Yurtiçi ve yurtdışında birçok uluslararası Sempozyum, konferans ve panel gibi etkinliklere konu olan, üzerine birçok doktora ve yüksek lisans tezleri hazırlanan, 50’yi aşkın dile tercüme edilerek milyarlarca insana ulaşan Risale-i Nurlar şimdi de 1 milyardan fazla insanın konuştuğu Hint diline tercüme edildi.
Tabiat Risalesi, Mu’cizat-ı Kur’aniye Risalesi, 33 Pencere, İktisat ve Şükür Risalesi eserlerinin Hintçeye tercümesinin tanıtımı dolayısıyla İstanbul İlim ve Kültür Vakfı genel merkezinde gerçekleştirilen programda, Risale-i Nurları Hint diline tercüme eden Hindistan Beytül Hikmet Vakfı yetkilileri, tercüme süreci ve bu süreçte yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve İİKV Mütevelli Heyet Başkanı Said Yüce’nin açılış konuşmasıyla başladı.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATININ TAMAMI HİNT DİLİNE TERCÜME EDİLECEK
Konuşmasına İİKV ve faaliyetleri hakkında bilgiler vererek başlayan Yüce, dünyanın dört bir tarafından gelen misafirlerin “Eğer bir şey olacaksa bu Türkiye’de olacak ve biz de sizi takip edeceğiz” dediklerini belirtti.
Bundan 110 yıl önce Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin; cehalet, zaruret ve ihtilaf olarak üç büyük düşmandan söz ettiğini ve bu üç düşmana karşı da marifet, sanat ve ittifak silahlarıyla mücadele edilmesi gerektiğini hatırlatan Yüce, Bediüzzaman’ın bunların dışında en büyük tehlikenin imansızlık olduğuna dikkat çektiğini ve buna karşı da Kur’an’dan ilham alarak, mücadele edecek Risale-i Nurları telif ettiğini söyledi.
Hindistan Beytül Hikmet Vakfı başkanı Muhammed Envar hocanın geçen sene arkadaşlarıyla İİKV’ye geldiklerini ve kendileriyle bir anlaşma yaptıklarını hatırlatan Yüce, Muhammed Envar hocanın, Hindistan’daki Müslüman gençlerin ellerinden kayıp gittiğini ve bu sebeple manevi tahribata bir çözüm olarak Risale-i Nurları kendi dillerine tercüme etmek istediklerini belirtti.
Vakıf olarak bundan memnuniyet duyup kendilerine ellerinden gelen yardımı yapacakları sözünü verdiklerini vurgulayan Yüce, “Hint dili ile birlikte risalelerin Fransızca diline de çevrilmesi için çalışmalar başlattığımızı söylemek isterim. Risale-i Nur Külliyatının şu anda küçük bir kısmı Hint diline çevrildi. Ancak tamamı da Hint diline tercüme edilecek” dedi.
RİSALE-İ NURLARIN GENÇLERE SUNULMASINDA YENİ YÖNTEMLER UYGULANMALI
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı hocalarından Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek, İslam aleminin içinde bulunduğu durumla ilgili karamsar olduğunu ifade ederek sözlerine başladı. İslam’ın kırmızı çizgilerinin birçoğunun İslam aleminde geçildiği kanaatinde olduğunu belirten Çiçek, Risale-i Nurların bu konuda çok büyük bir önemi haiz olduğunun altını çizdi.
Çiçek, gençlerin içinde bulundukları durumun maalesef pek iç açıcı olmadığını, bununla ilgili Risale-i Nurların gençlere sunulmasında yeni bazı yöntemlerin uygulanmasının daha doğru olacağını düşündüğünü söyledi.
Çiçek, “Yeni yöntemler üzerinde çalışmamız ve bu çerçevede uzmanları bir araya getirmemiz gerekli. Bu konuda vakfın çalışmaları da çok önemli. Yapılacak çalışmalar çerçevesinde, konuyla ilgili psikolog, pedagog ve benzeri uzmanlar da çağrılarak onların da sunacağı katkıyla Risale-i Nur eksenli yeni yöntemler bulmamız çok önemli. Bizim şu an itibarıyla söze değil, amele yani uygulamaya ihtiyacımız var. Söylemden önce artık eyleme yönelik bir davranış biçimine geçmemiz zorunludur. Bunun için de mutlaka bir strateji belirlememiz gerekir” şeklinde konuştu.
BEDİÜZZAMAN, İMAM-I GAZALİ VE İMAM-I RABBANİ GİBİ MÜCEDDİTTİR
Hindistanlı Deyubend âlimlerini temsilen söz alan Abdelkayyum hoca, Hindistan’dan gelen hocaları kısaca tanıtarak, Risale-i Nur derslerinden çok istifade ettiklerini söyledi.
Hindistan Beytül Hikmet Vakfı başkanı Muhammed Envar Han hoca, Peygamber Efendimizin (asm) “her yüzyılda Cenab-ı Allah’ın bir müceddit gönderdiği” hadisiyle sözlerine başladı. Muhtelif asırlarda, aralarında İmam-ı Gazali ve İmam-ı Rabbani gibi mücedditlerin bulunduğunu, her asırda mücedditler gönderildiğini ve asrımızda da Bediüzzaman’ın müceddit olduğuna dikkat çeken Enver Han, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz Risale-i Nurlar ile önce tercümeler vasıtasıyla tanıştık. Risalelerin Arapça mütercimi İhsan Kasım Es-Salihî’nin Delhi’de tanıdığı Emin Osmanî adında bir hoca vardı. İhsan hoca, Emin Osmanî’ye Risale-i Nurları tanımaları için, bazı talebelerini Türkiye’ye göndermesini tavsiye etmiş. Böylece biz, bir grup âlimle birlikte İstanbul’a geldik ve İhsan hoca ile tanıştık.
“Geldiğimiz grupla birlikte 20 gün kadar yanında kalarak ondan Risale-i Nur eğitimi aldık. Hindistan’a döndükten sonra Risale-i Nur’la ilgili batı ve doğu kaynaklarını araştırdım ve daha çok bilgi sahibi oldum.
PANDEMİ NEDENİYLE 4 AY İSTANBUL’DA KALMAM HAYIRLARA VESİLE OLDU
“İstanbul’a ikinci gidişimde Pandemi hadisesi başladığı için maalesef geri dönemedim ve zorunlu olarak 4 ay kadar İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nda kaldım. Ama bu bir hayra vesile oldu. Bu süreçte, buradaki hocalar ve ağabeylerden çok istifade ettim ve kafamda risaleleri Hintçeye tercüme etme fikri oluşmaya başladı. Üçüncü defa Türkiye’ye geldiğimde ise bu düşüncemi teklif olarak İİKV Mütevelli Heyet Başkanı Said Yüce’ye ilettim.
“Yüce ile yapılan toplantılarda bizde şöyle bir kanaat husule geldi; yeni bilgilere göre Hintçe, dünyada en çok konuşulan ikinci dildir. Bu sebeple eğer biz, bu derece yaygın konuşulan bir dile Risaleleri tercüme ederek Hindistanlıların istifadelerine sunmaz isek, emaneti yerine getirmemiş ve dolayısıyla mes’ul duruma düşmüş oluruz.
“Hedefimiz 4-5 yıl içinde Risale-i Nurların tamamını Hintçeye tercüme ederek neşretmektir. Hatta her şey planladığımız gibi giderse, üç ay içinde 10 tane küçük risaleyi bitirip tekrar burada bir programla bunun tanıtımını yapabiliriz.”
Konferansa katılan misafirler sorularını cevaplayan Muhammed Envar, Risale-i Nurların Hintçe tercümelerinden bir bölümünü teberrüken okudu, ardından dua etti.
Kaynak: İstanbul İlim ve Kültür vakfı – 22.05.2024
Kaynak Link: https://www.iikv.org/i/4207-risale-i-nur-hintceye-tercume-edildi