Rubai Mısralarında Hikmet Damlaları (72)

ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN

EY GONCA

Hâlâ batıyor sîneme bin ok gibi hârın

Ey gonca açıl vakti mi var geçti bahârın

Ah söyle nedir söyle nedir bâis-i zârın

Ey gonca açıl vakti mi var geçti bahârın

MEĞER

Senindür zannedüp sevdüm meğer vârun Hüdâdandur

Meğer mâzî vü müstakbel meğer yârun Hüdâdandur

Aman cânâ şu üç gündür meğer kârun Hüdâdandur

Meğer mâzî vü müstakbel meğer yârun Hüdâdandur

NEDİR CANA?

Safâ ister cefâ koşmuş peşinden

Sever firkat alur dost vü eşinden

Yanar âdem firakun âteşinden

Nedür cana nedür hikmet sorar can

O nârun âteşinden nûr arar can

SAHİB-İ KALBİ BİLMEK

Kimden şu sevgi hâli niçün verdi ol Kerim

Sormazsa kimse ânı inanmam nefis derim

Sussun dilinde sahte senin sevgi sözlerin

Ah aşk deyip de durma yalan der şu gözlerin

Sâhib-i kalbi bilse gönül aşkla çağlasın

Bilmezse gafletiyle otursun da ağlasın

AŞK

Kalbim de hatıranı gözümden de kıskanır

Nimet bilip şu aşkı derunumda saklarım

Rûhum seninle bildi ki aşktan umutlanır

Ağyar hayâle gelse özümden yasaklarım

AYNA

Bir gün dedi ki ayna

Sözle çal sözle oyna

İster söz ile kayna

Söylediğini sayma

Hal lisânın kadarsın

Yoksa yere batarsın

GAMLANDI GÖNÜL

Gamlandı gönül yine ayrıldı da yazdan

Bir içli hüzün bestesi bekler gibi sazdan

Ömrün güzünü görmeyerek saçta beyazdan

Bir içli hüzün bestesi bekler gibi sazdan

AH ŞU GÖNÜL

Şûh-i sitemkâre düştü aşkına ağlar

Naz ü tegâfülde geçti cümle zeman hey

Ah şu gönül sevdi amma bak kara bağlar

Naz ü tegâfülde geçti cümle zeman hey

AĞLAR GİBİYDİN

Durdum o esrarlı yerde sen var gibiydin

Nâz ü tegâfülde amma hep yar gibiydin

Gördüm rüyalar içinde vuslatı bekler

Geçmiş güzel günlerimle ağlar gibiydin

GÖNLÜMÜN HOŞ SEDASI

Gel gönlümün hoş sedâsı sensiz bırakma

Kaldım ateşler içinde gel sen de yakma

Kıymet bilir zannedip de ağyare bakma

Kaldım ateşler içinde gel sen de yakma

EY BÂD-I SABÂ

Ey bâd-ı sabâ ne olur rûha ferah sun

Mahzun şu gönül nicedir sevmedi mahzun

Görmüş ki firakla yanar aşka düşen hep

Mahzun şu gönül nicedir sevmedi mahzun

KİME ŞEKVA EDEYİM

Tükenen ömrümü görmem günümün hâli nedür

Nideyim tûl-i emelden kime şekvâ edeyim

Edemem nefsimi idrak soramam kim neredür

Nideyim tûl-i emelden kime şekvâ edeyim

A GÖNÜL

Yine bir fâniyi sevmiş yanıyorsun a gönül

Nicedir gölgeyi görmüş anıyorsun a gönül

Seni kim aşkla donatmış O’nu bul ah O’nu an

O yalan sevgiyi gerçek sanıyorsun a gönül

YİNE EYVAH EDERİM

Nicedir mecnûna döndüm nicedir âh ederim

Kime baksam kimi sevsem yine eyvâh ederim

Sorarım hâlimi heyhât niye aşktan kederim

Kime baksam kimi sevsem yine eyvâh ederim

NİMETİMSİN

Şevk-i aşkından yorulmaz ah gönül dâim coşar

Nîmetimsin bil a cânâ hak katından eş bana

Eskimez kalbimde aşkın hep sever senden koşar

Nîmetimsin bil a cânâ sen güneş gün eş bana

YAZIK

En güzel surette kılmış Hak neler vermiş sana

Ah tedennî eyledün bak benzemez hiç insana

Tilkilük sandun kemâlat zâyedüp âlât yazuk

Kabre girmezden utan sen kendü kendün yansana

HAKKA GÖREVİN EDA ET

Zâyeyledün bâd-ı hevâ zannedüp derde devâ

Âkil olan baştan sava kalmaz elde mâsivâ

Eylemekten kaçma gedâ can fedâ canan fedâ

Hakka görevün et edâ de fâniye elvedâ

AŞK EKEN FİRKAT BİÇER

Lezzetinden kâm alınmaz ah şu fânî tez geçer

Aşıkan yanmış ciğer sûz gam içinden gam seçer

Sevme cânâ sevme n’olur aşk eken firkat biçer

Aşıkan yanmış ciğer sûz gam içinden gam seçer

SIRRI BİLMEK

Solmuyor ümmîdi vuslat can da teslim eylesen

Sırrı bilmektir murâdım söyle nâyi söyle sen

Toprağından ayrı kalmış hû diyen neyler gibi

Firkatimden sanki vuslat söyle nâyî ney’le sen

EY İLAHİ

Utanur can ü bedenler iderek ömrü hebâ

Ne derin safsata cam der kimi elvân-ı sebâ

Şemsi görmezse innaddur ya akıldan gurebâ

Ey ilahi göze fer ver nice gafletle bakan

Ne ateştür seni bilmezse gönül harla yakan

GİTME CÂNÂ

İftirakın alev olur kor olur

Gitme cânâ yakar ateşler beni

Ağlamaktan şu göz kurur kör olur

Gitme cânâ yakar ateşler beni

YE’S-İ SEVDA

Yaktı firkatle benim sînemi kor eyledi ah

Ye’s-i sevdâ ne demekmiş onu bildim onu ben

Nicedir yaşlı şu gözler geceler oldu sabah

Sevebilmek de nasipmiş yeni bildim onu ben

BÜLBÜLDE VEFA YOK

Hak verdi gönül sev diye bülbülde vefa yok

Bülbülle gülen goncada ah gülde vefâ yok

Cânâ sevemem âteşi sûzânını gördüm

Firkatle yakan şâre vü kâkülde vefâ yok

O ZALİM

Ağyare bakıp kalbimi görmez ki o zâlim

Kim söyleyecek ah şu benim hâl-i melâlim

Olmaz mı acep sevdi gönül aşk-ı helâlim

Kim söyleyecek ah şu benim hâl-i melâlim

NE ÇABUK GELDİ

Bilmem ne çabuk geldi hazan geçti bahârı

Gördüm ki solan bir güle ağlar gibi bülbül

Özlem ile yâd eyleyecek batsa da hârı

Gam yüklü o kışlardaki dağlar gibi bülbül

EY GONCA DEHEN

Mehtâbla gülen akşama gir ay gibi nur sen

Ey gonca dehen gönlüme bir tatlı huzur sen

Bitmez heyecanın a güzel rûha sürûr sen

Ey gonca dehen gönlüme bir tatlı huzur sen

VÂ ESEFA

Nice sevmekte elem var hani kim gördü safâ

Çekerim hep ne çilem var esefâ vâ esefâ

Ya füsunkâr ya sitemkâr kimi bilmez ne vefâ

Çekerim hep ne çilem var esefâ vâ esefâ

MÜPTEZEL

Bilinmeye müptelâ bilmez başlara belâ

Sürpriz okunur selâ birden göçer müptezel

Kim meşhur ona koşar sahte alkışla coşar

Nam içün karı boşar birden göçer müptezel

Makam görür olur râm anlamaz helal harâm

Yağ kokar buram buram birden göçer müptezel

Tutar mazlumun âhı gece olur sabâhı

Hesab etmez günâhı birden göçer müptezel

KEMALE ERDİ YAŞ

Ah kemale erdi yaş hala fânîde mi baş

Sanki sakallı çocuk oyuncakla yaşarım

Geçip gider akranlar taş üstünde kalmaz taş

Mâsiva içmiş ayyaş şu halime şaşarım

Elim titrer döker aş göz üstüne düşer kaş

Buruşuk cilde traş toprak mıdır başarım

GONCA-İ RÂNÂ

Gönlümde açıl sen a güzel gonca-i rânâ

Sevmez ki gönül başkası el söyle cihâna

Cevreyleme n’olur yetişir kıyma şu câna

Sevmez ki gönül başkası el söyle cihâna

YÂR

Açamam derdimi ben âh ederim çâresi yâr

Onu gördüm onu sevdim o ciğer pâresi yar

Giremez gönlüme ağyar ona mehpâresi yar

Onu gördüm onu sevdim o ciğer pâresi yar

RUHUM DA GÜLER

Rûhum da güler güldüğü an nurlu bakışlar

Bir tatlı huzur nağmesi duy kalpte atışlar

Aşkınla dönüp tâze bahâr oldu ya kışlar

Bir tatlı huzur nağmesi duy kalpte atışlar

AŞK DENİLEN YAŞ

Silemem gözlerimin yaşları akmış nicedir

Bilirim aşk denilen yaş gibi bir tek hecedir

Kimi gün yaz kimi gün kış kimi her dem gecedir

Bilirim aşk denilen yaş gibi bir tek hecedir

SENİ SEVMEK

Yine güller sevilirmiş kanatıp batsa da har

Ne bahardır seni sevmek şu garip rûha bahar

Bilirim cevrini nîmet olurum sanma bizar

Ne bahardır seni sevmek şu garip rûha bahar

GÖNÜL

Kim sevse gönül sende sever sende kanarsın

Sevda şarabın içmeye gör sanma kanarsın

Firkat yetişir yârelenir sonra kanarsın

Ah sevme gönül sevme yanar sevme yanarsın

HİÇLİĞİM

Parçalı kelimeler her biri bir tarafta

Ah şiir yazamadım hepsi kaldı araf’ta

Gözüm kendime döndü baktım benliğim kafta

Hiçliğimi görmeden dursun cümlesi rafta

EYVAH DE GÖNÜL

Mecnunu yakan aşkını leylâya mı sandın

Eyvah de gönül sen de mi ah sen de mi yandın

Bir âyinedir sûreti insan gör cama kandın

Eyvah de gönül sen de mi ah sen de mi yandın

DÂR-I MEHİR

Pak eyleyemem rûhumu eyvah bu ne kirdür

Fânîde hevâ vü hevesüm dâhi zehirdür

Aldattı emeller beni câhtan yana heyhat

Ukbâya bedel sanki bu arz dâr-ı mehirdür

FİRKAT

Edemem hiç o güzel günlerimin yâdını ben

Nice sevsem nice firkat yine feryâdını ben

Bilemem ah deli gönlüm bilemem şâdını ben

Çekemem yok nice firkat yine feryâdını ben

O’NUN NİMETİSİN

Diyemem kalbimi yaktın beni bin derde atıp

Bilirim gönlüme koymuş O Rahim kim yaratıp

Çekerim cevrini dâim ki O’nun nîmetisin

Bilirim gönlüme koymuş O Rahim kim yaratıp

AYNA

Müşkülküşâ muamma anlayamadım şair

Bir hâlini görmedim bir tek mısrâna dair

Lisan-ı halin ola şiirine berceste

Gayri kâlin hükümsüz hayır yok o nefeste

AH NEREYE BU GİDİŞ

Kalmadı gönülde heves kurudu dizlerde fer

Bildim fanidür ya nefes gidermiş gelen nefer

İz’an etmeden koşmuşum ah nereye bu gidiş

Ya cennettür ya nâr imiş âhir-i seyrüsefer

EY MÂH

Kim sevdirdi seni ey mâh niçin küle dönmüş yüzün

Sevdadır bu kalbe koyan sevmez yetimhâne hüzün

Karışır gece gündüzün Hakktan gafil olsa gönül

Ondan deyû sevip de gül baharlara dönsün güzün

ŞİİRLER NİÇİN ACI

Ah Nilüfer misâli gözyaşındasın şâir

Şiirler niçin acı elemli aşka dâir

Sıksan bin ölüm damlar her bir mısra-yı firkat

Bu aşk değil ki hırkat ecnebiden şeâir

TEDENNİ

Güya aşk’mış sevda imiş şu tantana vü debdebe

Ar sıyrılmış nef’s kudurmuş başın kaldırmış edeb’e

Şeytan mı çalmış galebe tecerrüd eylemiş vicdan

Tedenni-yi demde insan hâşâ hayvanlığa gebe

NİMET BİLİRİM

Cânâ acısın sanma ki firkatle harâbım

Nîmet bilirim aşk ile pür şevk u târâbım

Billâhi unutmaz severim sen ki serâbım

Nîmet bilirim aşkını pür şevk u târâbım

GEL NAZAR KIL

Aman cânâ sanma mânâ nağmede vü sestedür

Gel nazâr kıl âşıkâna hû diyen nefestedür

Rûha rızk ol aşk-ı âlâ tende bil kafestedür

Gel nazar kıl âşıkâna hû diyen nefestedür

İMTİHAN

Sor yiğit sor ayna söyler okkasından kim nedür

Sor ki kendin dağ sananlar orda görsün zerredür

Ah şu âdem bin meraktur hiç mi bitmez pis riyâ

İmtihandur görse âmâ şol hayat bir kerredür

SEVDA DA KADERMİŞ

Sevda da kadermiş bana sen sanma cüdâsın

Ruhumda terennümü ne hoş aks-i sadâsın

Ey nâzeninim sevdi gönül rızkı Hüdâsın

Ruhumda terennümü ne hoş aks-i sadâsın

O GÜL GONCASI NERDE

Mahzun bırakıp gitti o gül goncası nerde

Bin hâtıra var gönlüme ilk düştüğü yerde

Dönmez mi duâlarda dilim vakti seherde

Bin hâtıra var kalbime ilk düştüğü yerde

HÛN OLDU

Hûn oldu şifa bulmayacak yâre-i firkat

Sönmez mi gönül çok yakıyor âteş-i hirkat

Bilmem ki cezasız mı kalır kalpleri sirkat

Sönmez mi gönül çok yakıyor âteş-i hirkat

A GÜZEL

Sen gönlüme düştün a güzel bende de varsın

Nâzeylemesen ah ne olur rûhuma yarsın

Ben söyleyemem âhımı sen belki duyarsın

Nâzeylemesen ah ne olur rûhuma yarsın

EY DİL

Ey dil sanadır bunca sitem sînede yâre

Her mevsimi kış sanma ümîd sakla bahâre

Hak nîmeti aşk aşk diye bul derdine çâre

Her mevsimi kış sanma ümîd sakla bahâre

BİR GİZLİ HAZAN

Bir gizli hazan içre gönül sanma bahardır

Binbir sitemin rûha elem âşığa bârdır

Ağlatma yeter sanki zulüm insana kârdır

Binbir sitemin rûha elem âşığa bârdır

AŞK

Ta ezelden nağmedür kim rûha lezzet cümle dem

Amma bilmez âna düşen kimin’çün belâdur aşk

Ol esmâdur simâsında tecellîdedür âdem

Kıt iz’âna dâim mâtem göçmeden selâdur aşk