Eserleri Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı tarafından da basılan günümüz Kur’an tefsiri yazarlarından Risale-i Nur Külliyatı sahibi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, günümüzde çokca sorulan bir önemli konuya cevap veriyor. İşte o soru ve Bediüzzaman Hazretlerinin cevabı.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI
MEKTUBAT KİTABINDAN ALINMIŞTIR
soru:
“Bu zamana kadar uzun mesafeden gelen şu zamandan tâ o zamana kadar bu hâdiseleri nasıl bileceğiz ki karışmamış ve safidir?”
cevap:
Hem sahabeler, Kur’an’ın ve âyetlerin hıfzından sonra en ziyade, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın ef’al ve akvalinin muhafazasına, bâhusus ahkâma ve mu’cizata dair ahvaline bütün kuvvetleriyle çalıştıklarını ve sıhhatlerine pek çok dikkat ettiklerini, tarih ve siyer şehadet ediyor. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma ait en küçük bir hareketi, bir sîreti, bir hali ihmal etmemişler. Ve etmediklerini ve kaydettiklerini, kütüb-ü ehadîsiye şehadet ediyor.
Hem asr-ı saadette, mu’cizatı ve medar-ı ahkâm ehadîsi, kitabetle çoklar kaydedip yazdılar. Hususan Abâdile-i Seb’a, kitabetle kaydettiler. Hususan Tercümanü’l-Kur’an olan Abdullah İbn-i Abbas ve Abdullah İbn-i Amr İbni’l-Âs, bâhusus otuz kırk sene sonra, tabiînin binler muhakkikleri, ehadîsi ve mu’cizatı yazı ile kaydettiler.
Daha ondan sonra, başta dört imam-ı müçtehid ve binler muhakkik muhaddisler naklettiler; yazı ile muhafaza ettiler.
Daha hicretten iki yüz sene sonra başta Buharî, Müslim, Kütüb-ü Sitte-i Makbule vazife-i hıfzı omuzlarına aldılar. İbn-i Cevzî gibi şiddetli binler münekkidler çıkıp bazı mülhidlerin veya fikirsiz veya hıfızsız veya nâdanların karıştırdıkları mevzu ehadîsi tefrik ettiler, gösterdiler.
Sonra ehl-i keşfin tasdikiyle; yetmiş defa Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm temessül edip yakaza halinde onun sohbetiyle müşerref olan Celaleddin-i Süyûtî gibi allâmeler ve muhakkikler, ehadîs-i sahihanın elmaslarını, sair sözlerden ve mevzuattan tefrik ettiler.
İşte bahsedeceğimiz hâdiseler, mu’cizeler böyle elden ele –kuvvetli, emin, müteaddid ve çok belki hadsiz ellerden– sağlam olarak bize gelmiş.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖى
İşte buna binaen “Bu zamana kadar uzun mesafeden gelen şu zamandan tâ o zamana kadar bu hâdiseleri nasıl bileceğiz ki karışmamış ve safidir?” hatıra gelmemelidir.
KAYNAK: http://www.hizmetvakfi.org
KAYNAK LİNK: http://www.hizmetvakfi.org/risaleinur/