VİRÜSÜN ŞAKASI YOK!

23, 24 ve 25. Dönem AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, “Şu an Türk toplumunun korkması gerektiği bir noktadayız. Bize bir şey olmaz düşüncesini silmeliyiz. Maske birbirimize samimiyet göstergesidir. Bu salgınla mücadelede herkesin birbirinin öğretmeni olmasını istiyorum” dedi. 23, 24 ve 25. Dönem AK Parti Gümüşhane Milletvekili […]

23, 24 ve 25. Dönem AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, “Şu an Türk toplumunun korkması gerektiği bir noktadayız. Bize bir şey olmaz düşüncesini silmeliyiz. Maske birbirimize samimiyet göstergesidir. Bu salgınla mücadelede herkesin birbirinin öğretmeni olmasını istiyorum” dedi.

23, 24 ve 25. Dönem AK Parti Gümüşhane Milletvekili ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, gazetemize yaptığı açıklamada Covid-19’a ilişkin net mesajlar verdi.

İnsanların Korkması Gerekir

Prof. Dr. Kemalettin Aydın, Covid-19’a ilişkin Türk toplumunun korkması gerektiğini bir noktada olduğunu belirterek,  “Korkulacak bir hastalık mı? Evet. İnsanların korkmaları gerekir. Şu an Türk toplumunun korkması gerektiği bir noktadayız. Şu anda Sağlık Bakanlığımız açıklıyor. 100 hasta oranında 2.5’ini kaybediyoruz. Bugün bir Pazar yerine gitseniz ve 10 bin kişi orada olsa ve birinizi öldürmemiz gerekiyor deseniz pazar yeri ayaklanır. Ama 100 kişinin 2.5’i ölüyor diyoruz kimse etkilenmiyor. Bu kadar ciddi bir tablodayız, bu hastalık çok ağır” dedi.

Henüz Hiçbir Şeyi Başarmış Değiliz

Covid-19’u tehlikeli ve ölümcül bir hastalık olarak gördüğünü kaydeden Prof. Dr. Aydın, “Covid-19 sadece insan sağlığı açısından toplumu ve ülkeyi ilgilendirdiği için çok hassasım. Ben bu konuların başladığı ilk haftalarda bu işin bir Milli Güvenlik Meselesi olabilecek kadar ciddi bir iş olduğunu söyleyen ve olaya öyle yaklaşan birisiyim. Bir de maske tak, takmadı, ceza gibi şeylerde bir cümle var, “Kişilerin özgürlüklerini kısıtlayan bireysel haklar” böyle bir şey söz konusu değil. Salgın durumları sadece sizin kendi sağlığınızla ilgili değil; toplumun sağlığı, sosyal hayatımız, eğitim hayatımız ve ekonomik hayatımızı çok etkileyen bir durum. O nedenle yaz döneminde insanların bu işi gevşettiğini, “bana bir şey olmaz” görüşüne büründüğünü ve rakamların yükselmeye geçtiğini ve bu yükselmenin biraz daha devam edeceğini görüyorum ve bunun için de uyarmak istiyorum. Hiçbir şeyi daha başarmış değiliz. Nisan-Mayıs ayında çok iyi sonuçlar elde etmiştik şimdi yine aynı başarıyı gösterme adına şu andan itibaren geç kalmadan Maske-Mesafe-Temizlik kurallarına uymamız gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

Koronavirüsün En İyi Aşısı Hasta Olmamak

Covid-19 ile ilgili hassasiyetinin çok yüksek olduğunu ve 35 yılını enfeksiyon hastalıkları, salgın ve salgın yönetimi konularına verdiğini vurgulayan Prof. Dr. Aydın, “Virüslerin ne kadar zor tedavi edilebilir ve ne kadar zor kontrol edilebilir varlıklar olduğunu bilen birisiyim. Bakteriler ve mantarların kolay tedavi edilebilir, ilacı var ama bunda hiçbir şey yok.  Bireysel sağlık için tavsiyelerde bulunursunuz ama bu durumu, bireysel sağlıktan öteye toplumun tüm gelişmelerini, ülkelerin uluslararası gelişmelerini etkileyebileceği bir Milli Güvenlik Meselesi olarak görüyorum. Sonuçta da görüyoruz ki 250 bin kişiye yakın insanlar virüsten etkilendi. Nisan ayında batılıların nerdeyse şehirleri kapatma olarak nitelendirdi ve kepenk indirdiler. Dolayısıyla üretim ve tüketimde tüm sistem bundan etkilendi. Bu da ülkeleri önemli oranda etkiledi. Ben de ülkesini ve milletini seven, milli damarı güçlü olan birisiyim. Bir hadise olduğu zaman bu benim ülkemi ne kadar etkiler diyerek bu konularda hassas olan birisiyim. O nedenle buradaki hararetim herkes gibi yumuşak cümlelerle olmuyor. Ben tıp tecrübemle önceden başımıza gelecekleri görebiliyorum ve toplumu o şekilde bilgilendiriyorum. Dünyada aşı ve ilaç 2019 Aralık ayında başladı. Yaklaşık 9 ay oldu. Elimizde Maske-Mesafe-Temizlik var. Virüslerde aşının çok zor olduğunu bulursan bile virüsün seni yeni bir yetenekle alt edeceğini biliyoruz. Böyle bir gerçek var. 15 milyondan fazla insan hasta oldu, 750 binden fazla insan öldü. İngiltere’de, Amerika’da, Çin’de, Rusya’da aşı çalışmaları yapıldı fakat bunu da 3-4 ay sonra insanlara uygularız diyebiliyoruz. Bunu uyguladığın zaman 7.5 milyar insana 2 doz yapacağım deseniz ne kadar zamanda yapılabilecek. Şunu biliyoruz, aşıyı bulsanız da aşıyla bu küresel salgını ortadan kaldırma şansınız yok. Çiçek hastalığında bu süre 50 yıl sürdü. Çiçek hastalığı bugün dünyada yok. Ancak 50 yılda başarıldı ve şimdi çiçek hastalığı da yok aşısı da yok. Ama Kızamık aşısını her doğan çocuğumuza aşılıyoruz. O da bir virüs. Kuş gribi dediğimiz aşıları her sene aşılıyoruz. 1918’de İspanya gribi olarak bildiğimiz influenza 100 yıllık bir tıp birikimine rağmen ancak bir sene etki edebilen bir antikor ya da savunma hücresi yapan aşı var elimizde. Böyle olunca koronavirüsün en iyi aşısı hasta olmamak. Bilim diyor ki; aranızda bir metreyi aşkın bir mesafede ve maskeli bir şekilde kalabilirseniz yüzde 95 oranında virüsü birbirinize bulaştırmazsınız. Bu kurallara uyalım” şeklinde konuştu.

Bize Bir Şey Olmaz Düşüncesini Silmeliyiz

Prof. Dr. Aydın, Türklerin bize bir şey olmaz düşüncesini silmesi gerektiğini ve salgınla mücadelede kurallara uymasının büyük önem taşıdığını ifade ederek, “Dünya bize şöyle diyor. Türkler bulaş yollarını yanlış anladı. Dirsekten ve çeneden bulaşmıyor maskeyi neden dirsek ve çeneye takıyor diyorlar. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bize bir şey olmaz düşüncesini silmeliyiz. Toplumda maskeyi bir samimiyet olarak görüp insanlar birbirine karşı çıkartıyor. Kimde virüs olduğunu bilemeyiz. Maske birbirimize samimiyet göstergesidir. “Ben seni korumak için maske takıyorum” bir kere bunu bilmemiz gerekiyor. İkincisi de ben toplumun televizyon ekranlarıyla, bilim insanlarıyla, siyasetçi ve bürokratlarıyla eğitileceğine inanmayanlardanım. Toplum kendi kendini bir iç çekirdekten eğitir. Bu salgınla mücadelede herkesin birbirinin öğretmeni olmasını istiyorum. Manava gittiniz maskesiz, almayın. Dolmuşa ya da taksiye bineceksiniz, maskesizse binmeyin. Lokantaya gittiniz içerde kurallara uyulmamışsa hizmet almayın. Bugünün gerçeğinde bu şekilde davranırsak bu kişi ayakta kalmak zorunda. Bu yüzden kurallara uymak zorunda kalacaktır” diye konuştu.

Tedbirsizlik Kısıtlamaları Geri Getirecektir

Koronavirüse karşı tedbirsizliğin kısıtlamaları geri getirebileceğini anlatan Prof. Dr. Aydın, “Eğer biz bu yaz dönemi tedbirsizliğimizle devam edersek güz döneminde bahar dönemde yaşadığımız kısıtlamaları yaşarız. Eğer biz toplumumuzda yaşlımızı eve tıkmak istemiyorsak, kendimizi eve tıkmak istemiyorsak, eğitim hayatımızın kapanmasını istemiyorsak, mağazalarımızın, dükkanlarımızın, berberlerimizin, pazarlarımızın ve ekonomimizin tümünün kapanmasını istemiyorsak bu topluma karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz lazım. Eğer bunu yerine getirmezsek biz Kasım ayı süreci içerisinde Nisan ayındaki kısıtlamaları yavaş yavaş geri görmeye başlarız” ifadelerini kullandı.

Mücadelede Mülki İdarelere Büyük Görev Düşüyor

Prof. Dr. Aydın, koronavirüs ile mücadelede mülki idarelere büyük görev düştüğüne değinerek açıklamasını şöyle tamamladı:

“Bana göre ülkemizde Nisan-Mayıs aylarındaki başarının altında tüm mülki idarenin başarıyla mücadele etmesi var. Sonra yaz döneminde bir gevşeme meydana geldi ama geçtiğimiz gün 81 ilde bir denetim uygulandı. Özellikle valiler ve kaymakamlar gönülle bu sisteme girerler ve başlarını, kollarını ve tüm vücutlarını bu işin altına koyarlarsa toplumun yönetilmesinde ve salgının önünün kesilmesinde büyük faydaları olur. O nedenle sağlık kadrolarına yürekten teşekkürlerimin yanında başta İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya ve onunla birlikte hareket eden tüm mülki idare ve kamu yönetimine yürekten teşekkür ediyorum.”

KAYNAK: GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ – 10.08.2020

Exit mobile version