Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Günaydın sekiz yılı aşan görev süresinin değerlendirmesini yapmak ve vedalaşmak amacıyla Üniversite personeli ile dört ayrı salonda değerlendirme ve veda toplantıları düzenledi.
Toplantıya üniversitenin 2008-2017 döneminde geçirdiği evreleri anlatan bir sunumla başlayan Rektör Prof. Dr. Günaydın, “görev yaptığım sekiz yılı aşan sürede açık ve sorgulanabilir bir yönetim anlayışını benimsedim. Bu anlayışla yaptıklarımızı ve Üniversitemizin geldiği son durumu sizlerle paylaşarak helalleşip vedalaşmak için bu toplantıları organize ettik.” dedi.
Üniversiteler çok boyutlu kurumlardır
Üniversitelerin çok boyutlu kurumlar olduğunu, bu nedenle de Üniversite kurmanın zor olduğunu ve bu kuruluşu gerçekleştirmenin klasik bir yöneticilik becerisi ile açıklanamayacağını ifade eden Rektör Prof. Dr. Günaydın, “Üniversiteler üniversal bir yaşam alanıdır. Bu yaşam alanını oluştururken hemen her şeyi en modern şekilde ve aynı zamanda düşünmeniz ve hızla inşa etmeniz gerekir. Aksi halde bir makine misali parçalardan birinin eksik olması halinde makine çalışmaz hale gelir. Biz, bu bilinçle göreve başladık. Adanmışlık ruhu ve işe gönlümüzü vererek sekiz yıllık kısa bir sürede bütün boyutları ile işleyen üniversal bir kurum oluşturduk. Yasal olarak dokuz Üniversite ile birlikte 2008 yılında kurulan Gümüşhane Üniversitesi, 2007 yılında kurulan onaltı Üniversiteyi de ilave ettiğimizde toplam 25 üniversite içerisinde bütün somut parametreler açısından bakıldığında hep ilk sıralarda yer aldı.” şeklinde konuştu.
Her ile üniversite projesinin örnek modeli
Sarp bir kampüs alanından ve ilin nüfusunun az olmasından kaynaklı kısıtlara rağmen mazeret bulma hastalığına kapılmadan Üniversiteyi bütün fonksiyonlarını ifa edecek bir şekilde hızla yapılandırdıklarını ve iki basamak atlayarak 2006 yılında kurulan Üniversitelerin gelişim hızına ulaştıklarını belirten Rektör Günaydın, Gümüşhane Üniversitemizi kurduğumuz şartlar dikkate alındığında çok önemli bir başarı elde ettik. Kurucu Rektör olarak göreve geldiğimiz 10 Eylül 2008’den beri fiziki, akademik, idari, eğitim-öğretim, araştırma ve uygulama, kütüphane ve kongre merkezi, çevre düzenleme, sosyal, kültürel ve spor altyapısını eşgüdümlü olarak hızlı bir şekilde gerçekleştirerek modern bir üniversal yaşam alanı oluşturduk. Bütün bunlar dikkate alındığında Gümüşhane Üniversitesi her ile üniversite projesinin örnek bir modeli haline geldi.” dedi.
Başarının sırrı kendine inanmak ve güvenmektir
2008 Yılında kurulmasına rağmen Gümüşhane Üniversitesinin bir başarı öyküsü olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Günaydın sözlerini şöyle sürdürdü; “başarıya giden yoldaki ilk adım kendine ve başarabileceğine inanmaktır. Başarılı insanlar kişisel kabiliyet ve becerilerine inanır ve güvenirler. Bende bu anlayışla kurucu rektörlüğe aday olarak yola çıktım. 2008 yılında tek başıma yola çıktım. Bu gün 8 yıllık görev süremi tamamlayarak yine tek başıma ara verdiğim akademik hayatıma dönüyorum. Cumhurbaşkanımızın görevi bize tevdi etmesi ile birlikte görevimiz boyunca “olmaz” “imkansız” “yapamam” laflarını düşünme ve konuşma sözcüklerimden çıkardım. Her gün kendime daha iyi nasıl yapabilirim sorularını sorarak bütün işleri bizzat takip ederek gerçekleştirdim. Gerçekleştirdiğimiz işler, oluşturduğumuz güven ve göstermiş olduğumuz performans dolayısıyla başka bir kişi veya kurumun aracılığı ve katkısı olmadan Üniversitenin bütün işlerini kendimiz yaptık. Devletimizin bize sunmuş olduğu kaynakları etkin, verimli ve şeffaf bir şekilde kullanarak 19 bin öğrenciye dünya standartlarında yükseköğretim sunan bir üniversite kurduk. Bugün tüm yönleri ile tamamlanmış ve bütün fonksiyonlarını yerine getiren bir kurum oluşturmanın mutluluğunu yaşıyorum. Herkese nasip olmayacak bu görevi bize bahşeden ve bizi bu görevde utandırmayan Allah’a nihayetsiz şükürler olsun. Ayrıca bize bu görevi layık gören Cumhurbaşkanımıza, YÖK’e ve hükümetimize ve özellikle üniversitemizin olmazsa olmazı olan siz değerli personelimize teşekkür ediyorum. Çünkü bu binaları ve yerleşkeleri anlamlı hale getiren ve fonksiyonel kılan sizlersiniz. Biz bir takım olarak çalıştık ve bugün gururla yaptıklarımızla övünüyoruz. Bu takım sıradan bir insanlar topluluğu değil, bilakis ortak bir amaca yönelik çalışan, birbirini tamamlayan becerilere sahip ve ortak sorumluluk taşıyan insanlar topluluğudur. Üniversitemizde çalışan her düzeydeki personelimiz oluşan bu takımın üyesi ve ayrılmaz bir parçasıdır. Performans takımdaki herkesin katkısına bağlıdır. Üniversitemizin her bir üyesi, kişisel değil kurum ve kamu yararı ortak amacına yönelik olarak birbirini tamamlayan işler yaparak katkı sağladı.”
Huzurlu bir yönetimi esas aldık.
Görev süresinin dolması nedeniyle birimler tarafından plaketlerin takdim edildiği ve duygusal anların yaşandığı salonlarda Rektör Prof. Dr. İhsan Günaydın sözlerine şunları da ilave etti; “üniversal bir kurum kurma yolunda karşılaştığımız olumsuzluklara hiçbir zaman takılmadık ve ilk günkü heyecan ve motivasyonla yolumuza devam ettik. Birileri istedi diye yapmadık birileri istemedi diye de yapmak istediğimizden vazgeçmedik. Kimseye dalkavukluk yapmadık. Kimsenin değil bilimin adamı olmaya ve bilim adamı gibi davranarak doğru yapmaya çalıştık. Zira doğrunun kendi başına bir gücü vardır. Bizim gücümüz de hep doğrunun gücü olmuştur. Huzurlu bir yönetimi benimsedik ve uyguladık. Huzuru tehdit edenlere oynama alanı bırakmadık ve bunlara asla pirim vermedik.”
Üniversiteler ülkenin en önemli servetidir ve ülkenin gelişmesi için çalışır.
Rektör Günaydın sözlerini şöyle tamamladı; “üniversiteler toplumun servetidir ve her faaliyeti toplum yararı içindir. Üniversitelerin genelde toplumdan özelde sanayi veya iş dünyasından kopuk olması diye bir şey olmaz. Ülkelerin gelişmiş ve toplumların refah düzeyinin yüksek olması üniversitelerin gelişmişliğine bağlıdır. Biz bu bilinçle üniversitemizin fiziki mekanları ve araştırma altyapısını ilimizin ve ülkemizin hizmetine sunduk. Hal böyle iken üniversite halktan kopuk, halkla entegre olması gerek söylemleri maksatlı ve iyi niyetli değildir. Zira üniversite, 19 bin öğrencisi, 620 akademisyeni, 285 idari personeli ve 238 temizlik ve güvenlik personeli ile halkın ve hayatın bizzat içindedir. Yapılması gereken üniversitelerin bütün imkanlarından azami ölçüde istifade yoluna gitmek ve oluşan kapasitelerden maksimum fayda elde etmek için kurumların ve iş dünyasının üniversiteyi birinci adres olarak görmesi ve oraları sık sık ziyaret etmesidir. Entegrasyon yokluğundan bahsedenlerin ise üniversiteyi bilmeyenler ve üniversiteye uğramayanlar olması düşündürücüdür. Entegrasyon ancak Üniversiteyi çözüm yeri olarak görüp, oradaki bilgi ve altyapıdan yararlanma yoluna gidilmesi ile sağlanmış olur. Üniversite yönetimi kişisel ilişkiler geliştirmesi ile entegrasyon ve fayda sağlanmaz. Esas olan bilgi üretilmesi, sorunlara çözüm üretilmesi ve kamu yararına dönük çalışmalar yapılmasıdır. Çok dar çıkar çevreleri üniversitenin kararlarında ve kaynak kullanımında etkili olamayınca bu durumu halktan kopukluk olarak değerlendirmek suretiyle itibarsızlaştırma ve algı oluşturmaya çalışmaktadır. Bunu yapmaya çalışan kurum içi ve kurum dışı çok dar çevreleri kamuoyu çok iyi tanımakta ve bunlara pirim vermemektedir. Bu dar çevrenin üniversite kararlarında ve kaynak kullanımda etkili olması halinde ise bu kurum üniversite bu kurumu yöneten kişi de rektör olmaz. Bizlere düşen akademik ahlak ve sorumlulukla çok daha fazla çalışarak ülkemizin ve insanımızın refahını ve mutluluğunu artırmaktır. İnsanlar yaşadıkları ile değil yaşattıkları ile anılırlar. Hoş bir seda bırakmışsak ne mutlu bize. Yaşattıklarımla anılmak dileğiyle bu kurumu sizlere sizleri de Allah’a emanet ediyorum.”
(Kaynak: Gümüşhane Üniversitesi Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü – 22.01.2017)