ZOR COĞRAFYA
Suriye’nin İblid kasabasında yaşanan hadiseler sonrasında meydana gelen kalleş saldırı sonucunda verdiğimiz şehitlerimizi uğurladık. Bütün halkın kanı dondu, nefesimiz kesildi, canımız en hassas noktasından yanıp kül oldu. Neyse ki sonrasında kahraman ordumuzun hainlere gereken dersi vermesiyle bir nebze içimiz soğusa da şehit ailelerinin ve yakınlarının acılarını dindirecek bir kelime bulamıyorum. Tek niyazım Rabbim acılarını hafifletsin, dayanma gücü versin.
Bulunduğumuz Anadolu yarımadasında yaşamamızın bir bedeli var; ve biz bu bedeli bazen çok ağır ödüyoruz. Bedel ödemekten hiçbir Türk evladının geri duracağı kanaatinde değilim ancak necip halkımızın ödediği bedelle kalmaması her olaydan bir ders çıkarılarak yarınların daha dikkatle istihkam edilmesi gerekir.
… Avrupa’nın iki yüzlülüğü kadar,
… ABD’nin en vahşi canavardan daha acımasız olduğu kadar,
… Rusya’nın kendisinden başkasını düşünmeyecek kadar hissiz ve duygusuz olduğu kadar,
… Arap devletlerinin Güçlü devletlere boyun eğip kardeşlerini sattığı kadar;
Benim ülkemdeki; Üniversiteler, Yargı kurumları, Silahlı Kuvvetler, Politikacılar, Dış politika uzmanları, Öğertmenler, öğrenciler, Sivil Toplum Örgütleri top yekün bu bedelin farkına varmalıyız.
Daha uyanık, zinde, eskisinden farklı, daha çalışkan, uykusuz, kendini mesleğine ve ülkesine adamış, korkusuz, gelecek kuşaklara daha az (mümkünde hiç) bedel ödetmenin bilincinde olan bir düşünce tarzı geliştirmek zorundayız.
Binlerce yıllık devlet geleneğimizi, tanzimattan bu yana 150 yıldır kazandığımız cumhuriyet değerlerimizi korumada ve yaşatmada daha dikkat etmek zorundayız. İdeolojileri ülke menfaatlerinin önüne geçirerek; Allah korusun ülkemizin gelecekte bir Suriye bir Ürdün bir Irak olmasına vesile olabilecek her türlü bilim ve hukuk dışı davranışlardan kaçınmalıyız. Hukukun, adaletin, aklın ve alın terinin olmadığı hiçbir eylemin bizi bu zalim devletlerin karşısında güçlü kılamayacağını bilmek zorundayız. Güçlü olamayınca daha çok bedel ödemek, daha çok göz yaşı dökmek zorunda kalacağımızın farkın varmalıyız.
Bu zamanlarda dünya tarihinde çok az görülen hatta son 100 yıldır hiç yaşanmayan bir vakayla karşı karşıyayız. İlk kez ABD ve Rusya arasında Suriye konusunda bir ittifak oluştu. Kendi aralarında anlaşarak Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Türkiye’yi kuşatacak bir terör devleti kurmak ve İsrail’in güvenliğini artırmak konusunda anlaştıkları görülmektedir. İran da bu denklemin içerisinde Şii kuşağını genişletmek için ülkemizin güvenliğini tehlikeye atacak her türlü eyleme göz yummakta ya da bizatihi işin içinde yer almaktadır.. Eğer dünyada iki süper devlet bir konu üzerinde menfaat birliği etrafında anlaşmışlarsa, burada bizim işimizin eskisinde 10 kat daha zor olduğunu düşünmek zorundayız.
Bizim Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmak için başlattığımız “Barış pınarı harekatında” ABD başkan yardımcısın kalkıp ülkemize gelerek harekatın durdurulması konusundaki ısrarı ve sonrasında Rusya’nın teröristlerin bölgeden çıkarılacağını söz vermesi ve sonrasında sözünde durmaması, bu iki devletin PYD-PKK konusunda anlaştıklarının en belirgin göstergesidir. Kendi imkânlarımızla ürettiğimiz Sihaların elimizi ne kadar güçlendirdiğini görüyoruz. Demek ki, her alanda daha çok güçlenmeliyiz. Her alanda yeni baştan birlikte kardeşçe bu toprakları bize vatan yapan aziz şehitlerimizin haklarını ödemeliyiz.
Bizler akıl verme makamında değiliz, bizler gözlemlerimizden daha doğrusu gördüklerimizden oluşan kanaatlerimizi paylaşıyoruz. Yanılma payımız ve yanlışlarımızın mesuliyeti bizde kalmak üzere bütün okurlarımıza güzel yarınlar temenni ederim..