendim.

FATİH ER: Çok teşekkürler efendim.

PELİN ÇİFT: Ve böylelikle sevgili seyirciler, AK Parti Genel Merkezi’nden yapmış olduğumuz özel yayını da tamamlıyoruz. Sizlere iyi geceler diliyoruz.

Ve Ramazan’ın bereketinin tüm seneye yayılmasını diliyoruz ve seçim döneminin de inşallah güzel geçmesini diliyoruz.

Hoşça kalınız.

(Kaynak: Cumhurbaşkanlığı İnternet Sitesi)

Exit mobile version