Gümüşhane’nin yetiştirdiği âlimlerden Mehmet Devran Hoca’nın hayatını kaleme alan ve “Gümüşhaneli Mehmet Devran Hoca Efendi” adlı kitabı yayımlayan Prof. Dr. Yusuf Devran, Babası Mehmet Devran Hoca’nın cami kürsülerinde yaptığı sohbet ve vaaz notlarının orijinal hallerini de kitap haline getirdi.


“Gümüşhaneli Mehmet Devran Hoca Efendi’nin Vaaz Notları” adli iki ciltlik kitapta (toplam 789 sayfa) Mehmet Devran Hoca’nın vaazlarını ve sohbetlerini toplayan oğlu Prof.Dr. Yusuf Devran, kitabın önsözünde şunları söyledi:


“Bu kitap, ömrünü talebe yetiştirmeye ve irşat hizmetlerine vakfeden Mehmet Devran Hoca Efendi’nin cami kürsülerinde yaptığı bazı sohbetleri öncesinde, not ettiği ayet ve hadisleri ihtiva etmektedir.
Kitap, hem elle yazılan ayet ve hadisleri içermesi hem de sohbet sırasında hangi konularda, hangi ayet ve hadislere değinildiğini göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu kitap, özellikle cami kürsülerinde vaaz eden, belli seviyede Kur’an ve hadis bilgisine sahip insanlar için faydalı olabilir. Onlara, sohbetlerinde ana tema olarak seçtiği konularda hangi ayet ve hadisleri gündemine alabileceği noktasında yol gösterebilir.
Mehmet Devran Hoca Efendi’nin Vaaz Notları iki kitaptan oluşmaktadır. Birinci kitap iman, akaid ve ibadet konularını kapsamaktadır. Bu bağlamda kitapta iman, ihlâs, vefa, ilmin fazileti, Allah sevgisi, helâl, haram, faiz, Kur’an-ı Kerim’i okumanın fazileti, Hazreti Muhammed’in hayatı, namaz, zekât, hac, cennet, cehennem, sahabenin hayatı, mezhepler, tasavvuf, dua, sabır, temizlik, tövbe, istiğfar, cihat, şehadet, ramazan, mukaddes geceler, kurban…vb. konular yer almaktadır.
İkinci kitap ise ahlâk ve beşerî münasebetler ana başlığı altında hak ve sorumluluklar, kul hakkı, ana-baba hakkı, kadın hakları, komşu hakları, miras, kibir ve tevazu, gıybet, helâl ve haramlar, ahlâk, edep, selâmlaşma, boşanma, alışveriş, aile hayatı, cezalar, fitne…gibi konuları içermektedir.
Bu iki kitap, Hoca Efendi’nin Arapça lisanına hakimiyetini, Kur’an ve hadis literatürüne vukufiyetini açıkça göstermektedir. Bu ilmî müktesebatın arka planında ciddi bir eğitim süreci, yıllara dayanan okuma ve irşat faaliyetleri yer almaktadır. Şöyle ki, 1937 yılında Gümüşhane’nin Arzular köyünde doğan Mehmet Devran Hoca Efendi, 8-9 yaşlarında hafızlığını tamamladı. 1954 yılında medrese tahsili yapmak üzere İstanbul’a gitti. Fatih Üçbaş ve İsmailağa Medreselerinde dört yıl eğitim gördü ve dönemin büyük alimlerinden Kur’an, Arapça ve tefsir gibi temel dini dersler aldı. Ayrıca Kesikbacak İsmail Efendi’den tashih-i huruf eğitimi aldı. Ardından, Kayseri’ye geçerek Müderris Kavgacı Osman Efendi’nin talebesi oldu. 1960-1962 yılları arasında Of’ta, Dersiam Hacı Dursun Efendi’nin medresesine kaydoldu ve ileri düzeyde hadis, fıkıh, tefsir, akaid, meani ve mantık gibi dersler okudu. 1968 yılında ise Mehmet Aşıkkutlu Hoca Efendi’nin aşere kursuna katılarak ilmi kırâat eğitimi aldı. Okuma ve öğrenme faaliyetlerini hayatı boyunca planlı ve disiplinli bir şekilde devam ettirdi.
Mehmet Devran Hoca Efendi 1962 yılında Gümüşhane’nin Arzular köyünde yatılı Kur’an kursu açarak talebe yetiştirmeye başladı. Ayrıca farklı mekânlarda uzun süre hadis, fıkıh ve tefsir dersleri verdi.
1963 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açtığı vaizlik imtihanını kazanan Hoca Efendi, Kur’an kursu öğreticiliğinin yanı sıra elli yılı aşkın bir süre, başta Kemaliye Camii olmak üzere değişik mekânlarda vaaz etti. Hoca Efendi, vaizliğe başlama sürecini şöyle anlatmaktadır:
‘‘Aslında Gümüşhane’de, başta Kemaliye Camii olmak üzere, birçok camide yaptığım vaazların geçmişi 1960’lı yıllara dayanır. Şöyle ki, 1963 yılında Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığının açtığı vaizlik imtihanına girdim. Komisyonda Hamdi Kasapoğlu, Ahmet Serdaroğlu ve ismini hatırlayamadığım bir üçüncü kişi daha vardı. İlk olarak bir sayfa Arapça ibare okuttular ardından yazılıya aldılar. İmtihanı kazanarak vaizlik belgesi aldım. O nedenle de Kur’an kursundaki görevime ilâveten vaaz da yapıyordum. Her grup, her kesim bizi severdi. Hatta şehirde ilk kürsüye çıkışımı unutmam. İstanbul’da okuduğum yıllardı, zannediyorum 16-17 yaşlarındaydım. Gümüşhane’ye gezmeye gelmiştim. Tanıyanlar dediler ki “Camide vaaz etmek ister misin?” O zamanın müftüsü Ragıp İmamoğlu vardı, Trabzonlu. Ona gittim ve izin istedim. Müftü Bey’in önünde bir Dürer kitabı vardı. Şöyle bir sayfa okuttu. Bir şey söylemedi. Kaşları da biraz çatıktı, yapısı öyleydi. Hemen bir pusula çıkarttı, yazdı, elime verdi. “Götür bunu, caminin imamına” dedi. Caminin imamı o zaman, Bağlarbaşı’nda ikamet eden Hakkı Hafız Hoca’ydı. Ta oradan gelir, Kemaliye’de namaz kıldırırdı. Pusulayı götürüp ona verdim. Dedi ki, “Bana söylesen yeterdi.” Yani o kadar güçlü, sözü geçen bir hocaydı, hatırı sayılırdı. İşte Kemaliye’de ilk vaaz etmem o tarihti. Ondan sonra, köyde talebe okuturken şehre geldiğimde, müftüler de izin verirdi, kürsüye çıkar vaaz ederdim. Gümüşhane’nin semt pazarı salı günü olduğu için cami cemaati o gün çok kalabalık olurdu. Dolayısıyla zaman zaman salı ve cuma günleri de vaaz ederdim.’’
***
Cemaatin yoğun ilgisini çeken ve bölgede oldukça ses getiren bu vaazlara dair, bazı kanaatleri burada paylaşmak istiyorum:
Talip Akbal: Haseki Dinî Yüksek İhtisas Merkezi Eğitim Görevlisi
‘‘Hocam yıllarca merkez Kemaliye Camii’nde vaaz etti. Sohbetlerinde halkın seviyesine iniyordu. Bu önemli bir meseledir. Yani çıkarsınız kürsüye, çok ilmî meseleler konuşursunuz, ya üç kişi anlar veya beş kişi. Hocamız halk gibi konuşuyordu, halkın anlayacağı tarzda konuşuyordu ve gelmiş geçmiş bütün müftülerle, idarecilerle de gayet iyi ilişkileri vardı.’’
Ömer Ece: Emekli Müftü
‘‘Hocam bir taraftan talebe yetiştirirken diğer taraftan da cemiyet hizmetine devam ediyordu. Kendileri yıllarca camilerde vaaz etmiştir. Öğrenciliğimizde o vaazları doya doya dinliyorduk ve istifade ediyorduk. Sonraları da merkez Kemaliye Camii’nde vaazlarına devam etti. Ben yurtdışında bulunduğumdan, memlekete gittiğimde onun sohbetlerini dinliyordum. Hocam hâlâ bir cemiyete rastlarsa orada konuşur, oradakiler de onu dikkatle dinleyerek istifade ederler. Hocam genç yaşlı demeden, kimseyi incitmeden hâlâ irşat etmeye devam ediyor.’’
Kasım Yeşil: Emekli Öğretmen
‘‘Hoca Efendi köyün camisinin kürsüsünde 1962 yılından beri vaaz ederdi. O zaman bütün köylerde cuma namazı kılınmazdı. Çünkü her köyde imam kadrosu yoktu. Civardaki Kabaköy, Harmancık ve Yeniyol gibi köylerden vatandaşlar Arzular’a gelir cuma namazı kılarlardı. Hoca Efendi camide vaaz ettiği için bu kişiler zevkle onu dinlerlerdi. Ancak Hoca Efendi zamanla artık köye sığmamaya başladı. Bu nedenle müftülük, Gümüşhane’nin merkezinde vaaz etmesini sağladı ve ondan yararlandı. Bu vaazlar uzun süre devam etti. Hatta Hoca Efendi il genel meclisi üyesi seçildiği dönemde de vaazlarını sürdürdü. Öyle oldu ki Mehmet Hoca’nın adı Gümüşhane’nin en ücra köşesinde bile duyulur oldu. Tabi Devran Hoca işin ehli olunca bu vaazlar toplum tarafından çok rağbet gördü. Bu nedenle müftüler onun vaazlarından uzun süre yararlandı. Hoca Efendi çok büyük bir nüfuza sahip olduğu için vaazları da etkili oluyordu. Onun, vaazlarını yaparken bir gayesi vardı. Allah’ın hükümlerinin hayata hâkim olması için elinden gelen gayreti gösteriyordu ve bunda da çok başarılı oldu. Hoca İman, Akaid ve İbadet 9 Efendi’nin hafız olması ve ilmi müktesebatının güçlü olması vaazlarının muhtevasını, kalitesini ve gücünü artırmıştır. Vaazlarında afaki şeyler konuşmazdı. Toplumun hep içerisinde olduğu için onların müşküllerini biliyordu. Bu nedenle de o müşküllere çözüm üretecek açıklamalar yapıyordu. Dolayısıyla vatandaş da ilgiyle dinleyip alması gerekeni alabiliyordu. Vatandaşlar, ihtiyacı olduğu için adeta koşarak gelip onun vaazlarını dinlerdi. Bizler onun öğrencisiyiz, o kadar onu dinlememize rağmen yine dinlemek için yoğun çaba sarf ederdik’’
Süleyman Aktaş: Gümüşhane Eski Müftüsü
‘‘Kendisi zaman zaman bana ‘Ben artık vaaz etmeyeyim’ dediyse de kabul etmedim. ’Senin ilmine bu toplumun ihtiyacı var. Vaazına devam et. Yalnız ezandan sonra sohbetinizi noktalayınız’ dedim. O da beni kırmadı. Vaazları çok etkili oluyordu.’’
İlhami Kemaloğlu: Gümüşhane Eski Müftüsü
‘‘Hoca Efendi kendisini çok iyi yetiştirdi. Gerçekten iyi bir donanıma, iyi bir ilme sahip. Bölgeye çok hizmeti olan, sözü dinlenilen ve itibar edilen bir âlimdir.’’
Uğur Gür: Gümüşhane İl Emniyet Eski Müdürü
‘‘Gerek vakit namazlarında gerekse diğer zamanlarda görev bitimi Kov Camii’nin altında Mehmet Devran Hocamız eline yüce kitabımız Hz. Kur’an-ı Kerim’i alır, dinî yönden bizlere ders verir ve dinî sohbetler yapardı. Mehmet Devran Hocama sualler sorar, suallerimizin cevabını en ince ayrıntısına kadar alır, dinî bilgilerimizi tazeler ve artırırdık.’’
Cemal Karabulut: İmam-Hatip Lisesi Eski Müdürü
‘‘Mehmet Hoca Arapçası mükemmel, fıkıh bilgisi mükemmel bir âlimdir. Kendisi görevde olduğu yıllarda ve emekli olduktan sonra uzun süre camilerde vaizlik görevini hep devam ettirdi. Çünkü herkes onun kişiliğini, ilmi yönünü bilirdi. Onu dinleyen cemaat usanmadan, bıkmadan zevkle dinlerdi. Bizler de imam hatip lisesinde görev yaptığımız sürelerde camilerde konuşmalar yapardık. Şahsi gözlemim ve kanaatim şu olmuştur: Cami cemaati vaizden, kürsüyü her yönüyle doldurmasını ister. Bir ayeti kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: ‘’Yapmadıklarınızı niçin söylersiniz?’’ Bunun anlamı kürsüde vaaz verirken eğer vaizin kendisi söylediklerini yapmıyorsa o zaman onun sözleri cemaate etkili olmaz. Mehmet Hoca konuştuğu kürsüyü dolduran, sözüyle fiiliyatı birbiriyle örtüşen bir Hoca Efendi’dir. Bu nedenle camide vaaz ettiği kişilere tesiri fazla olurdu. İnsanlar da onu sükûnetle ve zevkle dinlerdi.’’
Salih Olgun: İmam-Hatip Lisesi Eski Müdür Yardımcısı
‘‘Mehmet Devran Hocamız bulunduğu her mekân ve konumda İslam’ı en iyi şekilde temsil etmiştir ve de etmektedir. Bu itibarla da saygın bir şahsiyete sahiptir ve de toplumun ekseriyeti kendisine hürmet eder. Hocamız toplumun irşat edilmesi noktasında da yararlı hizmetler yapmaktadır. Toplum arasında çıkan problemlerde de bilge kişidir, ehli vukuftur, kendisine başvurulan ve sözü dinlenilen bir kimsedir. Mehmet Devran Hocamızın müdahil olduğu her ihtilâf mutlaka hayırla sonuçlanır. Bizler hocamızın maneviyatını, ihlâsını takdir eder ve de hürmet duyarız. Cenazelerde veya değişik durumlarda, onun bulunduğu yerde söz, mutlaka ona aittir.’’
Yusuf Sadık: Milli Eğitim Eski Müdürü
‘‘Şehir eşrafından bir büyüğümüzün vefatı nedeniyle Pirahmet köyündeki defninden sonra yaptığı dua ile Mehmet Hocamı yeniden tanıma fırsatı buldum. Mehmet Hocam orada irticalen yaklaşık 45 dakikalık bir konuşma yaptı. Bu kadar uzun süren bir konuşmada tekrar ettiği bir cümleye hemen hemen hiç rastlayamadım. Hep yeni cümlelerle, yeni bilgilerle hem dünyevi hem de uhrevi hayata dair meselelere yönelik mesaj veriyordu. O günden sonra, 30 yılı aşkın bir süredir Mehmet Devran Hocam hep gözümde büyüyen bir ilim adamı olarak zihnimde yer etmiştir.’’
Turan Tuğlu: Kuşakkaya Gazetesi Yazarı ve Eski Sahibi
“Mehmet Devran’ın vaazlarını ben de çok dinledim. Hakikaten ele aldığı meseleyi herkesin anlayabileceği şekilde anlatabilmektedir. O, Ömer Nasuhi Bilmen gibi, meseleleri ikna yöntemini kullanarak anlatmaktadır.’’
Hasan Pir: Gümüşhane İl Özel İdaresi Eski Genel Sekreteri
“Şunu ifade edeyim, Hocamızın Merkez Kemaliye Camii’nde yaptığı vaazların mahiyeti çok önemlidir. Kemaliye Camii’nde, her fikirden insana, her siyasi görüşten insana hep ders vermiş, hiçbir zaman dinleyenler, ‘Hoca bizim görüşümüzde değil. Onun için onu dinlemeyelim’ gibi bir şeye kapılmamışlardır. Niye? Çünkü hocanın bütün meselesi insanlara doğruyu anlatmak, doğruyu göstermekti. Bu bakımdan, Devran Hocamız hakikaten Gümüşhane için büyük zenginliktir. Allah uzun ömürler versin.’’
Hafız Fehmi Atay:
‘‘Salı günleri Gümüşhane’nin pazarı kurulur, o günler Mehmet Hocam Gümüşhane’ye gelir hem kursun ihtiyaçlarını temin ederdi hem de salı günü kalabalık olduğu için Merkez Kemaliye Camii’nde sohbet ederdi. O sohbetinden ötürü, herkes onu çok iyi bilirdi, Mehmet Hoca geldi, bugün Mehmet Hoca’nın sohbeti var diye konuşulurdu. Salı günleri adeta cuma cemaati gibi Kemaliye Camii çok kalabalık olur ve esnaf da Hoca Efendi’nin sohbetlerini kaçırmazdı.’’
Enver Atalay: Emekli Öğretmen
‘‘Mehmet Devran Hoca gençliğinde camilerde çok güzel, etkili vaazlar yapardı. Hitabeti fevkaladeydi ve etkili konuşmalar yapıyordu. Kur’an-ı Kerim’e ve hadis literatürüne son derece hakimdir. Nerede hangi ayet ve hadisin okunacağını çok iyi bilir ve adeta taşı gediğine koyardı. Çünkü kuvvetli bir hafızdır. Bu vaazlardan cemaat de çok keyif alırdı. Halk kendi arasında bu vaazlardan hep söz eder konuşurdu. Ben de bu yöndeki memnuniyet ifadelerine çok şahit oldum.’’
Adem Aslan: Öğretmen
‘‘Mehmet Devran Hoca’nın diğer bir özelliği de Kemaliye ve diğer camilerde faydalı vaazlar yapmasıdır. Hoca kürsüde çok ateşli, dinamik ve enerjiktir. Öyle ki kimi zaman el ve parmaklarını ustaca kullanır, kürsüye de vurabilirdi. Hoca vaazlarında yaşadığı deneyimleri anlatır, İslâmiyet noktasındaki hassasiyetlerini açıkça ifade ederdi. Olumsuzluklar varsa onlara verdiği tepkiyi o anki üslûbundan rahatlıkla anlarsınız. Hatta biz sürekli yakınında olduğumuz için ifade etmediklerini ve niyetini, söylemlerinden anlardık. Kemaliye’ye girdiğimizde sanki Devran Hoca orada vaaz ediyor diye düşünürdük. Çünkü orada uzun süre kürsüde vaaz etmişti. Hoca öyle ki hazırlık yapmadan alanıyla ilgili hemen her konuda konuşabilirdi. Kuvvetli bir hafız olması, dinî literatüre vukufiyeti ve uzun yıllara dayanan vaaz tecrübesi ona böyle bir avantaj sağlıyordu.’’
Salih Tanış: Kur’an Kursu Öğreticisi
‘‘Hocamız Merkez Kemaliye Camii’nde veya köyümüzde yapmış olduğu vaaz ve nasihatlerle, cenaze ortamlarındaki o teskin edici tavırlarıyla bizim çevrenin hem maddî hem manevî bir mimari olarak yıllarca hizmet verdi.’’
Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu kitabın hazırlanmasında desteğini esirgemeyen arkadaşlarım Mustafa Kâmil Hüsrevoğlu ve Emrullah Tuncel’e özellikle teşekkür etmek istiyorum. Sağ olsunlar. Mehmet Devran Hoca Efendi’nin unutulmayan vaazları öncesinde aldığı bazı notları ihata eden bu kitabın, okuyanlara faydalı olmasını diliyorum.
Yusuf Devran
***
KİTAPLARA ÜCRETSİZ ULAŞILABİLİR
PDF formatında hazırlanan kitaplar Arı Sanat Yayınevi’nin internet sitesinden ücretsiz olarak indirilebilir.
Arı Sanat Yayınevi’nin ilgili internet sitesi adresi şöyledir:
PDF İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ
