RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (57) - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

19 Mart 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

RUBAİ MISRALARINDA HİKMET DAMLALARI (57)

Giriş Tarihi: 18 Eylül 2020 - 11:21

Son Güncelleme: 18 Eylül 2020 - 11:22

BİN ELEM VAR

Ne şu sevdâ ki bin elem var gönül

Nice aşkın visâli yok bâr gönül

Kanatır hâr bağır yanar ah yine

Geri durmaz fedâ eder yar gönül

İFTİRAK

Hâr-ı goncadan ne çektin seni ağlatan firaktır

Cevr-i yâri lezzetin bil acıtan mı iftiraktır

Aşkı bilmeyen ne anlar zannı kim firak ıraktır

Cevr-i yâr-i lezzetin bil acıtan mı iftiraktır

AK SAÇLAR

Nicedir bahârı bekler kışa döndü saçta aklar

Seni sevdi dîl-i şeydâ niye tâ derinde saklar

Sevemez mi aşka hasret ona aşkı kim yasaklar

Seni sevdi dîl-i şeydâ niye tâ derinde saklar

GEL ARTIK

Ümmîdin cennet ola fânî ne boştur

Şeytandan şol vesvese sen Hakka koştur

Dön artık dön yetti ya nefs û hevâdân

Gel artık Haktan yana sen Hakka koştur

GAFLET

Şol sevdanın hikmeti canan sanırsın

Haktan parlar çehresi ah aldanırsın

Gaflettür sen gölgeyi varlık tanırsın

Haktan parlar çehresi ah aldanırsın

BÂKİ’NİN CİLVESİ

Ölmek yoktur anlasa ölmez şu canlar

Gönlüm olsun neş’eli coşsun zamanlar

Ah Bâkî’nin cilvesi saf dâhi anlar

Gönlüm olsun neş’eli coşsun zamanlar

OYUN

Bu kaçıncı küfrüdür o hin bakışlı zatın

Artık ruha dayandı suç’u zindana atın

Yetmedi mi yüzyıldır haçlı destekli oyun

Çekin dışarı koyun şu İslamı yaşatın

AŞK-I CAM

Eyvah diyecek aldanıyor aşk diye âmâ

Vah ben ne desem aşkına vah gölgeye cam’a

Mecnunu da bilmezmi o yar düşmese gam’a

Vah ben ne desem aşkına vah gölgeye cam’a

YARA

Ah karanlık önde kabir mâzide rahm-ı mader

Bir soluk nefeste nur var öyle takdir-i kader

Sırrı nedir söyle ârif mâzi müstakbel kara

Her geçen an büyür yara zîra ölüm mukadder

HU DE GÖNÜL HU DE

Kalbi derûnunda bak zerre de der zikr-i Hakk

Anlamamak duymamak nefsine olmak yamak

Ah ona kalmak uzak Şeytana olmak yamak

Hû de gönül Hû de sen Hakk’ı zikir eyle sen

Hû de gönül Hû de sen Hakk’ı zikir eyle sen

HİKMETLER

Doğar her gün güneş baştan döner söyler ki sen kulsun

Doğarsın hem batarsın bil ki hikmetlerle makbulsun

Uyan artık uyan şol kâinattan sen murâdın sor

Kerimden der güzellikler kulak ver ruh safâ bulsun

CUMA

Gelin gelin cumâdur şu nurlanan simâdur

Huşûda içtimâdur haşir içün imâdur

Zikir eder gönüller ya dilde hep Hüdâdur

Salât-i Mustafâdur selâm-ı Mustafâdur(sav)

OYALAN

Sever mi hiç o vefâsız yalan yalan o yalan

Gönül verir mi sanırsın sever sanıp oyalan

İnanma ah bilemez aşk o ten bedende kalan

Gönül verir mi sanırsın sever sanıp oyalan

HÂLÂ…

İnanırmış gibi hâlâ şu gönül şad olacak

Seviyor bilmedi âşık yine nâ şâd olacak

Nicedir gölgeye tutkun nicedir camda kalan

Kırılır cam ola canan yine berbâd olacak

SEN

Hak teâladan hazer kıl bin şerirden kaçma sen

Yed’i kudret içredür bil âsinin her zerresi

Hû deyû koş, gafletünden şerre kucak açma sen

Hakka isyandur günahlar say ki bir tek kerresi

YAR

Geçtin kalbimden yine sen nerdesin yar

Ağlar gözler kan dolu ah hatırâlar

Bilsen hiçbir şey seni saklar mı zinhar

Ağlar gözler kan dolu ah hatıralar

BİNLERCE YAZIK

Ah güz gibi ömrüm sararıp kışlara döndü

Heyhat ne çabuk geçti gönül şulesi söndü

Bir tek yaşanan hatıralar elde kalanmış

Binlerce yazık vâ esefâ aşk ta yalanmış

DERT İÇİNDEN ÇARELİ

Ah şifâyâb olsa gönlüm der uzanmaz yâr eli

Sanki bilmez yar elinden nîce dîl var yâreli

Gam çeker dâim ciğer sûz amma sevmiş derdini

Çâresiz dert zannederler dert içinden çâreli

GÖNLÜM

Sevecek mi sandı gönlüm seni sevdi yandı gönlüm

Yalanınla kandı gönlüm çekecek cezası varmış

Kimi mutlu görse gülmez kimi gözde yaş ne bilmez

Kimi zulmeder üzülmez çekecek cezası varmış

BİLİM DEYU

Bilim deyû güya Hakk’tan kopacak

Perde yapıp hevâsına tapacak

Derdest olup âni kabre sapacak

Bilmez bilim dâim Hakk’a yol açar

Amma cahil bilim der Hakk’tan kaçar

BİR ÜMİTSİZ AŞKA DÜŞMÜŞ

Bir ümitsiz aşka düşmüş gönül usanmaz mı acep

Gam’da lezzet buldu artık o hârda yanmaz mı acep

Ah perîşan oldu halin desem inanmaz mi acep

Gam’da lezzet buldu artık o hârda yanmaz mı acep

BİSMİLLAH DE

Şol cân-ı şahâne ki gelmiş O’nun adıyla

Gör kâinat ruh beden hep O’nun murâdıyla

Bak ta kendini anla ah tez geçen geçmeden

Bismillah de iz’anla her dem O’nun yâdıyla

ÖLÜM DENİNCE

Ümîd-i cennet dahi ruha olmamışsa yar

Elbet ölüm denince âdemi korku sarar

Halinde yok hiç karar sanki bilmez kendisi

Boş dünya efendisi fâni lezzeti arar

NE ÇABUK GEÇTİ BAHAR

Ne çabuk geçti bahar kalbime bin ok gibi hâr

Yine hasret yine ağlar mı gülistanda hezar

Göremez göz ki hüzünden ne yazım geldi ne güz

Ne nehâr var ne de gündüz gelecekmiş diye yar

EFENDİM

Visâlinle şâd olsa ah dertli başlar

Mübârek avuçlarda zikretti taşlar

Efendim şefaati bekler ya ümmet

Salât û selâmında akmakta yaşlar

HAKK’IN YOLUN TUT

Hakk’ın yolun tut zikreyle gönlüm

İbret alup hep fikreyle gönlüm

Gör nîmetinden şükreyle gönlüm

Fikreyle dâim zikreyle gönlüm

Şükreyle dâim zikreyle gönlüm

ÂDEM

Bâkî açmış bâb-ı âlî kim hakîkat bula âdem

Anlamaz da sever fâni kul olur ah kula âdem

Aşk vü muhabbettür ol bâb lâyemut hem ruha yakın

Kılup hiss-i aşkı fâni kor fırsatı yola adem

İLTİMAS

İltimas kanun mu olmuş sanki başka çözüm yok

Liyâkat komaz rezile söyleyecek sözüm yok

Zaten kabirde o köle garip köylü padişah

Benden dahi uzak olsun hiç görecek gözüm yok

SİL

Firak’ı aşkın cezası bil sen

Gönül de Allah mecâzı sil sen

Yeter figânın biraz da gül sen

Gönül de Allah mecâzı sil sen

VAHŞİ BATI

Bakınca içim acır nicedür

Şu mâzime set ki gizlicedür

Güya medenî şu vahşi batı

İçimde iti var ne sinsicedür

HEPSİ PİŞMAN

Cümle nâdân sanki şâdân imtihandır kim bile

Ah şu şeytandır kuran insan içün bin bir hile

Hepsi üç gün dur hevesten yakma artık kendini

Bitse şol ömrün de görsen hepsi pişman nâfile

FİRAK-I AYN

Geçer mi aşık geçer mi senden

Firak-ı ayn’dur şu can ü tenden

İnan senin’çün geçer bedenden

Firâk ı ayn’dur şu can ü tenden

BENLİK

Bilindikçe ben der artar şu ademin avazı

Pis benlikten sâkıt olur kibre döner tevazu

image_print

HABERLER