Harşit Vadisi Şehidi’nin Hazin Hikâyesi - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

Harşit Vadisi Şehidi’nin Hazin Hikâyesi

Giriş Tarihi: 05 Nisan 2022 - 23:37

Son Güncelleme: 05 Nisan 2022 - 23:39

Adnan Yazıcı’nın  “Doğankent Süttaşı Haber” adlı  sosyal medya hesabında yayımlanan konu ile ilgili yazısı şöyledir:

“Tirebolu Harşit karayolunun 16. km’sinde Ketençukur’un girişinde yolun sağ tarafında metfun bir şehit asker bulunuyor. Harşit Vadisi şehidi. Araçların geçerken şehide saygı babında müziklerini kapattıkları yer burası. Harşit Çayının azgın sularına kapılarak dereye giden jandarma erinin boğularak şehit olduğu belirtiliyor.

Hadise esasında 1935’li yıllara ait. Harşit’in Torul’a bağlı olduğu yıllar. Jandarma erinin Harşit karakoluna mı yoksa Kürtün’e mi ait olduğu konusunda net bir bilgi bulunmasa da ağırlık olarak Harşit’te konuşlu olan karakolda görevli olduğu, Kürtün tarafına göreve giderken Uluköy altlarında Şıhlı yakınlarında cazutaşından geçerken Harşit Çayına düştüğü ve Harşit’in azgın sularına kapılarak gözlerden kaybolduğu konusunda rivayet söz konusudur. Bazılarına göre ise Uluköy’de köprüden kirazlık yönüne geçerken dereye düştüğü söyleniyor. Silahının da Harşit çayında kaybolduğu ifade edilmektedir.

Harşit Çayı tarihin eski dönemlerinden beri yer yer azgınlaşıp tuğyan olup taşıyordu. Bu askerin böyle bir zamana mı denk geldiği net olarak bilinmiyor. Suların aralarında sürüklene sürüklene yaklaşık 40 km giderek Ketençukur’da bugün metfun olduğu yerin hizasındaki çaya kadar sürüklenmiş. Ketençukur ahalisinden çobanlık yapan Halbo Hasan Durkaya ve Hüseyin Karabacak çayın kenarında insan suretinde bir şeyin olduğu görünce hemen oraya varmışlar. Daha gencecik yaşta kamuflaj üstünde bir askerin cansız bedeni ile karşılaşmışlar. Sonra onun çaya düşerek boğulduğunu anlayınca köy halkına haber vermişler. Halk askerin başına toplanmış. Askeriyeye de haber vermişler. O zamanın imkânlarında askeri çok fazla bekletmenin ya da yakınlarını bulmanın zorluğuna istinaden namazı kılındıktan sonra Vasfi Kozluca’ya ait araziye defnetmişler gencecik bedeni. Burası taşlık alan olup eski dere yatağı olduğuna işaret olarak zemini kumluk idi. Şehidin yakınlarına ulaşılamamış. Ama bir zamanlar Çanakkale’den gelenlerin olduğunu söyleyen Ketençukurlular da var.

Tirebolu Harşit yolu 1979 yılına kadar Tirebolu’da çay fabrikasının olduğu yerden Harşit Çayı’nın batısını takip ederek Halaçlı, Köseler, Arslancık, Ketençukur’un karşı tarafı ve Zendin altından Eymür’e varıp oradan bugünkü Ataköy’deki balıkçının ilerisinden köprü ile doğu yakasına geçip Harşit’e ulaşıyordu. 1979’da yol çalışmaları başlayarak 1983 belki de 1984’te sonuçlanacak proje ile bugün kullandığımız yeni yola kavuşmuş oldu bu vadi. Yol çalışmaları Ketençukur’da bugünkü şehidin olduğu yere gelince iş makinelerinin sürekli arızalandığı, işin ilerlemediği dikkatlerden kaçmayınca firmanın sahibi Mürteza Ahmet “bu dozerlere ne oluyor.” diye sorup dururken orada şehit jandarma erinin olduğu söylenmiş. Şehidin mezarı birkaç taş yığınından ibaret olduğundan ilk başlarda pek itibar etmemişler bu duruma. Hal böyle olunca müteahhit Ahmet Efendi Tirebolu ilçe müftüsünün yanına giderek olayı anlatmış. Müftü ise bugünkü şehidin mezarının olduğu yeri işaret ederek “siz oraya bir şehit mezarı yapın, o kendisini oraya Allah’ın izni ile taşır” demiş. Ve de öyle yapmışlar. Yani bugün yolun ortasında kalan şehidin mezarını açıp taşıma işi yapmamışlar. Üzerindeki toprağı alıp götürmüşler yeni mezara. Sonra iş makineleri çalışır olmuş. Yol devam etmiş ve 1983’lerde Harşit’e kadar ulaşmış. Yeni yolu kullananlar şehidin yanından geçerken daha dikkatli, daha özenli davranmaya gayret ediliyorlar. Mesela arabalarında müzik çalanlar oraya yaklaşınca hemen sesi kapatıyorlar.

Burada yaşanılan ilginç hadiseler de olmuş. Ketençukur’da muhtarlık yapan vatandaşlardan biri şehitliğin kenarındaki geniş düzlük alana fındık sermiş, onu kurutuyormuş. Gece yanına gelen biri “ne yapıyorsun burada” deyince “fındık bekliyorum” cevabı üzerine “sen git ben beklerim” demiş. Bunun üzerine muhtar ürpermiş, korkmuş, apar topar kalkıp gitmiş ve bir daha da oraya fındık sermemiş.

Bugün şehitliğin etrafı çevrili vaziyette olup içinde büyük iki tane çam ağacı bulunuyor. Kenarında da gönderde Türk bayrağı dalgalanıyor. Ketençukur’da Birinci Dünya Savaşı sırasında Harşit Savunmasında Ruslarla mücadele edilirken 1916-17’de şehit olan askerler de mevcut. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.”

image_print

HABERLER