YENİ DERS YILI BAŞLADI
Yazımızın başlığını ne koyalım dedik ve “Yeni ders yılı Başladı” deyimin de karar kılarak bir de eleştiri getirdik. Sizler öz eleştiri diyebilirsiniz.
Edindiğimiz bilgilere göre
yeni ders yılı arzu edilen bir
yeniliği içermiyor. Geçen yıl uygulanan eğitim metotlarıyla tekrar edilecek bir
yöntemle yol alınacak. Başka çare yok.
Yine de “ 2019-2020 Eğitim
–öğretm Yılı öğrencilerimize ve yüce
ulusumuza hayırlı olsun diyerek
,”yenilik “konusunu uzun olmasa da biraz açarak
bir fikir paylaşımında bulunalım.
Yeni ders yılı başladı
dendiği zaman bence her şey yeni olmalı. Yeni bir anlayış, yeni
metodolojiler, öğretimde yeni tekniklerin uygulanması gibi. Bir zamanlar
öğrenci merkezli dendi, şimdilerde öğretmen merkezli deniyor. Bunlar ap açık
ortaya konmalı, uygulanabilirliği
sağlanmalıdır diye mütaala etmekteyim.
Yenilikten kastımız, kimseden almadan tamamen kendi emeğimizin harmanlaması sonucu ortaya çıkacak olan ve bizim benliğimize uyan bir modelden söz etmek
istiyorum. Yoksa ders saatlerini 45 dakikadan 35 dakikaya indirmek teneffüsleri
10 dakikadan 20 dakikaya çıkarmak, ders yükünü azaltmak öğretimde yenilik
anlamı taşımamaktadır…
Teneffüslerden söz etmişken, dilerseniz üzerinde bir iki laf
edelim.. İlk Öğretimde teneffüs önemli bir ihtiyaçtır. Özellikle çocuklar için teneffüs hem hava alma hem de diğer biyolojik ihtiyaçlarını
gidermek için mola anlamına gelmektedir.
Yoksa dersten yorgunluğu atmak için bir ara verme anlamını taşımamaktadır. Siz
bu ara vermeyi 10 dakikadan 20 dakikaya
çıkarırsanız bu yaşlardaki çocukların
oyun tutkusu nedeniyle yorgun argın
derse devam etmeleri noktasında dağılan ilgilerinin toparlaması
zaman alır, hatta bazen de toparlayamazsınız.
Böylece kâr edeceğim derken öğrenci adına zarar etmiş olursunuz.. O halde ne yapmalı? Temennimiz teneffüsler konusunda velilerin ya da öğrencilerin değil , uzmanların görüşü alınarak bir yaptırıma
gidilmesi doğru olanıdır..
Yeni model ya da metodoloji nasıl olmalı?
Çağımızda bilgiye ulaşmada
kitaplar kadar önemli olan online ve
mobil sistemler var. O halde bir yol bulunmalı. Şimdiye kadar, “okulda
ders evde ödev” deniyordu.. Biz isteriz
ki birileri çıksın madem ki, bilgiye ulaşma yolları çoğaldı, kaynak
sıkıntısı yok. Hayır!.. Bundan sonra. ”Evde ders okulda ödev” desin. gibi..
Yani Öğretimde hibrit diyelim. Bir bakıma harmanlama yöntemi.. Kısaca : Uygulanmakta olunan klasik
sistemin yeni teknolojilerle desteklenmesi…
Dün başlayan öğretim yılı sebebiyle okulları ziyaret eden
Valimiz TAŞBİLEK ile belediye başkanı ÇİMEN
Ders başı yapan öğencileri bağırlarına basarak çeşitli hediyelerle
yüzlerini güldürdüklerini velilerle
birlikte gururla izledik.
Alınan tedbirler yeterli, okul fiziki yapıları bakımlı. Öğrenci giysileri şahane. Öğretmenler
donatılı. (velilerden istedikleri liste uzun ama olsun) . İçimden geçen şu: Keşke
bu yenilikler yukarıda değindiğim
öğretmedeki yeni metotlarla da
taçlandırılabilse…
Unutmayalım… Bir ülkenin
kalkınması eğitimde sağlanacak olan tam başarı ile ancak mümkün
olabilmektedir. Eğitimin temel ögesi
“ÖĞRETMEN” olduğuna göre bir toplum ne zaman çocuğunun öğretmenini O’ nun
gözünde yüceltirse, kendisi de saygı duyarsa ve TV programlarında eften-püften
konular değil eğitim konuları tartışılmaya başlarsa, hiç kuşku duymayın ÜLKEMİZ
kalkınmış demektir.. Aksi durumda daha çooooooook beklersiniz…