Üç gün süren otobüs yolculuğu yaptım. Yalova’dan Ankara’ya, Ankara’dan Ordu’ya ve nihayet Gümüşhane’ye. En son ne zaman bindim hatırlamıyorum ama en az 15-20 sene olmuştur böylesi bir yolculuk yapmayalı…
Otobüs firmalarının kendilerini geliştirmiş ve yenilemiş olduklarına memnuniyetle şahit oldum; yeni araçlarda tek kişilik koltuklar, güler yüzlü personel, internet, televizyon, sinema, sıcak içecek servisi vs vs. bu değişim ve iyileşmeden çok memnun oldum.
Ancak; araçlardaki bu iyileşmeye karşılık yol boyunca mola yerlerinde gördüklerim gerçekten 20 sene öncesine aitti. Eskişehir’de tuvalet musluğunun kalınca bir demir telle kapının ayağına bağlandığını gördüm. Anlayamadım acaba kapıyı mı musluğa bağlamışlardı yoksa musluğu mu kapıya… İkisi de gayet sağlamdı…
Başka bir şehirde tuvaletin kapısı parmaklılarla örülmüş. Kocaman dönerli bir demir kapı idi. İçeriye ancak zayıf ama güçlü olanlar girebilirdi çünkü onu ittirip döndürmek öyle kolay bir is değildi.
Ben Adalet meslek lisesinde okurken cezaevine staj için gitmiştik ve orada bile öyle bir kapı yoktu. Giresun’daki mola yerinin tuvaletinin kapısının ise sürgüsü yoktu yani kapıyı kapatamıyorsunuz, temizlik ve hijyen konularına hiç girmiyorum…
Otobüslerdeki bu iyileşmenin ve yer hizmetlerinin yerinde saymasının hiç şüphesiz en önemli sebeplerinden birisi rekabettir. Serbest piyasada firmalar daha çok yolcu çekebilmek için kendilerini yenilerken terminaldeki lokanta ya da tuvalet bunu yapmadı çünkü rekabet edecek ikinci bir tuvalet yok orada…
Öte yandan mantalite değişikliğinin olmaması daha doğrusu değişen dış dünyaya ayak uyduracak hızda olmaması. Birçok şey varoluş sebebine bakılmadan sırf formalite icabı yapılıyor. Mesela terminale kapıda güneşlenen güvenlikçiye selam verip güvenlik cihazının yanından geçerek girdim, biletimi alınca biletçinin kafasına göre bana vatandaşlık numarası yazdığını gördüm, “yapmayacağınızı biliyorum ama ben yine de hatırlatayım” diye söze başlayıp “kurallar gereği emniyet kemerinizi takın” diyen ve güvenliğimizi hatırına bile getirmeyen muavini dinledim…
Kural koymak çok kolay ama insanların kurallara uymasını sağlamak zor. Sanırım, yeni bir düzenleme yapılınca insanlarımız onun neden yapıldığını niçin ona gereksinim duyulduğunu düşünmek yerine hemen onun etrafını nasıl dolanırız ona kafa yoruyorlar. Yoksa emniyet kemeri takmak yerine araç ötmesin diye oraya bir parça icat edip takmayı nasıl izah edebilirsiniz? Ya da aracını muayeneye götürürken yeni lastik kiralamayı sonra onları çıkarıp eski bitmiş lastikleri takmayı..
20 sene öncesinden kalanlar sadece bu tür nahoş görüntüler değildi… İnsanlarımızda (genellikle) hala 20 sene öncesi gibi samimi ve yürekten davrandıklarına mutlulukla şahit oldum. Hiç yüksünmeden yardıma ihtiyacı olan birini görünce hemen oraya koştuklarına şahit oldum…
Sonuçta tüm eksiklik ve olumsuzluklara rağmen insanlardaki iyi niyet, temiz ve samimi duygular ve cennet memleketimin güzellikleri iste benim memleketim dedirtti bana.
Memleketimizin kıymetini bilelim.