GÜMÜŞHANE MİLLETVEKİLLERİ HACI OSMAN AKGÜL, CİHAN PEKTAŞ
“Öğretmenlik; gücünü sevgiden alan, emek, sabır ve hoşgörü isteyen, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar değerli ve saygın bir meslektir. Öğretmenlerimizin cömertçe sunduğu sevgi ve bilgi hazineleri, kişiliklerimize ve insani münasebetlerimize ömrümüz boyunca zenginlik ve değer katmaktadır.
Bu kutsal mesleğin temsilcileri, değeri hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar büyük fedakârlığın timsalidirler. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” ifadesiyle öğretmenliğin ne denli kutsal vazife olduğunu vurgulayan bir inancın temsilcileri olarak bizler, öğretmenlerimize olan şükran borcumuzu hiçbir zaman ödeyemeyeceğimizin şuurundayız.
Eğitim – Öğretim sistemimizin temel yapı taşı, istikbalimizin de mimarı olan öğretmenlerimizin yetiştirdiği gençlerimiz; ülkemizin fikri gücüne güç katacak, öncü ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye’yi daha yukarılara taşıyacaklardır. Dolayısı ile öğretmenlerimiz dün olduğu gibi bugün de değişimin, gelişimin, yenilenmenin ve daha ileri hedeflere doğru yürümenin anahtarı durumundadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu önemli günde bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor; başta hemşehrimiz, Şehit öğretmenimiz Necmettin Yılmaz olmak üzere terör saldırılarında ve vazife sırasında kaybettiğimiz öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.”
BELEDİYE BAŞKANI ERCAN ÇİMEN
Gümüşhane Belediye Başkanı Ercan Çimen, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında; öğretmenliğin bir meslekten daha çok bir toplumun geleceğini şekillendiren ana etken olduğunu belirtti.
Öğretmenlerin tarihin her evresinde her toplumun kıymet verdiği, o toplumun gelecekte alacağı konumun kaderini belirleyen insanlardır olduğuna vurgu yapan Başkan Çimen, “Hz. Ali’nin ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözü ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’ sözü; öğretmenliğin asırlar geçse de toplumlar üzerindeki değerini ve önemini her zaman sürdüreceğinin önemli bir göstergesidir” dedi.
Öğretmenlerin, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin kılavuzu olduğunu belirten başkan Çimen, “Onların ellerinde yetişen nesiller; an gelmiş imkânsızı mümkün kılmış, an gelmiş bir milletin kaderini değiştirerek çağ atlatmıştır. Mesleğini bir vazife olarak değil, bir yaşam felsefesi ve milli hedef olarak icra eden öğretmenlerimiz, Türkiye’nin, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin anahtarıdır. Ülkemiz onların yetiştirdiği nesillerle her geçen gün bir adım daha ileri gitmektedir. Ve onların yetiştirecekleri yeni nesillerle de bu kutlu yürüyüşüne devam edecektir. Öğretmenlik ölçülemeyecek, değerlendirilemeyecek kadar kutsal bir meslek, Peygamber mesleğidir. Başta görevi başında şehit olmak üzere olmak üzere, ahirete irtihal eden tüm öğretmenlerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret diliyorum. Bu mesleği icraa ederken şehit olan başta Aybüke ve Necmettin öğretmenlerimiz olmak üzere tüm şehit öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Emekli öğretmenlerimize de sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler niyaz ediyorum. Öğretmenlik mesleği sadece eğitim, öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta öğrencilere aktarmak değil, bilgi yanında tecrübe ve irfanla çocuklarımızı, gençlerimizi geleceğe hazırlama mesleğidir. Bu duygu ve düşüncelerimle güzel ülkemizin dört bir yanında, şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yerde görevinin başında olan, bu mesleğe ömrünü adayan tüm öğretmenlerimizin ve öğretmen adaylarının 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlarım. Görevini icra ederken şehit olan, kıymetli öğretmelerimize Allahtan Rahmet ailelerine başsağlığı dilerim” ifadelerine yer verdi.
REKTÖR PROF.DR. HALİL İBRAHİM ZEYBEK
“Ülkemizin eğitim sisteminin temelini öğretmenlerimiz oluşturmaktadır. Öğretmenlerimiz, insanlık tarihinin bilinen en kadim mesleğini icra eden ve bu sürece rehber olarak yön veren, önüne çıkan tüm zorluklara rağmen yolundan sapmadan ilerleyen, geleceği inşa eden gönül neferlerimizdir. Mesuliyeti ağır olduğu kadar kutsal bir meslek olan öğretmenlik, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin teminatı olan çocuklarımızı milli ve manevi değerlerine bağlı, aklını kullanıp sorun çözebilen, kendini gerçekleştirebilen, yeni ve özgün görüşler oluşturup eleştirel düşünebilen, üstün niteliklere sahip bireyler olarak geleceğe en iyi şekilde hazırlayan bir gönül işi ve adanmışlıktır.
Bir ülkede yürütülen her bir mesleğin kalitesi, özünde o ülkedeki öğretmenin güçlü ve nitelikli oluşuna bağlıdır. Özellikle üniversitemizde bu niteliğe ve özveriye dikkatle ve önemle yaklaşmaktayız. Çünkü günümüz dünyasında küreselleşmeyle birlikte oluşan rekabet ortamı, üstün niteliklere sahip insan yetiştirme ihtiyacını hayati konuma getirmiştir. Bizler Gümüşhane Üniversitesi ailesi olarak evrensel değerler ışığında, araştırmacı, çağın gereksinimlerine uygun bilgilerle donatılmış, yenilikçi, ülkemizin ve geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi yetiştirme gayesiyle hareket ediyoruz.
Bu vesileyle Millet Mekteplerinin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde; başta hain terör örgütü mensuplarınca kaçırılıp, şehit edilen sınıf öğretmeni Gümüşhaneli hemşehrimiz Necmettin Yılmaz’a ve bu uğurda şehit olan tüm öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gümüşhanemizde, üniversitemiz camiamızda, yurt içinde ve yurt dışında eğitime hayatları pahasınca emek ve gönül vermiş bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü en kalbi duygularımla kutluyorum.”
MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ SEYDİ DOĞAN
“Değerli Meslektaşlarım,
Sizin de bizzat yaşadığınız gibi, eğitim bir sevgi ve şefkat mesleğidir. Öğretmen; öğrencilerine sevgiyle yaklaşan, öğrencilerini iyiden yana değiştirmesi gereken, onların yüreklerine dokunmasını bilip başaran ve bu sayede sadece sözleri ile değil tutum, davranış ve karakteri ile iyiye ve güzele kanalize eden, öğrencilerimizin yaşamına yön veren ve yaşama hazırlayan, eğitim ve öğretimle beraber şanlı milletimizin köklü tarihiyle yoğrulan örf, adet ve geleneklerini de kendinde yaşayan ve öğrencilerimize bir kilim dokur gibi sabırla işlemesini bilendir.
Sizler öğrencilerimizin gözünde öğrencilerimizin anne babaları kadar değerlisiniz. Demokrasimizin özümsenmesi, milli ve manevi değerlerimizin kuşaktan kuşağa aktarılmasında en önemli yol göstericimiz sizlersiniz. Bugün toplumda meydana gelen her olumlu veya olumsuz harekette biz öğretmenlerin bu kilimi ne kadar doğru dokuduğunu sorgulamamız ve vicdani sorumluluğumuzun olduğunu unutmamamız gerekir.
Tüm mesai arkadaşlarımın öğretmenler gününü yürekten kutluyor, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere aramızdan ayrılan öğretmelerimize Allah’tan rahmet, emekli olanlarımıza sağlık ve uzun ömür, mesleğe yeni başlayan öğretmenlerimize başarılar diliyor; hepinize selam, sevgi ve saygılar sunuyorum.”
AK PARTİ İL BAŞKANI CELALETTİN KÖSE
“Modern, çağdaş, kalkınmış, mutlu ve güvenli bir toplum olmanın yolu eğitimden geçer. “Hz. Ali; ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözüyle öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamıştır. Bu yüzden öğretmenlik mesleği mesleklerin en kutsalıdır. Ülkelerin ve toplumların en önemli gücü, en büyük zenginliği, nitelikli, iyi eğitimli, çalışkan, yeniliklere ve rekabete açık insan kaynağıdır. Öğretmenlerimiz, nitelikli insan kaynaklarının oluşmasında, gelişmesinde ve yetişmesinde; dolayısıyla geleceği inşa etmek noktasında en büyük paya sahiptirler. Öğretmenlerimiz; asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra vatan, millet, insan ve doğa sevgisi, dürüstlük, çalışkanlık, özgüven gibi insanî ve evrensel değerleri aşılayarak bizleri hayata ve geleceğe hazırlamakta, toplumumuzun şekillenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Bugün okul sıralarında oturan yavrularımız, geleceğin siyasetçileri, bürokratları, bilim adamları, sanatçıları olacak; geleceğin modern Türkiye’sini inşa edecek ve yöneteceklerdir. Dolaysıyla müreffeh ve her yönden gelişmiş bir Türkiye, ancak eğitime ve öğretmenlerimize verdiğimiz değer nispetinde tesis edilebilir. Öğretmenlerimizin ülkemizin dört bir yanında nasıl fedakârca görev yaptıklarını görüyoruz, biliyoruz. Geleceğimizin teminatı olan sevgili çocuklarımızın eğitimi uğruna verdikleri emekleri büyük bir takdir ve şükranla karşılıyoruz. Çocuklarımızın ve gençlerimizin çağdaş, demokratik, milli ve manevi değerlerimize bağlı yetiştirilmesinde, dolayısıyla ülkemizin geleceğinin şekillenmesinde gösterdiğiniz özveri ve emeğe teşekkür ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde, kutsal görevlerini aşkla, şevkle ifa eden değerli öğretmenlerimizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü yürekten kutluyorum. Bu vesileyle ebediyete irtihal etmiş öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, tüm eğitim çalışanlarımıza ve emekli olmuş öğretmenlerimize bundan sonraki yaşamlarında sağlık ve mutluluklar diliyorum.”
GTSO BAŞKANI İSMAİL AKÇAY
“Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 24 Kasım 1928 yılında “Başöğretmen” unvanını alması vesilesiyle 1981 yılından itibaren her yıl 24 Kasım’ı Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.
Dünyadaki en onurlu mesleklerin başında yer alan öğretmenlik mesleği özveri, sabır ve hoşgörü isteyen, bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar değerli saygın bir meslektir. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı için koyduğumuz ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefimize ulaşmanın yolu, bu değerli mesleği kendine görev edinen siz değerli öğretmenlerimizin yetiştireceği ülkemizin milli ve manevi değerlerine bağlı, cesaretli, bilgili, bilgiyi hayata geçirebilen, kendine güvenen, araştıran ve sorgulayan gençlerimizden geçmektedir.
Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı geleceğe hazırlayan öğretmenlerimiz dün ve bugün olduğu gibi, yarın da geleceğimizin mimarı olmaya devam edeceklerdir. Öğretmenlerimiz bu ülkenin milli birlik ve beraberliğimizin de en büyük teminatıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden tüm öğretmenlerimizi minnet ve şükranla anarak, bu kutlu görevi sürdüren tüm öğretmenlerimizin de 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.”
GÜMÜŞHANELİ İŞ ADAMLARI DERNEĞİ (GİAD) BAŞKANI ERDAL KURT
“Bir şeyi öğrenmek sevincin karşılığıdır. Öğreten ise minnet, şükran, gurur hislerinin ta kendisidir. Öğretmenler gününüz kutlu olsun.”
EĞİTİM BİR SEN GÜMÜŞHANE ŞUBE BAŞKANI HABİB TANIŞ
İnsanın, özünü keşfetmeye, kişiliğini inşa etmeye yönelik en büyük eylemi eğitimdir. Eğitimi, eğitim-eğitilen çerçevesinde, insanların birbirleriyle ilişkisinden, iletişiminden ve etkileşiminden beslenen akli süreçlerin hâkim olduğu ve ahlaki sonuçların hedeflendiği faaliyetler bütünü olarak kabul ediyoruz. Eğitimi, tam da bu yüzden hem bilim hem de hizmet noktasında vazgeçilemez, ertelenemez, yok sayılamaz, devre dışı bırakılamaz, alternatifi oluşturulamaz konumda görüyoruz.
Eğitimde geriye düşenin ahlakta, adalette, merhamette, bilimde öne çıkması, teknolojide önde olması, ekonomik ve diplomatik düzlemde fark oluşturması mümkün olmaz. Öğretmenlik, insanlığın en kadim ve önemli mesleklerinden biridir. Öğretmen, çocuklarımızın şuur sermayesini artırma, bilgi haznesini büyütme, idrak zeminini güçlendirme, hikmeti keşfetme,hakikate ulaşma konusunda beşerin insanlaşması ve bireyin uzmanlaşması yolculuğunda hem rehber hem de rol modeldir. Bu vasıf, öğretmenlik mesleğinin tarih boyunca önemli ve değerli kabul edilmesinin de başlıca sebebidir.
Eğitimde örnek gösterilen ülkelerde olduğu gibi, öğretmenliğin kamu sistemi içerisinde tanımlanmış eğitim-öğretim hizmetleri sınıfından müstakil bir meslek kanununa kavuşturulması hususu artık daha fazla ötelenmemelidir. Mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması, sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki dağınıklığın giderilmesi için meslek kanununun ivedilikle yürürlüğe konulması gerekmektedir.
Ülkemizde resmî ve özel eğitim kurumlarında fiilen görev yapan 1 milyon 200 bin öğretmen var iken, öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun olmaması; hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan ise yoksunluktur.
Kanun, hedefler ve gerçekler bağlamında uluslararası standartlara uygun bir kariyer mesleği niteliğini taşımalı; öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek hükümleriçermelidir. Meslek kanununun yapılması için gereken talep de yazılması için gereken birikim de var. Bundan sonra bir tek şeye ihtiyaç var. O da kanunun çıkarılmasını hızlandıracak irade. Bizler Türkiye’nin bütün illerinden hep birlikte o iradeyi harekete geçirmek için sesleniyoruz: Meslek kanunumuzu istiyoruz, daha fazla beklemek istemiyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması hedefine, 11. Kalkınma Planı’nda da Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonu’nda da yer verilmesi, hem talebemizi doğruluyor hem de tepkimizi haklı kılıyor.
Meslek kanununun çıkarılması noktasında niyet ve kararlılığın kamuoyuna deklare edilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, bugüne kadar kamuoyuna net, açık ve kesin bir içerik paylaşımı yapılmış değildir. Millî Eğitim Bakanlığı’nca yürütülen çalışma, hazırlanan taslak, öngörülmüş bir tasarım mutlaka başta yetkili sendika olmak üzere, paydaşlarla iş birliği içinde ele alınarak olgunlaştırılmalıdır.
Bu noktada, öğretmenlik mesleğine, öğretmenlere, eğitime ve öğrencilerimize dair hassasiyetlerimizi, önceliklerimizi, talep ve beklentilerimizi şekillendiren, meslek kanununa dair çerçeve beklentimizi ifade eden hususlara da dikkat çekmek istiyoruz.
OECD’nin yayınladığı ‘Dünya Standartlarında 21. Yüzyıl Okul Sistemi Nasıl İnşa Edilmeli?’ başlıklı raporda yer alan, ‘Eğitimin bir ülkenin gerçekten önceliği olup olmadığı bazı sorular sorularak anlaşılabilir: Öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü nedir? Öğretmenlere ödenen ücretler benzer eğitim geçmişine sahip bireylere ödenen ücretlere kıyasla nasıldır? Çocuğunuzun öğretmen olmasını ister misiniz? Medyada okullar ve eğitim üzerine haberler ne kadar yer buluyor?’ şeklindeki soruları yetkililerin dikkatine sunuyoruz. Bu soruların her birini, politika belirleyici, politika tasarlayıcı ve uygulayıcı konumda olanların cevaplaması gerekiyor.
Kesin olan bir şey var ki, PISA’da yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinin çoğunda, öğretmenlere daha yüksek maaş verilmesi, eğitim geçmişinin daha fazla önemsenmesi, öğretmen niteliğinin artırılması ve öğretimin iyileştirilmesi odaklı eğitim harcamalarının payının daha fazla olması eğilimi bulunmaktadır.
Eğitim çalışanlarının en güçlü sesi, genel yetkili sendikası olarak, gerek akademik yayınlar gerek raporlar gerekse alan ve teşkilat taramalarıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu noktasında gündemin oluşmasını sağladık. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da gündemi belirledik.
Nelere ihtiyaç duyulduğu, meslek kanununun hangi nitelikte olması gerektiği hususlarını 2018 yılında hazırladığımız “Öğretmenlik Meslek Kanunu İhtiyaç ve Öneriler” başlıklı raporla kamuoyuna açıkladık. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmene destek kanunu olmalı’ üst başlığıyla kamuoyunun dikkatini çekmeyi, içeriğe ve olması gerekenlere ilişkin farkındalık oluşturmayı hedefledik. Yaptığımız çalışmaların, araştırmaların, yayınlarımızın ve hazırladığımız raporların ürettiği birikimi esas alarak ‘nasıl bir meslek kanunu olmalı, meslek kanununda neler olmalı’ sorularına verilecek cevaplarımızı netleştirdik. Tespitlerimizi ve tekliflerimizi burada bir bütün olarak ifade edecek değiliz, başat konu başlıklarına yönelik teklif ve talepleri ifade etmekle yetineceğiz.
Öncelikle resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik mesleğinin bütün boyutlarını ele alacak bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç konusunda geniş bir toplumsal mutabakatın varlığı herkesçe kabul edilmelidir.
Bu mutabakatın faydalı bir sonuç doğurması, meslek kanununun ‘öğretmenlerin statüsünü, toplumsal itibarını yükseltebilecek, haklarda kazanç sağlayacak, çalışma şartlarını iyileştirecek, şiddeti de önleyecek’ türden bir içerikle uygulamaya konulmasıyla mümkündür.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun eğitimin niteliğinin artmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak pek çok düzenlemeye yasal dayanak oluşturma potansiyeli bulunmaktadır. Biz, meslek kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının uluslararası standartlar çerçevesinde tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi haksız ve çözüm yerine sorun üreten uygulamaları ortadan kaldırmayan bir düzenlemenin meslek kanunu niteliği kazanamayacağına inanıyoruz.
Resmî eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamını emredici şekilde düzenlemeyen bir kanunun, öğretmene itibarını korumada yetersiz olacağını hatırlatıyoruz.
Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesinin meslek kanunu iddiasının ispatı için şart olduğunu düşünüyoruz. İstihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.
Öğretmenlerin atamadan yer değiştirmeye, yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından kurtarmaya dönük hükümler meslek kanununun olmazsa olmazıdır.
Eğitim ve öğretim süreçlerindeki vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim liderliği konusu bir sorun olarak değil, bir konum olarak meslek kanunu kapsamında düzenlenmeli, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da mutlaka kanuni bir dayanak ve güvenceyle tanımlanmalıdır.
Öğretmenin itibarının, statüsünün, hak ve imkânlarının, fırsat ve yetkilerinin artırılmasına dayanak yapılması gereken Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerin ve eğitim kurumu yöneticilerinin mali haklarında, hak, yetki, sorumluluk ve toplumsal beklenti ekseninde gerçekleştirilmesi kaçınılmaz görünen artış gerekliliği, kamu maliyesi dengesi, bütçe olanakları vb. bahanelerin arkasına sığınılmadan çıkarılmalıdır. Aksi hâlde, eğitimde istenilen başarının sağlanamayacağı, meslek kanunundan beklentinin karşılanamayacağı bilinmelidir.
Salgın süreci, okulun da öğretmenin de değerini; yokluğunun, eksikliğinin telafi edilemez niteliğini, toplumsal yapının ana direklerinden biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur. Salgın sebebiyle eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilinen ve alışılagelen usullerin zorunlu olarak terkedilmesi, öğretmenlerimizin fedakârlıkları, azimleri, çabaları olmasa, bu zorlu sürecin, öğrenme kayıpları başta olmak üzere, giderilmesi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini bugün çok net görebiliyoruz.
Eğitim çalışanlarımız, yılda bir gün övgü cümleleriyle geçiştirilen anma günlerini beklemiyor. 24 Kasım’da öğretmenlerimize verilebilecek en büyük müjde, haklarını koruyup geliştirecek, çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına çözüm üretecek ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun TBMM gündemine getirilmesidir.
Zaman, vaatleri gerçeğe dönüştürme, hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, bu hususlar temelinde çıkarılacak Öğretmenlik Meslek Kanunu’na katkı ve destek sunacağımızı bir kez daha ifade ediyor; siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Bakanlığı bu konuda adım atmaya çağırıyoruz.
Eğitim çalışanlarının sorunlarının çözülmesi dileği ile öğretmenlerimizin Öğretmenler gününü kutluyoruz.