FETÖ SORUŞTURMALARI VE GÜMÜŞHANE
Dünya tarihinde bir benzeri görülmeyen, kendi insanına bomba yağdırıp, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen 15 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi sonrası devlet erki gerekli çalışmayı yaparak darbeci hainleri bir bir tespit edip adalete teslim ediyor.
Bu kadar önemli ve geniş bir operasyon ağı içinde ebetteki bazı masumların da sehven veya kasıtlı olarak olayın içine çekilme örneklerini Türkiye yaşıyor olabilir. Ama; Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Başbakanımızdan, Sayın Valilerimize, Sayın Savcılarımıza, Sayın Emniyet Müdürlerimize kadar her seviyeden görevlinin bir yanlış yapılmaması, bir masumun zarar görmemesi için kılı kırk yardıklarını ve Sayın Cumhurbaşkanımızın tabiri ile “At izini it izine karıştırmamak” için ellerinden gelen hassasiyeti gösterdiklerini görüyoruz.
15 Temmuz Darbe girişimi sonrası yapılan çalışmaların en hassas yürütüldüğü illerin başında Gümüşhane gelmektedir.
Gümüşhane’deki gerek idari ve gerekse adli mercilerin, masumların zarar görmemesi için; “iftira ve asılsız ihbar” noktasında da çok hassas davrandıkları ve adeta kılı kırk yardıkları görülüyor ve Gümüşhane kamuoyu da bu hassasiyeti takdirle takip ediyor.
Diğer taraftan, devletimizin; “kendilerinin masum olduğunu belirten” ama, haklarında işlem yapılmış olan kişiler için de olayların tekrar incelenmesi için “MÜRACAAT” sistemini devreye koyduğunu görüyoruz. Bu konu da çok önemli. Haksızlığa uğradığını düşünen kişiler devlet yetkililerine dilekçe ile müracaatını yapıp, düzeltme isteyebilirler.
***************************
15 Temmuz’da yaptıkları kanlı darbe teşebbüsü dikkate alındığında bu hain ve eli kanlı FETÖ örgütünün, toplumun tümünü ataşe vermekten çekinmeyen bir sadist düşünce sahibi olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Bu hain ruh haline sahip insanlar, masumlara her türlü iftirayı atarak toplum huzursuzluğunu artırmak isterler. Kendi milletine ve insanına BOMBA atanların, masumlara İFTİRA atmasına ne engel olacaktır. Bu noktada herkesin, özellikle idari ve adli yetkililerin ve güvenlik birimlerinin dikkatli olması gerekir.
Bu Bağlamda;
FETÖ’nün karşısında bugüne kadar dimdik ayakta duran ve Türkiye genelinde yüzbinlerce öğrenciye sahip çıkarak onların FETÖ tuzağına düşmesini engelleyen müspet dini cemaatlerle FETÖ’nün karıştırılmaması gerekir. Bu konu çok önemlidir.
Gümüşhanemizde bile yüzlerce genç, bugüne kadar, bu müspet dini cemaatlerin evlerinde ve yurtlarında kalarak FETÖ’nün kurbanı olmaktan kurtulmuştur. Bu konu çok önemlidir. Sayın İdari ve adli yetkililerimiz bu konuya gerekli hassasiyeti gösterip, FETÖ ile diğer dini müspet cemaatlerin karıştırılmasını engellemelidirler.
Gümüşhane Üniversitesi’nde okuyan ve FETÖ karşıtı diğer müspet cemaatlerin ev ve yurtlarında kalanları özellikle adli ve emniyet yetkililerimizin çok iyi bilmesi gerekir. Hatta, yetkililer; bu cemaat ev ve yurtları hakkında ve buralarda kalan öğrenciler hakkında bu sivil müspet cemaat yetkililerinden bilgi almalıdırlar.
İşin doğrusu doğru kaynaklardan öğrenilmeyince hem masumlar zarar görür, hem de başta FETÖ olmak üzere terör örgütlerinin ekmeğine yağ çalınır. Zira; FETÖ elemanları; diğer müspet cemaat mensuplarının sehven soruşturma geçirdiği illerde şu kara propagandayı yapmaktadırlar: “Gördünüz mü, devlet sadece bizimle değil sizinle de uğraşıyor”
Bu çok ciddi sorun yetkililerce güzel tahlil edilirse, FETÖ’nün kara propaganda tuzağına düşülmemiş olunur.
Müspet cemaatlerin tespitini en güzel yapan kurumlar; Başta Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan; 81 il valisini 8 Eylül 2016 Perşembe günü kabulünde müspet cemaatlerle ilgili şunları söylemiştir.
“ Bilindiği gibi ülkemizde inanç değerlerimiz etrafında toplanmış insanların yürüttüğü pek çok faaliyet vardır. Bu grupların geçekleştirdikleri eğitim, hayır, kültür, dayanışma, irşat faaliyetleri milletimizin ilgisine mazhar olduğu gibi, esasen bazı dönemler hariç devletimizi de rahatsız etmemiştir. Şimdi, bunlar sebebiyle, bu insanlar da rahatsız olmaya, rahatsızlığın ötesinde onlarda adeta lekelenmeye, kirletilmeye başlanmıştır ve başlatılmıştır. Bu yapılar, genel olarak hesabi değil, hasbi çalışmalarına rağmen, şimdi böyle bir kara dalga, kara bir bulut bunların üzerine de gelmiştir. Allah’ın rızasını, milletin gönlünü kazanmayı hedef alan çalışmalar içinde olanlarla bizim bunları bir arada tutmamız mümkün değil. Burada da hassas davranmamız gerekiyor.”
Diyanet İşleri Başkanlığımız da kısa zaman içinde; Türkiye’deki müspet cemaatlerle görüşüp, onlarla FETÖ terör örgütüne karşı yapılacak çalışmalar hakkında bilgi alış verişi yapacaktır. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr. Mehmet Görmez, müspet cemaat temsilcileri ile tek tek görüşecektir. Bu konuda basında yer alan haberlere göre Başkan Mehmet Görmez’in görüşeceği müspet cemaatlerden bazıları şunlardır. Risale-i Nur Cemaati, İskender Paşa Cemaati, İsmailağa Cemaati, Menzil Cemaati, Süleyman Hilmi Tunahan Cemaati v.b.
Müspet, devletine bağlı, alenî – açık ve şeffaf özellikli ve İslam geleneğinin önemli köşe taşları olan “Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet ve Kıyas-ı Fukeha” geleneğine bağlı, bağnaz olmayan, eleştirel düşünen, arka planları olmayan, amaç ve gayeleri sadece bu vatana Allah’ını, dinini bilen gençler yetiştirmek olan Cemaatlerin ve STK’ların, vatanın korunması ve İslam’ın gelişmesi ve gençliğin yetişmesindeki önemi bugün her zamankinden daha da çok öne çıkmıştır. Zira; ülkemizde müspet cemaatler olmasaydı, bugün yüzbinlerce gencimiz daha FETÖ kıskacında zehirlenip, birer terörist olacaktı.
Duamız, Yüce Allah, bu millete bir daha böyle bir FETÖ belası yaşatmasın. Amin.