Hasan Pir
Bugün dünyada demokrasinin, insan haklarına saygının, inançlara saygının, düşünce ve yaşama hürriyetinin en şeffaf ve tarafsız bir şekilde uygulandığı ülkelerin başında Türkiye gelmektedir.
İslâm Dini’nin dünya üzerinde bugün en istikametli ve en doğru yaşandığı ülkelerin başında da yine Türkiye geliyor.
Ülkemizde, gerek 85 milyon vatandaşımız, gerekse ülkemize çeşitli vesilelerle sığınan insanların hiçbiri ikinci sınıf insan muamelesi görmez. Bu bile dünyada tek örnektir.
***
Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de tarih boyunca insanımızın iyi niyetini sui istimal eden pek çok kişi ve oluşum ortaya çıkmıştır. Art niyetli kişiler ve devletler, insanımızın hassas duygularını kullanıp onları kötü niyetlerine alet etmişlerdir. Bu durumu en çok ırkî ve dinî sahalarda görmek mümkündür. Kürt kökenli vatandaşlarımızı kullanan PKK ihaneti ile Anadolu’nun saf İslâmî hassasiyetini sui istimal eden FETÖ ihaneti bunların en ibretli örnekleridir.
***
Bugün; dünya ihanet ve terör tarihine “15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi” olarak geçen olayın yedinci yıl dönümü.
Yedi yıl boyunca FETÖ örgütü ile ilgili her şey yazıldı, söylendi… Hâlâ da yazılıp söylenmeye devam ediliyor.
Dün olduğu gibi yarın da karşımıza yeni FETÖ ihanetlerinin çıkmaması için her vatandaşımızın bu ihaneti iyi analiz etmesi gerekir.
FETÖ olayından alınacak dersler var
FETÖ olayından millet olarak gerekli dersleri çıkarmalıyız. Bu acı tecrübe ile bundan sonra dinimizi her zamankinden daha hassas, daha şuurlu öğrenmek ve yaşamak durumundayız. Ölçümüz; İslam kaynaklarının dinin yaşanılırlığında ölçü olarak kabul ettikleri “Kur’an, Sünnet, icma-i ümmet ve kıyas-ı fukaha” kaynakları olmalıdır.
Yani ifrat ve tefritten uzak, istikamet üzere olan bir İslamiyet’i en güzel öğrenip, yaşamak ve yeni nesillere de aktarmak mecburiyetindeyiz. Çünkü din hayatın hayatıdır. Bu milletin ihyası ise doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e ait doğruluğu yaşamakla mümkün olacaktır.
***
Sivil dinî yapı ve cemaatleri tanımak için güzel bir ölçü
Anadolu’da bidayetten beri hep sivil dini yapılar olagelmiştir ve Anadolu’nun İslam’ı öğrenmesinde ve yaşamasında etkileri yüksek olmuştur. Bundan sonra da bu dini sivil yapılar Anadolu’da hizmet vermeye devam edecektir. Çünkü bu yapılar Yunus’un, Mevlana’nın, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin ve Bediüzaman’ın ifrat ve tefride kaçmayan istikametli irfan mektebleridir.
Bugün Anadolumuzda yüzlercesi var olan bu müspet sivil irfan mektepleri doğru İslamiyet’i ve İslamiyet’e ait doğruları yaşamak ve öğretmek zorundadırlar. Bu yapılar, devlet işlerine karışmadan ve bulaşmadan müspet çalışmalarına devam etmek mecburiyetindedirler.
Bediüzzaman Hazretleri’nin Münazarat isimli eserinde ortaya koyduğu ölçü, sivil dinî yapılar için önemli bir ölçüdür.
Bediüzzaman Hazretleri Şöyle diyor:
“Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima sûret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge (ölçüye) vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hatta benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge(ölçü) vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.” (Kaynak: Münazarat – Risale-i Nur Külliyatından)
***
Araştırmadan, incelemeden, tartmadan, düşünmeden, ölçüye vurmadan yaşanan kayıtsız şartsız teslimiyetler insanları sonu belli olmayan girdaplara götürür ve sonunda da vatan haini yapar çıkar. Onun için bize verilen aklı çok iyi kullanarak, iyi tahlil ve analiz yapıp, “Kur’an, Sünnet, icma-ı ümmet ve kıyas-ı fukaha” ölçüleri ışığında doğruyu bulmak zorundayız.
Allah (c.c) dan istek ve duamız; devletimizin, milletimizin ve vatanımızın bir daha böyle bir ihanetle karşılaşmamasıdır.
Güzel günler dileğiyle.