RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (66) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (66)

Giriş Tarihi: 16 Ocak 2021 - 21:45

Son Güncelleme: 16 Ocak 2021 - 21:45

KÂİNAT

Rabb-i Rahim mektubu şol kâinat

Zerre sanat kürre sanat saltanat

Ah bilemez sanma inat hayvanat

Bak sana der insana der duy sanat

EY VEFASIZ

Ey vefâsız gör melâlim sende bir kâr eylemez

Sanma cevr eyler de âşık cevr günahkâr eylemez

Kim demiş ah naz sitemdir yâri bîmâr eylemez

Sanma cevr eyler de âşık cevr günahkâr eylemez

HER DEMDE NEFES VAR

Hicrana düşen kalbine her demde nefes var

Dön hû diye cânâ sana Haktan nice ses var

Gör kâinatın zerresi sen’çün dile gelmiş

Ah dinle gönül ruhâ huzur nef’se kafes var

ASIL MAHARET

Libas ile olmaz zannım necasetten tahâret

Kalp kirinden tahârettir asıl büyük maharet

TABİB-İ KULUB

Neş’eden bin elem çektim ah tükendi çareler

Gurûb etti şems misali aşka râm mehpâreler

Geldi ol tabîb-i kulûb açtı sırr-ı kâinât

Şeytan-i laneye inat şifâ buldu yâreler

RAHNE-İ HÂR

Aşkın içre düştü amma bî- ümîd bî- zar gönül

Gonca gâîb lâl’e hasret sîne doldu hâr gönül

Intizâra yok tahammül ömür sonbahar gönül

Gonca gaîb lâl e hasret sîne doldu hâr gönül

MERGUB META

Şol gönüller çarşısında gör nedir mergub met’â

Geçmektir ben davasından ah olmak hakka gedâ

Ziyân etme vâ hasreta bil firsat-ı âlîdir

Gir ebedî teâlîdir eyle fâniyi feda

FAKİR!

İlgi dilenirim bakın arabamın içinden

Avrupa’dan getirdim hem kim demiş geldi Çin’den

Hey ahali bana bakın n’olur biriniz binden

Dilenirim gözünüzden fakire bir sadaka

Amir ayağı yalarım kimse demez yalaka

Görün koltuk dahi buldum bakın bakınn fiyaka

Hey hey anlamaz mısınız vallahi değil şaka

Dilenirim gözünüzden fakire bir sadaka

AĞLA EY DİL

Ağla ey dil ağla gözden yaş akup sönsün ateş

Derttedür sır ânı bil sen nûr olup dönsün ateş

Nar içinden nûru âyan eylemektür hikmeti

Hû deyûben Hakkı bulsan var sönüp yansun ateş

ÂMÂLAR

Şol zahmetim ne içindir iz’an eyle ey nâdân

Hamiyyetperver zanneyler sen gibi saflar beni

Bir sağdayım bir soldayım geçinirim havadan

Kinlerinden âmâ olmuş görmez taraflar beni

ATEŞE TALİP OLANLAR

Sanatkârı iz’an etmez ol san’atta gâib olur

Hem nefsi koyar başına bir behm-i acâib olur

Gör ne âdi sârıktır ki hak malını çalar eyvâh

Fâniye eyler de tamah ah ateşe tâlib olur

YOLCU

Zamana tutturulmuş kabre iter hayatım

Ah dil karga misali öter kat ile yatım

Ucuz mu ki fiyatım dedim kendi kendime

Maddiyatın yolunda yolcu maneviyatım

CANA

Aman cânâ şu sevdâya çağırıp meftun eyleme

Süründürme o çöllerde Leyla vü Mecnûn misali

Seyf-i firak ile delip ciğerleri hûn eyleme

Rüyâ dünya inan rüya unutma âlî visâli

AH MECAZ!..

Gördüm de pek sevdim güzel aşktan inanmaz söylesem

Ah belki yazmış Lemyezel dinler de kanmaz söylesem

Yazsam şiir binler gazel ismim de anmaz söylesem

Ah belki yazmış Lemyezel dinler de kanmaz söylesem

AŞKI YUSUF’TAN ÖĞREN

Sana anlatamaz leylâ gel Yusuftan öğren aşkı

Firaktan etme vâveyla gel Yusuftan öğren aşkı

Ol bâkiye ruhunu aç gör fâni aşk tuzâktır kaç

Giy ol başa ebedde taç gel Yusuftan öğren aşkı

BİR DAMLA GÖZYAŞINA

Meğer dünya sığar imiş bir damla göz yaşına

Ehl-i gamdan dinle ânı kalmış yalnız başına

Bakma gözüne kaşına müptela-yı lezzetin

Sen kabrini kılma çetin gitmeden ol âşinâ

YARELENDİM

Ah aşka âşık iken mâşuktan yârelendim

Ol çile kapısında şifasız pârelendim

Ah ol nârın nurundan göründü bâb-ı visâl

Meğer derman derd imiş yandıkça çârelendim

KUSUR ARAMA

Söyle âdem niçin ararsın kusur

Bende kusur sana olmaz ki safâ

Muhabbetin yok mu kurma duvar sur

Beden çürür ruh ederse istifa

ECEL

Heveslere bakmıyor kaza-yı hükm-ü ecel

Âdem öteler durur sanki ecel müeccel

Derin uykuda güya bir bir bozulur rüya

Binler salâyı duya belki vakit muaccel

NEFSE İNAT

Ehl-i kemal söylesin nefs-i rezil dinlesin

Hâk sözü şol kâinat nefse inat inlesin

Hû deyu çırpsın kanat cümle ilâhi sanat

Hâk sözü şol kâinat nefse inat inlesin

RUHU KANATAN FİRAK

Kırıldı câm-ı âyine ruhu kanattı firâkın

Mecnun gibi çölden çöle firlattı attı firâkın

Ne derd imiş ağu’lu ok derûna battı firâkın

Mecnun gibi çölden çöle firlattı attı firâkın

AĞYAR DİLİNE DÜŞMEK

Ne sevip hali perişan olayım

Solayım sevgiye hasret solayım

Düşemem ben yine ağyar diline

Dolayım ye’s ile hicran dolayım

BİL

Lezzeti su götürmez kâm u nâm u makâmun

Pürdikkat ol kaçmasun kırılur câm-ü cânun

Yapışmasa dudağun geldi kulağa eni

Yalan gülümsemeni acıtur bil son ân’un

EY NEBİ

Ne yâd-ı vasl’a yüz kaldı ne vuslata ey Nebî

Şol fânînin gafletinden kuşattı pis ecnebî

Telvis eyledi edebi bilcümlemiz oldu gark

Yaşlımız sakallı sabî genç dinden önce cebi

İFTİRAK

Hâr-ı goncadan ne çektin seni ağlatan firaktır

Cevr-i yâri lezzetin bil acıtan mı iftiraktır

Aşkı bilmeyen ne anlar zannı kim firak ıraktır

Cevr-i yâri lezzetin bil acıtan mı iftiraktır

NÂME

Ol Kerimden ol Rahimden nâmedür gör mahlukat

Aşka gelmiş cümle zerrat bak zikirber bir nefer

Her nefesten bir sual var sanma dâimdür takat

Bil geçer şol ömr-ü fani bir seferdür bir sefer

ORDADIR SIR ORDA

Ah ezelden şâdumanum görmezem suç bendedür

Çünki gönlüm fâni dünyâ zehri içmiş bende’dür

Ol ebed’çün var edilmiş rûha elbet dar beden

Ordadur sır orda heyhat sanmışam ben tendedür

GÖNÜL

Fâni dünya dost eden kim ânı bil hem kaç gönül

Say sinektir bal peşinden koşturur akşam sabah

Gel de gönlün aşka düşmüş hû diyen bul aç gönül

Aşkla zikret aşkla fikr et kıl rüyâdan intibah

ÖLSEYDİ ÖLÜM

Ölseydi ölüm bekliyorum bitse de fânî

Bir hikmeti var der geçiyor fermanı sânî

Ah sarfedilir vah ki ne vah gör malayâni

Bir hikmeti var der geçiyor fermanı sânî

AH MECAZ!..

Ah sanki hazan mevsiminin bir gülü olmuş

Dolmuş o güzel gözleri ağlar gibi dolmuş

Ağyar elidir yârelidir neşesi solmuş

Dolmuş o güzel gözleri ağlar gibi dolmuş

GÖNÜL

Mâye -i hayatun aşk kimi akarsun gönül

Ruhâ hoş sükûnetsün kimi yakarsun gönül

Bilsen kimden sevgiler gölgedür sevgililer

Cümle sevdâdan geçüb hakka bakarsun gönül

ALDANMAK

Şu asrı dahi bozdu insan yüzlü tilkiler

Çıkar’çün yaşayanın ne sonu ne ilki’ler

Hainler kardeş oldu sağdan soldan görünüp

Biz hâlâ aldanırız sizinki bizimkiler

YAZIK

Eylendi hebâ yazık bir makama dâvası

Fırsat gelene kadar adam göründü âsi

Batasıca havası üç gün ama forsu çok

Kabri görür gözü yok dahiyâne kafası

BEDEN

Pazardan almış deden nâ değer hebâ beden

Ya can gelmiş nereden şu ruh nedir hisseden

Yaşanır mı bilmeden söyle medeni söyle

Bu nasıl iştir böyle bu vefâsızlık neden

AH MECAZ

Ey vefasız sevmedin hiç sanki kandırdın beni

Aşk mı sandım baktığın bir an ki kandırdın beni

İsterim hep yaksa sevdâ yan ki kandırdın beni

Aşk mı sandım baktığın bir an ki kandırdın beni

DİNLE GÖNÜL…

Vuslatı dâim bilip firkati çekmek nedir

Kahr-u perîşan eden rikkati çekmek nedir

Dinle gönül dinle bak fâni olan kim bırak

Ol şu firaktan ırak hirkati çekmek nedir

HAMAL OLSAM…

Aşikardır ol Kadîr’e niyetimi saklasam

Ne çıkar şu pis nefsimi halka karşı aklasam

Dış süsüdür şu zemânın çarşısında mergup mal

Olsam hamal yeter kibir günahımı paklasam

ŞEHİDİN MEZARI

Ruhumu kanatır o şehidin mezar taşı

Koymam soframa aslâ gavur taklidi aşı

Hele bir de getirip frenkten üstü başı

Ecdâdı incitemem kutlayamam yılbaşı

BAŞKANSINA UYAN DEMEK

Rüyada başkasına uyan demek misâli

Unutmuşum kendimde nefsâni rezil hâli

Meğer içimde düşman şu nefse aldanmışım

Kendimi düzeltmeden dinleme ey ahâli

EY CAN…

Rüya imiş inan rüya uyan ey can sen de uyan

Suya anlat çabuk suya uyan ey can sen de uyan

Ayılmadık hayat güya salâ sesi duya duya

Doyamadık şu uykuya uyan ey can sen de uyan

HESAP VAR

Ruhumu incitenden duymaz kulağım âhı

Kısas haktır bilirim eden çeker günahı

Haykırırım hesap var binbir suratlı rezil

Rezilliğinden ezil bekle akşam sabâhı

YA RABBİ

Ne cidâldir üç gün içün ah gâye mal ü mevkî

Unutturma bize yâ Rab dâr-ı bekâya sevki

Sanki süslü giden âbâd zorda ehl-i harâbât

Şol bâb-ı riyâyı kapat ver bize cennet şevki

KABRE ÇEKİYOR ZAMAN

Ah milletle uğraşır bilmez arkası açık

Karakter hak getire şahsiyeti ufacık

Celallenip dokunma o şeytandan bil aman

Kabre çekiyor zaman hem hayâsız hem kaçık

BIRAK

Bırak kediler gibi hırs gösterip yalansın

Dünyayı birşey sanıp kiriyle oyalansın

Sen şeytandan kalansın deyip tükür yüzüne

Maskesine aldanan cehaletine yansın

ZANNEYLEME…

Zanneyleme sükuttur haksızlığa şu hâlim

Bir belaydın ki başta yoktu sen gibi zâlim

Millete ayan oldu sahnelediğin oyun

Evvel kesilsin soyun hele bitsin mezâlim

EY DİL

Bil sen o yalan sözlere kanmak da cefâdır

Ey dîl yetişir hasrete yanmak da cefâdır

Aldanma sakın aşka inanmak da cefâdır

Ey dil yetişir hasrete yanmak da cefâdır

image_print

HABERLER