SADAKASINI VERMİŞ MİLLET VE KORONAVİRÜS - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

SADAKASINI VERMİŞ MİLLET VE KORONAVİRÜS

Giriş Tarihi: 16 Mart 2020 - 8:20

Son Güncelleme: 15 Mart 2020 - 12:00

Çin’in Vuhan kentinde 90 gün önce 12 Aralık 2019’da ortaya çıkan yeni tip koronavirüs vakası nihayet ülkemizde de görüldü. Açıklamayı 11 Mart 2020 Çarşamba gününün ilk saatlerinde Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin Koca yaptı ve bir kişinin bu hastalığa yakalandığını açıkladı. Bu yazıyı kaleme aldığımız dün itibariyle vaka sayısı ise ülkemizde 6’ ya yükselmişti.

Yer kürenin küçüldüğü ve bütün milletlerinin adeta iç içe yaşadığı “hız asrı” günümüzde ülkelerin bu salgın hastalıktan kendilerini dünyadan tecrit ederek yüzde yüzlük bir koruma sağlaması mümkün görünmüyordu. Nitekim öyle de oldu.

Asrın bu tehlikeli hastalığına karşı devletimiz bütün dünyaya örnek olacak bir çalışma gösterdi.

Sağlık Bakanımız Sayın Koca’yı ve Sağlık Bakanlığı yetkililerimizi bu konuda tebrik etmek gerekir. Hem her türlü önlemi aldılar, hem de her zaman şeffaf olup kamuoyundan hiçbir şeyi gizlemediler.

*****

Hastalıklar, afetler, depremler yaşanan hayatın birer gerçeğidir. Sebeplere çok takılmadan ilgili kurumlarımızın, bilhassa Sağlık Bakanlığı yetkililerimizin tavsiyelerini takip edip, uygulayıp paniksiz bir şekilde bu illetin atlatılması için Yüce Rabbimize dua edeceğiz.

*****

Maneviyat büyükleri bu tarz musibetlerde her zaman iki sebep aramışlardır. Bunlardan birisi gözle görünen zahiri sebepler, diğeri ise manevi sebepler.

Allah (c.c.); tarih boyunca, isyan içinde bulunan, dinsizliğe, küfür ve küfrana giren, masumlara zulüm etmede arşı titreten insanların ve milletlerin akıllarını başlarına getirmek için zaman zaman büyük afetler, hastalıklar vermiştir. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bu olaylardan sıkça bahsedilir. Çekirge afatı, bit belası bunlardan bazılarıdır… Bu bağlamda muhtemeldir ki; Çin’de çıkan koronavirüs  salgını ile Çin zindanlarında “Rabbim Allah’tır” diyen Müslüman Uygur Türklerine yapılan insanlık dışı muameleler arasında ilahî bir bağ vardır.

Dünyanın öbür ucunda da olsa, işledikleri günahlar, yaptıkları zulümlerle gayretullaha dokunan, Allah’ın gazabını celp edecek bir davranış ve tutum içinde bulunan insanlara Allah’ın gönderdiği musibetlerden dünyanın diğer taraflarındaki masum insanların da kendilerini koruması gerekir. Çünkü; Din bir imtihandır. Allah’ın gönderdiği umumi bir musibetten masumlar harika bir tarzda selamette kalsalar hikmet-i diniye bozulur. Onun için Kur’an-ı Kerim’de Enfal Suresi 25. Ayet-i Kerimede Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Öyle musibetten kaçınız ki; geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve mazlumlar da içinde yanar”

Bu gibi musibetlerde Rabbimize karşı kulluğumuzu sorgulamamız gerekir. Allah’a şükür, ülkemiz ve insanımız Allah’ın gazabını celp edecek bir tutum içinde değildir. Bugün İslam’ın en güzel, en şuurlu yaşandığı ülke Türkiye’dir. Ayrıca tüm dünya masumlarına da kol kanat geren en önemli ülke yine Türkiye’dir. Ama, başka milletlerin hataları yüzünden gelen musibetler yukarıdaki ayet mucibince bize de dokunabilir. Onun için biz de hem fiili, hem de lisanî dua ile Rabbimize iltica edip bir an önce bu musibetten ülkemizin, milletimizin ve masum insanların kurtulması için dua edeceğiz.

Devletimizin aldığı kararları uygulamak fiili duadır ve Dua da bir ibadettir. Tedbirsiz tevekkül anlayışının zaten dinimizde yeri yoktur. Doğru tevekkül anlayışı sebeplere başvurduktan sonra neticeyi Allah’tan bilmek ve takdire rıza göstermektir.

TÜRK MİLLETİ SADAKASINI VERDİ

Ülke olarak inşallah bu kâbusu en az zararla atlatırız. Zira; tesadüfi olmayan, içinde bilmediğimiz çok hikmetleri bulunduran ve Allah’ın bir âfeti olan bu virüs belası inanıyoruz ki ülkemizi teğet geçecek ve büyük boyutlara ulaşmayacaktır. Zira Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde “Sadaka, belayı def eder” buyuruyor. Biz Türk milleti olarak sadakamızı -Allah rızası için- dünya masumlarına yardım yaparak ödedik ve hâlâ da ödüyoruz. Sadece Suriye’den ülkemize gelen 4 milyonu aşkın mülteciye ülke olarak aş verdik, barındırdık, ilaç verdik. Dünya üzerinde el atmadığımız ve yardım yapmadığımız masum kalmadı. Bunların her biri millet olarak ödediğimiz sadakalardır. İnşallah, Allah (c.c.) bu sadakalar hürmetine virüs belasından ülkemizi muhafaza eder. İnancımız budur.

KORKU PANİĞİNİ YENME FORMÜLÜ

Koronovirüs’ten daha tehlikeli durum bu salgının zihinlere yerleştirdiği korku paniğidir. Korku paniği kontrol altına alınmazsa hayatı yaşanmaz hale getirir.

Bediüzzaman Said Nursi’nin; yersiz korkuya karşı ortaya koyduğu formülü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu formül hepimizi rahatlatacaktır diye düşünüyorum.

Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat adlı eserinde korku ile ilgili şunları söylüyor:

“Bir zaman—Allah rahmet etsin—mühim bir zat kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan Köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyüb’e gitmeye mecburuz. Israr ettim.

Dedi: “Korkuyorum; belki batacağız.”

Ona dedim: “Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?”

Dedi: “Belki bin var.”

Dedim: “Senede kaç kayık gark olur?”

Dedi: “Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.”

Dedim: “Sene kaç gündür?”

Dedi: “Üç yüz altmış gündür.”

Dedim: “Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.”

Hem ona dedim: “Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?”

Dedi: “Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.”

Dedim: “Ecel gizli olduğundan, her bir günde ölmek ihtimali var. Öyle ise, üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et” dedim.

Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim:

“Cenâb-ı Hak havf (korku)  damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm ve azap yapmak için vermemiştir. Havf (korku) iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azâba çevirir.”

*****

Allah (c.c.); koronavirüs salgınından da her türlü bela ve afetten de milletimizi ve tüm dünya masumlarını korusun. Amin

Güzel günler dileğiyle.

image_print

HABERLER