Ali Özdoğan
Kalite, hayatı samimi olarak sorgulayıp onu verene vefâ ve şükran duygusuyla mukabele etmek iştiyâkının yoğunluk derecesidir.
Yoksa mal bulmuş mağribi gibi, sahibini sorgulamadan, hırsızca bütün güzelliklerin üzerine çullanıp vicdandaki sesleri; içi boş bırakılan ilericilik, çağdaşlık benzeri kelimelerin suni rüzgarı ile bastırmak gayreti değil..
Gaspçılık ve hırsızlık kelimelerinin mânâları, onları çağdaşlık ve ilericilik olarak sunmakla değişmez..
Hele hele kendi gibi düşünmeyenleri; cehâletle, gericilikle, bilimdışılıkla suçlamakla da: Aymazlık, Arsızlık, Âdîlik, Alçaklık halleri tezâhür eder..
İsyankârlık ve anarşistlik güdümlü binbir rezillik halleri hâkezâ..
Ayrıca kalitenin, kendine saygısı olmadan halka şirin görünmekle, kendi kalitesizliğini bile bile halktan yalancı bir övgü beklemekle de alakası olamaz.
Vicdanın sorularını, ayna karşısında kendine karşı objektif olarak cevaplamak ve insaniyet adına tasdik etmek ise bu konuda bir merhaledir.
Bu üç gün dünyasında, seçim hakkı, elbette insan denilen mahluka bırakılmış ama ‘bir seçme hakkı var’ o kadar..
Bu seçme hakkını, kendisini gibi düşünmeyenlere saldırma hakkı gören âdî ve alçakları elbette müşahede ediyor, cehâletlerine acıyoruz..
Allah, verdiği aklı kullanmaları adına yardım etsin..
Herkes ne yaptığını bilir, ne olduğunu da..
Eğer inatları devam ediyorsa, çağın o kirlettikleri tarafında buyurup oynasın oyalansınlar, diğer tarafla güya dalga geçmekle bir merhale kat edemezler..
Gülünç olurlar, oluyorlar..