YÖNETİCİLERDE GÖRÜLEN OLUMSUZ DAVRANIŞLAR
HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI
Resmi veya özel kurum ve
kuruluşlarda “YÖNETİCİ” unvanı veya sıfatı ile görev yapan kişiler aşağıda
yer alan 55 maddeyi okuyarak kendilerini test etmelidirler.
Atanmış veya seçilmiş kurum,
kuruluş ve şirket yöneticileri bu 55 başlıktan oluşan özelliklerle kendilerini “çek
etmeli” ve varsa noksanlıkları bunları giderici çalışmalar yapmalıdırlar.
Burada sıralanan 55
olumsuz davranış; bir akademik çalışmayla tespit edilen davranışlardır. Bu
durum; 55 olumsuz davranışın tümünün de her yöneticide var olduğu anlamına
gelmez. Bazı yöneticilerde bu davranışların hiçbiri yokken, bazılarında biri,
bazılarında beşi, bazılarında da 20 si bulunabilir…
Önemli olan bu olumsuz
yaklaşımlara bakılarak mükemmel yöneticiliğin nasıl olması gerektiğinin ortaya
çıkmasıdır. Unutulmamalıdır ki kurumlar mükemmel yöneticiler ile ayakta
dururlar.
İŞTE YÖNETİCİLİKTE OLUMSUZ KABUL EDİLEN 55 DAVRANIŞ:
- Bireysel popülariteyi, grup
popülaritesinin önünde tutarlar. - “Ben, ben, yine ben” kavramı ön
plandadır. - “Bilmiyorum, yeterli bilgi sahibi değilim” demeye utanırlar.
- Bilgili
ve yetişmiş astları kendilerine
rakip gördüklerinden kısa zamanda onlardan kurtulmak isterler. - Dokunmayı severler, özellikle
sevdikleri astlarıyla konuşurken ellerini onların omuzuna koymayı severler. - Geleneklere bağlıdırlar, değişime
normalden çok direnç gösterirler. - Sahip
oldukları makamı tüm ailesi ile paylaşırlar, ailedeki herkes kendilerini patron zanneder. - Emir
verdiklerinde; emri yorumlayan ve sorgulayan
astları sevmezler. - İltifatları
ve pohpohlanmayı severler. - Duygusaldırlar,
iyi gördüklerini iyi görürler, kötü gördüklerini de kötü görürler. - Astlara
güvenmezler, detaylarla
uğraşırlar. - Çok iyi
adam kullanırlar. - Yetki devretmeyi güç kaybetmek olarak algılarlar.
- Herhangi
bir katma değer yaratmadığını
bilmelerine rağmen, iş yerinde vakit geçirmeyi severler. - İşteki
problemlerini eve taşırlar. - Sorumluluk
almayı istemezler. - Toplantı
yaparken gündemi muhafaza edemezler, dedikodu
yaparlar. - Astlarından
olan memnuniyetsizliklerini
onların yüzlerine söylemek yerine arkadan
konuşmayı tercih ederler. - Aşağıdan
gelecek olan tekliflere her zaman açık olduklarını ifade etmelerine rağmen, icraatta kapalıdırlar. - İşin
mükemmelliğinden çok, mükemmel gözükmesine
önem verirler. - Kendileri olmadığı zaman işin sekteye
uğramasından büyük memnuniyet duyarlar. - Yerlerine adam yetiştirmeyi sevmezler.
- Kendilerince her şeyi bilirler,
astlarının da her şeyi bilmesini beklerler. - Makam ve terfi beklentileri maddi
beklentilerin ötesinde bir öneme sahiptir. - Stratejik düşünmeyi bilmez, günü
kurtarmaya çalışırlar. - Hiyerarşik ve otoriter yapılara meyyaldirler.
- Statükocu, yeniliğe dirençlidirler.
Değişimi sevmezler, çekinirler, hatta korkarlar. - Kendi
bakış açılarını her zaman önde tutarlar. - Objektif
değil, sübjektif yaklaşımları
ağır basar. - Eleştirilmeyi hiç sevmezler.
- Farklı fikirleri zor kabullenirler.
- Esneklikle,
ilkesizliği birbirine
karıştırırlar. - Uzmanlıktan çok, çevredekilere göre
karar alırlar. - Hazır reçetelere önem verirler.
- Merkeziyetçi ve mevzuatçıdırlar.
- “Dediğimi
yap, yaptığımı yapma” temel
ilkesini sahiptirler. - Kendi
isteklerinin yerine getirilmesinde ısrarcıdırlar. - İletişimden
anladıkları sadece konuşmaktır. Dinlemeyi
bilmezler. - “Benim
düşüncem her zaman doğrudur” prensibine bayılırlar. - Yanlış
anlaşılanın hep kendileri olduğunu söylerler. Karşıdakilerin kendilerini anlamadığını düşünürler. - Çekişmeyi, itişip kakışmayı severler. Tutarlı değildirler.
- İşbirliğine çok açık değildirler.
- Başkalarının
başarısını çekemezler. - Araçlarla, amaçları birbirine
karıştırırlar. - Bilgiyi
saklarlar, paylaşmazlar. - Unvanlarına,
makamlarına güç katmak yerine onun gücünün arkasına saklanırlar. - Unvana,
pozisyona, rütbeye, diplomaya
çok önem verirler. - Hatalara
karşı savunmacı bir yaklaşım
içinde direnç gösterirler. - Tepkiseldirler.
- Bırakın
lider yetiştirmeyi, çevrelerinde
düşünen insan istemezler. - Hatalarda
sorumlu ararlar. Mutlaka birini bulur ve kelleleri uçururlar. - Farklılık ve çeşitliliğe sıcak
bakmazlar. - Her
zaman baş olmayı isterler.
“Benim olsun varsın küçük olsun” temel düsturlarıdır. - Katılımcılık
ve paylaşımcılık yönleri
gelişmemiştir. - “Takım çalışması”
yerine “Takım çatışması” nı tercih ederler.