Zalim ve Katil İsrail Nasıl Bir Topluluk!..

(7 Ekim 2023 Tarihinden beri Gazze’yi ve Filistin topraklarını bombalayan Terörist İsrail Devleti Gazze’de taş taş üstünde bırakmayarak zulmüne ve soykırımına devam ediyor. Rabbimizden niyazımız bu şer topluluğu ve terörist devleti bir an önce parça parça etmesi ve tarihten silmesidir.

Kur’an’da Allah’ın lanetlediği bir kavim olan Yahudiler’in kurduğu İsrail DEVLETİ üzerine 2021 yılında Zafer Dergisi’nde yayımlanan “Kudus’ün Geleceği ve İsrail” adlı yazının bazı bölümlerini sunuyoruz.)

***

Lakabı İsrail olan Yakub Peygamberin oğullarına İsrailoğulları denilmiştir. Bunlar önce Kenan ilinden (Filistin) göçerek Mısır’a yerleştiler. Hz. Yusuf Peygamberden sonra Firavun hanedanlarının zulümleri altında yaşadılar. Zamanla inanç noktasında da bozuldular ve putperest bir topluluk oldular.

İlginçtir ki, Musa (as) onları Firavun’un zulmünden kurtardı, yarılan Kızıldeniz’den geçtiler, çölde Allah’ın pek çok özel nimetlerine mazhar oldular… Fakat o kadar peygamber mucizelerine şâhit oldukları halde yine eski putperestliklerine geri döndüler ve ineğe taptılar. Ayrıca, Musa Peygambere şunları da dediler: “Yâ Mûsâ sen Rabbinle birlikte git savaş biz gelmiyoruz… Bize anlattığın Rabbini görmedikçe sana iman etmeyeceğiz…”

Onların bu sapmışlığını Kur’an-ı Hakîm şöyle bildirir: “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. …Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir!” (Bakara Suresi, 74) 

BİRKAÇ BİN YILLIK HAYALLERİ

Hz. İbrahim Peygamberin, M.Ö. 17. veya 19. asırlarda yaşadığı kabul edilir ve üç büyük dinin peygamberlerinin atasıdır. Hz. İbrahim’e Kenan illeri (Filistin) toprakları vaad edilmiştir (Arz-ı Mev’ud).

İsrailoğulları, “Arz-ı Mev’ud”un sadece kendileri için olduğunu iddia ederler. Siyon, eski ahitte Kudüs ve çevresi için verdikleri isimdir. Siyonizm ise, Doğu Anadolu’yu da dahil ettikleri topraklarda, büyük bir Yahudi devleti kurma hayallerinin adıdır. Bu amaçlarına ulaşmak için her yolun meşru olduğuna inandıkları için her fırsatta fesat çıkarmaktan çekinmezler.

Siyonist Theodor Herzl’in, 1896 yılında Yahudi Devleti diye bir kitap yazması ve sonrasında yaşanan fitneler ve kargaşalar da bu hayalin gerçekleşmesi içindi.

Sultan Abdulhamid Han’dan Filistin’i Osmanlı Devletinin borçları karşılığında istediler. Herzl başaramayınca, Müslümanlara karşı her kötülüğün ya icracısı veya destekçisi olan İngilizler devreye girdi. 

İngilizler, Yahudilerin emellerini gerçekleştirmeleri için 1918’de Filistin topraklarında kontrolü ele geçirdiler. Daha sonra da Amerika İsrail’e destek oldu… Nihai hedefleri ise, Kudüs’te hiç bir Müslümanın kalmamasıdır. İşte geçmişten bugüne yaptıklarının arka planı özetle budur.

YAHUDİLER NEDEN LÂNETLENDİ?

“…Onlar, Allah’ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah’ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmek ve aşırı gitmekte oluşlarıydı.” (Bakara Sûresi, 61)

Zekeriya Peygamberi, içinde bulunduğu ağaçla birlikte keserek şehit ettiler, Yahya Peygamberin ise başını kestiler ve sonuçta “Peygamber Katilleri” sıfatıyla lânetlendiler. Bu lânetli kavim, aynı düşmanlığı sırf kendilerinden gönderilmedi diye, kıyamete kadar tüm insanlığa Allah’ın Elçisi olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) için de yapmış ve bir Yahudi kadının marifetiyle O’nu zehirlemek istemişlerdi.

Ayrıca Peygamber Efendimiz (asm), Ebu Ubeyde’den nakledilen bir hadisinde, Yahudilerin 43 peygamberi öldürdüklerini haber vermiştir.

Bu Peygamber katilleri hakkında, Mâide Sûresinin 64. âyetinde ayrıca şöyle buyuruluyor: “Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.”

HZ. ÖMER KUDÜS’Ü, YAHUDİLERE NEDEN YASAKLADI?

Hicretin 15. yılında Kudüs fethedildi ve Hıristiyanlardan alındı. İslâm’ın bu ikinci mübarek beldesi ve Müslümanların ilk kıblesi olan mukaddes şehrin anahtarlarını Hz. Ömer (ra), Patrik Safranyus’tan teslim aldı. Patrik’le yapılan anlaşmada Hz. Ömer’in koydurduğu dikkat çekici bir madde vardı: “KUDÜS’TE HIRSIZLAR VE YAHUDİLER İKÂMET EDEMEZLER.”

Peki neden? Çünkü Müslümanların İkinci Halifesi, Kudüs ve Filistin’e Yahudinin göz diktiğini üstün ferasetiyle biliyor ve bu mukaddes beldede alevlenebilecek fitne ve fesadı, daha baştan önlemeye çalışıyordu. Nitekim, o tarihten 1300 yıl kadar sonra Filistin’e yerleştirilen işgalci İsrail, bir kanser dokusu gibi o bölgeye yayılıp işgal etti ve Hz. Ömer haklı çıktı.

VE BUGÜN: İSRAİL TERÖR ÖRGÜTÜ

1800’lü yılların başında Osmanlı egemenliğinde olan Filistin topraklarında nüfusun büyük bir bölümü Araplardan oluşuyor ve herkes dinini özgürce yaşıyordu.

İsrail devletini kurmak için ilk adım, 1879’da İsviçre’nin Basel kentinde I. Siyonizm Kongresi’nde atıldı. Gazeteci Theodor Herzl’in üzerinden, Yahudi devleti kurma düşüncesi dünyaya ilan edildi. Ve Filistin’e ilk göçler başladı. 1897’de bölgeye gelmeye başlayan göçmenlerin sayısı 1903’te 25 bine, 1914’de 40 bine ulaştı. Bu arada milyonlarca Filistinli de evlerini terk etmek zorunda kalmıştı…

Osmanlı’nın 1918’de çekilmesiyle bölgedeki oyunda İngilizler devreye girdi. İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Filistin’de bir İsrail devleti kurulması için özel gayret sarf etti. Siyonist örgütler de dünyanın her yerindeki Yahudileri Filistin’e göç etmeye teşvik etti. 1922’de Yahudilerin Filistin’deki nüfus oranı %11 olmuş, sonraki 15 yılda 300 bin Yahudi daha bölgeye gelmişti.

İlginçtir ki, Avrupa’dan Nazi zulmünden kaçan yüzbinlerce Yahudi’nin İsrail’e göç etmesi de Siyonistlerin amacına çok büyük hizmet etmişti. Artık 1947’de Yahudiler nüfusun üçte birini oluşturuyordu. Birleşmiş Milletler’in kurduğu özel bir komite, toprakların Arap ve Yahudiler arasında bölünmesini önerdi. Buna göre toprakların %56’sı Yahudi devletine, %43’ü de Arap devletine verilecekti.

O güne kadar Filistin’i kontrolü altında tutan İngiltere amacına ulaştı ve bölgeyi terk etme niyetini ilan etti. Bundan sonra, silahlı Yahudiler, köy ve kasabalara kanlı baskınlarını artırdılar ve bölgede açık katliamlar yaptılar. 

Sonra Yahudilere açık şekilde destek için ABD devreye girdi. Ve Filistin topraklarına iyice yerleşen Yahudiler, 14 Mayıs 1948’de Tel Aviv’de İsrail devletini ilan ettiler.

Uzun ve çileli zulüm yıllarının ardından 2002’de ikinci intifada başladı. İsrail bunun karşılığında Batı Şeria’yı işgal etti. Filistin kentleri kuşatıldı, kanlı ev baskınları yapıldı. Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in Cenin ve Nablus kentlerinde yaptığı katliamlarla binlerce kişiyi öldürdüğünü ve savaş suçu işlediğini ilan etti.

2009’a gelindiğinde başbakan olan Netanyahu’nun ilk icraatı yeni yerleşim yerleri için inşaatlara başlamak ve Mescid-i Aksa Camii’nin altında arkeolojik kazılara izin vermek oldu.

Bir yandan da İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik zulmü sürüyordu. İsrail, 2014’te 51 gün sürecek kara harekatı başlattı. Saldırılarda 530’u çocuk, 302’si kadın, 2 bin 100’den fazla Filistinli hayatını kaybetti. 10 binden fazla Filistinli de yaralandı.

Filistin’e en büyük darbelerden biri de 2018’de ABD’den geldi. Dönemin Başkanı Trump, tek taraflı olarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı; Tel Aviv’de bulunan ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı aldı. Açılış öncesi İsrail güvenlik güçleri, protesto eden onlarca Filistinli’yi ateş açarak öldürdü. Sonuçta İsrail’in, Müslümanlara uyguladığı şiddet her geçen gün artarak devam etmekte. 

KAYNAK: Zafer Dergisi, “Kudüs’ün Geleceği ve İsrail” başlıklı yazıdan alınmıştır. (Zafer Dergisi. Haziran 2021 534. Sayı)