Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Sosyal Medya

“Türk’ün Türk’ten Başka Dostu Yoktur” Slogan mı? Realite mi?

Niyazi Karabulut Türkiye’deki insanların dünya görüşleri genel olarak sloganvari cümleler

Niyazi Karabulut

Türkiye’deki insanların dünya görüşleri genel olarak sloganvari cümleler üzerinden şekillenmiştir. Ya da şöyle söyleyebiliriz zihin dünyamızda geliştirdiğimiz düşüncelerin altı boştur. Herhangi bir realiteye karşılık gelmemektedir. Bunun sebebi ise düşünce dünyamızın sloganlarla şekillenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bunun farkında olan birileri bizi sloganlarla uyuturken kendi hedeflerine doğru yol aldıklarını bir maalesef atı alan Üsküdar’ı aştıktan sonra fark edebiliyoruz.

Türkiye’de ortaya çıkan görüşleri şöyle bir analize tabi tutsak hepsi için geçerli olan bu durum üzerine derinlemesine bir fikri çalışma gerçekleştirildiği, ya da deruni bir fikri zemine dayanmadığı görülür.

İslamcı kesimin sloganı İslam birliği şeklindeydi. Son dönemde Türkiye’deki yönetim mekanizması bu platformu harekete geçirmek istediyse de sağlam bir zemin olmadığından her hangi bir başarı elde edilemedi. Bunun sebebini İslam ülkeleri diye tabir ettiğimiz ülkelerin yönetimleriyle ilişkilendirerek işin içinden kolayca çıkabiliriz. Ama kazın ayağının öyle olmadığını tecrübelerimizle öğreniyoruz. Yakın geçmişte çizilen sınırların zihin dünyamızda nasıl pelesenkler oluşturduğunu yaşadığımız Suriyeliler krizi üzerinden tecrübe ettik. İslam kardeşliği denen olgunun zihin dünyamızda maalesef bir karşılığı yok. Müslümanlar üzerinden olayı okumaya çalıştığımızda böyle bir fikri altyapıya sahip olmadığımız iyot gibi açıktadır.

Gelelim Milliyetçi düşüncenin sloganı olan Türkün Türk’ten başka dostu yoktur cümlesine. Daha çok basit bir Kıbrıs meselesinde bile bir raya gelemeyen bu ülkelerin daha büyük meseleler karşısında bizi satıp satmayacağı konusunda artık derin endişelerimiz ve elde de acı bir tecrübemiz var. Türkiye’nin son zamanlarda yapmaya çalıştığı bu birlik olma çabalarının ne İslam ülkeleri dediğimiz cenahta ne de Türk devletleri dediğimiz cenahta bir karşılığının olmadığı aşikâr. Bu durumu yönetimlerin ihanetiyle açıklamak oldukça kolaycılık olabilir. Böyle bir düşünce altyapısının hazır olmadığını söyleyebilirim. Bunu oluşturmak için bir çabanın varlığı konusunda ise sade bir vatandaş olarak hiçbir bilgimiz yok.

Türkiye’deki sol ve liberal düşüncelerin de aynı şekilde altının boşaltılmış olduğunu düşünüyorum. Millet olarak sloganlara o kadar kapılıyoruz ki arkasına düştüğümüz sloganlar bizi olmadık zeminlere fırlatıyor. Mesela solcular bir zamanlar 6. Filo defol dediklerinde İslamcılar neden bu emperyal karşı duruşa destek vermediler. Ya da kendisini özgürlükçü olarak tanıtan sol kesim 28 Şubat zulmüne karşı çıkmadılar.

Günümüzden örnek verecek olursak savunma sanayisinde ortaya çıkan güzellikleri neden bu gün solcular, milliyetçiler sahiplenmezler. Ya da Türkiye’de yandaş olarak tabir edilen kesim neden Savunma sanayiindeki gelişmeleri allandıra ballandıra anlatırken yanlışlıklara karşı durma erdemini gösteremezler.

Klasik bir cümle olacak ama bizler herhangi bir fikri alt yapıya sahip olmadan futbol takımı tutma refklesiyle birilerine ya da siyasete angaje olduğumuz için düşünme zahmetine bile katlanmıyoruz. Birileri bizim yerimize düşünüyor ve bize hazır sloganlar sunuyorlar. Biz de bu sloganlar üzerinden kendi düşünce dünyamızı inşa ettiğimiz vehmine kapılıyoruz. Hâlbuki bizim düşünce dünyamız allak bullak mı desem, tarumar mı desem hatta hiç yok mu desem bilemedim.

Şöyle bir hulasa yapabiliriz. Bizler düşünce dünyamızı sağlam zeminler üzerine inşa etmiyoruz. Buz üstüne inşaat yapmak gibi bir durum söz konusu. Nihayetinde inşa ettiğimizi düşündüğümüz binaların bırakın deprem, fırtına, tusunami gibi afetlere dayanmasını bahar güneşini gördüğünde tuzla buz olduğunu müşahede ediyoruz.