VATANDAŞ OLMAK BİLİNCİ

Devlet’e hakiki anlamda vatandaş olmak da, devlet adamı olmak gibi, bir insânî kültür birikimini ve altyapısını gerektirir. Devlet şemsiyesi altında kendine adeta pazar tezgâhı açıp, şahsi menfaatine çalışan sözde kamu personeli ne kadar tehlikeli ise, kendi siyasi fikrinden olmayan yöneticiler var diye, devletine karşı tavırlar içinde olan sözde vatandaşlar da o kadar tehlikelidir. Bu açık […]

Devlet’e hakiki anlamda vatandaş olmak da, devlet adamı olmak gibi, bir insânî kültür birikimini ve altyapısını gerektirir.

Devlet şemsiyesi altında kendine adeta pazar tezgâhı açıp, şahsi menfaatine çalışan sözde kamu personeli ne kadar tehlikeli ise, kendi siyasi fikrinden olmayan yöneticiler var diye, devletine karşı tavırlar içinde olan sözde vatandaşlar da o kadar tehlikelidir.

Bu açık ve nettir..

Elbette partiler değildir burada kastedilen..

Konu iyi anlaşılsın diye söylüyorum, görüntü itibari ile anlaşılan o ki; kimimiz, ne devlet adamlığı ne de vatandaşlık anlamında, o insânî altyapıya tam anlamı ile sahip  olamamakla birlikte, şiddetle  muhtacız.

Bu altyapı olmadan konuşan zât-ı şahaneler! Konuşup kendini açık  etmesin zira beden dili kendilerini ele veriyor..

Vatanı savunmak adına  solcu, sağcı olunmaz.

Samimi olunur…

Ne olur, uyanalım, hayatı  makam ve maddi yarıştan ibaret gören hasta ruhları, yanımızdan uzaklaştıralım..

Samimi olanlar, elbette samimi olmayanları görür..

Sağda da, solda da samimi olan, menfaatinde yüzü kızaran,  bu millet için gayret eden kahraman nice insanlar var, lütfen onlara ulaşalım ve görev almaları adına gayret edelim…

Az da olsalar bize yeter …  

Bir diğer önemli derdimiz ise; bizi, fikir farklılıklarımızı bahane edip, samimi olmayanlarımızla vuruyorlar..

Fikir farklılığı bir perde ve  onun üzerinden kuruyorlar oyunlarını, ucu dışarıda olan bu zındıka komitesi… 

Boş durmuyorlar, diğer dünya devletlerine bakınız,  hepsinin elinden varlıkları bu yolla alınmış, kimine özgürlük getirilmiş!.. kimine demokrasi!.. kimine zenginlik getirilmiş!.. kimine de çağdaşlık!..

Sonuca baktığımızda ise hepsine ayyaşlık getirilmiş zira kinleri pohpohlanarak, birbirlerine düşman kılınarak yahut eğlenceye müptela edilerek çoğu uyuşturulmuş, fakir fukara kılınmış, her şeyi elinden gasp edilmiş…

Aslında bu şer odaklarının asıl niyetlerine baktığımızda, ticaret perdesi ardında acımasız bir sömürü düzeni kurmak ve kendi zengin şirketlerini oraların kalbine yerleştirip oraları sömürmek olduğunu gözlemliyoruz.

Elbet ahirette Allah cezalarını  verecek ancak lütfen alet olmayalım, kendi ülkemizde bunu tam anlamıyla yapamadılarsa da  yine ülkemizin kalbine kendi şirketlerini bir şekilde yerleştirdiler.. 

Tüketim planlamak bu ülkelerin oyunlarını bozmanın, zararlarından kurtulmanın ilk adımıdır.

Tüketimimizi,  öncelik yerli ürünlerimiz ve ülkemize dost ülkelerin ürünleri olacak şekilde planlayalım ve  huzurumuzda gözü olan bu canavarlara fırsat vermemek adına bilincimizi yaygınlaştıralım…

Huzur ile.. 

Exit mobile version