Hasan Pir
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, eşyanın, insanın, varlıkların, evrenin Allah (c.c.) tarafından yaratıldığını anlatır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.v.) de hadislerinde Allah’tan başka bir yaratıcı olmadığını buyurur.
Vicdanlı ve insaflı bilim adamları atomlardan, hücrelere, hücrelerden galaksi sitemlerine kadar var olan her şeyin bir tesadüf eseri değil bir şuur eseri, bir ustanın eseri yani Allah’ın eseri olduğunu söylüyorlar. Ama bizim okullarımızda okutulan kitaplar ve müfredatta hâlâ tabiatın yaptığından, sebeplerin yaptığından veya tesadüflerden bahsediliyor.
Rahmetli Turgut Özal’ın Milli Eğitim Bakanlarından Sayın Vehbi Dinçerler’in 1983 – 1985 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı döneminde, yüzlerce bilim adamından oluşan komisyonların verdiği raporlara bağlı olarak Milli Eğitim Müfredatlarındaki “insan maymundan gelmiştir” saçmalığı ve bu saçmalığın ideoljik kaynağı darvin teorisi çürütülmüştü. Bu teoriye karşı yaratılış konusu ders müfredatlarında yerini almıştı. Bu yıllardan sonra Türkiye’de darvinizm daha dikiş tutturamamış ve bir çöp bilgi olarak bir kenara itilmiştir.
“Yaratılış”, her ne kadar 1983’lü yıllarda bir teori olarak müfredatta yerini almışsa da bu yeterli olmamıştır. Kâinatı Bir Allah’ın yarattığı gerçeği okullarımızda bütün derslerin tamamlayıcı bölümü olmak zorundadır. Yaratılış, bir teori değil bir gerçek olarak müfredattaki yerini almak zorundadır.
Çocuk ve gençlerimiz Allah’ı okullarda sadece din kültürü derslerine mahsus bir sınırlama ile öğrenme zorunda bırakılırlarsa, hayat boyu karşılaştıkları yüzlerce bilimsel veri karşısında bocalayıp işin içinden çıkamaz hale geleceklerdir. Allah’ı bilmeyen genç, hayatın gayesini anlayamaz, çözemez, hayatın gayesini anlayamayan genç ise mutluluğu yakalayamaz.
Bu bakımdan “yaratılış okuryazarlığı” bir tamamlayıcı unsur olarak müfredata girmeli ve biyolojisinden, matematiğine, fiziğinden kimyasına kadar bütün derslerde konular yaratılış okuryazarlığı metoduyla tahlil edilmelidir. Örneğin; öğretmen sınıfta iğnenin bir usta tarafından yapıldığını anlatırken, iğnenin hammaddesi demirin de bir yaratıcısının olduğunu söylerse konu daha iyi anlaşılmaz mı? Resim öğretmeni tuvale çizdiği ağacın resmini nasıl çizdiğini öğrencilere anlatırken, çizimin kaynağı olan gerçek ağaçların Allah tarafından yaratıldığını, Allah tarafından boyandığını söylemesi en doğru yol olmaz mı? İşte bütün bunları ancak “yaratılış okuryazarlığı” eğitimi ile halletmek mümkündür.
Buradan şunu söylemek istiyorum. Yaratılış ve din’e basit bir ders mantığı ile bakılmaması gerekir. Öğrencilerimiz, astronomi ve coğrafya dersinde galaksilerin yaratıcısının Allah olduğunu, biyoloji dersinde hücre ve atomun yaratıcısının da, insanı bir damla sudan yaratanın da Allah olduğunu öğrendiğinde o zaman bu öğretiler, o öğrencilerde yeni ufuklar açarak onları hayatı sorgulama noktasına getirecektir. Allah’ın insanı niçin yarattığını, insandan ne istediğini sorgulayacaklardır, araştıracaklardır. Araştırmaları ile Allah’ı bulan ve bilen bir genç İslam’ı, İslam ahlakını öğrenecektir.
Son yıllarda ülkemizin çeşitli üniversitelerinde bilim adamları “Yaratılış kongreleri” düzenliyorlar. Bu kongrelerde sunulan tebliğlerden ciltler dolusu kitaplar yayımlandı.
Yüzlerce bilimsel yaratılış tebliğinden çıkan tek ve net bir sonuç vardır o da şudur: “Kainat da, insan da başıboş değildir. Tesadüfle, kendi kendine veya sebepler eliyle ve tabiatla bir yaratılış olayı mümkün değildir. Yaratılış ancak tek kuvvet ve kudret sahibi Allah’ın varlığı ile mümkündür.”
Bugün ihtiyaç duyulan nokta “yaratılış okuryazarlığıdır”. Allah’ın isimlerinin tecellisi ile var olan mevcudatın bu varoluş serüveninin bilimlerin ışığında yaratılış okuryazarlık mantığı ile anlatılması ve açıklanması gerekir. Bunun için de yaratılış okuryazarlığı eğitimi mutlaka müfredata dâhil edilmelidir.
***
Allah’ın varlık ve birliği başta Kur’an-ı Kerim’de, daha sonra da Peygamberimiz Hz. Muhammed’in hadislerinde çok açık ve net olarak yazılmış, anlatılmıştır.
Yaratılış okuryazarlığı metodunu günümüzdeki Kur’an tefsirlerinden Risale-i Nur eserlerinde de görmekteyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da basılan Risale-i Nur eserlerinde belki de bine yakın yaratılış okuryazarlığı mantığı ve örneği vardır. Varlıkların Mana-yı Harfi metodu ile tahlili bunlardan sadece biridir.
Risale-i Nur; bir çiçek, bir böcek, bir yıldız, bir hava zerresinin nasıl Allah’ı anlattığını ilmi delillerle ispatlamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, yaratılış okuryazarlığı eğitimi veya dersi için ülkemizin yetkin ve yetişmiş bilim adamlarından, üniversitelerden yardım alabilir. Risale-i Nur’daki örneklerden de yararlanılabilir. Önemli olan okullarımızda gençliğimize doğru yaratılış bilgilerinin verilmesidir.
1983’lü yıllarda Sayın Turgut Özal ve Sayın Vehbi Dinçerler’in darvin teorisine karşı aldıkları tavır ve verdikleri mücadele ne kadar önemli ise, bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer’in de yaratılış okuryazarlığı konusunda benzer çalışmaların yapılmasına öncülük edip talimat vermeleri de aynı derece önemlidir. Bu millet; Allah’ın tek yaratıcı olduğu gerçeğini, çocuklarının okullarda fen bilgisi, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, coğrafya, matematik v.b. derslerde de öğrenmesini istiyor.
Güzel günler dileğiyle.