Biz, Hz. Peygamber’in kutlu yoluna meftun bir milletiz

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 8 Kasım 2019 Cuma günü Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada, Hazreti Muhammed’in sevgisiyle dolan bir gecede bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leyle-i Mevlid’in ülke, millet ve ümmet için
hayırlara vesile olmasını, manevi bir uyanışa, yeni bir dirilişe kapı
aralamasını Allah’tan niyaz ettiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Hz. Muhammed’in veladetinin bir sene-i devriyesine daha kavuşturduğu için Allah’a hamd ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Miladi 571 yılında dünyayı teşrifleriyle tüm insanlığın kurtuluşuna
vesile olan sevgililer sevgilisi Peygamberi Zişan Efendimiz’e salat ve
selam gönderiyorum. Gönüllerimizin onun hasretiyle kavrulduğu böylesine
mübarek bir gecede, Allah’ın selamı Hz. Muhammed Mustafa’nın,
ehlibeyitinin, dostların en güzeli Ashab-ı Kiram’ın ve 14 asırdır Hak
yolundan ayrılmayan tüm müminlerin üzerine olsun diyorum.  Bu kutlu gece
boyunca okunan ayet-i kerimelerin, salavat-ı şerifelerin, yapılan
duaların ve kılınan namazların Allah katında kabul olmasını diliyorum.
Bu vesileyle bir kez daha asırlardır ilimle, irfanla, hikmetle yolumuzu
aydınlatan Allah dostlarını hürmetle yad ediyorum. İlayi Kelimetullah
uğrunda canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizin
her birine şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Rabb’im, şehitlerimizi cennette Peygamber Efendimiz’e komşu kılsın.
Mevlam bizi de şehitlerimizin yolundan ayırmasın. Özellikle böyle
anlamlı bir gecede tabii ki şu an da Suriye’de büyük bir mücadelenin
içinde olan gerek Mehmetçiklerimize gerekse Suriye Milli Ordusuna,
Rabbimden yardım niyaz ediyorum. Yüce Allah hepimizi Hz. Nebi’nin
şefaatine nail eylesin. Bakınız Aşık Yunus bu geceyi nasıl anlatıyor:
(Alemler, nura gark oldu Muhammed doğduğu gece/ Mümin münafık fark oldu
Muhammed doğduğu gece/ Arşın nuru yere indi Suyun rengi nura döndü/ Hep
susuzlar suya kandı Muhammed doğduğu gece/ Yunus der ki ey kardeşler/
Akar gözden kanlı yaşlar/ Secde kıldı dağlar taşlar Muhammed doğduğu
gece.)”

Erdoğan, böyle manevi hazineler ve müjdelerle dolu bir gecenin hep
birlikte idrak edildiğini dile getirerek, “Samimiyet ve gözyaşları ile
yapılan duaların Hak katında geri çevrilmeyeceği bereketli bir iklimi
teneffüs ediyoruz. Bu gece hürmetine kalplerimiz Habib-i Kibriya
Efendimiz’in aşkının narıyla ısınırken tefekkür ve tezekkürle de
kulluğumuzu, acziyetimizi, bu dünyadaki varlık gayemizi yeniden
hatırlıyoruz. Rabb’im bu mübarek geceyi hakkıyla layıkıyla manası ve
ehemmiyetine uygun bir şekilde idrak etmeyi hepimize nasip etsin.”
şeklinde konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde
düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı’nda yaptığı konuşmada,
Hz. Peygamber’in edeple, hürmetle, huşu ve heyecanla yad edilmesine
vesile olan Diyanet İşleri Başkanlığına program için teşekkür etti.

Aile müessesinin çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu
belirten Erdoğan, bu nedenle haftanın temasını “Peygamber ve Aile”
olarak belirleyen Başkanlığı tebrik etti. Erdoğan, Mevlid-i Nebi Haftası
boyunca yapılacak etkinlikler, sempozyum ve diğer programlarla Hz.
Peygamber’in örnek hayatını, bilhassa da aile yaşantısını, gençler başta
olmak üzere milletin tamamına anlatma imkanı bulacaklarına inandığını
söyledi.

Erdoğan, “Biz, Hz. Peygamber’in kutlu yoluna meftun bir milletiz.
Türk milleti olarak en çok ona hürmet eder, onu özleriz. Sözlerin en
güzeliyle yine en çok onu anarız. Şiirlerin en güzelini onun için yazar,
onun için okuruz. Dualarımıza, ‘Allahümme salli ala seyyidina
Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed’ diyerek yine onun adıyla
başlarız. El emeği, göz nuru olan en kıymetli ilim ve sanat eserlerimizi
ona ithaf ederiz. Çiçeklerden en çok gülü sevmemiz rengiyle kokusuyla
güzelliğiyle onu hatırlattığı içindir. Onun aşkıyla mest olanlar
bayrağımızdaki hilalde İsm-i Celal’i, yıldız da ise Habib-i Kibriya’yı
görür.” diye konuştu.

Hz. Peygamber’e duyulan derin muhabbetin isimlere yansıdığını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Erkeklerimiz Ahmet’tir, Mahmut’tur, Mustafa’dır, Mehmet’tir. Mehmet
oluşu da edebindendir. Aslı onun da Muhammed’dir ama yumuşatarak onu
Mehmet’e çevirmişlerdir, olur ya layık olamayız diye. Kadınlarımız
Hatice’dir, Fatıma’dır, Ayşe’dir, Zeynep’tir. Onun dostları olan Hz.
Ebubekir, Ömer, Osman, Ali hepimizin başının tacıdır. ‘İki reyhanım’
diyerek sevdiği Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bizim de göz bebeğimizdir. Ona
hürmeten ordumuza peygamber ocağı, bu ocakta yetişen yiğitlere de
Mehmetçik deriz. Dünyanın hiçbir yerinde bunun bir başka benzeri yoktur.

Bu milletin hamuru İslam’la müşerref olduğundan beri, Peygamber
Efendimizin aşkıyla yoğrulmuştur. Asırlardır göz kubbemizi süsleyen
Ezan-ı Muhammediler millet olarak bağımsızlığımızın remzidir.
İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nı dolduran ezan-ı Muhammedi, Diyarbakır
Ulu Camisi’nden de aynı ruhla aynı coşkuyla okunur. Edirne Selimiye’de
edilen dualar, Şanlıurfa Halilürrahman Camisi’nde yapılanlarla
kucaklaşarak arşı alaya ulaşır. Günde beş vakit yönümüzü Kabe’ye
dönerken, ellerimizi semaya açarken, selamlaşırken, musafaha yaparken
bir kez daha millet, ümmet olmanın şuuruna ereriz. Biz dualarla
buluşarak bir oluruz, kardeş oluruz. Ülkemizden binlerce, on binlerce
kilometre ötedeki insanların derdiyle bizi dertlendiren İslam ortak
paydasıdır, ümmet olma şuurudur.”

“Biz onları kovamayız, onları bombaların altına gönderemeyiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üzerinden 1400 sene geçse de Veda
Hutbesi’ndeki kutlu tavsiyenin rehberleri olduğunu vurgulayarak,
hutbedeki “Müminler, sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman
Müslüman’ın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler.”
ifadelerini hatırlattı.

Erdoğan, “Arakanlı, Suriyeli, Türkistanlı mazlumlar bizim
kardeşimizdir. Hani birileri diyor ya ‘Suriyeliler gitsin.’ asla biz
bunlara eyvallah edemeyiz. Bizim Peygamberimiz unutmayın muhacirdi.
Medine Müslümanları ensardı. Şimdi Allah bizlere ensar olmayı nasip
etti. Bombalardan kaçan Suriyeli kardeşlerimize de muhacir olmayı nasip
etti. Bunu birileri anlamayabilir ama biz bunun idraki içerisindeyiz. O
kardeşlerimiz evlerine, topraklarına inşallah oradaki durumlar hal
yoluna girdiği zaman zaten kendileri de gidecektir. Ama biz kovamayız,
onları bombaların altına gönderemeyiz. Çünkü bizim kardeşlik anlayışımız
bu.” ifadelerini kullandı.

Afrikalı, Asyalı mağdurların da özbeöz kardeşleri olduğunu,
cihanşümul İslam kardeşliğinin sınırının bulunmadığını ifade eden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiç kimse bizim aramıza ayrılık tohumları
ekemez. Biz vahdete inanırsak, fitne projeleri bu topraklarda boy
veremez. Biz Allah’ın ipine, Resulü Ekrem Efendimizin sünnet-i
seniyyesine sıkıca sarılırsak hiçbir güç bizi birbirimize düşüremez.”
değerlendirmesinde bulundu.

Müslümanların sancılı günler yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Mezhepçilik fitnesinin, ırk, renk, dil, kabile taassubunun
kalplerimizi ve zihinlerimizi esir aldığı bir dönemden geçiyoruz. İnsanı
insan yapan değerler, tarihte belki hiç olmadığı kadar ağır bir saldırı
altındadır. Ferdi ihtirasların, toplumsal hastalıkların,
adaletsizliklerin, baskı ve şiddetin bütün insanlığın üzerine adeta
karabasan gibi çöktüğü bir bunalım çağındayız. Yüzyıllardır barış ve
esenlik diyarı olan İslam beldelerinden bugün sadece yetimlerin,
kadınların, evladını bir kör kurşuna kurban vermiş, yüreği yanan
anaların feryatları yükseliyor. Medeniyetlere beşiklik etmiş kadim
şehirlerimiz, halkına zulmeden diktatörlerin elinde büyük bir enkaz
yığınına dönüşüyor.

İslam ülkelerinde palazlandırılan terör örgütleri, camide namaz kılan
müminleri, pazarda alışveriş yapan masumları, okula giden çocukları
acımasızca katlediyor. İslam medeniyeti bir tarafta DEAŞ, Boko Haram,
Eş-Şebab, FETÖ, PKK, YPG gibi katil sürülerinin, diğer tarafta cehaletin
mezhep ve meşrep taassubunun cenderesinde adeta kültürel bir soykırıma
maruz kalıyor. Günümüzün haçlıları olan neonazi terör örgütleri,
dünyanın en gelişmiş, sözüm ona en demokratik ülkelerinde Müslümanlara
hayatı dar ediyor. Rabb’imin bizlere bir lütfu olan doğal kaynaklarımız,
o topraklar üstünde yaşayan Müslümanları değil, Batılı sömürgecileri
zenginleştiriyor. Gün geçmiyor ki ibadethanelerimize yönelik bir saldırı
haberi almayalım. Gün geçmiyor ki müminlerin onurunu ayaklar altına
alan bir hadise görmeyelim. Gün geçmiyor ki Peygamber Efendimizin
mübarek şahsı manevisine yönelik bir edepsizliğe, ahlaksızlığa şahit
olmayalım.”

Erdoğan, Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde düzenlenen Mevlid-i
Nebi Haftası Açılış Programı’nda, Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın
adeta avuçlarda kor bir ateş tutmak kadar zor olduğu bir dönemden
geçildiğini ifade etti. 

Umut ışıklarının cılızlaştığı, zulmün alevinin göğe yükseldiği,
cehaletin dört bir yanı kuşattığı bugünlerde İslam alemini felaha
erdirecek kurtuluş yolunun Allah’ın kitabı Kuran ve onun alemlere rahmet
olarak gönderdiği Resulü’nün rehberliği olduğunu dile getiren Erdoğan,
şöyle devam etti:

“Onun getirdiği din, adalet dinidir, merhamet, nezaket dinidir. Onun
getirdiği din, selam dinidir, barış, uhuvvet dinidir. Kız çocuklarının
diri diri toprağa verildiği bir cahiliye toplumundan tüm insanlığa örnek
olan asrısaadeti inşa eden İslam’dır. Bu şerefe nail olmayanların hala
kız çocuklarını diri diri toprağa gömdüklerini görüyoruz. Sömürü
düzenini adaletle, hakkaniyetle değiştiren yine İslam’dır. İnsanı
esfel-i safilinden eşref-i mahlukata yani yaratılmışların en şereflisine
yücelten yine din-i mübin olan İslam’dır. Dünya saadetinin de ahirette
kurtuluş yolu da İslam’dadır. Dinimiz İslam ve Peygamberimiz tüm dünyada
barış ve güveni, eman ve huzuru, saadet ve selameti inşa için
gönderilmiştir. Bizler de işte bu yüce dinin mensubu ve o kutlu
Peygamberin ümmeti olarak aynı amaçlar için çalışmakla mükellefiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her insanın canının, inancının, neslinin,
malının ve haysiyetinin emniyette olduğu hak ve özgürlüklerinin
korunduğu bir ortamda yaşamak istediğini, güvenin insanca bir hayat
sürdürebilmenin temel şartlarından biri olduğunu vurguladı.

Toplumun temeli olan ailenin, güven üzerine bina edildiği gibi
büsbütün toplumun da güven üzerine kurulduğunu ve varlığını sürdürdüğünü
anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güven duygusunun zedelenmesi ise toplumu ayakta tutan bu temeli
sarsar. Güvenilir olmayı, güven aşılamayı, güven içinde yaşamayı bizlere
öğreten de yine Allah’ın Resulü’dür. Allah’ü Teala mukaddes kitabımız
Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimiz’in bizler için en güzel örnek olduğunu
belirtiyor. Onun hayatı sadece biz ümmeti için değil, kendisinden sonra
gelen tüm insanlık için de en güzel örnektir. Resul-ü Ekrem’in ahlakı,
tavsiyeleri ve sünnet-i seniyyesi, Müslümanlar için dünya ve ahiret
saadetinin pusulasıdır. Risaletinden çok önce ‘Muhammed-ül Emin’ olarak
anılan, ömrünün sonuna dek El-Emin olarak kalan bir peygamberin ümmeti
olduğumuzu unutmamalıyız. Resul-ü Ekrem öyle bir insandır ki kendisiyle
amansız bir mücadeleye girişenler dahi onun dürüstlüğünü ve
güvenilirliğini teslim etmek zorunda kalmıştır. Onun Medine’de inşa
ettiği toplum modeli, Müslümanlarla beraber farklı inanç mensupları için
de bir huzur ve güven kaynağı olmuştur. Bugün de bir güven toplumu inşa
etmek istiyorsak aynı samimiyeti, sadakati, emanet bilincini, ahde
vefayı, sevgiyi, saygıyı, merhameti hayatımıza hakim kılmamız
gerekiyor.”

“Güzel ahlakıyla bütün insanlığa rehber olmuştu”

Erdoğan, Hazreti Muhammed’in sevginin, tebessümün, şefkatin, merhametin peygamberi olduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Sadece çöle dönmüş kalplere değil, bütün kainata rahmet olarak
gönderilen bir insan-ı kamildi. O çocukların peygamberiydi. Topluma yük
görülen kadınların peygamberiydi. Köle pazarında meta gibi alınıp
satılan mazlumların peygamberiydi. Yine o yetimlerin, öksüzlerin, en çok
da kimsesizlerin peygamberiydi. Yolda bir garip görse durur, selam
verir, hal ve hatırını sorar ve yolda giderken eğer şöyle bir hayvan
dahi görüyorsa eğer ölmüşse herkes onun leşinden, kokusunda kaçınırken o
farklı bir şeyini arar, ‘Ah dişleri ne kadar da güzelmiş.’ derdi. Böyle
bir peygamberin ümmetiyiz ama maalesef bizim Peygamberimiz’e hakaret
edenler, bu incelikleri anlayamaz. Bir köşede ağlayan bir çocuk görürse
yanına gidip gözyaşlarını silerdi. Cömertlik, tevazu, muhabbet, uhuvvet,
cesaret, vefa gibi insanın özüne ait bütün iyi hasletler onda
birleşmiş, ondan neşet etmişti.

Güzel ahlakıyla bütün insanlığa rehber olmuş, dürüstlüğüyle yol
göstermişti. Haklının değil güçlünün üstün olduğu bir çağda her türlü
asabiyeti, taassubu, ırkçılığı ayaklarının altına almıştı. Tüm insanlığı
Kuran ve sünnet bağıyla birbirine bağlamış, kalpleri kaynaştırmıştı.
Zengini fakirin hamisi, siyah tenliyi beyazın kader ortağı yapmıştı.
Komşuyu komşuya akraba kadar yakın kılmıştı. Emin kişiliğiyle, sade
yaşantısıyla, örnek davranışlarıyla, edep ve hayasıyla insanlığa yepyeni
bir dünyanın ve hayatın kapılarını açmıştı. Taş kesilmiş yürekleri
yumuşatmış, taşlaşmış kalpleri merhamet ateşiyle eritmişti. Öyle ki onu
öldürmek için gelenler, onda dirildiler. Onu inkar edenler, onda hayat
buldular. Onu hor, hakir görenler, ondan insanlığı öğrendiler. Ona
husumet besleyenler, onun en yakın dostu oldular. Rabb’im bizi Resul-ü
Kibriya Efendimiz’in kutlu, mübarek, aydınlık yolundan ayırmasın.
Dünyayı nura boğan bu güzel doğumun seneidevriyesine erişmeyi bir kez
daha bizler bahşettiği için Rabb’ime hamd-ü senalar ediyorum.”

Erdoğan, sevginin, rahmetin, merhametin, yoksulların, yolda
kalmışların, mazlumların, gençlerin, çocukların peygamberi olan Hazreti
Muhammed’i kemal-i edeple yad ettiğini, milletin ve tüm ümmetin Mevlid
Kandili’ni gönülden tebrik ettiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un, “Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep/Medyun ona cem’iyyeti, medyun ona ferdi/Medyundur o ma’suma bütün bir beşeriyyet/Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.” dizeleriyle sözlerini tamamladı.

KAYNAK: CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANLIĞI

KAYNAK LİNK: https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-hic-kimse-bizim-aramiza-ayrilik-tohumlari-ekemez