Allah kısmet ederse ülkemiz 14 gün sonra çok önemli bir karar için sandık başına gidecek.
80 milyonluk Türkiye’de hemen hemen her evde, çarşıda, pazarda konuşulan tartışılan günün tek konusu 16 Nisan Referandumudur.
1923 Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar geçen 94 yıl boyunca, milletimiz 5 kez anayasa ve anayasa değişiklikleri için sandık başına gitti.
6.kez de 16 Nisan 2017 Pazar günü sandık başına gidecek.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasası 1924 anayasasıdır. Bu anayasa için halkoyuna gidilmedi. Yani halkın bizzat kendisinin oy kullandığı bir anayasa değildi.
Anayasal düzenlemelere ilişkin ilk referandum 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin ardından hazırlanan 1961 Anayasası için yapıldı. 9 Temmuz 1961’deki halk oylamasına gidildi.
Bu tarihte Türkiye’de okur- yazar oranı çok düşüktü. Halkın büyük çoğunluğu da zaten köylerde yaşıyordu. Dolayısıyla halkın istek ve incelemesiyle bizzat oy verdiği bir anayasa olmamıştır. Sadece, kendilerine okur – yazar ve aydın diyen, halkı hiç görmeyen bir grubun yani “ Beyaz Türklerin” senaryosu ile hazırlanan ve kabul edilen bir anayasa olmuştur. Millet iradesi bu anayasada tecelli etmemiştir. Sadece ihtilalcilerin dediğinin olduğu bir oylama olmuştur.
İkinci referandum, 1980 askeri müdahalesinin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için 7 Kasım 1982’de yapıldı. Bu anayasa değişikliğinde de silahların gücü millet iradesini yönlendirmiştir. Bu anayasa oylamasında da anayasa metnini okuyup da oy veren hiçbir kimse yoktur. Yani bu anayasa oylamasında da milli irade tecelli etmemiştir.
1961 ve 1982 anayasaları tam kapsamlı anayasalar olduğu için onlar üzerinde özellikle durdum. Bunların haricinde anayasalardaki kısmi değişiklikler için yapılan üç ayrı halk oylaması üzerinde fazla durmadan günümüze gelmek istiyorum.
16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan referandum, yeni ve tam bir anayasa için olmamakla birlikte, getirdiği yenilikler açısından yeni bir anayasa özelliğindeki sistem değişikliğini içerdiği için bu konu üzerinde durmak istiyorum.
16 Nisan 2017 Pazar günü oylanacak anayasa değişikliği; Türk milletinin köylüsüyle, kentlisiyle, çobanıyla, okur – yazarıyla en fazla incelenen, üzerinde konuşulan ve bu nedenle de milli iradenin bugüne kadar en rasyonel olarak en geniş manada tecelli edeceği bir anayasa değişikliği olacaktır.
Her şeyden önce bugün; dağın başındaki çoban kardeşimiz de, evdeki hanımlar da yaşlısı da genci de internetli telefon kullanıyor. Sosyal medyadan Türkiye ve dünya gündemini anlık takip ediyor. Bundan dolayı 16 Nisan referandumunda halkımız kimsenin yönlendirmesine bağlı olmadan bizzat kendi karar ve iradesiyle oy kullanacaktır. Tabiiki bu durum eski “Beyaz Türk!” kalıntılarını çok rahatsız ediyor.
ÜLKE YÖNETME SANATI VE ERDOĞAN
Ülke yönetmek bir sanattır.
Bu sanatın dünyadaki en başarılı uygulayıcılarından biri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Sayın Erdoğan; 15 yıllık siyasi liderliğinde ülke yönetmenin ne denli önemli bir sanat olduğunu hem bize, hem bütün dünyaya gösterdi.
15 Yıl boyunca yaptığı liderlik ortada olan Sayın Cumhurbaşkanımızın hazırlattığı yeni anayasa değişikliği sıradan bir çalışma değildir.
15 Yıl boyunca liderliğini tüm dünyaya ispatlamış olan Sayın Erdoğan’ın hazırlattığı yeni anayasa değişikliği ve buna bağlı olarak ortaya konulan “Cumhurbaşkanlığı Hükmet Sistemi” ile ilgili olarak vatandaşlarımızın yapması gereken, ülke yönetim sanatında lider olan Sayın Erdoğan’a güvenmek ve onu desteklemek ve onun hazırlattığı anayasa paketini hiç başka neden aramadan “EVET” diyerek oylamak ve onaylamaktır.
Bu ülkeyi sevenler; ülke yönetim sanatında kendini ispatlamış olan Sayın Erdoğan’a destek vermelidir. Vefa ve sadakat bunu gerektirir.
Bugüne kadar ülke adına hiçbir şey yapmayanların, liderlik vasfı taşımayanların sizi aldatmasına, kandırmasına izin vermeyin.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a inanın, güvenin.
Kapınıza gelip, size iki çift laf söyleyerek, size milyonlarca liralık senet imzalatan ve sonra da sizi aldatan insanlara inanıp güvenirken, ve “acaba” sorusunu bile sormazken; ülkemizi 15 yıldır yöneten, her icraatı, her konuşması, her davranışı ortada olan, bu vatan, bu bayrak, bu ülke için kaç defa suikast girişimine maruz kalarak diyet ödeyen bir dünya lideri Erdoğan’a inanmamak, güvenmemek ve onun gösterdiği ve hazırlattığı Anayasa değişikliğini onaylamamak kanaatimce bu ülke gerçeklerini bilmemek ve yanlış yapmak olur.
Milli iradenin kaynağı olan basiretli milletimiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a inanmalı ve güvenmeli. Onun 15 yıllık icraatı milletimiz için en önemli dayanaktır. Başka bir dayanak ve delil aramaya gerek yor. Çünkü; O, devleti hepimizden iyi tanır ve daha iyi düşünür. Devlet yönetme sanatını herkesten daha iyi bilir.
Bütün bunlardan sonra yapılacak tek ve en önemli şey; 16 Nisan Pazar günü “Bismillah” deyip, yola çıkmak ve “EVET” mührünü pusulaya basıp, tarih huzurunda da Allah huzurunda da vatan borcunu ödemenin rahatlığını yaşamaktır.
Güzel günler dileğiyle.