Ülke olarak olağanüstü olayların yaşandığı günlerden geçiyoruz. Neden “olağanüstü” kelimesini kullandığımı yazı içerisinde anlatmaya çalışacağım.
Hatırlanacağı üzere yaklaşık bir yıl önce 14 Nisan’da yapılan referandumun kabul edilmesiyle parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemine geçtik. Yeni sistemin ilk seçimi 2019 yılı kasım ayında yapılması gerekirken ani bir kararla ( ki AK Parti kurulduğu günden beri seçimlerin zamanında yapılmasını savunmuş ve zamanında yapılmasını sağlamıştır.) 24 Haziran 2018’e alındı.
2019 yılında yapılması gereken milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin neden 2018 Hazirana alındığına gelin hep birlikte bakalım.
2002’de AK Parti iktidarı ile tanışan Türkiye yaklaşık 16 yılda kabuk değiştirip 2002 öncesine oranla neredeyse bambaşka bir ülke haline geldi. Her alandaki değişimlerle eski Türkiye’den yeni Türkiye’ye geçiş yaptık.
Emperyalist batının, dünya jandarması ABD’nin, Siyonist İsrail’in emirleri ve istekleri doğrultusunda şekillenen yönetimler yüzünden ölmeyen ama ayağa da kalkamayan bir ülkeden hamdolsun kendi tankını, helikopterini, İHA’sını, SİHA’sını, piyade tüfeğini üreten bir ülke olduk.
“One Minute” ile zalime “haddini bil” derken, dünyanın gözünün içine baka baka “dünya beşten büyüktür” dedik. Mazluma, garibana, haklıya sahip çıktık; haksıza had bildirdik. Üzerimize kurulan oyunlarda oyuncu iken oyun kuran ve oynatan güç olduk. Ve bütün bunları içimizdeki batının iş birlikçilerine rağmen bizden görünen ama hiçbir zaman bizden olmayanlara rağmen yaptık. Kurulu emperyalist düzene başkaldırdık, sömürgeci devletlerin çıkarlarına çomak soktuk. Ezilen, horlanan, sömürülen halklara örnek olduk.
Bütün bu gelişmeleri çoğaltmak mümkün lakin işte tam da bu yüzden ve aynı zamanda bütün bu şer çevreler tarafından hedef tahtasına konduk. Hedefe konan Recep Tayyip Erdoğan olarak görünse de aslında hedef olan, güçlenen, gelişen, gelecek vaat eden bu ülkenin ta kendisi oldu. Güçlü bir Türkiye Batı’nın, AbBD’nin, İsrail’in ve hatta İran ve Suudi Arabistan gibi söz de Müslüman devletlerin bile işine gelmedi.
Yapılan sistem değişikliği ile yeni bir dirilişe kalkan ülkemizi başta onun lideri ve bugünlere gelmesinde emeği geçen Recep Tayyip Erdoğan’ı durdurmak için gerek içerideki maşaları olan terör örgütlerinden gerekse siyasi partilere kadar bütün enstrümanları kullandılar kullanmaya da devam ediyorlar.
Gezi olaylarıyla başlayan bu süreç 17-25 Aralık yargı darbesi, Mit tırları, 6-7 Ekim olayları, hendek savaşları, alçak 15 Temmuz darbe girişimi, ekonomiyi çökertme operasyonları, Suriye sınırımıza yakın alanlarda PKK/PYD vekalet savaşlarıyla devam ediyor. Bu yüzden önce Fırat Kalkanı Harekatını ardından da Zeytin Dalı Operasyonunu yaparak kurulan ve uygulanan planları bozduk. Ne var ki “Su uyur düşman uyumaz.” atasözümüzdeki karşılığını bulan düşman, uyumuyor durmuyor, durmayacakta. Suriye’de aleyhimize olan gelişmeler farklı oluşumlar altında devam ediyor, çıkar çatışmalarının yaşandığı alanda vampirler pay kapma derdinde. Tarihsel, kültürel, toplumsal ve sınırsal bağı olan Türkiye’yi saf dışında bırakıp “böl, parçala, yok et” taktiğini önce Suriye’de ardından da ülkemizde gerçekleştirmek istiyorlar.
Bu yüzden seçim hamlesinin yapılması zorunlu hale gelmiş oldu.
Öte yandan ülke içinde yaşanan olaylar da seçimin erkene alınmasının daha doğru ve daha hayırlı sonuçlar doğuracağını gösterdi. Ülke içerisinde çıkarılması muhtemel kargaşaların kaosların önüne geçildi. Seçimin erkene çekilmesi bu sorunların da ortaya çıkmadan yok edilmesine vesile oldu.
Bir diğer nedene gelince; 15 Temmuz darbesine tiyatro diyenler Recep Tayyip Erdoğan’ın devrilmesi adına girmeyecekleri kirli plan, yapmayacakları ittifak, denemeyecekleri yol yöntem olmadığını gösterdi. Siyasi tarihte görülmemiş olayları yaşadık. 15 vekilini kiraya verenlerden tutun düne kadar bir birlerine “katil” diyenlerin HDP’yi de gizli ittifaka ekleyerek kime neye hizmet ettiklerinin farkında olmayanlardan oluşan bir müttefik cephesi ortaya çıkıverdi. Planları olmayan 25 Haziran sabahı için projeleri hatta bir cümleleri olmayanlar sırf Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek adına ideolojilerini, değerlerini, geçmişlerini ayaklar altına aldılar. Belli ki bu planlar üst aklın ürettiği ama inşallah 24 Haziranda aziz milletin oyları ile bozulacak projelerdir.
Bütün bu olumsuzluklar üst üste toplandığında seçimin erkene alınmasının kaçınılmaz hale geldiğini daha net olarak görmek mümkün olacaktır.
Bu yüce milletin ferasetine güvenerek diyorum ki bu millet 10 ağustos 2014’de nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan’ı bütün dünyaya rağmen seçtiyse yine 24 Haziranda ilk turda seçecek ve gerek içerdeki gerekse dışardaki planları yerle bir ederek gerekli dersi, cevabı verecektir.
Yazımı iki uyarı ile bitirmek istiyorum!
Birincisi AK Parti’de yönetici kadrolarında yer alan ve bugünlerde başlayacak olan aday adaylığı seçimini yapacak olanlara.
Lütfen!.. Bu seçimi çok titizlikle yapmalısınız. Ben seçtim adayımız budur, oy verin dönemi yeni sistemle birlikte bitti artık. Bu güne kadar Reis için verilen oylarla Reis’in kanatları altında uçma dönemi yok artık. Cumhurbaşkanlığı oy pusulası farklı milletvekili oy pusulası farklı artık. Millette karşılığı olan, seçmenlerin gönlüne dokunan, çoğunluğun onayını alan aday adaylarının seçilmesi gerekiyor. Aksi takdirde vekil sayısında ya da oy oranında düşüş olması kaçınılmaz olacaktır.
İkinci uyarım ise aziz milletime olacak. Evet bugüne kadar yukarıda da bahsettiğim gibi seçmenlerin büyük bir bölümü ki özellikle memleketim Gümüşhane, Bayburt gibi ilk üçlerde yer alan şehirlerde Reis sevdasına oy verildi. Yine eminim ki 24 Haziranda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı durum olacaktır. Lakin sakın ola milletvekili seçimi için şu ya da bu adayı herhangi bir nedenle sevmiyorum istemiyorum bu yüzden AK Parti’ye oy vermeyeceğim demeyiniz. Zor günler geçirdiğimiz bu dönemde hep birlikte son bir gayret ve fedakarlıkta bulunalım, bunca emek heba olmamalı. Zira mecliste çoğunluğu alamamış bir cumhurbaşkanının “ülkeyi sen yönet” derken elini ayağını da bağlamış oluruz. Güçlü bir vekil sayısı ile Reis’i desteklememiz gerekiyor. Bunu sadece ülkemiz için değil bütün mazlumlar adına yapmalıyız.
Birileri hâlâ aday olamayıp aday olacakları araya dursun bizim yolumuz da adayımız da kararımız da net.
“Durmak yok Reis ve AK Parti ile yola devam…”
Hoşcakalın…