87 yaşında Bursa’da vefat eden Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin talebesi Rahmi Erdem’in cenaze namazı 16 Mayıs 2025 Cuma günü, Bursa Osmangazi ilçesindeki Mihraplı Camii’nde Cuma namazı sonrası kalabalık bir cemaat tarafından kılınan cenaze namazının ardından dualarla defnedildi.

Merhum Rahmi Erdem’in Cenaze namazını Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır kıldırıldı.
Müftü Karabayır; Cenaze namazını kıldıracağı Rahmi Erdem’in Risale-i Nur talebesi olması nedeniyle cenaze namazı öncesinde yaptığı konuşmada Risale-i Nur eserleri’nin önemini anlatan, Bediüzzaman Hazretleri’ni tanıtan bir kısa konuşma yaptı. Müftü Karabayır’ın, konuşma videosu kısa sürede sosyal medyada en çok izlenen ve beğenilen paylaşımlardan biri oldu.
Vatandaşlarımız; Risale-i Nur eserlerinin önemi ile ilgili yaptığı konuşmadan dolayı Müftü Yavuz Selim Karabayır’a teşekkür ettiler.
Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır, Rahmi Erdem’in cenaze namazında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“….. Osman Yüksel Serdengeçti’yi bilirsiniz… Allah rahmet eylesin. Bir dönem milletvekilliği de yapmış mütefekkir bir dava adamı. Üstat Bediüzzaman Hazretleri’ni rüyasında görmüş, güzel bir rüya. -talebesi değil- bir evladım olsaydı ancak senin gibi yetiştirirdim dediği bir güzel insan olmuş.
Onun (Said Nursi’nin); Risale-i Nur eserlerini okuyan ve günümüzde de iman ile sıkıntısı olan ya da Allah’ı nasıl tanırım, bilirim diye derdi olan herkesin taassuba girmeden, şu cemaatin bu cemaatin kitabıdır demeden İmam-ı Gazali gibi, İmam-ı Rabbani gibi tarihimizde yaşamış olan bütün büyük zatların eserlerini okuduğumuz gibi bize ilaç olacak, bizi manen kurtaracak toplum olarak da bizi bir seviyeye getirebilecek iman hakikatlerini ve sosyal bir hayatın nasıl intizamlı, muntazam olabileceğini gösteren birçok eseri okuduğumuz gibi onun o güzel eserlerini de okumamız lazım. Hele ahiretle ilgili, hele kaderle ilgili, ahiretle problemi olan, ahiretle imanını kurtarmak isteyen, Kur’an ayetlerinin asrımızın insanının idrakine sunulmuş olan o güzel tefsiri 10. Sözden okumalı. Özellikle kader nedir, irade nedir? Külli irade nedir diye. Bu kader nasıl bir sırdır diye merak edenlerin 26. sözü okumaları gerekir. Kur’an nasıl bir kitaptır diye sorulduğunda, nefsimin vesvesesini nasıl sustururum ve bana sorulan sorulara nasıl cevap verebilirim diyenler 25. Sözü okumalı. İçtihat risalesini, 24. Sözü okumalı. Lem’alar’dan cemaatçilik, şuculuk, buculuk yapmamanın gerektiğini, ihlas ve samimiyetle, ümmet bilinciyle yaşamanın gerektiğini, hiç kimseyi dini, dili, ırkı sebebiyle dışlamadan yaşamanın gerektiğini, anlatan o güzel eserleri mutlaka okumalı. Gençler, mutlaka gençler risalelerini okumalılar.
Hizmet edenler… Artık bu asırda hizmet imkanları çok olmuş ama hizmet edenlerin kaprisleriyle, onların kargaşalarıyla bazen de fitneye dönüşen olaylarla uğraşıyoruz. Bunların hepsini kaldırmanın yolları var. İşte onlardan bir tanesi de ömrünü Kur’an hakikatlerinin neşri için bir zaman silah tutan Ruslara, Ermenilere karşı vatanın mücadelesinde bulunan, sonra diğer elindeki kalemiyle de tefsirini yazmış olan o güzel insanın eserlerini de okuyalım. İşte onun talebelerinden bir tanesini Rahmi abimizi ahirete uğurluyoruz. Allah’ım onun sevdikleriyle beraber eylesin.”
Müftü Yavuz Selim Karabayır, konuşmasının sonunda Cumhuriyet tarihin tanınmış siyasetçi, yazar ve şairi Osman Yüksel Serdengeçti’nin kaleme aldığı ve Bediüzzaman’ın tarihçe-i hayatı adlı kitapda da yer alan “Said Nur ve Talebeleri” başlıklı yazıdan şu bölümü okudu: “Bahtiyar bir ihtiyar var. Etrafı sekiz yaşından seksen yaşına kadar bütün nesiller tarafından sarılmış. Yaşları ayrı, başları ayrı, işleri ayrı. Fakat bu ayrılıkta gayrılık yok. hepsi bir bir şeye inanmış. Allah’a, alemlerin Rabbi olan Allah’a, onun ulu peygamberine, onun büyük kitabına. Kur’an henüz yeni nazil olmuş gibi, herkes aradığını bulmuş gibi bir hal var onlarda. Said Nur ve talebelerini seyrederken insan kendini adeta asr-ı saadette hissediyor. Yüzleri nur, içleri nur, dışları nur. Hepsi huzur içindeler. Temiz, ulvi, sonsuz bir şeye bağlanmak. Her yerde hazır nazır olana bağlanmak. Alemlerin yaratıcısına bağlanmak. O yolda yürümek, o yolun kara sevdalısı olmak. Evet. Ne büyük saadet…”