HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI
Türkiye’nin hemen hemen her yerinde artık koronavirüsle iç içe yaşamaya başladık. Belki de bu gidişle virüs hayatımızın bir parçası olacak.
Soğuk kış aylarında hasta olmadan yaşamanın olmazsa olmazı kalın giysiler ise, koronalı hayatın da kendine mahsus aksesuarı şimdilik “maske, mesafe ve temizlik” tedbirleridir.
Maske, mesafe, temizlik tedbirleri bundan sonraki yaşantımız için bir tercih değil bir mecburiyet olacaktır. Bu konuda vurdumduymaz davranmak ise hem insanın kendisini tehlikeye atması, hem de kul hakkına girmesi olacaktır.
Biz; bir kul teslimiyeti ile doktorlarımızın, yöneticilerimizin tavsiyelerine uymak zorundayız. Biz, tedbirlere uyduktan sonra takdiri Allah’a bırakacağız. Başıboş olmayan izni ve ipleri Allah’ın elinde olan gözle görülmeyen bir mikrobun karşısında aciz düşen insanoğlu bu vesile ile Allah’ı, onun kudret ve kuvvetini ve insanların ise ne kadar aciz olduklarını bir kez daha anlamış oldu.
Allah (c.c.) bazen imtihanları fert fert, bazen millet millet yapar. Bazen de küre-i arzın tümünü bir anda imtihana tabi tutar. Belli ki koronavirüs imtihanı, tüm insanlığın tabi olduğu bir genel imtihan…
Duamız; bu sırlı imtihanının süresini Cenab-ı Allah uzun tutmaz da bir an önce koronavirüsün görevine son verir.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Koronavirüs olayı her ne kadar fert, aile ve toplumsal kimyamızı etkilese de, hayat devam ediyor.
Allah’ın yaratığı varlıklar içinde dünyanın her şart ve coğrafyasında yaşayabilen tek varlık insandır.
Diğer varlıklarda, bitki ve hayvanat türlerinin hiçbirinde bu dayanıklılık yoktur. Ama, insan dünyanın her coğrafyasında, her mevsiminde yaşar.
Hal böyle olunca, virüsün olmadığı günlerin geride kaldığını kabullenerek, virüslü hayatı kendi şartları içinde yaşamak için yeni duruma adapte olmak zorundayız. İsyan etmenin, kara kara düşünmenin bir anlamı olmayacaktır. Kar ve soğuğu kış aylarında yaşayan Türkiye’de yazın en sıcak ayları olan haziran –temmuz – ağustos aylarında her gün kar yağıp, sıcaklık sıfırın altında – 30 larda olsa ne yapacağız. İsyan etmeyeceğiz herhalde. Hayatı yeni şartlarla yaşamaya devam edeceğiz.
ÇALIŞMA HAYATI
Ferdî, ailevî, toplumsal ve kamusal işlerin aksamadan yürümesi gerekiyor. Koronavirüs kol gezse de herkes çalışmak zorunda. Çalışma şartlarını oluşturup, tedbirlerimizi alıp çalışmamız gerekiyor.
Ülkemizde eylül ayı ile birlikte yoğun bir sosyal hareketlilik başlayacak. Tüm okulların yeni eğitim öğretime açılma günleri geldi. Yetkililer, yeni duruma göre okul ve eğitim şartlarını oluşturmak için gayret sarf ediyorlar.
Sadece milli eğitim ya da üniversiteler değil, her kamu kurumu salgın şartlarında bile en üst performansta çalışma planlarını uygulamalıdır.
Hayal dairesi ihtiyaç dairesi kadar geniştir. Salgın da olsa insanlar hayallerini gerçekleştirmek istiyor. Salgına rağmen, Rusya’dan insanlar Türkiye’ye gezmeye geldiler. Antalya’daki işletmeciler, gelen turistlere virüs nedeniyle biz hazırlık yapmadık mı diyecekler? Bu bir örnek..
Yani, virüs bahane dilerek kimse görevini aksatmamalı. İnsanların niyetlerini insanlar okuyamaz ama, okuyan birinin var olduğunu, Allah’ın her şeyi gördüğünü kimse unutmamalı. Çünkü görevini çeşitli bahanelerle aksatan, yapmayan insanların önlerine her an koronadan daha tehlikeli yeni imtihanların çıkacağı da bizim inanç dünyamızın bir gereği ve gerçeğidir. Bizden hatırlatması…
Güzel günler dileğiyle.