YENİ DÖNEMDE “PROJE BELEDİYECİLİĞİ”NDEN “DAVRANIŞ BELEDİYECİLİĞİ”NE GEÇİLMELİDİR
HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI
Önümüzdeki dört aylık seçim dönemi çok yoğun geçeceğe benziyor. Hem partilerin, hem adayların hem de seçmenlerin dört ay boyunca gündemlerinin birinci maddesi 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler olacaktır. Evlerde de, mahallelerde de, köy ve şehirlerde de konu seçimler ve seçilecekler olacaktır.
Ülkemizde seçme ve seçilme önemli bir kültürdür. Bu kültürün dünyada başka bir örneği de yoktur. Çünkü “oy namustur” anlayışında olan başka bir millet olduğunu zannetmiyorum.
Her seçim dönemi kendi yenilikleriyle geliyor. Peki; 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan seçimlerin yenilikleri ya da vitrinleri ne olmalıdır?
Bu konuda Türk milletinin geldiği seviyeyi öncelikle irdelemek gerekir.
Türkiye genelinde 81 ilde geçtiğimiz aylarda yapılan bir araştırmada seçmenlerin %90’ı mevcut belediyeler için “Belediye Başkanımız 5 yıl önce söz verdiği projeleri, yolları, meydanları v.s. yapmadı onun için tekrar ona oy vermeyeceğim” demiyor. Ya ne diyor, gerek belediye başkanı bazında, gerekse kurumsal bazda “Bir vatandaş olarak kendisine yapılan davranışlardan şikayet ediyor, kendisine olan ilgisizlikten şikayet ediyor, ayrımcılıktan şikayet ediyor, iş yaptırırken kendisine çıkarılan zorluklardan, hatta kendisinden istenen kanunsuz taleplerden şikayet ediyor, aşağılanmaktan, kurumsal kapalılıktan, şeffaf olunmamasından şikayet ediyor. Yapılacak projelerin yerindelik kararında vatandaşın görüşünün alınmamasından şikâyet ediyor.” Ve bu liste uzayıp gidiyor.
Bu araştırma da gösteriyor ki; Türk seçmeni artık alt yapı, üst yapı, projeler v.s ye göre oy tercihini yapmaktan ziyade, davranışlara göre oy tercihini yapmayı birinci öncelik olarak görmeye başlamış. Çünkü; proje yapmak, alt yapı yapmak, üst yapı yapmak zaten belediyelerin kurumsal görevi. Bu kurumsal ve kanuni görevi yapmak zorundalar. Yapılmazsa görevi ihmalden suç işlemiş olurlar. Ama, davranışlar yumağı böyle değil…
Seçimlere girecek olan tüm partiler ve adaylar gelinen bu noktayı göz ardı etmemelidirler. 31 Mart seçimleri için bilgisayarlarda hazırlanmış allı pullu üç boyutlu projelerle halkın önüne çıkma yerine “DAVRANIŞ BELEDİYECİLİĞİ” nde neler yapacaklarını vatandaşa anlatmalıdırlar. Tek fotoğraflı olmalıdırlar.
Bunun için de ilk yapılacak iş; belediye başkanı iken yeniden aday olanlar; halk nezdinde isimsiz, imzasız bir anket yaptırarak, geçmiş dönemlerini halka sormalı, kendi davranışlarının, kurumsal davranışların, personel davranışlarının nasıl olduğunu sorup, aldıkları cevaplara göre planlama yapmalıdırlar. Kendilerine ve belediyeye olan güven halka sorulmalıdırlar. Bu anketler gelecek dönem için çok önemli veriler olur. Belediye başkanlarının “ortak akıl” uygulamaları halka sorulmalıdır. Alınan cevaplar gelecek dönem için bir yol haritası olur.
İlk kez başkan adayı olanlar da aynı şekilde “davranış olarak nasıl bir başkan istedikleri” ni halka sorabilmelidirler.
Türkiye artık bu önemli çağ atlama moduna gelmiştir. Vatandaş 5 yıl boyunca kendisinin unutulmasını istemiyor. Kendi oyları ile seçilen belediye başkanlarından ve ekibinden bed muamele, ikinci sınıf insan muamelesi görmek istemiyor. Başkan ya da personelinden yalan sözlerle kendisinin kandırılmasını, atlatılmasını istemiyor. Kendisine değer verilmesini istiyor, netlik istiyor, şeffaflık istiyor, şefkat istiyor.
Peki; yeni dönemde belediye başkanları ve belediye personeli eski alışkanlıklarına devam ederse ne olacak. Öncelikle vatandaşın; o başkana, o siyasi partiye, siyasi partinin liderine olan güveni sarsılacak, belki de bitecek. Ve daha da tehlikelisi vatandaş da yalana alışacak. Nasıl mı? Kendisini aldatan başkanı o da, o aldatan başkanın taktiği ile aldatacak “başkanım sen bir tanesin. En büyük başkan sensin. Ben olmasaydım sen kazanamazdım. Oyumu tabiiki sana verdim!..” diyerek aldatan başkanların aldatma taktiğini uygulayacak ve oyunu vermeyecek. Sonuçta millete, vatana yazık olacak…
Dünya lideri bir Türkiye’de, Dünya lideri bir Erdoğan Türkiyesi’nde 31 Mart 2018 seçimleri ile yeni dönemin başlayacağı yerel yönetimlerde proje memnuniyeti değil, vatandaş odaklı davranış memnuniyetinin ortaya çıkacağı, etik değerlerin yerelde zirve yapacağı, milletin devletine güven duygusunun zirve yapacağı bir seçim olmalıdır.
GÜMÜŞHANE’YE GELİNCE
AK Parti’den adaylığı dün açıklanan mevcut Belediye Başkanımız Sayın Ercan Çimen’e ve adaylığı daha önce açıklanan CHP adayı Sayın Bedri Ağaç’a hayırlı olsun diyorum.
Ben bu yazıyı yazarken Gümüşhane merkez ilçe için MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin belediye başkan adayları ile tüm partilerin diğer ilçeler ve beldeler için belediye başkan adayları henüz açıklanmamıştı. Açıklanacak olan MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin merkez ilçe sayın adaylarına ve tüm partilerin sayın diğer ilçeler ve belde adaylarına da şimdiden başarılar diliyorum.
Gümüşhane’de seçim sürecinin ve seçimin Gümüşhanelilere layık davranış olgunluğu içinde geçeceğine inanıyorum.
Gümüşhane’de seçime girecek olan siyasi partilerin tüm ilçe ve belde belediye başkan adaylarının da yukarıda ifade ettiğim Türkiye için yapılan araştırmadan kendileri için gerekli olan mesajı alarak seçim çalışmalarında “DAVRANIŞ BELEDİYECİLİĞİ” ni ön plana çıkaracaklarını tahmin ediyorum.
31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ülkemiz ve ilimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Güzel günler dileğiyle.