Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Kategoriler
Sosyal Medya

GÜMÜŞHANE KÜLTÜRÜNDE DİŞ HEDİĞİ, SÜNNET VE ASKERLİK

ARAŞTIRMA: SEDA YILMAZ KAYNAK:

ARAŞTIRMA: SEDA YILMAZ

KAYNAK: KÜLTÜR VADİSİ GÜMÜŞHANE DERGİSİ YIL: 1996 SAYI:9

************************************************************************

DİŞ HEDİĞİ

Çocuğun ilk dişi çıktığı ve bunun görüldüğü zaman aile bireyleri, eş dost bunun mutluluğunu yaşamak için bir araya gelir ve halk arasında “hedik” denen bir karışım yapılır ve yenir.

Bunun için buğday haşlanır, istenirse bunun üzerine şeker tozu serpilir ya da içine çemiç, dut (yazın dutların olgunlaşıp dökülmesi sonucu elde edilen kuru dut) katılarak lezzetli bir karışım elde edilir. Hediğin bir kısmı çocuğun başından dökülür, kalan hedik ve kuruyemiş eş dostça yenir.

Çocuğun ilk dişinin çıktığını en önce gören hedik yemeye gelirken çocuğa hediye alır.

Hedik yapılan gün çocuk aile fertlerinin, eş-dostun yanında yere oturtulur. Önüne bazı meslekleri simgeleyen sembolik eşyalar konur. Mesela; Tarak; Berberi, Kuaförü, Bıçak;-Kasabı, Makas; Terziyi, Kağıt Kalem;çocuğun okuyacağını ifade eder.

Çocuk önünde duran bu eşyalardan en önce hangisine elini uzatırsa ilerde o mesleğe sahip olacağı düşünülür, tercihe göre sevinilir.

Böylece çocuk; işin latifesi de olsa meslek seçimi konusunda ilk adımını atmış olur.

Çocuğun ilk olarak saçının kesilmesi de özellik arz eder. Şöyle ki: Çocuk bir yaşına geldiğinde saçı kesilir. Kesilen saç, terazinin bir kefesine konur, öbür kefeye de (varlık durumuna göre) para konur. Kefeler aynı düzeye geldiğinde saçlar alınır ve saklanır. Paralar da yoksullara dağıtılır.

Konuşmak için uygun yaşa gelip de henüz konuşamayan çocuklar köylerde cuma günü ahıra götürülür, İneğin yularına ya da ahırda mengüre (hayvanın bağlandığı yer) bağlanır. “Hayvan isen mele insan isen söyle” denir. Yastığının altına yılan kabuğu ve deve tüyü konur.

Nazardan korunmak için de çocuğun alnına kara sürülür. Nazarı değdiğine inanılan kişinin giyiminden bir parça alınıp yakılır ve çocuğa koklattırılır.

SÜNNET

Erkek çocukları için dinimizin bir gereği olan ve erkekliğe ilk adımın ifadesi olan sünnet merasimi köylerde ve merkezde farklılık arz eder.

Köylerde sünnetçi geldiğinde muhtar, tellalla haber verir. Çocuk yıkanır hazırlanır. Sünnetçi ile birlikte dolaşan köyün imamı ilahi okur. Ayrıca bir tören yapılmaz. Merkezdeyse sünnet düğünleri yaygındır. Sünnet sırasında sünnet olan çocuğun elini ya da kolunu tutan, kucağına alan ve çocuk üzerinde baba hakkı taşıyan kirvenin yeri özeldir ve sorumlulukları fazladır.

Kirve sünnet olan çocuğa eskiden kırmızı lira takardı, bugün de buna eş değerde hediye alır veya altın takar, kirvenin karısı da baklava ya da tatlı yapar ve hediyesiyle gelir çocuğu ziyaret eder.

Sünnet olan çocuğu süslenmiş odası ve yatağı içinde fırfırlı ve gösterişli sünnet elbisesi içinde ziyarete gelen eş-dost da hediye getirir ve ailenin maddi durumu ve seçimine göre tertip edilmiş sünnet törenine katılır. Bu tören evde ya da salonda okutulan mevlit şeklinde olabilir.

Sünnet olmadan evvel de çocuk; yakınları ve arkadaşları ile köylerde atla, merkezde araba ile gezdirilir ve eğlendirilir.

ASKERLİK

Erkek çocuklarının hayatında önemli bir dönemi teşkil eden askerlik hizmeti, anne ve babalar açısından da çocuklarının vatan savunması gibi kutsal bir vazifeye katılması bakımından büyük önem taşır. Halk arasında asker ocağı Peygamber ocağı olarak kabul edilir ve askerlik hizmeti gençlerimiz için büyük bir kutsiyet taşır. Bunun için de gençlerimiz askere giderken bu sorumluluğun farkında olup bilinçli bir şekilde ve coşku içerisinde bu vazifeyi üstlenirler.

Yöremizde askerlik çağına gelmiş gençlerimizi askere gönderme askerler, aileleri ve yakın çevreler tarafından tam bir şenlik havası içinde yaşanılır.

Askere gidecek olan genç gideceği günden kaç gün önce akrabalarıyla eş ve dostuyla vedalaşmaya başlar, vedalaşmaya gittiği kişiler de ona hediyeler verir. Bu hediyeler genelde askere gidene harçlık verme şeklinde olabileceği gibi askerde işine yaraması açısından  çorap, mendil, iç çamaşırı, havlu hediye etme seklinde de olur.

Askere gidecek gence arkadaşları askere gitmeden 1-2 gece önce eğlence tertip ederler. Hep birlikte coşku içinde eğlenilir. Asker evinde büyük bir telaş yaşanır. Hazırlıklar yapılır, yemekler pişirilir. Bu coşku ve telaş gencin askere gideceği gün iyice yoğunluk kazanır.

Gençler ya tek tek ya da toplu olarak askere giderler. Bu askere uğurlama işine halk arasında sevkiyat denir. Sevkiyat günü asker evinde yemek verilir, yakın çevre yedirilir. Daha sonra yöresine göre davul zurna ya da kemençe eşliğinde (Torul ve çevresinde kemençe ile uğurlama yaygındır) oyunlar oynanarak, kalabalık ve coşku içerisinde askerler uğurlanır.

Bu arada gençler arkadaşları tarafından kucaklarına alınıp havaya atılır ve “en büyük asker, bizim asker” tezahüratları etrafı inletir.

Gençler kutsal bir görevi yerine getirmeye gittikleri için mutludurlar. Ama aynı zamanda otobüse binip de arkalarından sallanan elleri ve buğulu gözleri görüp ayrılığın hüznünü de yaşarlar.

Ya geride kalanlar onlar ayrılığın hüznünü çok daha fazla yaşayıp karışık duygular içinde olan insanlardır. Evladından ayrılan ana-baba, eşinden ayrılan yar ve babasından ayrılan çocuk artık hepsi büyük bir sabırla tezkere gününü saymaya başlarlar. Herhalde geride kalanlar için de en fazla yükü analar taşır. Kolay mı dokuz ay karnında taşı, canından can kat, dünyaya getir, bin türlü emekle büyüt ve kutsal bir görev olmakla beraber o kadar da tehlikeli bir göreve, askere gönder. Bu işin içinde gidip de gelmemek de var. Bir tarafta sevinç ve gurur, öbür tarafta da hüzün.

Anaların bu karışık duygularını bence yöremizdeki şu deyim çok güzel ifade eder:

“Oğlan ettim yorgan kabardı

Büyüttüm yürek kabardı.”

Ama, analar bunca hüzün dolu duygularına rağmen, oğullarının bu kutsal görevi başarı ile tamamlayıp dönecekleri günü düşünüp mutlu olurlar.

Askere giden gençler askerlik hizmeti bitip döndüklerinde, askere giderken kendilerine hediye veren yakınlarına ve eş-dosta kına ve çerez getirir.

Böylece hayatında bir dönüm noktası teşkil eden ve geride acı-tatlı bir sürü anı bırakan bu dönemi başarıyla geçirmenin mutluluğunu yakınlarıyla paylaşır.